Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Bursa'da müzik öğretmeni olan 28 yaşındaki Eftal Baykal, yalnız yaşadığı evinde deterjanları karıştırıp içerek intihar etti.
Bursa'da müzik öğretmeni olan 28 yaşındaki Eftal Baykal, yalnız yaşadığı evinde deterjanları karıştırıp içerek intihar etti. Kendisinden haber alınamayınca eve gelip kapıyı çilingir yardımıyla açan arkadaşları tarafından cesedi bulunan Eftal Baykal'ın, bir süre önce eşinden boşandığı ve 15 bin TL kredi borcu olduğu öğrenildi.
Hürriyet İnönü İlköğretim Okulu'nda beş yıldır görev yapan ve çocuğu olmayan Eftal Baykal, eşinden boşandıktan sonra Merkez Osmangazi İlçesi'ne bağlı Eski Karaman Mahallesi'nde bir evde tek başına yaşamaya başladı. Dün mazereti olmadığı halde okula gelmeyen Eftal Baykal'ı merak eden arkadaşları, kendisini cep telefonu ile aradı. Telefonu kapalı olan Eftal Baykal'ın hayatından endişe eden meslektaşları, saat 23.00 sıralarında evine gitti. Dakikalarca zilini çaldıkları kapının açılmaması sonucu polise haber veren öğretmenler, çilingir yardımıyla kapıyı açıp içeri girince Eftal Baykal'ın yatak odasında cesedi ile karşılaştı. Evde bulunan temizlik malzemelerini karıştırıp içerek yaşamına son veren Eftal Baykal'ın cesedi, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.
İnternette düzenlenen şarkı yarışmasına klibiyle katıldı
İki yıl önce bir internet sitesinin düzenlediği şarkı yarışmasına klip gönderen ve şarkı arasında yaptığı konuşmalarda, müziği kulaktan girip beyne, kalbe yayılan bir nevi ilaç gibi değerlendirip, "Müzik benim hayatımda çok önemli. Müzik beni hayatına aldı. Ben onu almadım" diyen Eftal Baykal'ın ölümü, meslektaşlarını ve okul idarecilerini yasa boğdu.
Bankalara 15 bin lira kredi borcu bulunan Baykal'ın ölümüyle ilgili soruşturmaya Bursa Cumhuriyet Savcılığı'nca başlandı.
(haberler.com)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Bursa'da müzik öğretmeni olan 28 yaşındaki Eftal Baykal, yalnız yaşadığı evinde deterjanları karıştırıp içerek intihar etti.
Bursa'da müzik öğretmeni olan 28 yaşındaki Eftal Baykal, yalnız yaşadığı evinde deterjanları karıştırıp içerek intihar etti. Kendisinden haber alınamayınca eve gelip kapıyı çilingir yardımıyla açan arkadaşları tarafından cesedi bulunan Eftal Baykal'ın, bir süre önce eşinden boşandığı ve 15 bin TL kredi borcu olduğu öğrenildi.
Hürriyet İnönü İlköğretim Okulu'nda beş yıldır görev yapan ve çocuğu olmayan Eftal Baykal, eşinden boşandıktan sonra Merkez Osmangazi İlçesi'ne bağlı Eski Karaman Mahallesi'nde bir evde tek başına yaşamaya başladı. Dün mazereti olmadığı halde okula gelmeyen Eftal Baykal'ı merak eden arkadaşları, kendisini cep telefonu ile aradı. Telefonu kapalı olan Eftal Baykal'ın hayatından endişe eden meslektaşları, saat 23.00 sıralarında evine gitti. Dakikalarca zilini çaldıkları kapının açılmaması sonucu polise haber veren öğretmenler, çilingir yardımıyla kapıyı açıp içeri girince Eftal Baykal'ın yatak odasında cesedi ile karşılaştı. Evde bulunan temizlik malzemelerini karıştırıp içerek yaşamına son veren Eftal Baykal'ın cesedi, kesin ölüm nedeninin belirlenmesi için otopsi yapılmak üzere Bursa Adli Tıp Kurumu Morgu'na kaldırıldı.
