Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Facebook’un eski bir çalışanı, dünyanın en büyük sosyal ağının gizli kurallarını sızdırdı. Kural kitabında, sitede yayımlanmasına izin verilmeyen içerikler arasında “Atatürk’e her türlü saldırı”, “Türk bayraklarının yakılması” da bulunuyor.

Gizli kural kitabına ait bilgileri, geçmişte Facebook’a hizmet veren oDesk adlı şirkette çalışan Fas uyruklu Amine Derkaoui sızdırdı. Çıplaklık, şiddet, ırkçı ve aşağılayıcı yorumlar, ölülere ve yaralanmalara ait fotoğraflar ve uyuşturucu kullanımı gibi birçok konuda spesifik maddenin bulunduğu kurallar arasında, en dikkat çeken başlıklardan biri, “IP kısıtlamaları ve uluslararası uyumluluk.” Buradaki maddeler ise şöyle:

Atatürk’e her türlü saldırı (görsel veya metin olarak),

Kürdistan haritaları (Türkiye),

Türk bayrağı/bayraklarının yakılması,

Nefret söylemine odaklanan Holokost (Yahudi soykırımı) inkârı,

PKK’ya destek ve tasvirler,

Abdullah Öcalan’la ilgili içerik.

Sitedeki saldırgan ve aşağılayıcı içerikleri tespit etmek için saatine bir dolar karşılığı çalıştığını belirten Derkaoui, her türlü ırkçı yorumun silinmesi talimatı aldıklarını ancak bu yorumların “eğlenceli ve alaycı bir şekilde yapılmaları halinde görmezden gelmelerinin istendiğini” söyledi.

Ramazan dolayısıyla şirketinin düzenlediği önemli bir sınava katılamayan ve sonrasında oDesk’i terk eden Derkaoui, ABD’nin magazin sitesi Gawker.com’a konuştu. Derkaoui, “Yaşananlar çok aşağılayıcı” yorumunu yaptı.

Facebook tarafından oDesk’e verilen 17 sayfalık bir kılavuzun parçası olduğu öğrenilen kurallara, sosyal medya ağının kullanıcıları tarafından işaretlenen içeriklerin denetlenmesi aşamasında başvurulduğu öğrenildi.

Facebook, gizli kural kitabının internete sızdırılmasının ardından açıklama yayımladı: Şirket, “Her gün gelen milyonlarca ihbarı hızlıca işleyebilmek için, ihbar edilen içeriklerin bir kısmının üçüncü partiler tarafından denetlenmesine karar verildi… Bu partiler kalite kontrollerden geçirilmekte olduğu gibi hizmetlerimizi kullananlara ait verilerin korunması için birçok koruma halkası oluşturduk” denildi.

ABD’nin California eyaletinde 2005 yılında kurulan oDesk, Google, Facebook, Wikipedia ve AOL’ye içerik düzenleme hizmeti sunuyor. Facebook açıklamasında, oDesk’i çalıştığı bir firma olarak belirtmedi. Derkaoui, oDesk’te Facebook’un ihbar edilen içeriğini düzenleyen 50 kişi olduğunu, bu kişilerin Türkiye, Meksika, Hindistan ve Filipinlerden gelen göçmenler olduğunu ifade etti. 21 yaşındaki Derkaoui, oDesk ekibinin dört saatlik vardiyalarla saat başına bir dolardan çalıştıklarını söylerken, işe başvurduğu zaman kendisine Facebook’la ilgili hiçbir açıklama yapılmadığını ifade etti.

(İHA)

> Facebook deşifre oldu

Facebook’un eski bir çalışanı, dünyanın en büyük sosyal ağının gizli kurallarını sızdırdı. Kural kitabında, sitede yayımlanmasına izin verilmeyen içerikler arasında “Atatürk’e her türlü saldırı”, “Türk bayraklarının yakılması” da bulunuyor.

