Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ve Lisans Yerleştirme Sınavı’nın (LYS) yaklaşmasıyla sağlık raporu alarak dershanelerin yolunu tutanların yalnızca 8’inci ve 12’nci sınıf öğrencileri değil.
İddiaya göre, bazı öğretmenler de okul yerine dershanelere giderek eğitim veriyor. İhbar ve şikayetler üzerine denetçi görevlendiren Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), mevzuata uygun olmayan davranışlarda bulunan öğretmenler hakkında soruşturma açılması için il milli eğitim müdürlüklerine talimat verdi.
Okul yerine dershane
Haziran’da gerçekleştirilecek olan SBS ve LYS sınavına hazırlık amacıyla son sınıf öğrencilerinin genel olarak okula devam etmediğini, eğitim öğretim saatleri içerisinde özel dershanelere gittiklerini tespit eden MEB yetkilileri, okullarda ders işlenmediği, bazı yönetici ve öğretmenlerin de bu durumu teşvik ettiği hatta resmi okullarda görevli öğretmenlerin de özel dershanelerde çalıştıkları yönünde bakanlığa şikayetlerin ulaştığını bildirdi.
Dershaneye gidenin maaşı kesilecek
Bakanlık müfettişleri il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine dershane sahibi, yöneticisi, ortağı olan öğretmenleri ve dershanelerde derse giren öğretmenleri incelemeye aldı. İnceleme sonrasında dershanelerde ders veren öğretmenlerin ve dershane sahibi öğretmenlere maaş kesim cezası verilebilecek.
(hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Seviye Belirleme Sınavı (SBS) ve Lisans Yerleştirme Sınavı’nın (LYS) yaklaşmasıyla sağlık raporu alarak dershanelerin yolunu tutanların yalnızca 8’inci ve 12’nci sınıf öğrencileri değil.
İddiaya göre, bazı öğretmenler de okul yerine dershanelere giderek eğitim veriyor. İhbar ve şikayetler üzerine denetçi görevlendiren Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), mevzuata uygun olmayan davranışlarda bulunan öğretmenler hakkında soruşturma açılması için il milli eğitim müdürlüklerine talimat verdi.
Okul yerine dershane
Haziran’da gerçekleştirilecek olan SBS ve LYS sınavına hazırlık amacıyla son sınıf öğrencilerinin genel olarak okula devam etmediğini, eğitim öğretim saatleri içerisinde özel dershanelere gittiklerini tespit eden MEB yetkilileri, okullarda ders işlenmediği, bazı yönetici ve öğretmenlerin de bu durumu teşvik ettiği hatta resmi okullarda görevli öğretmenlerin de özel dershanelerde çalıştıkları yönünde bakanlığa şikayetlerin ulaştığını bildirdi.
Dershaneye gidenin maaşı kesilecek
Bakanlık müfettişleri il ve ilçe milli eğitim müdürlüklerine dershane sahibi, yöneticisi, ortağı olan öğretmenleri ve dershanelerde derse giren öğretmenleri incelemeye aldı. İnceleme sonrasında dershanelerde ders veren öğretmenlerin ve dershane sahibi öğretmenlere maaş kesim cezası verilebilecek.
(hürriyet)
Son Güncelleme: Cuma, 11 May 2012 14:36
Gösterim: 3126
Rize’nin Fındıklı İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü ziyaret eden anaokulu öğrencilerinin nezarethaneye konulması ve burada çekilen fotoğrafın okulun internet sitesinde yayınlanması velilerin tepkilerine neden oldu. Tepkiler üzerine fotoğraf, siteden çıkartıldı.
Fındıklı Ahmet Şahinler Anaokulu öğrencileri, Trafik Haftası etkinlikleri kapsamında 4 Mayıs’ta Okul Müdürü Emine Şengün ve öğretmenleri ile birlikte İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü ziyaret etti. Emniyet Müdürü Ramazan Eniş ve polis memurları tarafından karşılanan çocuklar birimleri gezdi, görevlilerden bilgi aldı. Gezi sırasında nezarethaneye giren anaokulu öğrencilerinin fotoğrafını çeken öğretmenleri, çocukların parmaklıklar arkasındaki fotoğrafı ile çocukların geziyle ilgili söylemlerini okulun internet sitesinde yayınladı. Ancak okulun internet sitesinde küçük çocukların parmaklıklar arasındaki fotoğrafını gören bazı veliler sert tepki gösterdi. Bunun üzerine nezarethanede çekilen fotoğraf siteden kaldırıldı.