İnternette düzenlenen şarkı yarışmasına klibiyle katıldı
İki yıl önce bir internet sitesinin düzenlediği şarkı yarışmasına klip gönderen ve şarkı arasında yaptığı konuşmalarda, müziği kulaktan girip beyne, kalbe yayılan bir nevi ilaç gibi değerlendirip, "Müzik benim hayatımda çok önemli. Müzik beni hayatına aldı. Ben onu almadım" diyen Eftal Baykal'ın ölümü, meslektaşlarını ve okul idarecilerini yasa boğdu.
Bankalara 15 bin lira kredi borcu bulunan Baykal'ın ölümüyle ilgili soruşturmaya Bursa Cumhuriyet Savcılığı'nca başlandı.
(haberler.com)
Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Haziran 2012 13:53
Gösterim: 2134
Nazım Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal'in ölüm yıldönümlerinin aynı haftada olması nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Eğitim İş Sendikası edebiyatın üç devrimci ustasını saygıyla andıklarını belirtti.
Nazım Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal'in ölüm yıldönümlerinin aynı haftada olması nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Eğitim İş Sendikası edebiyatın üç devrimci ustasını saygıyla andıklarını belirtti. Nazım Hikmet'in devrimci ruhunu şiirlerine yansıttığının, inandığı değerler uğruna yıllarca sürgün ve hapis hayatı yaşayan dünya şairi olduğunun kaydedildiği açıklamada, Ahmet Arif'in ise şiirleriyle Anadolu insanının acısını, hüznünü, coşkusunu arı Türkçesi ile anlattığı, hayatı boyunca ezilenlerin yanında yer alan ve onlarla omuz omuza mücadele eden bir usta şair olduğu ifade edildi. Açıklamada, Orhan Kemal'in ise yoksulun, işçinin, emekçinin haklarını hikayeleriyle dile getirdiği ifade edildi. Nazım Hikmet'in, yaşamı boyunca sanatı ile toplumsal mücadeleyi birleştirmiş, memleket hasretini, memleket sevdasını yüreğinin derinliklerinde duyan devrimci bir ozan olduğu vurgulanan açıklamada, "Nazım'ın dizeleri, Bursa'da havlucu Recep'in dokumasında emek, Bayburtlu Zihni'nin gözlerinde umut, Nurettin Eşfak'ın mavzerinde direniş, Akşehir yolundaki kağnıların tekerlek gıcırtılarında zafere inanç oldu. O'nun dizeleri, Bursa ve Çankırı mahpushane duvarlarını yerle yeksan ederek, Ulucanlar darağacında Denizlere onur, cellatlara tokat oldu. O, Karadeniz'de silah taşıyan takanın kaptanı, Kömürtepe'de bayrak, Ege'de pamuk, Bitlis'te tütün, İspanya'da tankların önünde direnişçi, Habeşistan'da faşizme karşı savaşanlara katık, Hiroşima ve Nagazaki'de çocuklara şeker oldu" denildi.
"Işığınız ışığımız olacaktır"
Ahmet Arif'in de Nazım Hikmet'in izinden gittiği ve her türlü gericiliğe karşı çıktığı, insana ve genel anlamda halka yönelik saldırılara, sömürüye hep karşı olduğu değerlendirmesinin yapıldığı açıklamada, şöyle denildi:
"Çalışan fakirlerin yazarı olarak nitelenen Orhan Kemal, emeği anlatmış, ama kendi emeğinin değeri bilinmemiş toplumcu bir yazar, hayatının son günlerine kadar çalışmış, üretmiş, roman, hikaye, senaryo ve oyun alanlarında onlarca esere imza atmış bir kalem emekçisiydi. Orhan Kemal'in ruhu, bugün yalnızca onlarca roman ve yüzlerce öyküyle değil, yazarın yapıtlarında defalarca irdelediği haksızlık ve ayrımcılık gibi sorunlara karşı yürütülen canlı mücadeleyle de aramızda dolaşıyor. Hasan Hüseyin Korkmazgil'in deyimiyle, onlar, "bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta.' Rahat uyuyun büyük ustalar. Sizlerin aydınlığını karartamayacaklar, ışığınız ışığımız olacaktır."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Nazım Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal'in ölüm yıldönümlerinin aynı haftada olması nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Eğitim İş Sendikası edebiyatın üç devrimci ustasını saygıyla andıklarını belirtti.
