Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Dr. Serdar Savaş, haftasonu gerçekleştirlecek YKS'nin ertelenmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a açık mektup yazdı. YKS'nin yapılması halinde 50 gencin, 550  insanın hayatını kaybedeceğini belirten Dr. Savaş, hastalığın daha çok yayılacağını ve 20.000 kardeşlerinin büyük bir haksızlığa uğrayacağını belirtti. İşte Dr. Savaş'ın mektubu, serdarsavas.org/mektup.pdf

serdarsavasSayın Cumhurbaşkanım,
Bu cumartesi-pazar 2.500.000 öğrencinin katılması planlanan Yüksek Öğrenim Sınavı (YKS)
mutlaka en erken 26-27 Eylül haftasına ertelenmelidir. Ertelemenin gerekçeleri şunlardır:
1. 2,5 milyon öğrenci + 5 milyon veli + 1 milyon görevli = en az 8,5 milyon, doğru bir
tahminle 10 milyon insan bu sınavlarda 2 gün boyunca mobilize olacak ve yakın temasta
bulunacaktır. Sağlık Bakanı’nın açıklamasına göre bunların %0,2’si virüs taşımaktadır. Yani 20
bin virus taşıyıcısı 10 milyonun içinde dolaşacak ve aralarındaki süper bulaştırıcılarla en az 60
bin kişiye hastalığı geçireceklerdir. Bu 60 binin %10’u hastalığı belirti vererek geçirecek ve
bunların da %10’u hayatını kaybedecektir. Yani 600 civarında insanın ölme riski vardır.
2. Bu hastalığın bulaşması için gereken şartlar şunlardır:
a) Kapalı alanda bulunmak (sınavda olduğu gibi)
b) Kişi başına 4 metrekareden daha az alan düşmesi (sınavda olduğu gibi)
c) Yarım saatten fazla aynı ortamda bulunmak (sınavda olduğu gibi)
d) Yetersiz havalandırma (sınavda olduğu gibi)
e) Hastalığı nasıl yayarız diye danışmanlık hizmeti alsak bize yukarıdaki önerilerde bulunulur.
Bu sınav ortamı hastalığı yaymak için en ideal koşulları sağlamaktadır.
f) Yapılması gereken 4 metrekareye 1 öğrenci oturacak şekilde planlama yapmaktır.
Ülkemizde bunu sağlayacak alan vardır.
Gerekirse birkaç stadyum dahi kullanılabilir.
3. Bu sınava girecek öğrenciler arasında 50.000 civarında hali hazırda kanser hastası, kalp
hastası, diyabetli, solunum yolu hastalığı olanlar, diyalize girenler, böbrek yetmezliği olanlar,
bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar vardır. Bu çocuklarımız hastalığı başkalarından
çok daha kolay kapar ve hastalıkları şiddetli ve ölümcül seyreder. Bunlara karşı bugüne kadar
bir önlem alınmamıştır. Kamu oyu baskısıyla imtihana 3 gün kala göstermelik ‘kılavuzlar’
hazırlanıyor. Sanki Ankara’da birileri 20 sayfa bir şey yazarsa herkes bunu okuyacak,
anlayacak, uygulayacak gibi davranılıyor. Bu çocuklar için yapılması gereken aylardır
söylediğim Bireysel Risk Yönetimidir. Yani aile hekimleri bu çocuklarla tek tek temasa
geçecektir. Her aile hekimine 5-10 çocuk düşer. Onların sağlık durumlarını tespit edip hastalık
gruplarına ve derecesine göre puan vereceklerdir. Bakanlık da bu yavrularımızın hastalık
grubuna ve risk puanına göre sınava gireceği ortamın nasıl olması gerektiğini tarif edecektir.
ÖSYM de bu ortamı sağlayacaktır. Nasıl tek beden ceket herkese uymaz ise tek tip uygulama
da bu çocuklarımıza uymaz ve çok can kaybı olur. Türkiye’nin önerdiğim organizasyonu
yapacak insan gücü de, fiziki mekanı da vardır. Bunun nasıl yapılacağını aylardır defalarca
tekrarladım. Bu yapılmazsa bu yavrularımızın en az 50’sinin hayatını kaybetme riski vardır.
Yoğun bakımda işkence çekeceklerden bahsetmiyorum bile.
4. İmtihana girecek yavrularımız arasında 20.000 civarındaki öğrenci ders çalışamamıştır.
Bunların aynı evde yaşadıkları aile büyüklerinden, anne-babalarından COVID nedeniyle
ölümler olmuş, ya da aile bireyleri hastaneye kaldırılmış ya da kendileri hastanede
yatmışlardır. Haziranda yapılacak sınavlar Temmuz sonuna ertelenince bu çocuklar bir nefes
almış ve kazandıkları zamana göre bir çalışma planı yapmışlardır. Mart ayında ertelenen
sınavlar Mayıs ayında tekrar erkene alınarak Haziran’da yapılacağı deklare edildiğinde bu
yavrularımızda ileri düzeyde kaygı bozukluğu meydana gelmiştir. Bu çocuklar kendilerine
büyük bir haksızlık yapıldığını düşünmektedir ve bu düşüncelerinde haklıdırlar
İmtihanların ertelenmemesi için öne sürülen gerekçeler ve benim açıklamalarım şunlardır:
1. Sınavlar Haziran’da yapılırsa turizm geliri artar: Bu argümanın geçersizliği hem ekonomik
olarak hem de vicdanen ortadadır. Hatta bu sınavlardan sonra daha da patlayacak olan
vakalarla Türkiye bütün dünya tarafından kara listeye alınabilir. Ayrıca her canımıza biçtiğimiz
parasal bir değer var mı?
2. Temmuz ayı sıcak olur: O zaman 26-27 Eylül’de yapın
3. Soruları hazırlayan 50-100 kişi dışarı çıkamıyor: Çıksınlar, sınavdan 1 ay önce geri girsinler.
25 milyon insanı 3 ay tamamen ev hapsinde tuttuk da 50-100 kişinin 1 ayı mı dert oldu?
4. Üniversiteler zamanında açılamaz: Açılmasın, ne olur ki? 1973 senesinde sorular
çalındığında üniversiteler Kasım’da açılmıştı. Ne oldu. Bir şeyimiz mi eksildi?
5. Sınavın yapılmasını isteyen gençler var: Haklılar. Ama 50 kardeşlerinin öleceğini 550
insanımızın hayatını kaybedeceğini, hastalığın daha çok yayılacağını ve 20.000 kardeşlerinin
büyük bir haksızlığa uğrayacağını öğrenirlerse düşünceleri değişir.
Bu gerekçeler karşılaşacağımız sorunlar karşısında çok zayıf kalmaktadır. Bu sınavların
Haziran ayında yapılmasında tek bir kamu menfaati yoktur, aksine öğrencilere ve halka
telafisi mümkün olmayan zararlar verecektir.
Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen bu konuda gençlere destek verin!
Hürmetlerimle
Dr. Serdar Savaş

