Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

İstanbul Avcılar'da açık kimliğini belirtmeyen N.T. adlı kadın veli, geçtiğimiz günlerde eşzamanlı olarak Başbakanlık, Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Avcılar Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Eğitim-Sen'e gönderdiği dilekçeyle bir okul müdürünün tecavüzüne uğradığını iddia etti.

Akşam Gazetesi'nden Mete Yılmaz'ın haberine göre N.T., dilekçesinde çocuğunu kaydettirmek için Avcılar bir ilköğretim okuluna gittiğini, ancak Müdür İ.U.'nun çeşitli bahanelerle kaydı bir türlü yapmadığını iddia etti. Son olarak müdürün 'Benimle gel' diyerek kendisini bilgisayar sınıfına götürdüğünü, kapıyı arkadan kilitledikten sonra, tehditle oral seks yaptırdığını öne süren N.T., yaşadıklarını eşi dahil kimseye söyleyemediğini, psikolojisinin bozulduğunu ifade etti.

İSİMSİZ DİLEKÇEYE RET

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in televizyondaki bir konuşmasından cesaret alarak şikayetçi olmaya karar verdiğini anlatan N.T., daha önce kimliğinin ortaya çıkmaması için bir arkadaşı aracılığıyla Avcılar Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gönderdiği dilekçenin 'Sizin başka işiniz yok mu?' denilerek işleme konulmadığını söyledi.

N.T., diğer kurumlara gönderdiği dilekçeden farklı olarak,  Milli Eğitim Bakanlığı'na, tecavüzden sonra cep telefonuyla müdüre belli etmeden çektiği üç kare çıplak fotoğrafı ve üzerindeki spermleri sildiği peçeteyi de delil olarak ekledi. Fotoğrafın, dolaplardan da anlaşılabileceği üzere, okulun bilgisayar laboratuvarında çekildiğini ileri süren N.T, spermli peçetenin de Adli Tıp Kurumu'na gönderilip okul müdürüne ait olduğunun belirlenebileceğini kaydetti.

EMEKLİYE AYRILDI

N.T.'nin dilekçesinin ardından İstanbul İl Milli Eğitim ve Avcılar İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri soruşturma başlattı, Bakanlık da okula müfettişlerini gönderdi. Soruşturmaya el koyan Bakanlık müfettişleri suçlanan müdürün ifadesine başvurdu. Soruşturma devam ederken, Okul Müdürü İ.U. birkaç günlük iznin ardından emekliye ayrıldı.

(hürriyet)

> Okul müdürü veliye tecavüz etti iddiası

İstanbul Avcılar'da açık kimliğini belirtmeyen N.T. adlı kadın veli, geçtiğimiz günlerde eşzamanlı olarak Başbakanlık, Milli Eğitim Bakanlığı, İstanbul Valiliği, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Avcılar Kaymakamlığı, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve Eğitim-Sen'e gönderdiği dilekçeyle bir okul müdürünün tecavüzüne uğradığını iddia etti.

Akşam Gazetesi'nden Mete Yılmaz'ın haberine göre N.T., dilekçesinde çocuğunu kaydettirmek için Avcılar bir ilköğretim okuluna gittiğini, ancak Müdür İ.U.'nun çeşitli bahanelerle kaydı bir türlü yapmadığını iddia etti. Son olarak müdürün 'Benimle gel' diyerek kendisini bilgisayar sınıfına götürdüğünü, kapıyı arkadan kilitledikten sonra, tehditle oral seks yaptırdığını öne süren N.T., yaşadıklarını eşi dahil kimseye söyleyemediğini, psikolojisinin bozulduğunu ifade etti.

İSİMSİZ DİLEKÇEYE RET

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in televizyondaki bir konuşmasından cesaret alarak şikayetçi olmaya karar verdiğini anlatan N.T., daha önce kimliğinin ortaya çıkmaması için bir arkadaşı aracılığıyla Avcılar Milli Eğitim Müdürlüğü'ne gönderdiği dilekçenin 'Sizin başka işiniz yok mu?' denilerek işleme konulmadığını söyledi.

N.T., diğer kurumlara gönderdiği dilekçeden farklı olarak,  Milli Eğitim Bakanlığı'na, tecavüzden sonra cep telefonuyla müdüre belli etmeden çektiği üç kare çıplak fotoğrafı ve üzerindeki spermleri sildiği peçeteyi de delil olarak ekledi. Fotoğrafın, dolaplardan da anlaşılabileceği üzere, okulun bilgisayar laboratuvarında çekildiğini ileri süren N.T, spermli peçetenin de Adli Tıp Kurumu'na gönderilip okul müdürüne ait olduğunun belirlenebileceğini kaydetti.

EMEKLİYE AYRILDI

N.T.'nin dilekçesinin ardından İstanbul İl Milli Eğitim ve Avcılar İlçe Milli Eğitim Müdürlükleri soruşturma başlattı, Bakanlık da okula müfettişlerini gönderdi. Soruşturmaya el koyan Bakanlık müfettişleri suçlanan müdürün ifadesine başvurdu. Soruşturma devam ederken, Okul Müdürü İ.U. birkaç günlük iznin ardından emekliye ayrıldı.

(hürriyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 11 Nisan 2012 09:23

Gösterim: 2383

Yaşar Özay'ın bugünkü eğitim yazısı
  Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı eylem planı çerçevesinde öğretmenler, 5 yıl boyunca 250 saat hizmet içi eğitim aldıktan sonra, yeterlik sınavına girecek
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey, "Her öğretmen 5 yılda 250 saat hizmet içi eğitim alacak. Sonra verdiğimiz eğitimi test etmek için sınav yapacağız" dedi. Hizmet içi eğitim ve sınav online sistemle gerçekleştirilecek. Sınavda soruların yüzde 50'si öğretmenin kendi alanından, yüzde 50'si ise genel kültür ve yetenek sorularından oluşacak. Uygulama, göreve yeni başlayan tüm öğretmenleri kapsayacak. Başarısız olan öğretmenler okullarda kütüphanelerde ve laboratuvarlarda görevlendirilecek. Daha sonra ikinci sınava girmelerine imkân tanınacak. Milli Eğitim Bakanlığı, Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi ve Eylem Planı çerçevesinde öğretmenlere yönelik yeni bir uygulama başlatmaya hazırlanıyor. Eğitim fakültelerinin kontenjanları azaltılacak. Öğretmenler beş yılda bir yeterlik testine tabi tutulacak. Zorunlu eğitimi 4'er yıldan 3 dönem halinde 12 yıla çıkaran yasanın kabul edilmesiyle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), uygulama için düğmeye bastı. Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi ve Eylem Planı'na göre öğretmen kalitesini güvence altına alan diğer önlemler de şöyle sıralandı: "Eğitim fakültelerine öğrenci seçiminde çoktan seçmeli testlerin yanında adayları farklı açılardan değerlendirecek teknik ve araçlardan faydalanılacak. Öğretmenler, ulusal ve uluslararası öğretmen yeterliklerine göre yetiştirilecek. MEB öğretmen alımında KPSS'den başka araçlar da kullanılacak. Öğretmenler beş yılda bir yeterlik testine tabi tutulacak."

KONTENJAN AZALACAK

2012- 2013 eğitim yılında uygulanması planlanan yeni sistemden eğitim fakülteleri de payını aldı. Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyi Başkanı ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Cemil Öztürk, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in eğitim fakültelerinin kontenjanlarının azaltılması yönünde talimat verdiğini anlattı. İkinci öğretim programlarının da aşamalı olarak kaldırılacağını ifade eden Öztürk, "Açık öğretim fakültesindeki öğretmenlik programları kapatılacak" dedi.

İlahiyat mezunları için sevinçli haber

Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ilahiyat fakültesi mezunlarına müjdeli haber geldi. Müjdeyi Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer verdi. 10 bin ilahiyat mezuna kadro geliyor. Milli Eğitim Bakanlığı Kur'an-ı Kerim ve Hz Peygamberin Hayatı derslerini yeni eğitim dönemine yetiştirmek için çalışmaları hızlandırdı. 10 bin öğretmene ihtiyacı olan Milli Eğitim, bu dersler için ağustos ayındaki atamalarda mevcut 5 bin ilahiyat fakültesi mezununu atayacak. Ayrıca 5 bin de ek kadro açacak. Atanan öğretmenler pedagojik formasyon ve hizmet içi eğitimler alarak yeni eğitim dönemine hazırlanacaklar. Bakanlık her okulda en az iki din kültürü öğretmeni bulundurmayı planlıyor. Seçmeli derslerle ilgili Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'ne kitapları eylüle yetiştirmesi için talimat verildi.
(sabah) 

> Her öğretmen 5 yılda 250 saat hizmet içi eğitim alacak

Yaşar Özay'ın bugünkü eğitim yazısı
  Milli Eğitim Bakanlığı'nın hazırladığı eylem planı çerçevesinde öğretmenler, 5 yıl boyunca 250 saat hizmet içi eğitim aldıktan sonra, yeterlik sınavına girecek
Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey, "Her öğretmen 5 yılda 250 saat hizmet içi eğitim alacak. Sonra verdiğimiz eğitimi test etmek için sınav yapacağız" dedi. Hizmet içi eğitim ve sınav online sistemle gerçekleştirilecek. Sınavda soruların yüzde 50'si öğretmenin kendi alanından, yüzde 50'si ise genel kültür ve yetenek sorularından oluşacak. Uygulama, göreve yeni başlayan tüm öğretmenleri kapsayacak. Başarısız olan öğretmenler okullarda kütüphanelerde ve laboratuvarlarda görevlendirilecek. Daha sonra ikinci sınava girmelerine imkân tanınacak. Milli Eğitim Bakanlığı, Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi ve Eylem Planı çerçevesinde öğretmenlere yönelik yeni bir uygulama başlatmaya hazırlanıyor. Eğitim fakültelerinin kontenjanları azaltılacak. Öğretmenler beş yılda bir yeterlik testine tabi tutulacak. Zorunlu eğitimi 4'er yıldan 3 dönem halinde 12 yıla çıkaran yasanın kabul edilmesiyle Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), uygulama için düğmeye bastı. Ulusal Öğretmen Strateji Belgesi ve Eylem Planı'na göre öğretmen kalitesini güvence altına alan diğer önlemler de şöyle sıralandı: "Eğitim fakültelerine öğrenci seçiminde çoktan seçmeli testlerin yanında adayları farklı açılardan değerlendirecek teknik ve araçlardan faydalanılacak. Öğretmenler, ulusal ve uluslararası öğretmen yeterliklerine göre yetiştirilecek. MEB öğretmen alımında KPSS'den başka araçlar da kullanılacak. Öğretmenler beş yılda bir yeterlik testine tabi tutulacak."

KONTENJAN AZALACAK

2012- 2013 eğitim yılında uygulanması planlanan yeni sistemden eğitim fakülteleri de payını aldı. Eğitim Fakülteleri Dekanlar Konseyi Başkanı ve Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Cemil Öztürk, Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer'in eğitim fakültelerinin kontenjanlarının azaltılması yönünde talimat verdiğini anlattı. İkinci öğretim programlarının da aşamalı olarak kaldırılacağını ifade eden Öztürk, "Açık öğretim fakültesindeki öğretmenlik programları kapatılacak" dedi.