Nazım Hikmet, Ahmed Arif ve Orhan Kemal'in ölüm yıldönümlerinin aynı haftada olması nedeniyle yazılı bir açıklama yapan Eğitim İş Sendikası edebiyatın üç devrimci ustasını saygıyla andıklarını belirtti. Nazım Hikmet'in devrimci ruhunu şiirlerine yansıttığının, inandığı değerler uğruna yıllarca sürgün ve hapis hayatı yaşayan dünya şairi olduğunun kaydedildiği açıklamada, Ahmet Arif'in ise şiirleriyle Anadolu insanının acısını, hüznünü, coşkusunu arı Türkçesi ile anlattığı, hayatı boyunca ezilenlerin yanında yer alan ve onlarla omuz omuza mücadele eden bir usta şair olduğu ifade edildi. Açıklamada, Orhan Kemal'in ise yoksulun, işçinin, emekçinin haklarını hikayeleriyle dile getirdiği ifade edildi. Nazım Hikmet'in, yaşamı boyunca sanatı ile toplumsal mücadeleyi birleştirmiş, memleket hasretini, memleket sevdasını yüreğinin derinliklerinde duyan devrimci bir ozan olduğu vurgulanan açıklamada, "Nazım'ın dizeleri, Bursa'da havlucu Recep'in dokumasında emek, Bayburtlu Zihni'nin gözlerinde umut, Nurettin Eşfak'ın mavzerinde direniş, Akşehir yolundaki kağnıların tekerlek gıcırtılarında zafere inanç oldu. O'nun dizeleri, Bursa ve Çankırı mahpushane duvarlarını yerle yeksan ederek, Ulucanlar darağacında Denizlere onur, cellatlara tokat oldu. O, Karadeniz'de silah taşıyan takanın kaptanı, Kömürtepe'de bayrak, Ege'de pamuk, Bitlis'te tütün, İspanya'da tankların önünde direnişçi, Habeşistan'da faşizme karşı savaşanlara katık, Hiroşima ve Nagazaki'de çocuklara şeker oldu" denildi.
"Işığınız ışığımız olacaktır"
Ahmet Arif'in de Nazım Hikmet'in izinden gittiği ve her türlü gericiliğe karşı çıktığı, insana ve genel anlamda halka yönelik saldırılara, sömürüye hep karşı olduğu değerlendirmesinin yapıldığı açıklamada, şöyle denildi:
"Çalışan fakirlerin yazarı olarak nitelenen Orhan Kemal, emeği anlatmış, ama kendi emeğinin değeri bilinmemiş toplumcu bir yazar, hayatının son günlerine kadar çalışmış, üretmiş, roman, hikaye, senaryo ve oyun alanlarında onlarca esere imza atmış bir kalem emekçisiydi. Orhan Kemal'in ruhu, bugün yalnızca onlarca roman ve yüzlerce öyküyle değil, yazarın yapıtlarında defalarca irdelediği haksızlık ve ayrımcılık gibi sorunlara karşı yürütülen canlı mücadeleyle de aramızda dolaşıyor. Hasan Hüseyin Korkmazgil'in deyimiyle, onlar, "bir kırmızı gül dalı şimdi uzakta.' Rahat uyuyun büyük ustalar. Sizlerin aydınlığını karartamayacaklar, ışığınız ışığımız olacaktır."
Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Haziran 2012 13:13
Gösterim: 3770
Amerikalı heykeltıraş Dalton Ghetti yontma sanatı ile biraz farklı uğraşıyor.
Yaklaşık 25 yıldır dikiş iğnesi, jilet ve maket bıçağı kullanarak kurşun kalem uçlarından minyatür heykeller yapan sanatçının en beğenilen eseri, 2,5 yılda yaptığı minik Elvis Presley büstü apotheke-zag.de. Sanatçının eserleri görenler tarafından büyük beğeniyle karşılanıyor. Farklı sanat anlayışı ve tarzıyla yaptığı eserleri ticari amaç için kullanmıyor
(hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Amerikalı heykeltıraş Dalton Ghetti yontma sanatı ile biraz farklı uğraşıyor.