"PARMAKLIKLAR ARDINDA OLMAK İLGİNÇTİ"
Okulun internet sitesinde çocukların şu görüşleri de yer aldı:
"Trafik Haftası olması dolayısıyla trafik bölümündeki polis ablamız bizlere trafik ışıklarını anlattı, araç içerisinde çocukların arka tarafta oturması gerektiğini hatırlattı, ışık olmayan yollarda karşıdan karşıya geçmeyi gösterdi. Diğer polislerden farklı olarak, trafik polislerinin sarı yelekler ve beyaz şapkalar giydiklerini söyledi. Bir de en çok suçlu insanların nereye koyulduğunu merak ettik ve nezarethaneye indik. Parmaklıklar ardında olmak ilginçti. Tabi çıkarken çikolatalarımızı da almadan olmazdı. Bizleri sevgi ve güler yüzle karşıladıkları, bilgilendirdikleri için bütün polis abi ve ablalarımıza teşekkür ediyoruz."
(hürriyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Rize’nin Fındıklı İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü ziyaret eden anaokulu öğrencilerinin nezarethaneye konulması ve burada çekilen fotoğrafın okulun internet sitesinde yayınlanması velilerin tepkilerine neden oldu. Tepkiler üzerine fotoğraf, siteden çıkartıldı.
Fındıklı Ahmet Şahinler Anaokulu öğrencileri, Trafik Haftası etkinlikleri kapsamında 4 Mayıs’ta Okul Müdürü Emine Şengün ve öğretmenleri ile birlikte İlçe Emniyet Müdürlüğü’nü ziyaret etti. Emniyet Müdürü Ramazan Eniş ve polis memurları tarafından karşılanan çocuklar birimleri gezdi, görevlilerden bilgi aldı. Gezi sırasında nezarethaneye giren anaokulu öğrencilerinin fotoğrafını çeken öğretmenleri, çocukların parmaklıklar arkasındaki fotoğrafı ile çocukların geziyle ilgili söylemlerini okulun internet sitesinde yayınladı. Ancak okulun internet sitesinde küçük çocukların parmaklıklar arasındaki fotoğrafını gören bazı veliler sert tepki gösterdi. Bunun üzerine nezarethanede çekilen fotoğraf siteden kaldırıldı.
"PARMAKLIKLAR ARDINDA OLMAK İLGİNÇTİ"
Okulun internet sitesinde çocukların şu görüşleri de yer aldı:
"Trafik Haftası olması dolayısıyla trafik bölümündeki polis ablamız bizlere trafik ışıklarını anlattı, araç içerisinde çocukların arka tarafta oturması gerektiğini hatırlattı, ışık olmayan yollarda karşıdan karşıya geçmeyi gösterdi. Diğer polislerden farklı olarak, trafik polislerinin sarı yelekler ve beyaz şapkalar giydiklerini söyledi. Bir de en çok suçlu insanların nereye koyulduğunu merak ettik ve nezarethaneye indik. Parmaklıklar ardında olmak ilginçti. Tabi çıkarken çikolatalarımızı da almadan olmazdı. Bizleri sevgi ve güler yüzle karşıladıkları, bilgilendirdikleri için bütün polis abi ve ablalarımıza teşekkür ediyoruz."
(hürriyet)
Son Güncelleme: Cuma, 11 May 2012 12:56
Gösterim: 2625
Hürriyet Yazarı Özgür Bolat’ın bugünkü yazısı.
Öğrencilerin dershaneler ve okullarla ilgili görüşlerini bilseniz....
İçiniz acır. Bu sefer öğrenciler anlatıyor.