İlahiyat mezunları için sevinçli haber

Milli Eğitim Bakanlığı'ndan ilahiyat fakültesi mezunlarına müjdeli haber geldi. Müjdeyi Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer verdi. 10 bin ilahiyat mezuna kadro geliyor. Milli Eğitim Bakanlığı Kur'an-ı Kerim ve Hz Peygamberin Hayatı derslerini yeni eğitim dönemine yetiştirmek için çalışmaları hızlandırdı. 10 bin öğretmene ihtiyacı olan Milli Eğitim, bu dersler için ağustos ayındaki atamalarda mevcut 5 bin ilahiyat fakültesi mezununu atayacak. Ayrıca 5 bin de ek kadro açacak. Atanan öğretmenler pedagojik formasyon ve hizmet içi eğitimler alarak yeni eğitim dönemine hazırlanacaklar. Bakanlık her okulda en az iki din kültürü öğretmeni bulundurmayı planlıyor. Seçmeli derslerle ilgili Din Öğretimi Genel Müdürlüğü'ne kitapları eylüle yetiştirmesi için talimat verildi.
(sabah) 

Son Güncelleme: Çarşamba, 11 Nisan 2012 09:53

Gösterim: 2077

Ulusal Süt Konseyi, Okul Sütü Programı kapsamında bugün ve yarın Ankara’da eğitimcilere dönük eğitim seminerleri yapılacağını bildirdi.

Ulusal Süt Konseyi’nden yapılan yazılı açıklamada, “Okul Sütü Programı Uygulama Esasları Hakkındaki Karar”ın 25 Mart 2012 tarih ve 28244 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile özel okullar hariç Türkiye’deki ana sınıfından itibaren 5. sınıf dahil olmak üzere tüm öğrencilere her okul günü süt dağıtımının, 25 Nisan 2012 tarihinde başlayacağı belirtildi.

Açıklamada, Okul Sütü Programı ile çocukların dengeli beslenmesini sağlamak suretiyle gelişme oranlarını desteklemek ve süt içme alışkanlığı kazanmış nesiller yetiştirmenin temel hedef belirlendiği ifade edildi.

Program kapsamında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Ulusal Süt Konseyi’nin işbirliği ile 11-12 Nisan 2012 tarihinde Ankara’da Eğiticilerin Eğitim Seminerleri yapılacağı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Her ildeki ilgili bakanlığın İl Müdürlükleri tarafından görevlendirilen 2 kişi, programın yürütülmesi ve sütün faydaları konusunda verilecek seminerlere katılacak ve görsel eğitim materyallerinin de her ile ulaşması sağlanacak.

Toplam 486 katılımcı ile gerçekleştirilecek olan seminerin ardından İl müdürlükleri bulundukları illerde eğiticileri bilgilendirecek ve programın uygulama usulleri ile daha da önemlisi sütün faydaları konusundaki bilgiler tüm ilköğretim okullarımızdaki öğrencilere ulaştırılacak.”

(hürriyet)

> Öğretmenlere 'süt semineri' verilecek

Ulusal Süt Konseyi, Okul Sütü Programı kapsamında bugün ve yarın Ankara’da eğitimcilere dönük eğitim seminerleri yapılacağını bildirdi.

Ulusal Süt Konseyi’nden yapılan yazılı açıklamada, “Okul Sütü Programı Uygulama Esasları Hakkındaki Karar”ın 25 Mart 2012 tarih ve 28244 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmesi ile özel okullar hariç Türkiye’deki ana sınıfından itibaren 5. sınıf dahil olmak üzere tüm öğrencilere her okul günü süt dağıtımının, 25 Nisan 2012 tarihinde başlayacağı belirtildi.

Açıklamada, Okul Sütü Programı ile çocukların dengeli beslenmesini sağlamak suretiyle gelişme oranlarını desteklemek ve süt içme alışkanlığı kazanmış nesiller yetiştirmenin temel hedef belirlendiği ifade edildi.

Program kapsamında, Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Ulusal Süt Konseyi’nin işbirliği ile 11-12 Nisan 2012 tarihinde Ankara’da Eğiticilerin Eğitim Seminerleri yapılacağı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

“Her ildeki ilgili bakanlığın İl Müdürlükleri tarafından görevlendirilen 2 kişi, programın yürütülmesi ve sütün faydaları konusunda verilecek seminerlere katılacak ve görsel eğitim materyallerinin de her ile ulaşması sağlanacak.

Toplam 486 katılımcı ile gerçekleştirilecek olan seminerin ardından İl müdürlükleri bulundukları illerde eğiticileri bilgilendirecek ve programın uygulama usulleri ile daha da önemlisi sütün faydaları konusundaki bilgiler tüm ilköğretim okullarımızdaki öğrencilere ulaştırılacak.”

(hürriyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 11 Nisan 2012 09:09

Gösterim: 1701

Çetin altan'ın bugünkü eğitim yazısı
 Bir ülkenin kalkınması eğitim sorunudur... Sahi mi? Emin misiniz?

Bunu, Hazine’den geçinmeli, okuduktan sonra eğitilmiş olduklarını sanan, makam sahibi kravatlılar da uydurmuş olabilir.

Bir ülkenin kalkınması eğitim sorunu değildir.

Eğitim demek, kazanılan paranın nasıl harcanacağını farkına varmadan- bilmek demek.

Geri kalmış ülkelerde ve hatta, artık geri kalmışlık kefenini yırtmakta olan Türkiye’de, paranın nasıl harcanabileceğini bilen adam sayısı çok az.

Zıt bir laf...

Genel bir iddia:

-Benim param olsa, bak ben nasıl bilirdim onu harcamayı...

Oysa parayı harcamasını bilmenin, parayı kazanmaktan çok daha zor olduğu söylenir.

İnanın zordur da...

Parayı harcamasını bilmek, kuşaklar boyu bir eğitim ister.

Paranın en iyi nasıl harcanabileceğini, insana ailesi ve çevresi öğretebilir ancak.

Ne kadarımızın ailesi ve çevresi, para harcama düzeyine varabilmiştir ki, ayrıca bir de paranın en iyi nasıl harcanabileceğini öğretsin bize?

Doğru dürüst mayonezli bir levrek yiyebilmek için, sanıyor musunuz ki, taze kazanılmış milyarlar yeterlidir?

Beyaz şarapla, balıktan sonra ne yiyeceğiz?

Ve hangi şarabı içeceğiz onunla?