> Dr. Savaş'tan Cumhurbaşkanı'na açık çağrı

Dr. Serdar Savaş, haftasonu gerçekleştirlecek YKS'nin ertelenmesi için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a açık mektup yazdı. YKS'nin yapılması halinde 50 gencin, 550  insanın hayatını kaybedeceğini belirten Dr. Savaş, hastalığın daha çok yayılacağını ve 20.000 kardeşlerinin büyük bir haksızlığa uğrayacağını belirtti. İşte Dr. Savaş'ın mektubu, serdarsavas.org/mektup.pdf

serdarsavasSayın Cumhurbaşkanım,
Bu cumartesi-pazar 2.500.000 öğrencinin katılması planlanan Yüksek Öğrenim Sınavı (YKS)
mutlaka en erken 26-27 Eylül haftasına ertelenmelidir. Ertelemenin gerekçeleri şunlardır:
1. 2,5 milyon öğrenci + 5 milyon veli + 1 milyon görevli = en az 8,5 milyon, doğru bir
tahminle 10 milyon insan bu sınavlarda 2 gün boyunca mobilize olacak ve yakın temasta
bulunacaktır. Sağlık Bakanı’nın açıklamasına göre bunların %0,2’si virüs taşımaktadır. Yani 20
bin virus taşıyıcısı 10 milyonun içinde dolaşacak ve aralarındaki süper bulaştırıcılarla en az 60
bin kişiye hastalığı geçireceklerdir. Bu 60 binin %10’u hastalığı belirti vererek geçirecek ve
bunların da %10’u hayatını kaybedecektir. Yani 600 civarında insanın ölme riski vardır.
2. Bu hastalığın bulaşması için gereken şartlar şunlardır:
a) Kapalı alanda bulunmak (sınavda olduğu gibi)
b) Kişi başına 4 metrekareden daha az alan düşmesi (sınavda olduğu gibi)
c) Yarım saatten fazla aynı ortamda bulunmak (sınavda olduğu gibi)
d) Yetersiz havalandırma (sınavda olduğu gibi)
e) Hastalığı nasıl yayarız diye danışmanlık hizmeti alsak bize yukarıdaki önerilerde bulunulur.
Bu sınav ortamı hastalığı yaymak için en ideal koşulları sağlamaktadır.
f) Yapılması gereken 4 metrekareye 1 öğrenci oturacak şekilde planlama yapmaktır.
Ülkemizde bunu sağlayacak alan vardır.
Gerekirse birkaç stadyum dahi kullanılabilir.
3. Bu sınava girecek öğrenciler arasında 50.000 civarında hali hazırda kanser hastası, kalp
hastası, diyabetli, solunum yolu hastalığı olanlar, diyalize girenler, böbrek yetmezliği olanlar,
bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar vardır. Bu çocuklarımız hastalığı başkalarından
çok daha kolay kapar ve hastalıkları şiddetli ve ölümcül seyreder. Bunlara karşı bugüne kadar
bir önlem alınmamıştır. Kamu oyu baskısıyla imtihana 3 gün kala göstermelik ‘kılavuzlar’
hazırlanıyor. Sanki Ankara’da birileri 20 sayfa bir şey yazarsa herkes bunu okuyacak,
anlayacak, uygulayacak gibi davranılıyor. Bu çocuklar için yapılması gereken aylardır
söylediğim Bireysel Risk Yönetimidir. Yani aile hekimleri bu çocuklarla tek tek temasa
geçecektir. Her aile hekimine 5-10 çocuk düşer. Onların sağlık durumlarını tespit edip hastalık