Gizli kural kitabına ait bilgileri, geçmişte Facebook’a hizmet veren oDesk adlı şirkette çalışan Fas uyruklu Amine Derkaoui sızdırdı. Çıplaklık, şiddet, ırkçı ve aşağılayıcı yorumlar, ölülere ve yaralanmalara ait fotoğraflar ve uyuşturucu kullanımı gibi birçok konuda spesifik maddenin bulunduğu kurallar arasında, en dikkat çeken başlıklardan biri, “IP kısıtlamaları ve uluslararası uyumluluk.” Buradaki maddeler ise şöyle:

Atatürk’e her türlü saldırı (görsel veya metin olarak),

Kürdistan haritaları (Türkiye),

Türk bayrağı/bayraklarının yakılması,

Nefret söylemine odaklanan Holokost (Yahudi soykırımı) inkârı,

PKK’ya destek ve tasvirler,

Abdullah Öcalan’la ilgili içerik.

Sitedeki saldırgan ve aşağılayıcı içerikleri tespit etmek için saatine bir dolar karşılığı çalıştığını belirten Derkaoui, her türlü ırkçı yorumun silinmesi talimatı aldıklarını ancak bu yorumların “eğlenceli ve alaycı bir şekilde yapılmaları halinde görmezden gelmelerinin istendiğini” söyledi.

Ramazan dolayısıyla şirketinin düzenlediği önemli bir sınava katılamayan ve sonrasında oDesk’i terk eden Derkaoui, ABD’nin magazin sitesi Gawker.com’a konuştu. Derkaoui, “Yaşananlar çok aşağılayıcı” yorumunu yaptı.

Facebook tarafından oDesk’e verilen 17 sayfalık bir kılavuzun parçası olduğu öğrenilen kurallara, sosyal medya ağının kullanıcıları tarafından işaretlenen içeriklerin denetlenmesi aşamasında başvurulduğu öğrenildi.

Facebook, gizli kural kitabının internete sızdırılmasının ardından açıklama yayımladı: Şirket, “Her gün gelen milyonlarca ihbarı hızlıca işleyebilmek için, ihbar edilen içeriklerin bir kısmının üçüncü partiler tarafından denetlenmesine karar verildi… Bu partiler kalite kontrollerden geçirilmekte olduğu gibi hizmetlerimizi kullananlara ait verilerin korunması için birçok koruma halkası oluşturduk” denildi.

ABD’nin California eyaletinde 2005 yılında kurulan oDesk, Google, Facebook, Wikipedia ve AOL’ye içerik düzenleme hizmeti sunuyor. Facebook açıklamasında, oDesk’i çalıştığı bir firma olarak belirtmedi. Derkaoui, oDesk’te Facebook’un ihbar edilen içeriğini düzenleyen 50 kişi olduğunu, bu kişilerin Türkiye, Meksika, Hindistan ve Filipinlerden gelen göçmenler olduğunu ifade etti. 21 yaşındaki Derkaoui, oDesk ekibinin dört saatlik vardiyalarla saat başına bir dolardan çalıştıklarını söylerken, işe başvurduğu zaman kendisine Facebook’la ilgili hiçbir açıklama yapılmadığını ifade etti.

(İHA)

Son Güncelleme: Cuma, 24 Şubat 2012 17:45

Gösterim: 2192

Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasına ilişkin hazırlanan yasa teklifinin tam metni basın mensuplarına verildi.

Yasanın tam metni için tıklayın

Yasa görüşülmek üzere TBMM’nin alt komisyonuna sunuldu. Yasa henüz yürürlüğe girmeden gündemin önemli konuları arasında tartışılmaya devam ediyor.

> Zorunlu eğitimi 12 yıla çıkaran yasa teklifinin tam metni

Zorunlu eğitimin 12 yıla çıkarılmasına ilişkin hazırlanan yasa teklifinin tam metni basın mensuplarına verildi.