Bunlar, kızdırıcı laflar...

Türkiye’de konuşulmasına alışılmamış laflar...

Ama eğitim, bu tür konuları kapsar.

Türkiye’nin insanı, parayı nasıl harcayacağını değil, nasıl kazanacağını öğrenmek istiyor.

Parayı nasıl harcayacağını bilse, nasıl kazanacağını da zaten öğrenirdi.

Paranın harcanma düzeyine dönük bir eğitilmişlik, paranın nasıl kazanılacağını da dansa kaldıran bir kavalye.

Ve para eğitimle değil, öğrenimle kazanılabiliyor.

Okullar para kazanmak için gerekli donanımları sağlamaya yarar. Buna da eğitim değil, öğrenim deniliyor.

Yani efendim, okullar sayesinde, parayı kazanmak için gerekli donanımlara sahip oluruz.

Ailemizle çevremizden bize yansıyan eğitim sayesinde de, o kazandığımız parayı en zevkli ve verimli bir biçimde nasıl harcayacağımızı da; birilerine özenmeden, otomatik olarak biliriz.

Türkiye’nin sorunu eğitim midir, öğrenim midir? Yoksa her ikisi mi?

Yani biz hem parayı kazanmasını, hem de harcamasını çağdaş ölçeklere göre biliyor muyuz, bilmiyor muyuz?

Hemen hemen hiç tartışılmayan bir konudur bu...

Eğitim, yani çevre ve aile; kişiyi, kırk katlı bir baklavanın ince hamurları gibi, kendi fırınlarından geçirir usulca...

Öğrenim ise fırının nasıl yakılacağını, baklava hamurunun nasıl tutulacağını... Yani paranın nasıl kazanılacağını enjekte eder kuşaklara...

Şans, fırsat, açıkgözlük...

“Yolunu bulan buluyor” inançları...

İnanın fasaryadır.

Bir Harvard mezunu, dünyanın her yerinde kendisine yetecek parayı kazanır.

Yemekten sonra hangi marka konyakla, hangi marka puronun “naçiz vücudunun” keyfine gittiğini de bilir.

Onların öğrenimleri, eğitimleriyle az çok eşit.

Bizdeki on çocuklu garibanın, gariban oluşu; ne bir eğitim sorunu, ne de bir öğrenim sorunu...

Bu, insan malzemesindeki kaliteyi arttıramama sorunu.

Nasıl artar?

Kadınların bu konuları içlerine sindirmesiyle artabilir, insan malzemesindeki kalite...

Onlar annelerdir.

Onlar doğurur ve yoğurur insan malzemesini...

Ama, 38 milyon kadından en az 15 milyonu, dönmeceli olarak her gün erkek dayağı yiyorsa...

Orada ne para kazanmasını, ne de harcamasını bilen çıkar sağlamına...

Türkiye’nin sorunu eğitimdir.

Yapmayın yahu...

Türkiye’nin sorunu, en az 15 milyon kadına her gün sopa atılması...

(milliyet) 


> Eğitimle öğrenim üstüne

Çetin altan'ın bugünkü eğitim yazısı
 Bir ülkenin kalkınması eğitim sorunudur... Sahi mi? Emin misiniz?

Bunu, Hazine’den geçinmeli, okuduktan sonra eğitilmiş olduklarını sanan, makam sahibi kravatlılar da uydurmuş olabilir.

Bir ülkenin kalkınması eğitim sorunu değildir.

Eğitim demek, kazanılan paranın nasıl harcanacağını farkına varmadan- bilmek demek.

Geri kalmış ülkelerde ve hatta, artık geri kalmışlık kefenini yırtmakta olan Türkiye’de, paranın nasıl harcanabileceğini bilen adam sayısı çok az.

Zıt bir laf...

Genel bir iddia:

-Benim param olsa, bak ben nasıl bilirdim onu harcamayı...

Oysa parayı harcamasını bilmenin, parayı kazanmaktan çok daha zor olduğu söylenir.

İnanın zordur da...

Parayı harcamasını bilmek, kuşaklar boyu bir eğitim ister.

Paranın en iyi nasıl harcanabileceğini, insana ailesi ve çevresi öğretebilir ancak.

Ne kadarımızın ailesi ve çevresi, para harcama düzeyine varabilmiştir ki, ayrıca bir de paranın en iyi nasıl harcanabileceğini öğretsin bize?

Doğru dürüst mayonezli bir levrek yiyebilmek için, sanıyor musunuz ki, taze kazanılmış milyarlar yeterlidir?

Beyaz şarapla, balıktan sonra ne yiyeceğiz?

Ve hangi şarabı içeceğiz onunla?

Bunlar, kızdırıcı laflar...

Türkiye’de konuşulmasına alışılmamış laflar...

Ama eğitim, bu tür konuları kapsar.

Türkiye’nin insanı, parayı nasıl harcayacağını değil, nasıl kazanacağını öğrenmek istiyor.

Parayı nasıl harcayacağını bilse, nasıl kazanacağını da zaten öğrenirdi.

Paranın harcanma düzeyine dönük bir eğitilmişlik, paranın nasıl kazanılacağını da dansa kaldıran bir kavalye.

Ve para eğitimle değil, öğrenimle kazanılabiliyor.

Okullar para kazanmak için gerekli donanımları sağlamaya yarar. Buna da eğitim değil, öğrenim deniliyor.

Yani efendim, okullar sayesinde, parayı kazanmak için gerekli donanımlara sahip oluruz.

Ailemizle çevremizden bize yansıyan eğitim sayesinde de, o kazandığımız parayı en zevkli ve verimli bir biçimde nasıl harcayacağımızı da; birilerine özenmeden, otomatik olarak biliriz.

Türkiye’nin sorunu eğitim midir, öğrenim midir? Yoksa her ikisi mi?

Yani biz hem parayı kazanmasını, hem de harcamasını çağdaş ölçeklere göre biliyor muyuz, bilmiyor muyuz?