Yaklaşık 25 yıldır dikiş iğnesi, jilet ve maket bıçağı kullanarak kurşun kalem uçlarından minyatür heykeller yapan sanatçının en beğenilen eseri, 2,5 yılda yaptığı minik Elvis Presley büstü apotheke-zag.de. Sanatçının eserleri görenler tarafından büyük beğeniyle karşılanıyor. Farklı sanat anlayışı ve tarzıyla yaptığı eserleri ticari amaç için kullanmıyor
(hürriyet)
Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Haziran 2012 12:13
Gösterim: 4111
Türkçe Olimpiyatları'nın büyük bir ayağı olan 'Kültür Şöleni', dünyayı İstanbul'da buluşturdu. İstanbul Fuar Merkezi'nde gerçekleştirilen şölende, 5 kıtadan 135 ülke stant açtı.
5 kıtadan 135 ülkenin katıldığı şölene binlerce insan akın ederken, dünya çocuklarının sevincine Vali Hüseyin Avni Mutlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da ortak oldu. Şölende en büyük ilgiyi ise safariyi andıran Afrika stantları gördü. Çad standındaki kelebek kanatlarından yapılan tablolar, Sudan standındaki içi doldurulmuş timsah, ziyaretçileri adeta Kara Kıta'ya götürdü.
Dünyayı bir çatı altında bulunduran şölene İstanbul ve çevre illerden binlerce insan akın etti. Safariyi andıran Afrika stantları özellikle ilgi görürken, Orta Asya ülkelerinin yemekleri, İskandinav ve Balkanlar'a ait stantlardaki yöresel kıyafetler, misafirlerden tam puan aldı. Kara Kıta ülkelerinden Çad standında en çok kelebek kanatlarından yapılan tablolar, iki metrelik yılan derisi ve Sudan standındaki içi doldurulmuş timsah, görenleri hayrete düşürdü. Dünya çocukları stantlarda kendi ülkelerini tanıtırken başka ülkelerin stantlarını da gezerek bol bol fotoğraf çektirdi. Faslı ve Pakistanlı öğrenciler Azerbaycan yemeklerinin tadına bakarken, Kosova standında öğretmenlerden ülkenin geleneklerini dinledi. Fransa'daki Türk okullarında görev yapan öğretmenler ise ülke tanıtımı için Fransız kültürüne ait kıyafetlerle öğrencilerine destek oldu.
Binlerce insanın katıldığı Uluslararası Türkçe Olimpiyatları Kültür Şöleni açılış kurdelesini İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan kesti. Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul'un gurur verici programa ev sahipliği yapmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi. Öğrencileri Türkiye'ye getiren öğretmenlere teşekkür eden Topbaş, "Bundan 20 yıl önce bunları konuşmuyorduk. Şu an dünyanın değişik yerlerinde okullarımız var. Akıl, sır ermez, yaşayan bilir. Onlar bir sevda uğruna bu hareketi yapıyorlar. Alperenler gibi bilmedikleri coğrafyada yaşıyorlar. Bu vizyonu ortaya koyduğu için Hocaefendi'ye de saygılarımı iletiyorum. Tanzanya, Zanzibar adasına gittik. Artvinli hemşerim okul müdürüydü. Oradaki hayatını bana coşkuyla anlattı." diye konuştu. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ise İstanbul'da geçen ay lale mevsimi, bu ay ise Türkçenin çocukları sayesinde gül mevsimi yaşandığını söyledi. Üretilen malı yurtdışına ihraç etmenin kolay, gönül köprüleri kurup dilini benimsetmenin ise zor olduğunu dile getiren Mutlu, "Öğretmenlerin dönmemek üzere gittiklerini biliyorum ve onların yaptıkları hizmetten gurur duyuyorum. 135 ayrı ülkede ülkemizi temsil edip görev yaptıkları için onlarla gurur duyuyoruz." şeklinde konuştu. Açılışın ardından Vali Mutlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, stantları gezerek katılımcı ülke temsilcileriyle görüştü. Başta İstanbul ve çevre illerden olmak üzere binlerce ziyaretçinin akın ettiği şölen, hafta sonu da ziyaret edilebilecek.
