Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
İspanya'da öğrenciler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre sırt ağrılarının ağır okul kitaplarıyla dolu sırt çantalarıyla bağlantılı olduğu ortaya çıktı.
Archives of Disease in Childhood sağlık dergisinde yayınlanan rapora göre bir çok öğrencinin sırt çantası aşırı derecede ağır.
1,403 öğrenci üzerinde yapılan araştırmaya göre yoğun sırt ağrıları bu sepepten kaynaklanıyor.
İspanya'da Burela'da Costa ve Palma'da Son Dureta Hastahanelerinde yapılan araştırma sonucunda öğrencilerin, vücut ağırlıklarının yüzde onunu aşan hiç bir şeyi taşımamaları söylendi.
Kuzey İspanya'da 12-17 yaş arası 11 farklı okuldan öğrenciler üzerinde yapılan araştırmada, öğrencilerin yaklaşık üçte ikisinin yüzde on kuralına uymadıkları görüldü.
Sırt çantasının ağırlığının, sırt ağrısı üzerindeki etkileri incelendiğinde ise, kurala uymayan öğrencilerin yılda minimum 15 günü sırt ağrısıyla geçirdikleri saptandı.
Uzmanlar, öğrencileri sırt çantalarının ağırlığına göre dört ayrı gruba ayırdılar.
Sırt çantası ağırlığı en yüksek olan gruptaki öğrencilerin, sırt çantası ağırlığı en az olan öğrencilere oranla yüzde 50 daha çok sırt ağrısı yaşadıkları belirtildi.
Rapora göre sırt ağrısı kız çocuklarında daha çok görülen bir problem.
Bu sağlık sorunu yaşla birlikte daha da artıyor.
Araştırmanın yazar iş hayatında yetişkinlerin fazla kilo taşımasına müsaade edilmezken, çocuklara ağır yükler taşıtıldığını belirtiyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: İlköğretim ve Liseler
İspanya'da öğrenciler üzerinde yapılan bir araştırmaya göre sırt ağrılarının ağır okul kitaplarıyla dolu sırt çantalarıyla bağlantılı olduğu ortaya çıktı.
Archives of Disease in Childhood sağlık dergisinde yayınlanan rapora göre bir çok öğrencinin sırt çantası aşırı derecede ağır.
1,403 öğrenci üzerinde yapılan araştırmaya göre yoğun sırt ağrıları bu sepepten kaynaklanıyor.
İspanya'da Burela'da Costa ve Palma'da Son Dureta Hastahanelerinde yapılan araştırma sonucunda öğrencilerin, vücut ağırlıklarının yüzde onunu aşan hiç bir şeyi taşımamaları söylendi.
Kuzey İspanya'da 12-17 yaş arası 11 farklı okuldan öğrenciler üzerinde yapılan araştırmada, öğrencilerin yaklaşık üçte ikisinin yüzde on kuralına uymadıkları görüldü.
Sırt çantasının ağırlığının, sırt ağrısı üzerindeki etkileri incelendiğinde ise, kurala uymayan öğrencilerin yılda minimum 15 günü sırt ağrısıyla geçirdikleri saptandı.
Uzmanlar, öğrencileri sırt çantalarının ağırlığına göre dört ayrı gruba ayırdılar.
Sırt çantası ağırlığı en yüksek olan gruptaki öğrencilerin, sırt çantası ağırlığı en az olan öğrencilere oranla yüzde 50 daha çok sırt ağrısı yaşadıkları belirtildi.
Rapora göre sırt ağrısı kız çocuklarında daha çok görülen bir problem.
Bu sağlık sorunu yaşla birlikte daha da artıyor.
Araştırmanın yazar iş hayatında yetişkinlerin fazla kilo taşımasına müsaade edilmezken, çocuklara ağır yükler taşıtıldığını belirtiyor.
Son Güncelleme: Cuma, 16 Mart 2012 15:29
Gösterim: 1797
Hamza Aydoğdu - MEB İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı - Eğitim Grup Başkanı
Bilgi, her dönemde insanoğlunun yaşamında yer aldı; ancak günümüzdeki önemi oldukça fazla. Çünkü içerisinde bulunduğumuz dönemde dünyamız, çevremiz kısacası bildiğimiz birçok şey tahmin edilenden, hatta hayal edilenden daha hızlı bir dönüşümle değişiyor.