Hemen hemen hiç tartışılmayan bir konudur bu...

Eğitim, yani çevre ve aile; kişiyi, kırk katlı bir baklavanın ince hamurları gibi, kendi fırınlarından geçirir usulca...

Öğrenim ise fırının nasıl yakılacağını, baklava hamurunun nasıl tutulacağını... Yani paranın nasıl kazanılacağını enjekte eder kuşaklara...

Şans, fırsat, açıkgözlük...

“Yolunu bulan buluyor” inançları...

İnanın fasaryadır.

Bir Harvard mezunu, dünyanın her yerinde kendisine yetecek parayı kazanır.

Yemekten sonra hangi marka konyakla, hangi marka puronun “naçiz vücudunun” keyfine gittiğini de bilir.

Onların öğrenimleri, eğitimleriyle az çok eşit.

Bizdeki on çocuklu garibanın, gariban oluşu; ne bir eğitim sorunu, ne de bir öğrenim sorunu...

Bu, insan malzemesindeki kaliteyi arttıramama sorunu.

Nasıl artar?

Kadınların bu konuları içlerine sindirmesiyle artabilir, insan malzemesindeki kalite...

Onlar annelerdir.

Onlar doğurur ve yoğurur insan malzemesini...

Ama, 38 milyon kadından en az 15 milyonu, dönmeceli olarak her gün erkek dayağı yiyorsa...

Orada ne para kazanmasını, ne de harcamasını bilen çıkar sağlamına...

Türkiye’nin sorunu eğitimdir.

Yapmayın yahu...

Türkiye’nin sorunu, en az 15 milyon kadına her gün sopa atılması...

(milliyet) 


Son Güncelleme: Çarşamba, 11 Nisan 2012 09:11

Gösterim: 1653

Milli Eğitim Bakanı Ömer  Dinçer, Hurriyet eğitim editörü Nuran Çakmakçı’ya eğitimde 4+4+4’ü anlattı.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitimde 4+4+4 sisteminin ayrıntılarını Hürriyet’e anlattı.  Dinçer, okula kayıt yaşıyla ilgili, “61-66 ay arasındaki çocuklar için velilerin izni ve bedensel gelişimine göre kayıt yaptırmama imkânı üzerinde çalışılmakta. Bu konuda yönetmelikte gerekli düzenlemeleri yapıncaya kadar velilerimizin beklemelerini öneririm” diyor.

BİRİNCİ  DÖRT  YIL

Hangi ay, yıl doğumlular 1. sınıfa başlayacak?

Yeni düzenlemeye göre “Mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ, çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.” Burada yapılan tek değişiklik “6-14 yaş” yerine “6-13 yaş” şeklinde bir tanımlamanın getirilmesi. Bu konuda çok fazla spekülasyon yapılmakta. Eylül sonu itibarıyla 60. ayını bitirmiş, 72. ayına kadar olan çocuklar haziran ayında ilkokul 1. sınıfa kayıt olabilecek. Ancak 61-66 ay arasındaki çocuklar için velilerin izni ve bedensel gelişimine göre kayıt yaptırmama imkânı üzerinde çalışılmakta. Bu konuda yönetmelikte gerekli düzenlemeleri yapıncaya kadar velilerimizin beklemelerini öneririm.

2007 doğumlu çocuğun ailesi 1. sınıfa değil de anaokuluna çocuğunu vermek isterse ne olacak?

2007 doğumluları doğum aylarına göre ayrıştırarak değerlendirmek gerek. Öğrenci velisinin istemesi halinde 60 aylık bir çocuğun anaokuluna gönderilmesinde herhangi bir engel söz konusu değildir.

Alt sınır şu anda 60 ay, üst sınır 72 ay gözüküyor. Aile 67 aylık çocuğu anaokuluna gönderdi. Birinci sınıfa ertesi yıl göndereceğinden üst sınırı aşıyor. Bu durumda ne olacak?

Bu çocuklar üst sınırı aşmakla beraber zorunlu eğitim çağında olduklarından ilkokula kayıt olmak zorunda. 1 Haziran itibarıyla 57 ayı tamamlamış olmayanlar okul öncesine devam edecekler. 57 ile 60 ay arasındaki öğrenciler ise velilerin talebi ve öğrencinin fizikî gelişimi dikkate alınarak ilkokula kayıt yaptırabilir. İlkokula devam etmeyecek öğrenciler okul öncesine devam edecekler.

2006 ve 2007’liler aynı sınıfta mı olacak?

Bu konuda hiçbir sistemde keskin bir ayrım yapmak mümkün değil.

Anaokulu öğretmenleri 1. sınıfa girecek mi?

Okul öncesi öğretmenleri yine okul öncesi öğrencilerine, sınıf öğretmenleri ise ilkokuldaki öğrencilere ders verecek. Okul öncesi öğretmenlerinin ilkokul öğrencilerine ders vermesi gerekmeyecek.

Bu öğrencilerin programı nasıl olacak? Okuma yazma öğrenecekler mi?

İlkokullarda, ilköğretim 2-4. sınıflarında okutulan program yine okutulmaya devam edecek. Ancak birinci sınıf programlarında yeni yaş durumu dikkate alınarak bu yaş durumuna uygun düzenlemeler yapılacak. İlkokullar, öğrencilerin çevreye duyarlılıklarını artıracak, okuma yazma becerilerini geliştirecek, sosyalleşmelerini sağlayacak ve temel yaşam kurallarını öğrenecekleri bir eğitim olacak.

Yeni program yazılacak mı? 

İlkokul programları kademeli olarak yenilenecek.

KURAN DERSİNDE BAŞ KAPANACAK

Seçmeli Kuran-ı Kerim dersinde kıyafet nasıl olacak?

Dersin gereğine göre sadece ders sırasında olmak üzere İmam Hatip okullarında kız öğrenciler isterlerse başörtülü bu dersi okuyabilir. İmam hatip dışındaki okullarda seçmeli ders olarak seçilir, yeterli sayıyla sınıf oluşturulursa aynı şekilde o derse mahsus olmak üzere başörtülü ders yapılabilir.