New York Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Doç. Dr. Selçuk Şirin tarafından kurulan Veri Analiz ve Araştırma Kuruluşu İKSara’nın yaptığı Dershane Algısı Araştırması var önümde.
11’inci ve 12’nci sınıfta okuyan 1.209 öğrenci ile yapılan anketten çıkan sonuçlar çok çarpıcı.
Selçuk Hoca’nın araştırmalarını çok önemsiyorum çünkü Selçuk Hoca yazdığı tek bir bilimsel makaleyle, çoğu araştırmacının hayatı boyunca aldığı atıftan daha fazla atıf alıyor.
Bu araştırmasını da diğer araştırmalarında da olduğu gibi 81 ilin tamamında yüz yüze görüşme yöntemiyle GPS teknolojisini kullanarak yapmış.
DERSHANE SEÇİLİYOR
Anketten çıkan çarpıcı bir sonuç şu: Çoğu öğrenci dershaneleri okuldan daha çok önemsiyor.
‘Size iki tercihten birini seçin deseler (dershane mi okul mu), ikisi de ücretsiz olsa, hangisine devam edersiniz?’ sorusuna öğrencilerin %60’ı dershane diyor.
Dahası ankette öğrencilerin % 67’si dershaneler olmadan sınav kazanılmaz diyor.
Bu durumda şu soru akla geliyor. O zaman okulların görevi ne? Okullar neden var?
Diyebilirsiniz ki eğitim sadece bilgi kazanmak değildir. Aynı zamanda sosyal açıdan gelişimdir de.
Selçuk Hoca araştırmaya çok kapsamlı yaklaştığı için bunu da sorguluyor.
Hedef belirleme, sosyal ilişkilerde gelişme sağlama, zamanı verimli kullanmada dershaneden yarar sağlayıp sağlamadıkları soruluyor. Çocukların % 76’sı evet diyor.
Rehberlik hizmetini en çok sunan da dershaneler (% 53). Okul sadece % 11.
En çok sizinle nerede ilgileniyor sorusuna da büyük çoğunluk (%75) dershane diyor. Okul sadece % 25.
Yani hem akademik hem de sosyal gelişim için çocuk dershaneyi daha önemli görüyor.
KALİTE SORUNU
Öğrenci neden dershaneyi okula tercih ediyor?
Bunun sebebi kalite olabilir mi diye sorguluyor Selçuk Hoca.
Eğitim kalitesi açısından irdelendiğinde, % 56 dershane, % 19 okul ve % 25 her ikisi de diyor. Yani çocuk dershanedeki eğitimi daha kaliteli buluyor.
Dahası öğrencilerin %83’ü dershane derslerinin, okula katkısı olduğunu söylüyor.
Kalitenin, öğretmen donanımı ile ilişkisi soruluyor.
Öğrencilerin %73’ü dershane öğretmenlerini, % 27’si okul öğretmenlerini kaliteli buluyor.
DERSHANEYE GİTME
Bu durumda herkes dershaneye gitmeyi seçer diye düşünüyoruz. Ama böyle olmuyor.
Özellikle düz ve meslek liselerinde öğrencilerin % 50’si dershaneye gitmiyor.
Neden?
Bu öğrencilerin gelir düzeyi düşük.
FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ
Bu da fırsat eşitsizliğini gözler önüne seriyor.
Çünkü dershaneye gitmemeyenlerin %54’ü dershaneye gidilmesi gerektiğini düşünüyor.
Parasızlık büyük engel.
ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK
Dahası muhtemelen dershaneye gitmeyen öğrenciler aynı zamanda üniversiteyi kazanma şanslarını da düşük görüyor.
Böyle düşünen bir öğrenci dershaneye gidemeyince de çalışmayı bırakıyor.
Bir nevi öğrenilmiş çaresizlik.
Bir birey için de bu duygu çok acı bir duygu.
SINAVLAR KALDIRILMALI MI?
Araştırmadaki diğer çarpıcı bulgu da şu:
Adayların % 68’i sınavların kaldırılmasını istiyor.