Değişimin sebebi ve sonucu olan insanın, varolanı anlamak ve işlemek için 'bilgi'ye olan ihtiyacının her zamankinden çok daha fazla artmış olması. Bu nedenle günümüzde yaşanan hızlı değişim süreci, iletişim ve bilişim teknolojisindeki gelişmeler 'Bilgi Toplumu' olarak adlandırılan toplumsal bir yapılanmayı gerekli kıldı.
Bilgi toplumu kavramı bir toplumun bilgi ile olan ilişkisinin düzeyinin ve niteliğinin gelişmişliğini anlatır. Gelişen teknolojiden yararlanmak toplum içindeki zor ve karmaşık algılanan işleri basit hale getirdi, bireyler arasındaki bilgi alışverişini hızlandırdı. Sonuçta ortaya, öğrenen, öğrendiklerini paylaşan karmaşık bir organizasyonel yapı çıktı. Bilginin sürekli yenilendiği ve üretildiği dünyaya ayak uydurmayanlar varolanla yaşamaya mecbur kaldı...
Yaşadığımız dünyada her gün 10 bin yeni kavram üretiliyor. Dünya'da son 30 yılda üretilen bilgi önceki beş bin yılda üretilen bilgiden daha fazla. 'Yeni Dünya'da maddi varlıklara ve fiziksel sermayeye sahip olmak artık fark oluşturmuyor; fark kurumun ya da kişinin sahip olduğu entelektüel sermaye sayesinde oluyor.
Entellektüel sermayenin en önemli unsuru; nitelikli insandır. Bunu da besleyen en önemli kaynak, teknoloji ve teknolojik değişimlerdir. Öyle bir değişim ki, yazdığı eserler sonrasını gören Jules Verne'nin hayali bile zayıf kalıyor. '80 günde devr-i alem', 'Deniz altında 20 bin fersah' eserlerinin yazarı olan Verne; Fransız Akademi üyesi olmak istediğinde reddedilir. O zamanki şartlarda dünyayı 80 günde dolaşmak bir hayaldi, belki de safsataydı. Ondandır ki akademi reddedilme sebebini açıklarken: "Roman yazmıyor; insanları şaşırtacak yalanlar söylüyor, hayali işlerle uğraşıyor, yazdıkları palavra" diyecektir.
Ne acıdır ki, bugünkü çocuklar bu eserleri okuduğunda da 80 günde dünya mı gezilir diye Verne'nin geri kaldığını söyleyerek Verne'yi alaya alıyorlar. Ne acı bir kader...
İnsan ve teknoloji
21. yüzyılda, değişimin iki unsurundan söz edilebilir. Bunlardan birincisi, yani en temel aktör insan, diğeri ise teknolojidir. En önemlisi insandır; çünkü insan değişimin bizzat kendisidir. İnsanın düşünsel, fiziksel ve psikolojik alanlardaki değişimi sayesinde teknoloji de değişiyor. Teknolojiyi bulan ve kullanan da insanın kendisidir. Bu nedenle günümüz insanı eleştirel olmalı. Eleştirel akılla ürettiği şeylerde de bilimsel olmalı.
Her şeyin bu kadar hızlı değiştiği, bilgiye ulaşmanın maliyetinin neredeyse sıfır olduğu günümüzde rekabet hızla arttı. Bunun sonucu olarak sürekli değişim içerisinde olan bir dünya karşımıza çıktı. Öyle ki; 1940'ta 500 yıla inen bilgi yenilenmesi, 1980'de 2.5 yıla, 1999'da 6 aya, 2002'de 39 güne, 2007'de 5 güne, 2010'da 2 güne inmiştir.