Seçmeli dersler hangileri olacak?

Kanunda “Ortaokul ve liselerde, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur” denilmekte. Diğer seçimlik derslerin adı geçmemekte. Ancak ortaokul ve lisede seçmeli dersler için geniş bir havuz oluşturulacak ve buradan dersler okulların öğretmenler kurulunca seçilecek. Sınıf öğretmenleri ilk dörtte, branş öğretmenleri ise ikinci ve üçüncü dörtte kadrolu olarak görev yapacaklar. Kanunda yönlendirmeden söz edilmiyor. Bu vesile ile ilkokullarda yönlendirmenin yapılacağı, 9 yaşındaki çocuğun mesleki eğitime başlatılacağı açıklamasının ne kanunla ne pedegoji bilimi ile ne de Bakanlığımız amaçlarıyla ve dünyadaki gelişmelerle bağdaşmadığını ifade etmek istiyorum.

İKİNCİ  DÖRT  YIL

Ortaokulda hazırlık yok

2. dördün 1. sınıfında bazı dersleri sınıf öğretmeni verebilecek mi?

Ortaokullarda tüm derslerde branş öğretmenleri görev alacak.

İlk dörtten sonra istenirse özel okullar hazırlık sınıfı açabilecek mi?

Ortaokullardaki 1. sınıflarda haftalık ders çizelgelerinde özel veya resmi okul ayrımı olmayacak. Tüm okullarımızda (ortaokul birinci sınıf) haftalık ders çizelgesinde yabancı dil ders saatlerinde esneklikler sağlanabilir.

Eğer yabancı okullardan, örneğin Fransız Lisesi din paketini almak isterse nasıl yapılacak?

Yabancı okullar Türk mevzuatına tabidir. Dengi resmi okullarımız için konulmuş programlar bunlar için de geçerli olacak.

Yabancı okulların orta bölümleri açılabilecek mi?

Yasal düzenleme yapılması gerekiyor, şu anda böyle birşey yok.

Meslek liselerine öğrenciler ikinci 4’te mi gidecekler? Meslek lisesinin binasında mı eğitimler olacak?

Bu konu çok speküle edilmektedir. Yapılan değişikliklerin hiçbir yerinde ortaokullarda meslekî eğitimden ve 9 yaşında mesleki eğitime başlamaktan söz edilmemekte. Eğer bundan amaç İmam Hatip ortaokulları ise evet bu değişikliklerle sadece İmam Hatip ortaokulları kurulmuştur. İlkokulu bitiren çocuklardan dileyenler İmam Hatip ortaokullarına devam edebilecekler. Ancak bu okullardaki zorunlu dersler ile genel ortaokullardaki zorunlu dersler arasında herhangi bir farklılık olmayacak. Sadece bu zorunlu derslere ilave olarak imam hatip lisesi programları ile ilgili olacak diğer dersler yer alacak. Bunun dışındaki ortaokulların hiç birisi meslekî eğitim veren ortaokul değil. Bu nedenle meslekî ve teknik eğitim 9. sınıfta, yani üçüncü 4 ’te başlamakta. Kanunun getirmiş olduğu ortaokul sistemi müstakil bir sistem olup, bunun istisnasını sadece İmam Hatip ortaokulları oluşturmakta. Fiziki olarak liselerle aynı mekânda açılan ortaokullar ise o liselerin ortaokulu olmayacak.

ÜÇÜNCÜ  DÖRT  YIL

Genel liselerin Anadolu lisesine dönüşümü seneye tamamlanacak

Bütün liseler Anadolu lisesine mi dönüştürülecek?

Genel liselerin Anadolu lisesine dönüştürülmesi programı 2010’dan bu yana devam etmekte olup bu yıl ve önümüzdeki yıl da devam ederek tamamlanacak. Mevcut durumdaki öğrenci kabul esas ve usulleri uygulanmaya devam edecek. Ancak lise eğitiminde okul çeşitliliği yerine program çeşitliliği esas olacak. Böylece sınavların eleme, sıralama ve yerleştirme amaçlı olması yerine programlardaki kazanımların ölçülmesi ve değerlendirilmesi amaçlı yapılması öngörülüyor.

Galatasaray, İstanbul Erkek Lisesi, fen liselerinin orta bölümleri açılacak mı?

Ortaokulların liselerle aynı mekânda olması, bu liselerin ortaokulu şeklinde olacağı anlamına gelmemekte. Bunun istisnasını İmam Hatip ortaokulları oluşturmakta.

Bu okullara girmek için sınava mı girecek, puana göre mi ayrım yapılacak?

Tüm ortaokullara geçiş sınava tabi olmaksızın yapılacak.

Bu süreçte okula devam etmeyenler için nasıl yaptırım uygulanacak?

Artık lise kademesi zorunlu eğitim kapsamına alındı. Ortaokulu bitiren öğrenciler 2012-2013 öğretim yılından itibaren liselere devam etmek zorunda. Lise eğitimine devam mecburi olup devam etmeyenlere mevcut idarî tedbirler uygulanacak.

Yasaya Eylül ayında mı geçilecek?

Kanun Resmi Gazete’de yayınlandığı gün yürürlüğe girecektir. Bu kanunla getirilen sistem 2012-2013 öğretim yılında uygulamaya geçirilecek. Ancak Bakanlar Kurulu’na bir eğitim öğretim yılı erteleme yetkisi verilmiştir. Şayet Bakanlar Kurulu bu yetkisini kullanmaz ise bu sene 8. sınıfı tamamlayan öğrenciler zorunlu eğitim kapsamında 9. sınıfa başlamak zorunda.

DERSHANELER KAPATILMAYACAK

Dershaneler ne zaman, nasıl kaldırılacak?