gruplarına ve derecesine göre puan vereceklerdir. Bakanlık da bu yavrularımızın hastalık
grubuna ve risk puanına göre sınava gireceği ortamın nasıl olması gerektiğini tarif edecektir.
ÖSYM de bu ortamı sağlayacaktır. Nasıl tek beden ceket herkese uymaz ise tek tip uygulama
da bu çocuklarımıza uymaz ve çok can kaybı olur. Türkiye’nin önerdiğim organizasyonu
yapacak insan gücü de, fiziki mekanı da vardır. Bunun nasıl yapılacağını aylardır defalarca
tekrarladım. Bu yapılmazsa bu yavrularımızın en az 50’sinin hayatını kaybetme riski vardır.
Yoğun bakımda işkence çekeceklerden bahsetmiyorum bile.
4. İmtihana girecek yavrularımız arasında 20.000 civarındaki öğrenci ders çalışamamıştır.
Bunların aynı evde yaşadıkları aile büyüklerinden, anne-babalarından COVID nedeniyle
ölümler olmuş, ya da aile bireyleri hastaneye kaldırılmış ya da kendileri hastanede
yatmışlardır. Haziranda yapılacak sınavlar Temmuz sonuna ertelenince bu çocuklar bir nefes
almış ve kazandıkları zamana göre bir çalışma planı yapmışlardır. Mart ayında ertelenen
sınavlar Mayıs ayında tekrar erkene alınarak Haziran’da yapılacağı deklare edildiğinde bu
yavrularımızda ileri düzeyde kaygı bozukluğu meydana gelmiştir. Bu çocuklar kendilerine
büyük bir haksızlık yapıldığını düşünmektedir ve bu düşüncelerinde haklıdırlar
İmtihanların ertelenmemesi için öne sürülen gerekçeler ve benim açıklamalarım şunlardır:
1. Sınavlar Haziran’da yapılırsa turizm geliri artar: Bu argümanın geçersizliği hem ekonomik
olarak hem de vicdanen ortadadır. Hatta bu sınavlardan sonra daha da patlayacak olan
vakalarla Türkiye bütün dünya tarafından kara listeye alınabilir. Ayrıca her canımıza biçtiğimiz
parasal bir değer var mı?
2. Temmuz ayı sıcak olur: O zaman 26-27 Eylül’de yapın
3. Soruları hazırlayan 50-100 kişi dışarı çıkamıyor: Çıksınlar, sınavdan 1 ay önce geri girsinler.
25 milyon insanı 3 ay tamamen ev hapsinde tuttuk da 50-100 kişinin 1 ayı mı dert oldu?
4. Üniversiteler zamanında açılamaz: Açılmasın, ne olur ki? 1973 senesinde sorular
çalındığında üniversiteler Kasım’da açılmıştı. Ne oldu. Bir şeyimiz mi eksildi?
5. Sınavın yapılmasını isteyen gençler var: Haklılar. Ama 50 kardeşlerinin öleceğini 550
insanımızın hayatını kaybedeceğini, hastalığın daha çok yayılacağını ve 20.000 kardeşlerinin
büyük bir haksızlığa uğrayacağını öğrenirlerse düşünceleri değişir.
Bu gerekçeler karşılaşacağımız sorunlar karşısında çok zayıf kalmaktadır. Bu sınavların
Haziran ayında yapılmasında tek bir kamu menfaati yoktur, aksine öğrencilere ve halka
telafisi mümkün olmayan zararlar verecektir.
Sayın Cumhurbaşkanım, lütfen bu konuda gençlere destek verin!
Hürmetlerimle
Dr. Serdar Savaş