Örneğin, teknik alanda eğitim gören bir üniversite öğrencisinin öğrendiklerinin yüzde 20'si 3. yıla gelindiğinde geçersiz oluyor. 2010'da en çok rağbet gören birçok meslek dalı 2004'te yoktu. 2004'te var olan mesleklerden bazıları da günümüzde yok. İşte tüm bunların sebebi, bilginin sürekli değişmesi ve bilgiye erişim maliyetinin sıfır olmasıdır.
Y nesli
Peki, bu değişim karşısında nasıl bir nesil yetişiyor, nasıl bir gençlikle karşı karşıyayız, nedir bu yetişen gençliğin temel özellikleri?
Bir 'Y' nesli, kuşağı yetişiyor. Bu neslin en belirgin özelliği ise seksen sonrası dünyaya gelmeleri. Yaklaşık 74 milyon nüfusun yüzde 20'si 80 sonrası, yani 'Y nesli' dediğimiz kuşağı kapsıyor. Gün geçtikçe bu kuşağın 80 öncesi kuşak üzerindeki etkisi de hızla artıyor. Bilgi çağında yetişen 80 sonrası neslin temel özellikleri kendisinden önceki nesle göre farklılaşmıştır. Biz onlardan yaşlıyız; ama onlar bizden oldukça büyükler. Çünkü bizim 15-20 yaşında ulaştığımız bilgiye onlar 5 yaşında ulaşıyor, ulaşmakla kalmıyor, o bilgi dünyasının bir parçası oluyorlar.
Bilgi çağının çocukları;
- Çabuk tüketen, çabuk kızan, çabuk pes eden, hızlı hareket eden
- Bağımsızlığı seven
- Yeniliği takip eden
- Özgürlüğe düşkün
- Hayatlarının merkezinde 'elektronik' aletler olan
- Az konuşan, az dinleyen ve az okuyan özellikler taşıyorlar.
Bu durumda böylesine farklı bir kuşağı yönetmek için 'dijital neslin' özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre stratejiler, programlar, sistemler geliştirmek zorundayız... Bütün dikkatlerini teknolojiye veren, hayatlarının merkezinde teknoloji olan bu nesli yetiştirecek eğitimciler, anne-babalar ve yöneticiler bu değişime ayak uydurmak zorunda.
Nielsen'nin Amerika'da yaptığı araştırmaya göre 13-17 yaş aralığındaki çocuk ve gençlerin günlük mobil internet kullanımı 320 mb'ı buluyor. 2 çocuk arasında ayda ortalama 3.400 sms/mms trafiği yaşanıyor. İnternet Kurulu; 9-16 yaş arası çocuklarının tamamının Facebook kullanıcısı olduğunu belirtiyor.
Çocukların;
- Yüzde 23'ü haftada bir kereden fazla,
- Yüzde 38.4'ü her gün bir kere,
- Yüzde 30'u ise her gün bir kereden fazla internet kullanıyor.
Dijital fırtına kapımızda
Bu kadar teknoloji ile haşır neşir olan bir kuşağı eğitim sistemi içinde tutmanın yolu teknoloji ve teknolojik kaynakları en verimli; en yararlı ve nitelikli bir şekilde kullanmaktan geçer. Bilgi gezgini olan bu bireylerin eğitim sistemi içinde teknolojik donanımla tutulması eğitim sistemimiz için itici dinamik bir güç olacak. Yoksa kontrolsüz güç hepimizi tehdit edecek...
Harward Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Tony Wagner: "Bizler ya 3 özelliği olan bireyler yetiştireceğiz ya da bu bireyleri yetiştirecek ülkelerin vesayeti altına gireceğiz" diyor.
- Eleştirel düşünceye sahip problem çözme yetisi olan, teknolojiyi hayatının bir parçası olarak kullanan bireyler,
- Etkili iletişim becerilerine sahip bireyler,
- Grup ve takım çalışması yapabilen, sosyalleşmiş bireyler.
Unutmayalım ki, olmamız gereken şeyi olduğumuz gibi kalarak başaramayız.
Dijital bir fırtına kapımızda; hazırlıklı olmazsak o fırtına hepimizin sonu olacak...