Pakistan'ın Ahmet Kaya'sı Arsalan, Gülten Kaya'yla tanışmak istiyor
Bu yıl 10.su gerçekleştirilen Türkçe Olimpiyatları'nda şarkı dalındaki en iddialı isimlerden biri Ahmet Kaya'nın 'Giderim' isimli şarkısını seslendiren Pakistanlı Arsalan Naseer. Videosu internet sitelerinde çokça tıklanan Pakistanlı genç, Türkiye'de yapılacak şarkı finalinde birinciliği hedefliyor. Ahmet Kaya hakkında araştırma yapan ve "Kimin şarkısını okuduğumu, vefat ettiğini ve yaşadıklarını biliyorum." diyen Arsalan'ın en büyük hayali ise ünlü sanatçının eşi Gülten Kaya'yla tanışmak. Pakistan Pak Türk Koleji 9. sınıf öğrencisi Arsalan, 4 yıldır Türkçe öğreniyor. Derslerindeki başarısıyla da öne çıkan genç, sınavda derece alarak burslu okuyan öğrencilerden biri. İlk kez geçen yıl Türkiye'ye gelen Arsalan, Türkiye'de üniversite okuyup mühendis olmak istiyor fakat öğretmenlerini çok sevdiği için bu mesleği de seçebileceğini söylüyor. İstanbul'u çok beğendiğini dile getiren Arsalan, "Her yerde Türk bayraklarının asılı olması çok hoşuma gidiyor. Şehrin temizliği de çok güzel." diye konuşuyor. Türk yemeklerinden döneri çok seven Arsalan, gördüğü ilgiden de hayli memnun. Öğretmenleri ise, "Arsalan'a gitmeden anlatıyorduk ama bu kadar ilgi beklemiyordu. Çok hoşuna gidiyor. Türkiye sevgisi iki kat arttı." ifadelerini kullanıyor.
Avusturya'nın 'Yetenek Sizsiniz' finalisti olimpiyatlarda
Avusturya standında misafirleri güler yüzüyle bir anne-kız karşılıyor: 12 yaşındaki Chiora Gerotmayer ve annesi Diane Gerotmayer. Avusturya'da babasının söz ve bestesini yaptığı şarkıyla 'Yetenek Sizsiniz'de finale kalan Chiora, olimpiyatlarda ise Funda Arar'dan 'Yak Gel' isimli şarkıyı okuyor. Türkiye'ye psikolog annesiyle gelen Chiora, kendilerine gösterilen ilgiye hayret ettiğini söylüyor. Anne Diane ise Türkçe Olimpiyatları'nı dünyada tek olan muhteşem bir faaliyet şeklinde tanımlıyor. Ortaköy'de kızına almak istediği kolyeyi satıcının hediye etmek istemesine çok şaşırdığını belirten anne Diane, bu kadar ilgiyi beklemediğini söylüyor. Diane, "Herkes gönüllü ve her şey içten yapılıyor. Ben buna hayran kaldım ve kendimi bu organizasyonun bir parçası hissediyorum. Türkler çok sıcakkanlı, herkes sarılıyor, öpüyor. Bu Türkiye'ye has ve başka ülkelerde bu yok." diyor.
(zaman)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Türkçe Olimpiyatları'nın büyük bir ayağı olan 'Kültür Şöleni', dünyayı İstanbul'da buluşturdu. İstanbul Fuar Merkezi'nde gerçekleştirilen şölende, 5 kıtadan 135 ülke stant açtı.
5 kıtadan 135 ülkenin katıldığı şölene binlerce insan akın ederken, dünya çocuklarının sevincine Vali Hüseyin Avni Mutlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş da ortak oldu. Şölende en büyük ilgiyi ise safariyi andıran Afrika stantları gördü. Çad standındaki kelebek kanatlarından yapılan tablolar, Sudan standındaki içi doldurulmuş timsah, ziyaretçileri adeta Kara Kıta'ya götürdü.
Dünyayı bir çatı altında bulunduran şölene İstanbul ve çevre illerden binlerce insan akın etti. Safariyi andıran Afrika stantları özellikle ilgi görürken, Orta Asya ülkelerinin yemekleri, İskandinav ve Balkanlar'a ait stantlardaki yöresel kıyafetler, misafirlerden tam puan aldı. Kara Kıta ülkelerinden Çad standında en çok kelebek kanatlarından yapılan tablolar, iki metrelik yılan derisi ve Sudan standındaki içi doldurulmuş timsah, görenleri hayrete düşürdü. Dünya çocukları stantlarda kendi ülkelerini tanıtırken başka ülkelerin stantlarını da gezerek bol bol fotoğraf çektirdi. Faslı ve Pakistanlı öğrenciler Azerbaycan yemeklerinin tadına bakarken, Kosova standında öğretmenlerden ülkenin geleneklerini dinledi. Fransa'daki Türk okullarında görev yapan öğretmenler ise ülke tanıtımı için Fransız kültürüne ait kıyafetlerle öğrencilerine destek oldu.