Son Güncelleme: Perşembe, 25 Haziran 2020 16:35

Gösterim: 1471

Eğitim dünyasının yakından tanıdığı, sektörün önde gelen isimlerinden Taş Koleji Genel Müdürü Dr. Ali Akdoğan, kurum ile yollarını ayırdı.

ali_akdoğan22 yıldan bu yana Taş Koleji'nde görev yapan Genel Müdür Dr. Ali Akdoğan, 24 Haziran itibariyle görevden kurumla yollarını ayırdığını açıkladı. Sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklama ile süreçle ilgili bilgi paylaşan Akdoğan, "Tarık Akan’ın bir idealini gerçekleştirmek için kurduğu bu okula 22 yıl emek verme gurunu hep taşıyacağım." ifadelerini kullandı. İşte Akdoğan'ın paylaşımı: 

"Saygıdeğer Öğretmen Arkadaşlarım, Sevgili Öğrencilerim ve Değerli Veliler,
1998 senesinde gayrı resmi, 1999 Eylül ayından itibaren resmen göreve başladığım Özel Taş İlköğretim Kurumlarından bugün (24.06.2020) ayrıldım. 22 yıllık emek verdiğim ve öğrencilerimin gözlerinin içine huzur ile bakabileyim diye gecemi gündüzümü harcadığım okulumdan ayrılmak elbette kolay olmadı. Bir Anadolu türküsünde ölüm ile ayrılığı tartmışlar iki dirhem fazla gelmiş ayrılık diyor. Duygularım türküdeki gibi, mantığım aklın nedenselliğinin kıskacında asılı kaldı.
Dile kolay 22 yıldır yüksek sorumluluk hissiyle, adanmış bir şekilde sürdürdüğüm görev sürem boyunca değerli velilerin samimi desteklerine, sevgili öğrencilerimin umut veren davranışlarına mazhar oldum. Bu yolculuğu yaparken daima destek ve gayretleri ile bana eşlik eden yönetici ve öğretmen arkadaşlarımın özverilerini görmekten mutluluk duydum.
Saygı ile andığım Tarık Akan’ın bir idealini gerçekleştirmek için kurduğu bu okula 22 yıl emek verme gurunu hep taşıyacağım. Tarık Akan’sız geçen ve O’nun gölgesini bile aradığım bu dört yılda elbette birçok zorlukla karşılaştım. Buna rağmen asla yüksek hedef ve ideallerden taviz vermedim. Yapmacıksız, üreten, yaratan insanlar yetiştirme heyecanını hep önemsedim.
Matematik öğrenen, klasik müzik dinleyen, okuyan, okuduğunu anlayan, anladığı üzerinde düşünen çocuklar yetişsin diye azimle çalıştım. Çalışmalarımı,öğrendiğini tartışan, özgür beyinli, ezbere dayanmayan, dünyayı ve yaşamı kavrayan çocuklar idealiyle sürdürdüm. Bu sınav endeksli sistemde böyle bir eğitim olabilir miydi? Böyle yetişen çocuklar sınavlarda başarılı olur muydu? Evet, mümkündü ve böyle çocuklar yetiştirilebileceğini herkesin görmesini sağladım. Çocuklarımız dürüstçe ve başkasının arkasına saklanmadan, bir emre biat etmek zorunda kalmadan yetiştiler. Çünkü çocuklarımız Atatürk’ün “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanlar yetiştiriniz” sözlerini miras kabul eden bir öğretmen ve veli topluluğunun içinde yetiştiler. Başardığım her şeyi okul topluluğu ile birlikte çalışarak yaptım.
Bugün ayrıldığım okulumun, bu ideallere bağlı kalmasını, günübirlik politikalara kapılmadan yoluna devam edebilmesini yürekten diliyorum. Yolculuğumda bana eşlik eden tüm çalışma arkadaşlarıma, bana güvenlerini her zaman hissettiren velilerimize, eğitim destek çalışanlarına içtenlikle teşekkür ederim. Herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Kalın sağlıcakla Dr. Ali AKDOĞAN"