Üst Kategori: ROOT Kategori: İlköğretim ve Liseler
Hamza Aydoğdu - MEB İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı - Eğitim Grup Başkanı
Bilgi, her dönemde insanoğlunun yaşamında yer aldı; ancak günümüzdeki önemi oldukça fazla. Çünkü içerisinde bulunduğumuz dönemde dünyamız, çevremiz kısacası bildiğimiz birçok şey tahmin edilenden, hatta hayal edilenden daha hızlı bir dönüşümle değişiyor.
Değişimin sebebi ve sonucu olan insanın, varolanı anlamak ve işlemek için 'bilgi'ye olan ihtiyacının her zamankinden çok daha fazla artmış olması. Bu nedenle günümüzde yaşanan hızlı değişim süreci, iletişim ve bilişim teknolojisindeki gelişmeler 'Bilgi Toplumu' olarak adlandırılan toplumsal bir yapılanmayı gerekli kıldı.
Bilgi toplumu kavramı bir toplumun bilgi ile olan ilişkisinin düzeyinin ve niteliğinin gelişmişliğini anlatır. Gelişen teknolojiden yararlanmak toplum içindeki zor ve karmaşık algılanan işleri basit hale getirdi, bireyler arasındaki bilgi alışverişini hızlandırdı. Sonuçta ortaya, öğrenen, öğrendiklerini paylaşan karmaşık bir organizasyonel yapı çıktı. Bilginin sürekli yenilendiği ve üretildiği dünyaya ayak uydurmayanlar varolanla yaşamaya mecbur kaldı...
Yaşadığımız dünyada her gün 10 bin yeni kavram üretiliyor. Dünya'da son 30 yılda üretilen bilgi önceki beş bin yılda üretilen bilgiden daha fazla. 'Yeni Dünya'da maddi varlıklara ve fiziksel sermayeye sahip olmak artık fark oluşturmuyor; fark kurumun ya da kişinin sahip olduğu entelektüel sermaye sayesinde oluyor.
Entellektüel sermayenin en önemli unsuru; nitelikli insandır. Bunu da besleyen en önemli kaynak, teknoloji ve teknolojik değişimlerdir. Öyle bir değişim ki, yazdığı eserler sonrasını gören Jules Verne'nin hayali bile zayıf kalıyor. '80 günde devr-i alem', 'Deniz altında 20 bin fersah' eserlerinin yazarı olan Verne; Fransız Akademi üyesi olmak istediğinde reddedilir. O zamanki şartlarda dünyayı 80 günde dolaşmak bir hayaldi, belki de safsataydı. Ondandır ki akademi reddedilme sebebini açıklarken: "Roman yazmıyor; insanları şaşırtacak yalanlar söylüyor, hayali işlerle uğraşıyor, yazdıkları palavra" diyecektir.
Ne acıdır ki, bugünkü çocuklar bu eserleri okuduğunda da 80 günde dünya mı gezilir diye Verne'nin geri kaldığını söyleyerek Verne'yi alaya alıyorlar. Ne acı bir kader...
İnsan ve teknoloji
21. yüzyılda, değişimin iki unsurundan söz edilebilir. Bunlardan birincisi, yani en temel aktör insan, diğeri ise teknolojidir. En önemlisi insandır; çünkü insan değişimin bizzat kendisidir. İnsanın düşünsel, fiziksel ve psikolojik alanlardaki değişimi sayesinde teknoloji de değişiyor. Teknolojiyi bulan ve kullanan da insanın kendisidir. Bu nedenle günümüz insanı eleştirel olmalı. Eleştirel akılla ürettiği şeylerde de bilimsel olmalı.
Her şeyin bu kadar hızlı değiştiği, bilgiye ulaşmanın maliyetinin neredeyse sıfır olduğu günümüzde rekabet hızla arttı. Bunun sonucu olarak sürekli değişim içerisinde olan bir dünya karşımıza çıktı. Öyle ki; 1940'ta 500 yıla inen bilgi yenilenmesi, 1980'de 2.5 yıla, 1999'da 6 aya, 2002'de 39 güne, 2007'de 5 güne, 2010'da 2 güne inmiştir.