Bu kadar geniş bir kesimin sınavların kaldırılmasını istemesi kesinlikle dikkate alınmalı. Öğrenciler bunu muhtemelen iki sebepten dolayı istiyor.
Sınava hazırlanma süreci bir öğrenci için en stresli süreç. Bazen bir ölüm kalım meselesi olarak algılanıyor. Hatta sınav sonuçlarına yüklenen anlam o kadar büyük ki toplum tarafından birey olarak kabul edilmeniz bile bazen buna bağlı.
Çok manidardır ki sınavların kaldırılmasını en çok isteyen de (% 76) başarı düzeyi en düşük olan düz lise öğrencileri.
ACI TABLO
Ne acıdır ki çocukları eğitelim diye 12 yıl okula gönderiyoruz ama çocukların büyük bir kısmı okuldan çok dershaneyi yararlı ve kaliteli görüyor.
Şapkayı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor artık. En başa dönüp, en basit ve en temel soruları sormamız gerekiyor.
Bir illüzyon içinde miyiz? Çocukları alışkanlıktan mı okula gönderiyoruz?
Neden okullar var? Neden çocuklar okula gider? Neden okullar dershaneler kadar kaliteli değil? Neden sınav yapıyoruz?
Fırsat eşitsizliği gariban çocukların hayatını nasıl etkiliyor?
Bu en temel soruları yanıtlamadıkça, ülke olarak gelişmemiz çok zor.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Hürriyet Yazarı Özgür Bolat’ın bugünkü yazısı.
Öğrencilerin dershaneler ve okullarla ilgili görüşlerini bilseniz....
İçiniz acır. Bu sefer öğrenciler anlatıyor.
New York Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi’nde öğretim üyesi olan Doç. Dr. Selçuk Şirin tarafından kurulan Veri Analiz ve Araştırma Kuruluşu İKSara’nın yaptığı Dershane Algısı Araştırması var önümde.
11’inci ve 12’nci sınıfta okuyan 1.209 öğrenci ile yapılan anketten çıkan sonuçlar çok çarpıcı.
Selçuk Hoca’nın araştırmalarını çok önemsiyorum çünkü Selçuk Hoca yazdığı tek bir bilimsel makaleyle, çoğu araştırmacının hayatı boyunca aldığı atıftan daha fazla atıf alıyor.
Bu araştırmasını da diğer araştırmalarında da olduğu gibi 81 ilin tamamında yüz yüze görüşme yöntemiyle GPS teknolojisini kullanarak yapmış.
DERSHANE SEÇİLİYOR
Anketten çıkan çarpıcı bir sonuç şu: Çoğu öğrenci dershaneleri okuldan daha çok önemsiyor.
‘Size iki tercihten birini seçin deseler (dershane mi okul mu), ikisi de ücretsiz olsa, hangisine devam edersiniz?’ sorusuna öğrencilerin %60’ı dershane diyor.
Dahası ankette öğrencilerin % 67’si dershaneler olmadan sınav kazanılmaz diyor.
Bu durumda şu soru akla geliyor. O zaman okulların görevi ne? Okullar neden var?
Diyebilirsiniz ki eğitim sadece bilgi kazanmak değildir. Aynı zamanda sosyal açıdan gelişimdir de.
Selçuk Hoca araştırmaya çok kapsamlı yaklaştığı için bunu da sorguluyor.
Hedef belirleme, sosyal ilişkilerde gelişme sağlama, zamanı verimli kullanmada dershaneden yarar sağlayıp sağlamadıkları soruluyor. Çocukların % 76’sı evet diyor.
Rehberlik hizmetini en çok sunan da dershaneler (% 53). Okul sadece % 11.
En çok sizinle nerede ilgileniyor sorusuna da büyük çoğunluk (%75) dershane diyor. Okul sadece % 25.
Yani hem akademik hem de sosyal gelişim için çocuk dershaneyi daha önemli görüyor.
KALİTE SORUNU
Öğrenci neden dershaneyi okula tercih ediyor?
Bunun sebebi kalite olabilir mi diye sorguluyor Selçuk Hoca.