Yasanın tam metni için tıklayın

Yasa görüşülmek üzere TBMM’nin alt komisyonuna sunuldu. Yasa henüz yürürlüğe girmeden gündemin önemli konuları arasında tartışılmaya devam ediyor.

Son Güncelleme: Cuma, 24 Şubat 2012 17:05

Gösterim: 3857

Ömer Dinçer: Yeni sistemle ilgili çalışmaları 2012-2013 eğitim ve öğretim yılı sonuna kadar tamamlamak istiyoruz.  Amacımız uzun vadede sınavları kaldırmak olacaktır.

Ömer DinçerMilli Eğitim Bakanı Dinçer, eğitimde yeni sistem ile ilgili soruları yanıtladı. Dinçer, "çocukların okuldan uzaklaştırılması söz konusu değil" derken TÜSİAD'a da yanıt verdi.

Ömer Dinçer'in açıklamaları özetle şöyleydi: "Normal eğitim gören öğrencilerin okuldan uzaklaştırılması söz konusu değil. Kazanımların geriye götürüleceği yorumu doğru değildir. Kızların evde eğitim alacağı ile ilgili yanlış bir yorum var. Ancak endişeleri gidermek bizim görevimizdir. AK Parti iktidara geldiğinde okullaşma oranı yüzde 91'in bile altındaydı. Bizim dönemimizde bunu biz yüzde 98'in üzerine çıkardık. Kızların okula kazandırılma oranında da çok ciddi artış yakaladık ve bu konuda erkekleri bile geçtik. İdari tedbirlerle her türlü tereddüdü gidereceğiz. Okul öncesi eğitimde 2010-2011 yılında yüzde 67 civarında olan oran yüzde 72 civarına çıkardık. Eğitim sistemini esnekleştirmek demokratikleştirmek istiyoruz. Türkiye demokratikleşirken, eğitim sisteminde de demokratikleşmenin sağlanması lazım. Bunun için de hukuki dayanağa ihtiyaç var. Dünyanın bütün ülkelerinde ilk 4 yıl neler öğretiliyorsa ikinci 4 yıl neler öğretiliyorsa bizde de bunun dışında bir şey öğretilmeyecek.

Okulları çeşitlendirme fikrini bugün yeniden gözden geçirmeliyiz. Öğrencileri seçmeye yönelik sınavları gözden geçiriyoruz. Öğrencilerin bilgi ve becerilerini ölçen sınavlar haricindeki seçmeye yönelik sınavları tekrar masaya yatırmalıyız.

> Ömer Dinçer: Sınavları kaldıracağız

Ömer Dinçer: Yeni sistemle ilgili çalışmaları 2012-2013 eğitim ve öğretim yılı sonuna kadar tamamlamak istiyoruz.  Amacımız uzun vadede sınavları kaldırmak olacaktır.

Ömer DinçerMilli Eğitim Bakanı Dinçer, eğitimde yeni sistem ile ilgili soruları yanıtladı. Dinçer, "çocukların okuldan uzaklaştırılması söz konusu değil" derken TÜSİAD'a da yanıt verdi.

Ömer Dinçer'in açıklamaları özetle şöyleydi: "Normal eğitim gören öğrencilerin okuldan uzaklaştırılması söz konusu değil. Kazanımların geriye götürüleceği yorumu doğru değildir. Kızların evde eğitim alacağı ile ilgili yanlış bir yorum var. Ancak endişeleri gidermek bizim görevimizdir. AK Parti iktidara geldiğinde okullaşma oranı yüzde 91'in bile altındaydı. Bizim dönemimizde bunu biz yüzde 98'in üzerine çıkardık. Kızların okula kazandırılma oranında da çok ciddi artış yakaladık ve bu konuda erkekleri bile geçtik. İdari tedbirlerle her türlü tereddüdü gidereceğiz. Okul öncesi eğitimde 2010-2011 yılında yüzde 67 civarında olan oran yüzde 72 civarına çıkardık. Eğitim sistemini esnekleştirmek demokratikleştirmek istiyoruz. Türkiye demokratikleşirken, eğitim sisteminde de demokratikleşmenin sağlanması lazım. Bunun için de hukuki dayanağa ihtiyaç var. Dünyanın bütün ülkelerinde ilk 4 yıl neler öğretiliyorsa ikinci 4 yıl neler öğretiliyorsa bizde de bunun dışında bir şey öğretilmeyecek.