Örneğin, teknik alanda eğitim gören bir üniversite öğrencisinin öğrendiklerinin yüzde 20'si 3. yıla gelindiğinde geçersiz oluyor. 2010'da en çok rağbet gören birçok meslek dalı 2004'te yoktu. 2004'te var olan mesleklerden bazıları da günümüzde yok. İşte tüm bunların sebebi, bilginin sürekli değişmesi ve bilgiye erişim maliyetinin sıfır olmasıdır.
Y nesli
Peki, bu değişim karşısında nasıl bir nesil yetişiyor, nasıl bir gençlikle karşı karşıyayız, nedir bu yetişen gençliğin temel özellikleri?
Bir 'Y' nesli, kuşağı yetişiyor. Bu neslin en belirgin özelliği ise seksen sonrası dünyaya gelmeleri. Yaklaşık 74 milyon nüfusun yüzde 20'si 80 sonrası, yani 'Y nesli' dediğimiz kuşağı kapsıyor. Gün geçtikçe bu kuşağın 80 öncesi kuşak üzerindeki etkisi de hızla artıyor. Bilgi çağında yetişen 80 sonrası neslin temel özellikleri kendisinden önceki nesle göre farklılaşmıştır. Biz onlardan yaşlıyız; ama onlar bizden oldukça büyükler. Çünkü bizim 15-20 yaşında ulaştığımız bilgiye onlar 5 yaşında ulaşıyor, ulaşmakla kalmıyor, o bilgi dünyasının bir parçası oluyorlar.
Bilgi çağının çocukları;
- Çabuk tüketen, çabuk kızan, çabuk pes eden, hızlı hareket eden
- Bağımsızlığı seven
- Yeniliği takip eden
- Özgürlüğe düşkün
- Hayatlarının merkezinde 'elektronik' aletler olan
- Az konuşan, az dinleyen ve az okuyan özellikler taşıyorlar.
Bu durumda böylesine farklı bir kuşağı yönetmek için 'dijital neslin' özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre stratejiler, programlar, sistemler geliştirmek zorundayız... Bütün dikkatlerini teknolojiye veren, hayatlarının merkezinde teknoloji olan bu nesli yetiştirecek eğitimciler, anne-babalar ve yöneticiler bu değişime ayak uydurmak zorunda.
Nielsen'nin Amerika'da yaptığı araştırmaya göre 13-17 yaş aralığındaki çocuk ve gençlerin günlük mobil internet kullanımı 320 mb'ı buluyor. 2 çocuk arasında ayda ortalama 3.400 sms/mms trafiği yaşanıyor. İnternet Kurulu; 9-16 yaş arası çocuklarının tamamının Facebook kullanıcısı olduğunu belirtiyor.
Çocukların;
- Yüzde 23'ü haftada bir kereden fazla,
- Yüzde 38.4'ü her gün bir kere,
- Yüzde 30'u ise her gün bir kereden fazla internet kullanıyor.
Dijital fırtına kapımızda
Bu kadar teknoloji ile haşır neşir olan bir kuşağı eğitim sistemi içinde tutmanın yolu teknoloji ve teknolojik kaynakları en verimli; en yararlı ve nitelikli bir şekilde kullanmaktan geçer. Bilgi gezgini olan bu bireylerin eğitim sistemi içinde teknolojik donanımla tutulması eğitim sistemimiz için itici dinamik bir güç olacak. Yoksa kontrolsüz güç hepimizi tehdit edecek...
Harward Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Tony Wagner: "Bizler ya 3 özelliği olan bireyler yetiştireceğiz ya da bu bireyleri yetiştirecek ülkelerin vesayeti altına gireceğiz" diyor.
- Eleştirel düşünceye sahip problem çözme yetisi olan, teknolojiyi hayatının bir parçası olarak kullanan bireyler,
- Etkili iletişim becerilerine sahip bireyler,
- Grup ve takım çalışması yapabilen, sosyalleşmiş bireyler.
Unutmayalım ki, olmamız gereken şeyi olduğumuz gibi kalarak başaramayız.
Dijital bir fırtına kapımızda; hazırlıklı olmazsak o fırtına hepimizin sonu olacak...