Eğitim kalitesi açısından irdelendiğinde, % 56 dershane, % 19 okul ve % 25 her ikisi de diyor. Yani çocuk dershanedeki eğitimi daha kaliteli buluyor.
Dahası öğrencilerin %83’ü dershane derslerinin, okula katkısı olduğunu söylüyor.
Kalitenin, öğretmen donanımı ile ilişkisi soruluyor.
Öğrencilerin %73’ü dershane öğretmenlerini, % 27’si okul öğretmenlerini kaliteli buluyor.
DERSHANEYE GİTME
Bu durumda herkes dershaneye gitmeyi seçer diye düşünüyoruz. Ama böyle olmuyor.
Özellikle düz ve meslek liselerinde öğrencilerin % 50’si dershaneye gitmiyor.
Neden?
Bu öğrencilerin gelir düzeyi düşük.
FIRSAT EŞİTSİZLİĞİ
Bu da fırsat eşitsizliğini gözler önüne seriyor.
Çünkü dershaneye gitmemeyenlerin %54’ü dershaneye gidilmesi gerektiğini düşünüyor.
Parasızlık büyük engel.
ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK
Dahası muhtemelen dershaneye gitmeyen öğrenciler aynı zamanda üniversiteyi kazanma şanslarını da düşük görüyor.
Böyle düşünen bir öğrenci dershaneye gidemeyince de çalışmayı bırakıyor.
Bir nevi öğrenilmiş çaresizlik.
Bir birey için de bu duygu çok acı bir duygu.
SINAVLAR KALDIRILMALI MI?
Araştırmadaki diğer çarpıcı bulgu da şu:
Adayların % 68’i sınavların kaldırılmasını istiyor.
Bu kadar geniş bir kesimin sınavların kaldırılmasını istemesi kesinlikle dikkate alınmalı. Öğrenciler bunu muhtemelen iki sebepten dolayı istiyor.
Sınava hazırlanma süreci bir öğrenci için en stresli süreç. Bazen bir ölüm kalım meselesi olarak algılanıyor. Hatta sınav sonuçlarına yüklenen anlam o kadar büyük ki toplum tarafından birey olarak kabul edilmeniz bile bazen buna bağlı.
Çok manidardır ki sınavların kaldırılmasını en çok isteyen de (% 76) başarı düzeyi en düşük olan düz lise öğrencileri.
ACI TABLO
Ne acıdır ki çocukları eğitelim diye 12 yıl okula gönderiyoruz ama çocukların büyük bir kısmı okuldan çok dershaneyi yararlı ve kaliteli görüyor.
Şapkayı önümüze koyup düşünmemiz gerekiyor artık. En başa dönüp, en basit ve en temel soruları sormamız gerekiyor.
Bir illüzyon içinde miyiz? Çocukları alışkanlıktan mı okula gönderiyoruz?
Neden okullar var? Neden çocuklar okula gider? Neden okullar dershaneler kadar kaliteli değil? Neden sınav yapıyoruz?
Fırsat eşitsizliği gariban çocukların hayatını nasıl etkiliyor?
Bu en temel soruları yanıtlamadıkça, ülke olarak gelişmemiz çok zor.
Son Güncelleme: Perşembe, 10 May 2012 14:54
Gösterim: 2583
Sütte yaşanan sıkıntılar nedeniyle öğretmenler artık Osmanlı saray geleneğinde yemeklerin tadına bakan çeşnicibaşılar gibi olacak.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklarının birlikte yürüttüğü 'Okul Sütü Programı'nda karşılaşılan aksaklıkların giderilmesi amacıyla bir dizi tedbir alındı.
Hayvancılık Genel Müdürlüğü tarafından kaleme alınan kararlar, 81 il valiliği aracılığıyla tüm okullara gönderildi. Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarına da bilgi verildi. Tereddüte düşülen durumlarda uygulanması istenen plan şöyle:
Okul sütlerinin tüketiminden sonra şikayet olması durumunda Halk Sağlığı Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü temsilcilerinden oluşan bir inceleme ekibi oluşturulacak. Bu ekip bir tutanak hazırlayacak.