Binlerce insanın katıldığı Uluslararası Türkçe Olimpiyatları Kültür Şöleni açılış kurdelesini İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Fatih Üniversitesi Rektörü Şerif Ali Tekalan kesti. Belediye Başkanı Kadir Topbaş, İstanbul'un gurur verici programa ev sahipliği yapmasından duyduğu mutluluğu dile getirdi. Öğrencileri Türkiye'ye getiren öğretmenlere teşekkür eden Topbaş, "Bundan 20 yıl önce bunları konuşmuyorduk. Şu an dünyanın değişik yerlerinde okullarımız var. Akıl, sır ermez, yaşayan bilir. Onlar bir sevda uğruna bu hareketi yapıyorlar. Alperenler gibi bilmedikleri coğrafyada yaşıyorlar. Bu vizyonu ortaya koyduğu için Hocaefendi'ye de saygılarımı iletiyorum. Tanzanya, Zanzibar adasına gittik. Artvinli hemşerim okul müdürüydü. Oradaki hayatını bana coşkuyla anlattı." diye konuştu. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu ise İstanbul'da geçen ay lale mevsimi, bu ay ise Türkçenin çocukları sayesinde gül mevsimi yaşandığını söyledi. Üretilen malı yurtdışına ihraç etmenin kolay, gönül köprüleri kurup dilini benimsetmenin ise zor olduğunu dile getiren Mutlu, "Öğretmenlerin dönmemek üzere gittiklerini biliyorum ve onların yaptıkları hizmetten gurur duyuyorum. 135 ayrı ülkede ülkemizi temsil edip görev yaptıkları için onlarla gurur duyuyoruz." şeklinde konuştu. Açılışın ardından Vali Mutlu ve Büyükşehir Belediye Başkanı Topbaş, stantları gezerek katılımcı ülke temsilcileriyle görüştü. Başta İstanbul ve çevre illerden olmak üzere binlerce ziyaretçinin akın ettiği şölen, hafta sonu da ziyaret edilebilecek.
Pakistan'ın Ahmet Kaya'sı Arsalan, Gülten Kaya'yla tanışmak istiyor
Bu yıl 10.su gerçekleştirilen Türkçe Olimpiyatları'nda şarkı dalındaki en iddialı isimlerden biri Ahmet Kaya'nın 'Giderim' isimli şarkısını seslendiren Pakistanlı Arsalan Naseer. Videosu internet sitelerinde çokça tıklanan Pakistanlı genç, Türkiye'de yapılacak şarkı finalinde birinciliği hedefliyor. Ahmet Kaya hakkında araştırma yapan ve "Kimin şarkısını okuduğumu, vefat ettiğini ve yaşadıklarını biliyorum." diyen Arsalan'ın en büyük hayali ise ünlü sanatçının eşi Gülten Kaya'yla tanışmak. Pakistan Pak Türk Koleji 9. sınıf öğrencisi Arsalan, 4 yıldır Türkçe öğreniyor. Derslerindeki başarısıyla da öne çıkan genç, sınavda derece alarak burslu okuyan öğrencilerden biri. İlk kez geçen yıl Türkiye'ye gelen Arsalan, Türkiye'de üniversite okuyup mühendis olmak istiyor fakat öğretmenlerini çok sevdiği için bu mesleği de seçebileceğini söylüyor. İstanbul'u çok beğendiğini dile getiren Arsalan, "Her yerde Türk bayraklarının asılı olması çok hoşuma gidiyor. Şehrin temizliği de çok güzel." diye konuşuyor. Türk yemeklerinden döneri çok seven Arsalan, gördüğü ilgiden de hayli memnun. Öğretmenleri ise, "Arsalan'a gitmeden anlatıyorduk ama bu kadar ilgi beklemiyordu. Çok hoşuna gidiyor. Türkiye sevgisi iki kat arttı." ifadelerini kullanıyor.