Okulları çeşitlendirme fikrini bugün yeniden gözden geçirmeliyiz. Öğrencileri seçmeye yönelik sınavları gözden geçiriyoruz. Öğrencilerin bilgi ve becerilerini ölçen sınavlar haricindeki seçmeye yönelik sınavları tekrar masaya yatırmalıyız.

Son Güncelleme: Cuma, 24 Şubat 2012 14:58

Gösterim: 2274

Twitter'ın kurucularından ve yaratıcı yönetmeni olan Biz Stone, mikro bloğun 500 milyon kullanıcısına, "tweet atarak çok vakit harcamayın" tavsiyesinde bulundu.

Biz StoneKanada’nın Montreal kentinde katıldığı bir konferansta konuşan Stone, Twitter’da çok vakit geçirmenin, ‘sağlık açısında zararlı olduğunu’ belirtti ve tweet atıp okumak yerine başka şeylerle uğraşmalarını tavsiye etti. Yapılan araştırmalar, bazı kullanıcıların günde 12 saatlerini Twitter’da harcayabildiklerini göstermişti.

37 yaşındaki Stone, Twitter’ı bağımlılık haline getirmenin, siteyi kurma amaçları arasında bulunmadığını ifade ederek, “Bu bana sağlığa çok zararlı bir şey gibi görünüyor. Bir siteye girer ve orada ihtiyacınız olan şeyi bulduğunuz veya bir şeyler öğrendiğiniz zaman çıkarsanız. Ben bu tür kullanımdan hoşlanıyorum” dedi.

Twitter’in ilk hayata geçtiği dönemde birçok kişi tarafından başarısız bir girişim olarak görüldüğünü söyleyen Stone, "Tabi ki Twitter’a sıkça girmenizi istiyorum ama bunu sağlıklı bir şekilde yapın” dedi. Stone, 140 karakterli twitlerin karakter sayısını artırmak gibi bir planları olmadığını da sözlerine ekledi.

(radikal)

> ‘Tweet atarak çok vakit harcamayın’

Twitter'ın kurucularından ve yaratıcı yönetmeni olan Biz Stone, mikro bloğun 500 milyon kullanıcısına, "tweet atarak çok vakit harcamayın" tavsiyesinde bulundu.

Biz StoneKanada’nın Montreal kentinde katıldığı bir konferansta konuşan Stone, Twitter’da çok vakit geçirmenin, ‘sağlık açısında zararlı olduğunu’ belirtti ve tweet atıp okumak yerine başka şeylerle uğraşmalarını tavsiye etti. Yapılan araştırmalar, bazı kullanıcıların günde 12 saatlerini Twitter’da harcayabildiklerini göstermişti.

37 yaşındaki Stone, Twitter’ı bağımlılık haline getirmenin, siteyi kurma amaçları arasında bulunmadığını ifade ederek, “Bu bana sağlığa çok zararlı bir şey gibi görünüyor. Bir siteye girer ve orada ihtiyacınız olan şeyi bulduğunuz veya bir şeyler öğrendiğiniz zaman çıkarsanız. Ben bu tür kullanımdan hoşlanıyorum” dedi.

Twitter’in ilk hayata geçtiği dönemde birçok kişi tarafından başarısız bir girişim olarak görüldüğünü söyleyen Stone, "Tabi ki Twitter’a sıkça girmenizi istiyorum ama bunu sağlıklı bir şekilde yapın” dedi. Stone, 140 karakterli twitlerin karakter sayısını artırmak gibi bir planları olmadığını da sözlerine ekledi.