Söz konusu tutanakta, alınan numunelerin mikrobiyolojik analiz sonuçları kesinleşmeden besin zehirlenmesi açıklaması yapılmayacak. Sonuçlar açıklanıncaya kadar okul sütü programı sadece ilgili okulda durdurulacak, şikayetin olmadığı okullarda programa devam edilecek.
Öğretmenler, sınıfta öğrencilere sütü dağıtmadan önce fiziksel kontrolünü (koku, kıvam, tat açısından, süt kutularının ise bombaj delik, yırtık ve ezik olması yönünden) yapacaklar. Farklılık olması halinde Okul Sütü Kabul Komisyonu tarafından tutanak düzenlenecek ve İl Okul Sütü Komisyonu'na bildirilecek.
Okul sütleri gerektiğinde ulaşım, hava koşulları ve diğer sebepler dikkate alınarak 5 günden fazla miktarda teslim alınabilecek. Sütler, oda sıcaklığında kuru ve direkt güneş ışığı almayan yerlerde muhafaza edilecek.
Programın etkili bir şekilde devam ettirilebilmesi için, sütün çocukların büyüme ve gelişimine olumlu etkisi olduğu vurgulanacak. Kamuoyunda farkındalık yaratacak şekilde tedbirler alınacak.
YARIM SAATTE İÇİLECEK
Verilen süt tam yağlı olduğundan çok hızlı olmayacak şekilde, yarım saati aşmayacak sürede tüketilecek. Hızlı ve aç olarak tüketilen sütlerin çocuklarda şikayete neden olabileceği dikkate alınarak aileler bilgilendirilecek.
(haber7)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Sütte yaşanan sıkıntılar nedeniyle öğretmenler artık Osmanlı saray geleneğinde yemeklerin tadına bakan çeşnicibaşılar gibi olacak.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık, Milli Eğitim ve Sağlık bakanlıklarının birlikte yürüttüğü 'Okul Sütü Programı'nda karşılaşılan aksaklıkların giderilmesi amacıyla bir dizi tedbir alındı.
Hayvancılık Genel Müdürlüğü tarafından kaleme alınan kararlar, 81 il valiliği aracılığıyla tüm okullara gönderildi. Sağlık ve Milli Eğitim bakanlıklarına da bilgi verildi. Tereddüte düşülen durumlarda uygulanması istenen plan şöyle:
Okul sütlerinin tüketiminden sonra şikayet olması durumunda Halk Sağlığı Müdürlüğü, İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü temsilcilerinden oluşan bir inceleme ekibi oluşturulacak. Bu ekip bir tutanak hazırlayacak.
Söz konusu tutanakta, alınan numunelerin mikrobiyolojik analiz sonuçları kesinleşmeden besin zehirlenmesi açıklaması yapılmayacak. Sonuçlar açıklanıncaya kadar okul sütü programı sadece ilgili okulda durdurulacak, şikayetin olmadığı okullarda programa devam edilecek.
Öğretmenler, sınıfta öğrencilere sütü dağıtmadan önce fiziksel kontrolünü (koku, kıvam, tat açısından, süt kutularının ise bombaj delik, yırtık ve ezik olması yönünden) yapacaklar. Farklılık olması halinde Okul Sütü Kabul Komisyonu tarafından tutanak düzenlenecek ve İl Okul Sütü Komisyonu'na bildirilecek.
Okul sütleri gerektiğinde ulaşım, hava koşulları ve diğer sebepler dikkate alınarak 5 günden fazla miktarda teslim alınabilecek. Sütler, oda sıcaklığında kuru ve direkt güneş ışığı almayan yerlerde muhafaza edilecek.
Programın etkili bir şekilde devam ettirilebilmesi için, sütün çocukların büyüme ve gelişimine olumlu etkisi olduğu vurgulanacak. Kamuoyunda farkındalık yaratacak şekilde tedbirler alınacak.
YARIM SAATTE İÇİLECEK
Verilen süt tam yağlı olduğundan çok hızlı olmayacak şekilde, yarım saati aşmayacak sürede tüketilecek. Hızlı ve aç olarak tüketilen sütlerin çocuklarda şikayete neden olabileceği dikkate alınarak aileler bilgilendirilecek.