Bir kanun çıkarıp da dershaneler kapatılmayacak. Ancak, bu kurumlara olan talepleri oluşturan sebepler ortadan kaldırılarak eğitim ve öğretimin sadece okullarımızda gerçekleşeceği bir eğitim ortamı sağlayacağız. Özellikle lise eğitiminden sonra üniversiteye olan talebi karşılamak için yeterli kapasite oluşturmakla birlikte üniversitelere girişte daha esnek düzenlemeler geliştirme çalışmalarımız devam etmekte. Ayrıca, lise türlerinin azaltılması ve program çeşitliliğinin güncellenerek artırılması konusundaki çalışmalar tamamlandığında Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) ihtiyaç olmayacak.

(hürriyet)

> 61-66 aylık çocuğu olan veliler beklesin

Milli Eğitim Bakanı Ömer  Dinçer, Hurriyet eğitim editörü Nuran Çakmakçı’ya eğitimde 4+4+4’ü anlattı.

Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, eğitimde 4+4+4 sisteminin ayrıntılarını Hürriyet’e anlattı.  Dinçer, okula kayıt yaşıyla ilgili, “61-66 ay arasındaki çocuklar için velilerin izni ve bedensel gelişimine göre kayıt yaptırmama imkânı üzerinde çalışılmakta. Bu konuda yönetmelikte gerekli düzenlemeleri yapıncaya kadar velilerimizin beklemelerini öneririm” diyor.

BİRİNCİ  DÖRT  YIL

Hangi ay, yıl doğumlular 1. sınıfa başlayacak?

Yeni düzenlemeye göre “Mecburi ilköğretim çağı 6-13 yaş grubundaki çocukları kapsar. Bu çağ, çocuğun 5 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlar, 13 yaşını bitirip 14 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda biter.” Burada yapılan tek değişiklik “6-14 yaş” yerine “6-13 yaş” şeklinde bir tanımlamanın getirilmesi. Bu konuda çok fazla spekülasyon yapılmakta. Eylül sonu itibarıyla 60. ayını bitirmiş, 72. ayına kadar olan çocuklar haziran ayında ilkokul 1. sınıfa kayıt olabilecek. Ancak 61-66 ay arasındaki çocuklar için velilerin izni ve bedensel gelişimine göre kayıt yaptırmama imkânı üzerinde çalışılmakta. Bu konuda yönetmelikte gerekli düzenlemeleri yapıncaya kadar velilerimizin beklemelerini öneririm.

2007 doğumlu çocuğun ailesi 1. sınıfa değil de anaokuluna çocuğunu vermek isterse ne olacak?

2007 doğumluları doğum aylarına göre ayrıştırarak değerlendirmek gerek. Öğrenci velisinin istemesi halinde 60 aylık bir çocuğun anaokuluna gönderilmesinde herhangi bir engel söz konusu değildir.

Alt sınır şu anda 60 ay, üst sınır 72 ay gözüküyor. Aile 67 aylık çocuğu anaokuluna gönderdi. Birinci sınıfa ertesi yıl göndereceğinden üst sınırı aşıyor. Bu durumda ne olacak?

Bu çocuklar üst sınırı aşmakla beraber zorunlu eğitim çağında olduklarından ilkokula kayıt olmak zorunda. 1 Haziran itibarıyla 57 ayı tamamlamış olmayanlar okul öncesine devam edecekler. 57 ile 60 ay arasındaki öğrenciler ise velilerin talebi ve öğrencinin fizikî gelişimi dikkate alınarak ilkokula kayıt yaptırabilir. İlkokula devam etmeyecek öğrenciler okul öncesine devam edecekler.

2006 ve 2007’liler aynı sınıfta mı olacak?

Bu konuda hiçbir sistemde keskin bir ayrım yapmak mümkün değil.

Anaokulu öğretmenleri 1. sınıfa girecek mi?

Okul öncesi öğretmenleri yine okul öncesi öğrencilerine, sınıf öğretmenleri ise ilkokuldaki öğrencilere ders verecek. Okul öncesi öğretmenlerinin ilkokul öğrencilerine ders vermesi gerekmeyecek.

Bu öğrencilerin programı nasıl olacak? Okuma yazma öğrenecekler mi?

İlkokullarda, ilköğretim 2-4. sınıflarında okutulan program yine okutulmaya devam edecek. Ancak birinci sınıf programlarında yeni yaş durumu dikkate alınarak bu yaş durumuna uygun düzenlemeler yapılacak. İlkokullar, öğrencilerin çevreye duyarlılıklarını artıracak, okuma yazma becerilerini geliştirecek, sosyalleşmelerini sağlayacak ve temel yaşam kurallarını öğrenecekleri bir eğitim olacak.

Yeni program yazılacak mı? 

İlkokul programları kademeli olarak yenilenecek.

KURAN DERSİNDE BAŞ KAPANACAK

Seçmeli Kuran-ı Kerim dersinde kıyafet nasıl olacak?

Dersin gereğine göre sadece ders sırasında olmak üzere İmam Hatip okullarında kız öğrenciler isterlerse başörtülü bu dersi okuyabilir. İmam hatip dışındaki okullarda seçmeli ders olarak seçilir, yeterli sayıyla sınıf oluşturulursa aynı şekilde o derse mahsus olmak üzere başörtülü ders yapılabilir.

Seçmeli dersler hangileri olacak?

Kanunda “Ortaokul ve liselerde, Kur’an-ı Kerim ve Hz. Peygamberimizin hayatı, isteğe bağlı seçmeli ders olarak okutulur” denilmekte. Diğer seçimlik derslerin adı geçmemekte. Ancak ortaokul ve lisede seçmeli dersler için geniş bir havuz oluşturulacak ve buradan dersler okulların öğretmenler kurulunca seçilecek. Sınıf öğretmenleri ilk dörtte, branş öğretmenleri ise ikinci ve üçüncü dörtte kadrolu olarak görev yapacaklar. Kanunda yönlendirmeden söz edilmiyor. Bu vesile ile ilkokullarda yönlendirmenin yapılacağı, 9 yaşındaki çocuğun mesleki eğitime başlatılacağı açıklamasının ne kanunla ne pedegoji bilimi ile ne de Bakanlığımız amaçlarıyla ve dünyadaki gelişmelerle bağdaşmadığını ifade etmek istiyorum.