(radikal)

Son Güncelleme: Cuma, 24 Şubat 2012 16:08

Gösterim: 2213

Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi (BRSHH) İnternet Bağımlılığı Polikliniğinden Dr. Ömer Şenormancı, 3 ay önce açılan internet bağımlılığı polikliniğine şimdiye kadar 70 kişinin başvurduğunu ve halihazırda 50’nin üzerinde hastayı takip ettiklerini kaydetti.

internet bagimlilikŞenormancı, hastane başhekimliğinde düzenlenen, internet bağımlılığına ilişkin sohbet toplantısında yaptığı konuşmada, internet bağımlılığı tanımı için online geçirilen zamanın profesyonel amaçlı ve gerekli bir kullanım olmaması gerektiğini söyledi.

Kliniğe başvuranlara ilişkin olarak Şenormancı, şu bilgileri paylaştı: "Kliniğimize 20’li yaşlarda gençler geliyor. Önemli kısmı sadece internet yüzünden okulu bırakmış. Gençler daha çok binlerce kişinin aynı anda oynadığı ’devasa çok oyunculu çevrim içi rol yapma oyunları’na (MMPORG) yöneliyor. Örneğin birisi ’Rekorum 72 saat bilgisayar başından hiç kalkmamak’ diyor. Halbuki uzun süre hareketsiz oturmak, emboli riski yaratıyor. Uzakdoğu’da bu tür 10’un üzerinde vaka var. Genelde hastaları yakınları getiriyor çünkü kendileri kabullenmiyor. Diğer bağımlılıklarda da gördüğümüz gibi ’Asıl bir X ağabey var, bir de onu görseniz’ diyorlar. Ailesi kısıtlama getirdiğinde, bilgisayarı geri almak için annesine, babasına bıçak çekenler oluyor. Ailesi bilgisayarın fişini sakladığında, babasının cep telefonundan girip çok yüksek telefon faturalarına neden olanlar var. MMPORG’larla çocukları 12 yaşına kadar hiç tanıştırmama tavsiyesinde bulunuyoruz." "Neden televizyon bağımlılığı yok" sorusuna verdiği cevapta Şenormancı, internette aktif bir kullanımın karşılığında çok hızlı ve haz getiren bir cevap alınmasının, bağımlılığı oluşturmak açısından kritik olduğunu dile getirdi.

Bağımlılık kriterleri

Özellikle ergenlerin bütün başarı algılarını, kişilik saygılarını bir oyun üzerinden gerçekleştirebildiğini belirten Şenormancı, internet bağımlılığını tanımlayan 8 ölçütü şöyle sıraladı:

"- İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş (sürekli olarak interneti düşünme, internette yapılan aktivitelerin hayalini kurma, internette yapılması planlanan bir sonraki etkinliği düşünme, vb),

- İstenilen keyfi almak için giderek daha fazla oranda internet kullanma ihtiyacı duyma,

- İnternet kullanımını kontrol etme, azaltma ya da tamamen bırakmaya yönelik başarısız girişimlerin olması,

- İnternet kullanımının azaltılması ya da tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük veya kızgınlık hissedilmesi,

- Başlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma,

- Aşırı internet kullanımı nedeniyle aile, okul, iş ve arkadaş çevresiyle sorunlar yaşama, eğitim veya kariyer ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atma ya da kaybetme,

- Başkalarına (aile, arkadaşlar, terapist, vb) internette kalma süresi ile ilgili yalan söyleme,

- İnterneti sorunlardan kaçmak veya olumsuz duygulardan (örneğin, çaresizlik, suçluluk, çökkünlük, kaygı) uzaklaşmak için kullanma."