> Taş Koleji'nde "taş"lar yerinden oynadı

Eğitim dünyasının yakından tanıdığı, sektörün önde gelen isimlerinden Taş Koleji Genel Müdürü Dr. Ali Akdoğan, kurum ile yollarını ayırdı.

ali_akdoğan22 yıldan bu yana Taş Koleji'nde görev yapan Genel Müdür Dr. Ali Akdoğan, 24 Haziran itibariyle görevden kurumla yollarını ayırdığını açıkladı. Sosyal medya hesaplarından yaptığı açıklama ile süreçle ilgili bilgi paylaşan Akdoğan, "Tarık Akan’ın bir idealini gerçekleştirmek için kurduğu bu okula 22 yıl emek verme gurunu hep taşıyacağım." ifadelerini kullandı. İşte Akdoğan'ın paylaşımı: 

"Saygıdeğer Öğretmen Arkadaşlarım, Sevgili Öğrencilerim ve Değerli Veliler,
1998 senesinde gayrı resmi, 1999 Eylül ayından itibaren resmen göreve başladığım Özel Taş İlköğretim Kurumlarından bugün (24.06.2020) ayrıldım. 22 yıllık emek verdiğim ve öğrencilerimin gözlerinin içine huzur ile bakabileyim diye gecemi gündüzümü harcadığım okulumdan ayrılmak elbette kolay olmadı. Bir Anadolu türküsünde ölüm ile ayrılığı tartmışlar iki dirhem fazla gelmiş ayrılık diyor. Duygularım türküdeki gibi, mantığım aklın nedenselliğinin kıskacında asılı kaldı.
Dile kolay 22 yıldır yüksek sorumluluk hissiyle, adanmış bir şekilde sürdürdüğüm görev sürem boyunca değerli velilerin samimi desteklerine, sevgili öğrencilerimin umut veren davranışlarına mazhar oldum. Bu yolculuğu yaparken daima destek ve gayretleri ile bana eşlik eden yönetici ve öğretmen arkadaşlarımın özverilerini görmekten mutluluk duydum.
Saygı ile andığım Tarık Akan’ın bir idealini gerçekleştirmek için kurduğu bu okula 22 yıl emek verme gurunu hep taşıyacağım. Tarık Akan’sız geçen ve O’nun gölgesini bile aradığım bu dört yılda elbette birçok zorlukla karşılaştım. Buna rağmen asla yüksek hedef ve ideallerden taviz vermedim. Yapmacıksız, üreten, yaratan insanlar yetiştirme heyecanını hep önemsedim.
Matematik öğrenen, klasik müzik dinleyen, okuyan, okuduğunu anlayan, anladığı üzerinde düşünen çocuklar yetişsin diye azimle çalıştım. Çalışmalarımı,öğrendiğini tartışan, özgür beyinli, ezbere dayanmayan, dünyayı ve yaşamı kavrayan çocuklar idealiyle sürdürdüm. Bu sınav endeksli sistemde böyle bir eğitim olabilir miydi? Böyle yetişen çocuklar sınavlarda başarılı olur muydu? Evet, mümkündü ve böyle çocuklar yetiştirilebileceğini herkesin görmesini sağladım. Çocuklarımız dürüstçe ve başkasının arkasına saklanmadan, bir emre biat etmek zorunda kalmadan yetiştiler. Çünkü çocuklarımız Atatürk’ün “Fikri hür, irfanı hür, vicdanı hür insanlar yetiştiriniz” sözlerini miras kabul eden bir öğretmen ve veli topluluğunun içinde yetiştiler. Başardığım her şeyi okul topluluğu ile birlikte çalışarak yaptım.
Bugün ayrıldığım okulumun, bu ideallere bağlı kalmasını, günübirlik politikalara kapılmadan yoluna devam edebilmesini yürekten diliyorum. Yolculuğumda bana eşlik eden tüm çalışma arkadaşlarıma, bana güvenlerini her zaman hissettiren velilerimize, eğitim destek çalışanlarına içtenlikle teşekkür ederim. Herkese saygı ve sevgilerimi sunuyorum. Kalın sağlıcakla Dr. Ali AKDOĞAN"