Avusturya'nın 'Yetenek Sizsiniz' finalisti olimpiyatlarda
Avusturya standında misafirleri güler yüzüyle bir anne-kız karşılıyor: 12 yaşındaki Chiora Gerotmayer ve annesi Diane Gerotmayer. Avusturya'da babasının söz ve bestesini yaptığı şarkıyla 'Yetenek Sizsiniz'de finale kalan Chiora, olimpiyatlarda ise Funda Arar'dan 'Yak Gel' isimli şarkıyı okuyor. Türkiye'ye psikolog annesiyle gelen Chiora, kendilerine gösterilen ilgiye hayret ettiğini söylüyor. Anne Diane ise Türkçe Olimpiyatları'nı dünyada tek olan muhteşem bir faaliyet şeklinde tanımlıyor. Ortaköy'de kızına almak istediği kolyeyi satıcının hediye etmek istemesine çok şaşırdığını belirten anne Diane, bu kadar ilgiyi beklemediğini söylüyor. Diane, "Herkes gönüllü ve her şey içten yapılıyor. Ben buna hayran kaldım ve kendimi bu organizasyonun bir parçası hissediyorum. Türkler çok sıcakkanlı, herkes sarılıyor, öpüyor. Bu Türkiye'ye has ve başka ülkelerde bu yok." diyor.
(zaman)
Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Haziran 2012 12:53
Gösterim: 1429
Ardahan'da bir törene katılan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, atanamayan bir öğretmenin tepkisine maruz kalınca, öğretmen adayı Ayşegül Namlıgezoğlu'nu kürsüye çağırdı.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Ardahan'da Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) önünde düzenlenen törende yapımı tamamlanan okulların toplu açılış törenine katıldı.
Sayın bakanım, sayın bakanım
Burada bir konuşma yapan Bakan Dinçer, Milli Eğitim'de yaptıklarını anlatmaya başladı. Tayinlerle ilgili konuşurken protokolun hemen arkasında oturan öğretmen adayı 24 yaşındaki Ayşegül Namlıgezoğlu ayağa kalkarak Bakan Dinçer'e, "Sayın bakanım. Sayın Bakanım" dedikten sonra şöyle konuştu:
"Hangi atamadan söz ediyorsunuz. 350 bin arkadaşımın ataması henüz yapılmadı. Ben 3 yıldır KPSS'ye hazırlanıyorum. Benim gibi bir sürü arkadaşım var. Evli ve 30- 35 yaşlarında adaylar var. Her hafta bir öğretmen arkadaşımız intihar ediyor. Söyler misiniz? 'Okullara hayat katıyoruz', diyorsunuz. Hangi öğretmene hayat katıyorsunuz? Benim yerime işletme, kız meslek lisesi mezunları derse giriyor."
Orada konuşma kürsüye gel
Bu sırada Bakan Dinçer, "Lütfen öğretmen adayım, orada konuşma kürsüye gel" dedi. Beden Eğitim Spor Yüksekokulu mezunu Ayşegül Namlıgezoğlu'nun yanına gelmesi üzerine Bakan Dinçer, "Yanımda duran arkadaşımız gibi Türkiye'de 247 bin 500 atama bekleyen var" derken araya giren genç, "350 bin" diye itiraz etti.
Bakan ile öğretmen adayı arasında söz düellosu
Daha sonra bir süre Bakan Dinçer'le öğretmen adayı arasında konuşma sırasını almak için mücadele yaşandı. Ömer Dinçer, mikrofondan "Şunu açık söyleyim ki, hiç popülist davranmayalım. 320 bin civarında öğretmen aldık. Her yıl en az 40'ar bin öğretmen göreve başladı. Şu anda 247 bin 500 öğretmen adayımız var. Bunları üst üste koyduğumuzda neredeyse 1 milyona yakın atama bekleyen öğretmen adayımız var. Bunun hamasetle ve diretmeyle çözülecek bir durumu yok. Havuz belli, su miktarı belli, birikim belli. Biz yeni çıkış yolları bulacağımıza bakıyoruz. Çözüm bulmaya çalışıyoruz, çalışacağız" diye konuştu.
Bu sırada araya giren Ayşegül Namlıgezoğlu, "Şunu demek istiyorum: Sizi bir daha bulamam. Sizden çok özür diliyorum. Hazır herkes beni dinlerken. Ben bu çarkın içindeyim. Öğretmen adaylarının maddi zorluklarla, psikolojik sıkıntılarla ders çalışıp kitap aldıklarını biliyorum. 30 yaşındaki arkadaşlarım babalarından para istiyor ama alamıyor. Bunalıma girip intihar ediyorlar" dedi ve 'Teşekkür' ederek kürsüden uzaklaştı.