 Bu kriterlerden 5’inin bulunması durumunda bağımlılıktan söz edilebileceğini söyleyen Şenormancı, bağımlılık tanımını çok fazla genişleterek, her şeyi kolaylıkla bağımlılık kapsamında değerlendirmenin de tehlikeli olacağını vurguladı.

 Ömer Şenormancı, "3 ay önce açılan internet bağımlılığı polikliniğine şimdiye kadar 70 kişi başvurdu. Halihazırda 50 hasta takip ediyoruz" dedi.

-"İnternet bağımlılığı, başka hastalıklarla eş zamanlı ortaya çıkabiliyor"-

Hastane Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt da, altta yatan depresyon, kişilik bozuklukları gibi bazı psikiyatrik durumların, internet bağımlılığına yatkınlaştırıcı unsurlar olarak dikkati çektiğini belirterek, bağımlılığın çoğunlukla bu hastalıklarla eş zamanlı olarak ortaya çıktığını söyledi.

Bazı insanların genetik olarak bağımlılığa yatkınlığı bulunduğunu hatırlatan Kurt, özellikle ergenlik dönemindeki internet bağımlılığının, çocukların bütün varoluşunu bu kanaldan gerçekleştirmesine neden olduğunu ifade etti.

Kurt, bunun sosyal gelişimi, dil gelişimini, akran ilişkilerini olumsuz etkilediğini, bu durumda çocuklara sosyal hayat için gerekli becerileri sıfırdan kazandırmak için çalıştıklarını söyledi.

İnternet bağımlılığı konusunun, herkesin kolayca söz söyleyebileceği bir alan olduğunu belirten Kurt, çok ehil olmayan bazı danışmanlık ofislerinin bu konularda çalışmalar yapabildiğini ancak o kişilerin birçok vakayı gözden kaçırma ihtimali bulunduğunu anlattı.

"Tedavide asla mutlak yoksunluk hedeflemiyoruz çünkü gerçekçi değil"

İnternet Bağımlılığı Polikliniğinden Dr. Ramazan Konkan ise, internet bağımlılığının bazı alt grupları da bulunduğunu ifade ederek, bazı kişilerin sadece internette oyun oynadığını ve e-posta adresi bile bulunmadığını ya da aslında kumar bağımlısı olan bir kişinin bu bağımlılığı doyurmak için interneti kullanabildiğini anlattı.

Bağımlılığın tedavisi için kişinin internet üzerindeki kontrolünü artırmaya çalıştıklarına işaret eden Konkan, oyun sektörüne bakıldığında ise internet başından hiç kalkılmamasının teşvik ettiğini, uzak kalınan sürelerin oyunlarda kayıp anlamına geldiğini söyledi.

Ramazan Konkan, öğretmen bir hastalarının bütün derslerini tek güne sıkıştırdıktan sonra geri kalan tüm zamanını internet üzerinde sosyal ağlara ayırdığını dile getirdi.

Tedaviye ilişkin de bilgi veren Konkan, şöyle konuştu: "İlk önce kişinin öyküsünü alıyoruz. Nerede, ne zaman, ne kadar internete giriyor? İşini, derslerini etkiliyor mu? Aile ilişkileri nasıl etkileniyor? Buna benzer sorular soruyoruz. Sonrasında nereden başlayacağımıza karar veriyoruz. Bağımlı olduğunun hiç farkında değilse, önce farkındalık kazandırmaya çalışıyoruz. Değişim isteğini canlandırmaya çalışıyoruz. Asla mutlak yoksunluk hedeflemiyoruz çünkü bu gerçekçi değil. İnternet kişinin hayatında kalacak ama kontrolü kişininelinde olacak. İhtiyaca göre sosyal hayatı geliştirme, beceri geliştirme çalışmaları yapıyoruz. Bazı durumlarda ilaç kullanabiliyoruz. Ayrıca internet bağımlılığına yüksek depresyon gibi başka hastalıklar eşlik edebiliyor."