Son Güncelleme: Çarşamba, 14 Mart 2012 20:30
Gösterim: 2456
Öğrenci servisi ile tır çarpıştı. Bir öğrenci hayatını kaybetti.
Edinilen bilgiye göre, Bilecik'in Osmaneli ilçesine bağlı köylerden İznik'e okumaya gelen 20 öğrencinin okul dönüşü bindikleri servis midibüsü tırla çarpıştı. İznik'ten aldığı öğrencilerle Osmaneli'ye hareket eden Arif Çalışkan (42) idaresindeki 16 VU 235 plakalı servis midisü, Kaynarca köyü yakınlarında, karşı istikametten gelen Tuncay Özcan'ın (54) kullandığı ki 34 ZJ 5919 plakalı tırla çarpıştı. Tırın virajı alırken savrulan dorsesinin çarptığı servis aracı hurdaya döndü. Servis şoförü Arif Çalışkan ile İznik Endüstri Meslek Lisesi'nde okuyan İsmail Süne (17) araçta sıkıştı. Kazada Hüseyin Avdırın (17), Furkan Çetin (16), İbrahim Avatan (17), Kübra Güldemir (16) adlı öğrenciler de yaralandı.
İtfaiye ekiplerinin sıkıştıkları yerden güçlükle kurtardığı Çalışkan ve Süne ile diğer yaralı 4 öğrenci İznik Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak ağır yaralanan İsmail Süne kurtarılamadı. Kazayı haber alan öğrenci velileri hastaneye akın ederken, tam bir can pazarı yaşandı. Tır şoförü göz altına alınırken, kazayla alakalı tahkikat devam ediyor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: İlköğretim ve Liseler
Öğrenci servisi ile tır çarpıştı. Bir öğrenci hayatını kaybetti.
Edinilen bilgiye göre, Bilecik'in Osmaneli ilçesine bağlı köylerden İznik'e okumaya gelen 20 öğrencinin okul dönüşü bindikleri servis midibüsü tırla çarpıştı. İznik'ten aldığı öğrencilerle Osmaneli'ye hareket eden Arif Çalışkan (42) idaresindeki 16 VU 235 plakalı servis midisü, Kaynarca köyü yakınlarında, karşı istikametten gelen Tuncay Özcan'ın (54) kullandığı ki 34 ZJ 5919 plakalı tırla çarpıştı. Tırın virajı alırken savrulan dorsesinin çarptığı servis aracı hurdaya döndü. Servis şoförü Arif Çalışkan ile İznik Endüstri Meslek Lisesi'nde okuyan İsmail Süne (17) araçta sıkıştı. Kazada Hüseyin Avdırın (17), Furkan Çetin (16), İbrahim Avatan (17), Kübra Güldemir (16) adlı öğrenciler de yaralandı.
İtfaiye ekiplerinin sıkıştıkları yerden güçlükle kurtardığı Çalışkan ve Süne ile diğer yaralı 4 öğrenci İznik Devlet Hastanesi'ne kaldırıldı. Ancak ağır yaralanan İsmail Süne kurtarılamadı. Kazayı haber alan öğrenci velileri hastaneye akın ederken, tam bir can pazarı yaşandı. Tır şoförü göz altına alınırken, kazayla alakalı tahkikat devam ediyor.
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 21:00
Gösterim: 2138
Dün tahliye edilen gazeteci yazar Nedim Şener, bu sabah eşiyle birlikte kızını okula götürdü.
Şener sabah saatlerinde eşi ve kızı ile Bakırköy’deki evlerinden çıktı. Şener, tahliyesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken ilk iş olarak kızını okula götüreceğini söylemişti. Şener, evinden eşi Vecide ve kızları Defne ile birlikte çıktı.
Kendisini bekleyen gazetecilerle selamlaşan Şener ailesi daha sonra okula gitmek üzere araçlarına yürüdü. Gazetecilere tek tek teşekkür eden ve oldukça mutlu olduğu gözlenen Şener, kızı ve eşiyle birlikte el sallayarak sokaktan ayrıldı.