Son Güncelleme: Perşembe, 25 Haziran 2020 12:20

Gösterim: 4117

Cumhurbaşkanı Adayı ve Fizik Öğretmeni Muharrem İnce sosyal medyada takipçisinin gönderdiği fizik sorusunu çözdü.

muharrem_inceCHP'nin 24 Haziran'daki Cumhurbaşkanı adayı, Fizik öğretmeni Muharrem İnce'ye, sosyal medya hesabında bir takipçisi tarafından gönderilen fizik sorusu sorularak, "Düşünsene bu tweeti Muharrem İnce görüyor ve cevabını atıyor" notu eklendi.
Takipçisinin gönderdiği soruyu çözen Muharrem İnce ise, "Fizikten çok uzak kalmışım sen yine de bir bilene sor" yanıtını verdi. 


muharrem_ince

> MUHARREM İNCE ÖĞRETMENLİĞE DÖNDÜ

Cumhurbaşkanı Adayı ve Fizik Öğretmeni Muharrem İnce sosyal medyada takipçisinin gönderdiği fizik sorusunu çözdü.

muharrem_inceCHP'nin 24 Haziran'daki Cumhurbaşkanı adayı, Fizik öğretmeni Muharrem İnce'ye, sosyal medya hesabında bir takipçisi tarafından gönderilen fizik sorusu sorularak, "Düşünsene bu tweeti Muharrem İnce görüyor ve cevabını atıyor" notu eklendi.
Takipçisinin gönderdiği soruyu çözen Muharrem İnce ise, "Fizikten çok uzak kalmışım sen yine de bir bilene sor" yanıtını verdi. 


muharrem_ince

Son Güncelleme: Çarşamba, 24 Haziran 2020 13:00

Gösterim: 798

Bu yıl sınav stresi ve koronavirüs endişesini bir arada yaşayan üniversite adaylarında dişleri sıkma yani bruksizm hastalığı daha çok görüldü. Dişlerini sıkan öğrenciler, dişlerini kırabiliyor, diş dolgularına zarar verebiliyor hatta çene eklemi, kulak, baş, yüz, boyun ve sırt ağrıları çekebiliyorlar webbsidor.

arzu_yalniz_zogun‘Uykuda oluyor’

Bruksizm hakkında bilgi veren Estetik Dişhekimleri Akademisi Derneği üyesi ve DentaLuna Klinik Sahibi Diş Hekimi Arzu Yalnız Zogun, “Genellikle uyku halindeyken olan bu durumda kişi bunu bilinçsiz bir şekilde yapar ve uyandığında dişlerini sıktığını hatırlamaz ama dişlerinde ve çene kaslarında ağrı hisseder” dedi.

YKS ile zirve yaptı

Zogun, son yıllarda iş dünyasında çok daha fazlaca görülür bir hal alan ve bu nedenle patron hastalığı olarak da tanımlanan bu rahatsızlığın sınava hazırlanan öğrencilerde de çok yaşandığını söyledi.

Zogun, "Her yıl bu tarz vakalarla karşılaşıyoruz. Ancak bu yıl bu daha da arttı. Çünkü sınav stresine sınavda koronavirüs olurum endişesi de eklendi. Öte yandan sınav önce ertelendi sonra tekrar önce çekildi. Son haftaya kadar da tekrardan ertelenir mi beklentisi vardı. Bunların hepsi öğrencilere stres olarak döndü" dedi.