> İnternet yüzünden okulu bırakmışlar

Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi (BRSHH) İnternet Bağımlılığı Polikliniğinden Dr. Ömer Şenormancı, 3 ay önce açılan internet bağımlılığı polikliniğine şimdiye kadar 70 kişinin başvurduğunu ve halihazırda 50’nin üzerinde hastayı takip ettiklerini kaydetti.

internet bagimlilikŞenormancı, hastane başhekimliğinde düzenlenen, internet bağımlılığına ilişkin sohbet toplantısında yaptığı konuşmada, internet bağımlılığı tanımı için online geçirilen zamanın profesyonel amaçlı ve gerekli bir kullanım olmaması gerektiğini söyledi.

Kliniğe başvuranlara ilişkin olarak Şenormancı, şu bilgileri paylaştı: "Kliniğimize 20’li yaşlarda gençler geliyor. Önemli kısmı sadece internet yüzünden okulu bırakmış. Gençler daha çok binlerce kişinin aynı anda oynadığı ’devasa çok oyunculu çevrim içi rol yapma oyunları’na (MMPORG) yöneliyor. Örneğin birisi ’Rekorum 72 saat bilgisayar başından hiç kalkmamak’ diyor. Halbuki uzun süre hareketsiz oturmak, emboli riski yaratıyor. Uzakdoğu’da bu tür 10’un üzerinde vaka var. Genelde hastaları yakınları getiriyor çünkü kendileri kabullenmiyor. Diğer bağımlılıklarda da gördüğümüz gibi ’Asıl bir X ağabey var, bir de onu görseniz’ diyorlar. Ailesi kısıtlama getirdiğinde, bilgisayarı geri almak için annesine, babasına bıçak çekenler oluyor. Ailesi bilgisayarın fişini sakladığında, babasının cep telefonundan girip çok yüksek telefon faturalarına neden olanlar var. MMPORG’larla çocukları 12 yaşına kadar hiç tanıştırmama tavsiyesinde bulunuyoruz." "Neden televizyon bağımlılığı yok" sorusuna verdiği cevapta Şenormancı, internette aktif bir kullanımın karşılığında çok hızlı ve haz getiren bir cevap alınmasının, bağımlılığı oluşturmak açısından kritik olduğunu dile getirdi.

Bağımlılık kriterleri

Özellikle ergenlerin bütün başarı algılarını, kişilik saygılarını bir oyun üzerinden gerçekleştirebildiğini belirten Şenormancı, internet bağımlılığını tanımlayan 8 ölçütü şöyle sıraladı:

"- İnternet ile ilgili aşırı zihinsel uğraş (sürekli olarak interneti düşünme, internette yapılan aktivitelerin hayalini kurma, internette yapılması planlanan bir sonraki etkinliği düşünme, vb),

- İstenilen keyfi almak için giderek daha fazla oranda internet kullanma ihtiyacı duyma,

- İnternet kullanımını kontrol etme, azaltma ya da tamamen bırakmaya yönelik başarısız girişimlerin olması,

- İnternet kullanımının azaltılması ya da tamamen kesilmesi durumunda huzursuzluk, çökkünlük veya kızgınlık hissedilmesi,

- Başlangıçta planlanandan daha uzun süre internette kalma,

- Aşırı internet kullanımı nedeniyle aile, okul, iş ve arkadaş çevresiyle sorunlar yaşama, eğitim veya kariyer ile ilgili bir fırsatı tehlikeye atma ya da kaybetme,

- Başkalarına (aile, arkadaşlar, terapist, vb) internette kalma süresi ile ilgili yalan söyleme,

- İnterneti sorunlardan kaçmak veya olumsuz duygulardan (örneğin, çaresizlik, suçluluk, çökkünlük, kaygı) uzaklaşmak için kullanma."

 Bu kriterlerden 5’inin bulunması durumunda bağımlılıktan söz edilebileceğini söyleyen Şenormancı, bağımlılık tanımını çok fazla genişleterek, her şeyi kolaylıkla bağımlılık kapsamında değerlendirmenin de tehlikeli olacağını vurguladı.