Kadın polisler, Ayşegül Namlıgezoğlu'yla kısa bir süre görüştüler ve daha sonra serbest bıraktılar. Sorunlarını Bakan Dinçer'e anlatan Namlıgezoğlu, daha sonra tören alanından ayrıldı.
(ensonhaber)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Ardahan'da bir törene katılan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, atanamayan bir öğretmenin tepkisine maruz kalınca, öğretmen adayı Ayşegül Namlıgezoğlu'nu kürsüye çağırdı.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, Ardahan'da Yatılı İlköğretim Bölge Okulu (YİBO) önünde düzenlenen törende yapımı tamamlanan okulların toplu açılış törenine katıldı.
Sayın bakanım, sayın bakanım
Burada bir konuşma yapan Bakan Dinçer, Milli Eğitim'de yaptıklarını anlatmaya başladı. Tayinlerle ilgili konuşurken protokolun hemen arkasında oturan öğretmen adayı 24 yaşındaki Ayşegül Namlıgezoğlu ayağa kalkarak Bakan Dinçer'e, "Sayın bakanım. Sayın Bakanım" dedikten sonra şöyle konuştu:
"Hangi atamadan söz ediyorsunuz. 350 bin arkadaşımın ataması henüz yapılmadı. Ben 3 yıldır KPSS'ye hazırlanıyorum. Benim gibi bir sürü arkadaşım var. Evli ve 30- 35 yaşlarında adaylar var. Her hafta bir öğretmen arkadaşımız intihar ediyor. Söyler misiniz? 'Okullara hayat katıyoruz', diyorsunuz. Hangi öğretmene hayat katıyorsunuz? Benim yerime işletme, kız meslek lisesi mezunları derse giriyor."
Orada konuşma kürsüye gel
Bu sırada Bakan Dinçer, "Lütfen öğretmen adayım, orada konuşma kürsüye gel" dedi. Beden Eğitim Spor Yüksekokulu mezunu Ayşegül Namlıgezoğlu'nun yanına gelmesi üzerine Bakan Dinçer, "Yanımda duran arkadaşımız gibi Türkiye'de 247 bin 500 atama bekleyen var" derken araya giren genç, "350 bin" diye itiraz etti.
Bakan ile öğretmen adayı arasında söz düellosu
Daha sonra bir süre Bakan Dinçer'le öğretmen adayı arasında konuşma sırasını almak için mücadele yaşandı. Ömer Dinçer, mikrofondan "Şunu açık söyleyim ki, hiç popülist davranmayalım. 320 bin civarında öğretmen aldık. Her yıl en az 40'ar bin öğretmen göreve başladı. Şu anda 247 bin 500 öğretmen adayımız var. Bunları üst üste koyduğumuzda neredeyse 1 milyona yakın atama bekleyen öğretmen adayımız var. Bunun hamasetle ve diretmeyle çözülecek bir durumu yok. Havuz belli, su miktarı belli, birikim belli. Biz yeni çıkış yolları bulacağımıza bakıyoruz. Çözüm bulmaya çalışıyoruz, çalışacağız" diye konuştu.
Bu sırada araya giren Ayşegül Namlıgezoğlu, "Şunu demek istiyorum: Sizi bir daha bulamam. Sizden çok özür diliyorum. Hazır herkes beni dinlerken. Ben bu çarkın içindeyim. Öğretmen adaylarının maddi zorluklarla, psikolojik sıkıntılarla ders çalışıp kitap aldıklarını biliyorum. 30 yaşındaki arkadaşlarım babalarından para istiyor ama alamıyor. Bunalıma girip intihar ediyorlar" dedi ve 'Teşekkür' ederek kürsüden uzaklaştı.
Kadın polisler, Ayşegül Namlıgezoğlu'yla kısa bir süre görüştüler ve daha sonra serbest bıraktılar. Sorunlarını Bakan Dinçer'e anlatan Namlıgezoğlu, daha sonra tören alanından ayrıldı.
(ensonhaber)
Son Güncelleme: Cumartesi, 02 Haziran 2012 11:48
Gösterim: 1732