(haber7)
Son Güncelleme: Cuma, 11 May 2012 12:29
Gösterim: 2125
Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından, yeni sistemin öğretmenler ve veliler tarafından nasıl algılandığını tespit etmek amacıyla ''4+4+4 Yeni Eğitim Sistemine İlişkin Öğretmen ve Veli Algısı'' araştırması yaptırdı.
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran yeni sistemin, Türkiye'ye gelecek yıllarda her alanda derin bir nefes aldıracağını, öğrenciler için yapılmış en iyi yatırım olduğunu söyledi.
Özer, düzenlediği basın toplantısında Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından, yeni sistemin öğretmenler ve veliler tarafından nasıl algılandığını tespit etmek amacıyla ''4+4+4 Yeni Eğitim Sistemine İlişkin Öğretmen ve Veli Algısı'' araştırması yaptıklarını belirtti.
Araştırmanın 7-25 Nisan 2012 tarihleri arasında 12 ilde, bin 200 öğretmen ve bin 200 veliyle yüz yüze gerçekleştirildiğini anlatan Özer, araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 52,8'inin kadın, yüzde 47,2'sinin erkek; velilerin de yüzde 49,4'ünün kadın, yüzde 50,6'sının erkek olduğunu bildirdi.
8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim denince araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 34,7'si ile velilerin yüzde 40,3'ünün aklına ilk olarak ''devletin her çocuğun eğitim almasını istemesinin'' geldiğini belirten Özer, öğretmenlerin yüzde 17,2'sinin ise 8 yıllık kesintisiz eğitimi ''imam hatiplerin önünü kesmeye yönelik bir sistem'' olarak gördüğünü söyledi.
Araştırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin yüzde 87,9'unun, velilerin ise yüzde 81,4'ünün okula yeni başlayan çocuklarla 14 yaşındaki çocukların aynı okul ortamını paylaşmasını istemediğini bildiren Özer, şöyle konuştu:
''Velilerin yüzde 45,9'u, öğretmenlerin ise yüzde 31,2'si, yeni sistemi olumlu ve kesinlikle olumlu olarak değerlendirdi.
Değerler eğitimi açısından Kur'an-ı Kerim ve Hz. Muhammed'in hayatının seçmeli ders kapsamına alınmasının, hem öğretmenler hem de velilerce olumlu karşılandı. Öğretmenlerin yüzde 57,3'ü, velilerin ise yüzde 70,4'ü Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in hayatının yasayla seçmeli ders kapsamına alınmasını olumlu bulduğunu bildirdi.''
Özer, katılımcıların bakanlık tarafından açıklanan okula başlama yaşını ise ''erken''olarak nitelediklerini söyledi.
‘Ankete katılanların sadece üçte biri sistemi olumsuz değerlendirdi’
Ankete göre, yeni eğitim sisteminin, öğretmenler ve veliler tarafından olumlu ve kısmen olumlu olarak karşılandığının görüldüğünü bildiren Özer, sadece üçte birlik kesimin sistemi olumsuz değerlendirdiğini söyledi. Özer, ''Hem Hükümet'in hem de MEB'in yeni eğitim sistemini; öğretmenlerle velilere anlatma noktasında biraz daha çaba harcaması gerekmektedir'' dedi.
Sistemin etkili ve verimli bir şekilde işleyebilmesi için tüm paydaşların elini taşın altına koyması gerektiğine vurgu yapan Özer, ''Türkiye'ye, gelecek yıllarda her alanda derin bir nefes aldıracak bu sistem, öğrencilerimize yapılmış en iyi yatırımdır'' ifadesini kullandı.
Sistemin uygulanabilirliği için 111 bin yeni öğretmene ihtiyaç olduğunu belirten Özer, bu durumda atama bekleyen öğretmenlerin de rahat bir nefes alacağını kaydetti.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından, yeni sistemin öğretmenler ve veliler tarafından nasıl algılandığını tespit etmek amacıyla ''4+4+4 Yeni Eğitim Sistemine İlişkin Öğretmen ve Veli Algısı'' araştırması yaptırdı.