Sınavdan çıkıp dişçiye gidecekler

Zogun, "Son haftalarda bu nedenle baş ağrısı çektiğini hatta dolgularının kırıldığını belirten öğrenciler var. Acil müdahale gerektirenlerle tedaviye başladık. Bazı öğrenciler ise sınav çıkışına randevu aldı. Sınav biter bitmez bize gelecekler ve tedavilerine başlayacağız" diye konuştu.

Çözümü var mı?

Bruksizmin sebepleri gibi tedavisinin de farklılık gösterdiğini aktaran Diş Hekimi Arzu Yalnız Zogun, çözümüne yönelik ise şu bilgileri verdi: “Gece diş sıkmanın çözümüne yönelik her hastaya özgü yapılan gece plakları kullanılabiliyor. Bu hareketli protez şeklinde, dişlerin üzerine yerleştirilen bir plak. Bazen bunlar yeterli olmamakta stres için psikolojik destek alınabilmekte ya da bruksizm için ilaç enjeksiyonu uygulanabilmekte.”

İskelet yapısını bozabilir

Bu tür rahatsızlıkların hissedilmesiyle birlikte hemen doktora başvurulması ve en kısa sürede önlem alınması gerektiği uyarısında bulunan Arzu Yalnız Zogun, “Aksi halde, diş sıkmayla başlayan rahatsızlık iskelet yapısını bozabilecek boyutlara kadar uzanabilir” diye konuştu.

> YKS stresi dişleri kırdı

Bu yıl sınav stresi ve koronavirüs endişesini bir arada yaşayan üniversite adaylarında dişleri sıkma yani bruksizm hastalığı daha çok görüldü. Dişlerini sıkan öğrenciler, dişlerini kırabiliyor, diş dolgularına zarar verebiliyor hatta çene eklemi, kulak, baş, yüz, boyun ve sırt ağrıları çekebiliyorlar webbsidor.

arzu_yalniz_zogun‘Uykuda oluyor’

Bruksizm hakkında bilgi veren Estetik Dişhekimleri Akademisi Derneği üyesi ve DentaLuna Klinik Sahibi Diş Hekimi Arzu Yalnız Zogun, “Genellikle uyku halindeyken olan bu durumda kişi bunu bilinçsiz bir şekilde yapar ve uyandığında dişlerini sıktığını hatırlamaz ama dişlerinde ve çene kaslarında ağrı hisseder” dedi.

YKS ile zirve yaptı

Zogun, son yıllarda iş dünyasında çok daha fazlaca görülür bir hal alan ve bu nedenle patron hastalığı olarak da tanımlanan bu rahatsızlığın sınava hazırlanan öğrencilerde de çok yaşandığını söyledi.

Zogun, "Her yıl bu tarz vakalarla karşılaşıyoruz. Ancak bu yıl bu daha da arttı. Çünkü sınav stresine sınavda koronavirüs olurum endişesi de eklendi. Öte yandan sınav önce ertelendi sonra tekrar önce çekildi. Son haftaya kadar da tekrardan ertelenir mi beklentisi vardı. Bunların hepsi öğrencilere stres olarak döndü" dedi.

Sınavdan çıkıp dişçiye gidecekler

Zogun, "Son haftalarda bu nedenle baş ağrısı çektiğini hatta dolgularının kırıldığını belirten öğrenciler var. Acil müdahale gerektirenlerle tedaviye başladık. Bazı öğrenciler ise sınav çıkışına randevu aldı. Sınav biter bitmez bize gelecekler ve tedavilerine başlayacağız" diye konuştu.

Çözümü var mı?

Bruksizmin sebepleri gibi tedavisinin de farklılık gösterdiğini aktaran Diş Hekimi Arzu Yalnız Zogun, çözümüne yönelik ise şu bilgileri verdi: “Gece diş sıkmanın çözümüne yönelik her hastaya özgü yapılan gece plakları kullanılabiliyor. Bu hareketli protez şeklinde, dişlerin üzerine yerleştirilen bir plak. Bazen bunlar yeterli olmamakta stres için psikolojik destek alınabilmekte ya da bruksizm için ilaç enjeksiyonu uygulanabilmekte.”

İskelet yapısını bozabilir

Bu tür rahatsızlıkların hissedilmesiyle birlikte hemen doktora başvurulması ve en kısa sürede önlem alınması gerektiği uyarısında bulunan Arzu Yalnız Zogun, “Aksi halde, diş sıkmayla başlayan rahatsızlık iskelet yapısını bozabilecek boyutlara kadar uzanabilir” diye konuştu.