 Ömer Şenormancı, "3 ay önce açılan internet bağımlılığı polikliniğine şimdiye kadar 70 kişi başvurdu. Halihazırda 50 hasta takip ediyoruz" dedi.

-"İnternet bağımlılığı, başka hastalıklarla eş zamanlı ortaya çıkabiliyor"-

Hastane Başhekimi Doç. Dr. Erhan Kurt da, altta yatan depresyon, kişilik bozuklukları gibi bazı psikiyatrik durumların, internet bağımlılığına yatkınlaştırıcı unsurlar olarak dikkati çektiğini belirterek, bağımlılığın çoğunlukla bu hastalıklarla eş zamanlı olarak ortaya çıktığını söyledi.

Bazı insanların genetik olarak bağımlılığa yatkınlığı bulunduğunu hatırlatan Kurt, özellikle ergenlik dönemindeki internet bağımlılığının, çocukların bütün varoluşunu bu kanaldan gerçekleştirmesine neden olduğunu ifade etti.

Kurt, bunun sosyal gelişimi, dil gelişimini, akran ilişkilerini olumsuz etkilediğini, bu durumda çocuklara sosyal hayat için gerekli becerileri sıfırdan kazandırmak için çalıştıklarını söyledi.

İnternet bağımlılığı konusunun, herkesin kolayca söz söyleyebileceği bir alan olduğunu belirten Kurt, çok ehil olmayan bazı danışmanlık ofislerinin bu konularda çalışmalar yapabildiğini ancak o kişilerin birçok vakayı gözden kaçırma ihtimali bulunduğunu anlattı.

"Tedavide asla mutlak yoksunluk hedeflemiyoruz çünkü gerçekçi değil"

İnternet Bağımlılığı Polikliniğinden Dr. Ramazan Konkan ise, internet bağımlılığının bazı alt grupları da bulunduğunu ifade ederek, bazı kişilerin sadece internette oyun oynadığını ve e-posta adresi bile bulunmadığını ya da aslında kumar bağımlısı olan bir kişinin bu bağımlılığı doyurmak için interneti kullanabildiğini anlattı.

Bağımlılığın tedavisi için kişinin internet üzerindeki kontrolünü artırmaya çalıştıklarına işaret eden Konkan, oyun sektörüne bakıldığında ise internet başından hiç kalkılmamasının teşvik ettiğini, uzak kalınan sürelerin oyunlarda kayıp anlamına geldiğini söyledi.

Ramazan Konkan, öğretmen bir hastalarının bütün derslerini tek güne sıkıştırdıktan sonra geri kalan tüm zamanını internet üzerinde sosyal ağlara ayırdığını dile getirdi.

Tedaviye ilişkin de bilgi veren Konkan, şöyle konuştu: "İlk önce kişinin öyküsünü alıyoruz. Nerede, ne zaman, ne kadar internete giriyor? İşini, derslerini etkiliyor mu? Aile ilişkileri nasıl etkileniyor? Buna benzer sorular soruyoruz. Sonrasında nereden başlayacağımıza karar veriyoruz. Bağımlı olduğunun hiç farkında değilse, önce farkındalık kazandırmaya çalışıyoruz. Değişim isteğini canlandırmaya çalışıyoruz. Asla mutlak yoksunluk hedeflemiyoruz çünkü bu gerçekçi değil. İnternet kişinin hayatında kalacak ama kontrolü kişininelinde olacak. İhtiyaca göre sosyal hayatı geliştirme, beceri geliştirme çalışmaları yapıyoruz. Bazı durumlarda ilaç kullanabiliyoruz. Ayrıca internet bağımlılığına yüksek depresyon gibi başka hastalıklar eşlik edebiliyor."

Son Güncelleme: Cuma, 24 Şubat 2012 12:55

Gösterim: 2287


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.