Üst Kategori: ROOT Kategori: İlköğretim ve Liseler
Dün tahliye edilen gazeteci yazar Nedim Şener, bu sabah eşiyle birlikte kızını okula götürdü.
Şener sabah saatlerinde eşi ve kızı ile Bakırköy’deki evlerinden çıktı. Şener, tahliyesinin ardından gazetecilerin sorularını yanıtlarken ilk iş olarak kızını okula götüreceğini söylemişti. Şener, evinden eşi Vecide ve kızları Defne ile birlikte çıktı.
Kendisini bekleyen gazetecilerle selamlaşan Şener ailesi daha sonra okula gitmek üzere araçlarına yürüdü. Gazetecilere tek tek teşekkür eden ve oldukça mutlu olduğu gözlenen Şener, kızı ve eşiyle birlikte el sallayarak sokaktan ayrıldı.
Son Güncelleme: Salı, 13 Mart 2012 14:09
Gösterim: 2354
Başkentte bir ilköğretim okulunun bahçe duvarının çökmesi sonucu 3 araç kullanılamaz hale gelirken, olayın gece meydana gelmesi olası bir faciayı önledi.
Altındağ ilçesi Yen Hayat Mahallesi'nde Ankara Kalesi'nin duvarları yakınında bulunan başkentin en eski okullarından Yeni Hayat İlköğretim Okulu'nun bahçe duvarı gece büyük bir gürültüyle çöktü. Yıkılan duvarın altında kalan Sevinç Sokak'ta park halindeki 06 DC 8382, 06 BP 1205 ve 06 VZ 627 plakalı araçlar kullanılamaz hale geldi. Olayın gece meydana gelmesi olası bir faciayı önlerken, mahalle sakinleri ve öğrenciler çöken duvarın çatlak olduğunu ve yetkilileri defalarca uyardıklarını iddia etti. Yapılan uyarılara rağmen hiçbir önlem alınmadığını söyleyen mahalle sakinleri, herhangi bir can kaybının olmamasının tek tesellileri olduğunu ifade ettiler. Bazı mahalle sakinleri, duvarın göz göre göre yıkıldığını söyleyerek, yetkililere tepki gösterdi.
Araç sahipleri ise, olayın şoku içinde duvarın yıkılması sırasında araçlarının içinde olmadıklarına şükrettiklerini belirttiler. Meydana gelen göçük nedeniyle Yeni Hayat İlköğretim Okulu'nda okul tatil edilerek, eğitime 1 gün ara verildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı
Üst Kategori: ROOT Kategori: İlköğretim ve Liseler
Başkentte bir ilköğretim okulunun bahçe duvarının çökmesi sonucu 3 araç kullanılamaz hale gelirken, olayın gece meydana gelmesi olası bir faciayı önledi.
Altındağ ilçesi Yen Hayat Mahallesi'nde Ankara Kalesi'nin duvarları yakınında bulunan başkentin en eski okullarından Yeni Hayat İlköğretim Okulu'nun bahçe duvarı gece büyük bir gürültüyle çöktü. Yıkılan duvarın altında kalan Sevinç Sokak'ta park halindeki 06 DC 8382, 06 BP 1205 ve 06 VZ 627 plakalı araçlar kullanılamaz hale geldi. Olayın gece meydana gelmesi olası bir faciayı önlerken, mahalle sakinleri ve öğrenciler çöken duvarın çatlak olduğunu ve yetkilileri defalarca uyardıklarını iddia etti. Yapılan uyarılara rağmen hiçbir önlem alınmadığını söyleyen mahalle sakinleri, herhangi bir can kaybının olmamasının tek tesellileri olduğunu ifade ettiler. Bazı mahalle sakinleri, duvarın göz göre göre yıkıldığını söyleyerek, yetkililere tepki gösterdi.
Araç sahipleri ise, olayın şoku içinde duvarın yıkılması sırasında araçlarının içinde olmadıklarına şükrettiklerini belirttiler. Meydana gelen göçük nedeniyle Yeni Hayat İlköğretim Okulu'nda okul tatil edilerek, eğitime 1 gün ara verildi. Olayla ilgili soruşturma başlatıldı
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 11:50
Gösterim: 2269