İKİNCİ  DÖRT  YIL

Ortaokulda hazırlık yok

2. dördün 1. sınıfında bazı dersleri sınıf öğretmeni verebilecek mi?

Ortaokullarda tüm derslerde branş öğretmenleri görev alacak.

İlk dörtten sonra istenirse özel okullar hazırlık sınıfı açabilecek mi?

Ortaokullardaki 1. sınıflarda haftalık ders çizelgelerinde özel veya resmi okul ayrımı olmayacak. Tüm okullarımızda (ortaokul birinci sınıf) haftalık ders çizelgesinde yabancı dil ders saatlerinde esneklikler sağlanabilir.

Eğer yabancı okullardan, örneğin Fransız Lisesi din paketini almak isterse nasıl yapılacak?

Yabancı okullar Türk mevzuatına tabidir. Dengi resmi okullarımız için konulmuş programlar bunlar için de geçerli olacak.

Yabancı okulların orta bölümleri açılabilecek mi?

Yasal düzenleme yapılması gerekiyor, şu anda böyle birşey yok.

Meslek liselerine öğrenciler ikinci 4’te mi gidecekler? Meslek lisesinin binasında mı eğitimler olacak?

Bu konu çok speküle edilmektedir. Yapılan değişikliklerin hiçbir yerinde ortaokullarda meslekî eğitimden ve 9 yaşında mesleki eğitime başlamaktan söz edilmemekte. Eğer bundan amaç İmam Hatip ortaokulları ise evet bu değişikliklerle sadece İmam Hatip ortaokulları kurulmuştur. İlkokulu bitiren çocuklardan dileyenler İmam Hatip ortaokullarına devam edebilecekler. Ancak bu okullardaki zorunlu dersler ile genel ortaokullardaki zorunlu dersler arasında herhangi bir farklılık olmayacak. Sadece bu zorunlu derslere ilave olarak imam hatip lisesi programları ile ilgili olacak diğer dersler yer alacak. Bunun dışındaki ortaokulların hiç birisi meslekî eğitim veren ortaokul değil. Bu nedenle meslekî ve teknik eğitim 9. sınıfta, yani üçüncü 4 ’te başlamakta. Kanunun getirmiş olduğu ortaokul sistemi müstakil bir sistem olup, bunun istisnasını sadece İmam Hatip ortaokulları oluşturmakta. Fiziki olarak liselerle aynı mekânda açılan ortaokullar ise o liselerin ortaokulu olmayacak.

ÜÇÜNCÜ  DÖRT  YIL

Genel liselerin Anadolu lisesine dönüşümü seneye tamamlanacak

Bütün liseler Anadolu lisesine mi dönüştürülecek?

Genel liselerin Anadolu lisesine dönüştürülmesi programı 2010’dan bu yana devam etmekte olup bu yıl ve önümüzdeki yıl da devam ederek tamamlanacak. Mevcut durumdaki öğrenci kabul esas ve usulleri uygulanmaya devam edecek. Ancak lise eğitiminde okul çeşitliliği yerine program çeşitliliği esas olacak. Böylece sınavların eleme, sıralama ve yerleştirme amaçlı olması yerine programlardaki kazanımların ölçülmesi ve değerlendirilmesi amaçlı yapılması öngörülüyor.

Galatasaray, İstanbul Erkek Lisesi, fen liselerinin orta bölümleri açılacak mı?

Ortaokulların liselerle aynı mekânda olması, bu liselerin ortaokulu şeklinde olacağı anlamına gelmemekte. Bunun istisnasını İmam Hatip ortaokulları oluşturmakta.

Bu okullara girmek için sınava mı girecek, puana göre mi ayrım yapılacak?

Tüm ortaokullara geçiş sınava tabi olmaksızın yapılacak.

Bu süreçte okula devam etmeyenler için nasıl yaptırım uygulanacak?

Artık lise kademesi zorunlu eğitim kapsamına alındı. Ortaokulu bitiren öğrenciler 2012-2013 öğretim yılından itibaren liselere devam etmek zorunda. Lise eğitimine devam mecburi olup devam etmeyenlere mevcut idarî tedbirler uygulanacak.

Yasaya Eylül ayında mı geçilecek?

Kanun Resmi Gazete’de yayınlandığı gün yürürlüğe girecektir. Bu kanunla getirilen sistem 2012-2013 öğretim yılında uygulamaya geçirilecek. Ancak Bakanlar Kurulu’na bir eğitim öğretim yılı erteleme yetkisi verilmiştir. Şayet Bakanlar Kurulu bu yetkisini kullanmaz ise bu sene 8. sınıfı tamamlayan öğrenciler zorunlu eğitim kapsamında 9. sınıfa başlamak zorunda.

DERSHANELER KAPATILMAYACAK

Dershaneler ne zaman, nasıl kaldırılacak?

Bir kanun çıkarıp da dershaneler kapatılmayacak. Ancak, bu kurumlara olan talepleri oluşturan sebepler ortadan kaldırılarak eğitim ve öğretimin sadece okullarımızda gerçekleşeceği bir eğitim ortamı sağlayacağız. Özellikle lise eğitiminden sonra üniversiteye olan talebi karşılamak için yeterli kapasite oluşturmakla birlikte üniversitelere girişte daha esnek düzenlemeler geliştirme çalışmalarımız devam etmekte. Ayrıca, lise türlerinin azaltılması ve program çeşitliliğinin güncellenerek artırılması konusundaki çalışmalar tamamlandığında Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) ihtiyaç olmayacak.

(hürriyet)

Son Güncelleme: Çarşamba, 11 Nisan 2012 08:55

Gösterim: 2354


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.