Eğitim-Bir-Sen Genel Sekreteri Ahmet Özer, zorunlu eğitimi kademeli olarak 12 yıla çıkaran yeni sistemin, Türkiye'ye gelecek yıllarda her alanda derin bir nefes aldıracağını, öğrenciler için yapılmış en iyi yatırım olduğunu söyledi.
Özer, düzenlediği basın toplantısında Eğitim-Bir-Sen Stratejik Araştırmalar Merkezi (EBSAM) tarafından, yeni sistemin öğretmenler ve veliler tarafından nasıl algılandığını tespit etmek amacıyla ''4+4+4 Yeni Eğitim Sistemine İlişkin Öğretmen ve Veli Algısı'' araştırması yaptıklarını belirtti.
Araştırmanın 7-25 Nisan 2012 tarihleri arasında 12 ilde, bin 200 öğretmen ve bin 200 veliyle yüz yüze gerçekleştirildiğini anlatan Özer, araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 52,8'inin kadın, yüzde 47,2'sinin erkek; velilerin de yüzde 49,4'ünün kadın, yüzde 50,6'sının erkek olduğunu bildirdi.
8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim denince araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 34,7'si ile velilerin yüzde 40,3'ünün aklına ilk olarak ''devletin her çocuğun eğitim almasını istemesinin'' geldiğini belirten Özer, öğretmenlerin yüzde 17,2'sinin ise 8 yıllık kesintisiz eğitimi ''imam hatiplerin önünü kesmeye yönelik bir sistem'' olarak gördüğünü söyledi.
Araştırma sonuçlarına göre, öğretmenlerin yüzde 87,9'unun, velilerin ise yüzde 81,4'ünün okula yeni başlayan çocuklarla 14 yaşındaki çocukların aynı okul ortamını paylaşmasını istemediğini bildiren Özer, şöyle konuştu:
''Velilerin yüzde 45,9'u, öğretmenlerin ise yüzde 31,2'si, yeni sistemi olumlu ve kesinlikle olumlu olarak değerlendirdi.
Değerler eğitimi açısından Kur'an-ı Kerim ve Hz. Muhammed'in hayatının seçmeli ders kapsamına alınmasının, hem öğretmenler hem de velilerce olumlu karşılandı. Öğretmenlerin yüzde 57,3'ü, velilerin ise yüzde 70,4'ü Kur'an-ı Kerim ve Hz. Peygamber'in hayatının yasayla seçmeli ders kapsamına alınmasını olumlu bulduğunu bildirdi.''
Özer, katılımcıların bakanlık tarafından açıklanan okula başlama yaşını ise ''erken''olarak nitelediklerini söyledi.
‘Ankete katılanların sadece üçte biri sistemi olumsuz değerlendirdi’
Ankete göre, yeni eğitim sisteminin, öğretmenler ve veliler tarafından olumlu ve kısmen olumlu olarak karşılandığının görüldüğünü bildiren Özer, sadece üçte birlik kesimin sistemi olumsuz değerlendirdiğini söyledi. Özer, ''Hem Hükümet'in hem de MEB'in yeni eğitim sistemini; öğretmenlerle velilere anlatma noktasında biraz daha çaba harcaması gerekmektedir'' dedi.
Sistemin etkili ve verimli bir şekilde işleyebilmesi için tüm paydaşların elini taşın altına koyması gerektiğine vurgu yapan Özer, ''Türkiye'ye, gelecek yıllarda her alanda derin bir nefes aldıracak bu sistem, öğrencilerimize yapılmış en iyi yatırımdır'' ifadesini kullandı.
Sistemin uygulanabilirliği için 111 bin yeni öğretmene ihtiyaç olduğunu belirten Özer, bu durumda atama bekleyen öğretmenlerin de rahat bir nefes alacağını kaydetti.
Son Güncelleme: Perşembe, 10 May 2012 14:33
Gösterim: 2477
          
	        