Son Güncelleme: Çarşamba, 24 Haziran 2020 15:25

Gösterim: 1060

LGS'nin soru ve cevap anahtarlarının açıklanmasının hemen ardından bazı eğitim kurumlarının sosyal medyada şampiyonluklarının ilan etmesi özel öğretim kurumlarını temsil eden dernekleri harekete geçirdi. Yapılan duyuruların gerçeği yansıtmadığını ifade eden denekler MEB'in yasal işlem başlatmasını istediler. İşte derneklerden yapılan ortak duyuru.

dernekler_egitim"20 Haziran 2020 tarihinde gerçekleştirilen LGS üzerinden 24 saat bile geçmeden, bazı özel okullar sosyal medyada birinci olduklarını duyurmuşlardır. Bu duyurular hiçbir gerçek veriye dayanmadan, yalnızca sınava giren öğrencilerin tahminleri doğrultusunda açıklanmaktadır. Bu durum usul ve gerçeklik açısından doğru değildir. Sonuç açıklanmadan birinci ilan etmeyi yanıltıcı ve usulsüz reklam, haksız rekabet ve eğitimci etiğine yakışmayan bir tutum olarak değerlendiriyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı konu ile ilgili resmi açıklama yapmadan, velilerimiz bu tür açıklamalara itibar etmemelidir. Özel Okul Dernekleri olarak, bütün okulları adalet ve dürüstlük kuralları içerisinde davranmaya ve kamuoyunu sağlıklı bilgilendirmeye davet ediyoruz.
Bu tür yanlışlıklar için Milli Eğitim Bakanlığının yasal işlem başlatması gerektiğine inanıyoruz.

Saygılarımızla."

NACİ ATALAY - ÖZDEBİR YÖNETİM KURULU BAŞKANI

AHMET AKÇA - ÖZDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI

HAMİ KOÇ - ÖZKURBİR YÖNETİM KURULU BAŞKANI

NURULLAH DAL - TÖZOK YÖNETİM KURULU BAŞKANI

İBRAHİM TAŞEL - TÖDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI

> Derneklerden LGS itirazı

LGS'nin soru ve cevap anahtarlarının açıklanmasının hemen ardından bazı eğitim kurumlarının sosyal medyada şampiyonluklarının ilan etmesi özel öğretim kurumlarını temsil eden dernekleri harekete geçirdi. Yapılan duyuruların gerçeği yansıtmadığını ifade eden denekler MEB'in yasal işlem başlatmasını istediler. İşte derneklerden yapılan ortak duyuru.

dernekler_egitim"20 Haziran 2020 tarihinde gerçekleştirilen LGS üzerinden 24 saat bile geçmeden, bazı özel okullar sosyal medyada birinci olduklarını duyurmuşlardır. Bu duyurular hiçbir gerçek veriye dayanmadan, yalnızca sınava giren öğrencilerin tahminleri doğrultusunda açıklanmaktadır. Bu durum usul ve gerçeklik açısından doğru değildir. Sonuç açıklanmadan birinci ilan etmeyi yanıltıcı ve usulsüz reklam, haksız rekabet ve eğitimci etiğine yakışmayan bir tutum olarak değerlendiriyoruz.
Milli Eğitim Bakanlığı konu ile ilgili resmi açıklama yapmadan, velilerimiz bu tür açıklamalara itibar etmemelidir. Özel Okul Dernekleri olarak, bütün okulları adalet ve dürüstlük kuralları içerisinde davranmaya ve kamuoyunu sağlıklı bilgilendirmeye davet ediyoruz.
Bu tür yanlışlıklar için Milli Eğitim Bakanlığının yasal işlem başlatması gerektiğine inanıyoruz.

Saygılarımızla."

NACİ ATALAY - ÖZDEBİR YÖNETİM KURULU BAŞKANI

AHMET AKÇA - ÖZDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI

HAMİ KOÇ - ÖZKURBİR YÖNETİM KURULU BAŞKANI

NURULLAH DAL - TÖZOK YÖNETİM KURULU BAŞKANI

İBRAHİM TAŞEL - TÖDER YÖNETİM KURULU BAŞKANI

Son Güncelleme: Pazartesi, 22 Haziran 2020 12:22

Gösterim: 1227


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.