Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
12 yıllık kesintili eğitim sistemi Meclis’te görüşülmeye devam ederken yeni gelişmeler yaşanıyor. Müfredata Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için seçmeli dersler konulacak. Alevilerin yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler işlenecek.
Meclis Milli Eğitim Komisyonu'nda görüşmeleri süren 12 yıllık eğitimle, müfredatta önemli değişiklikler olacak. İlköğretim ikinci kademesinde seçmeli dersler olacak. Seçmeli dersleri, MEB Talim ve Terbiye Kurulu belirleyecek. Kurul, seçmeli dersler listesi hazırlayacak. Ortaokulda Kur'an-ı Kerim ve Arapça dersleri seçmeli olarak sunulacak. Dinî eğitim, mevcut uygulamadan farklılık gösterecek. Din dersi yalnızca Sünnilere yönelik olmayacak. Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için de seçmeli dersler getirilecek. Özellikle zorunlu din dersine karşı çıkan Aleviler için müfredata, yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler konulacak. Ayrıca spora yeteneği olan öğrencilere beden eğitimi dersinin yanı sıra spor saatleri seçmeli ders olarak sunulacak. Müzikle ilgilenen öğrenciler piyano, keman, solistlik gibi seçmeli dersler alacak. Yabancı dil alanında seçmeli dersler de konulacak. Mevcut ilköğretim müfredatı ile ilköğretim birinci kademe müfredatı aynı olacak. Dersler değişmeyecek. Bu kademede seçmeli ders veya bir mesleğe yönelik yönlendirme olmayacak.
Alevi nüfusun yoğun olduğu yerlerde Alevi öğretisini anlatan seçmeli dersler konulacağını söyleyen Alt Komisyon Başkanı ve AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, "Alevi nüfusun yoğun olduğu yerlerde, örneğin Hacıbektaş ilçesinde öğrencilere Sünni dayatması olmamalı. Bu öğrencilere Alevi öğretisini anlatalım. Anayasa'da zorunlu din dersine karşılık bunun seçmeli olarak her öğrencinin kendi kökenine, tercihine uygun olarak düzenlenmesi taraftarıyım." diye konuştu.
Meclis'te Kürtçe seçmeli ders de gündemde
12 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesini öngören yasa teklifinin Meclis Milli Eğitim Komisyonu'ndaki görüşmeleri sürerken Kürtçenin seçmeli ders olabileceğine yönelik iddialar ortaya atıldı. Teklifin 9 maddesinin seçmeli derslere imkân veriyor olması, Kürtçenin de bu kapsamda seçmeli ders olabileceği beklentisine yol açtı. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ise Kürtçeli seçmeli dersin ayrı bir konu olduğunu belirterek, iddiaları doğrulamadı. Komisyonda ilköğretim birinci kademe yerine ilkokul, ilköğretim ikinci kademe yerine de ortaokul ifadesi getirildi. Teklif yasalaşırsa 8 yıl kesintisiz eğitim sonrası kullanılan ilköğretim okulu ifadesi tarihe karışırken, eski ilkokul ve ortaokul sistemine dönülmüş olacak.
(zaman)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
12 yıllık kesintili eğitim sistemi Meclis’te görüşülmeye devam ederken yeni gelişmeler yaşanıyor. Müfredata Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için seçmeli dersler konulacak. Alevilerin yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler işlenecek.
Meclis Milli Eğitim Komisyonu'nda görüşmeleri süren 12 yıllık eğitimle, müfredatta önemli değişiklikler olacak. İlköğretim ikinci kademesinde seçmeli dersler olacak. Seçmeli dersleri, MEB Talim ve Terbiye Kurulu belirleyecek. Kurul, seçmeli dersler listesi hazırlayacak. Ortaokulda Kur'an-ı Kerim ve Arapça dersleri seçmeli olarak sunulacak. Dinî eğitim, mevcut uygulamadan farklılık gösterecek. Din dersi yalnızca Sünnilere yönelik olmayacak. Aleviler, Süryaniler, Hıristiyanlar ve Museviler için de seçmeli dersler getirilecek. Özellikle zorunlu din dersine karşı çıkan Aleviler için müfredata, yoğun yaşadıkları bölgelerde Aleviliği anlatan seçmeli dersler konulacak. Ayrıca spora yeteneği olan öğrencilere beden eğitimi dersinin yanı sıra spor saatleri seçmeli ders olarak sunulacak. Müzikle ilgilenen öğrenciler piyano, keman, solistlik gibi seçmeli dersler alacak. Yabancı dil alanında seçmeli dersler de konulacak. Mevcut ilköğretim müfredatı ile ilköğretim birinci kademe müfredatı aynı olacak. Dersler değişmeyecek. Bu kademede seçmeli ders veya bir mesleğe yönelik yönlendirme olmayacak.
Alevi nüfusun yoğun olduğu yerlerde Alevi öğretisini anlatan seçmeli dersler konulacağını söyleyen Alt Komisyon Başkanı ve AK Parti Kocaeli Milletvekili Fikri Işık, "Alevi nüfusun yoğun olduğu yerlerde, örneğin Hacıbektaş ilçesinde öğrencilere Sünni dayatması olmamalı. Bu öğrencilere Alevi öğretisini anlatalım. Anayasa'da zorunlu din dersine karşılık bunun seçmeli olarak her öğrencinin kendi kökenine, tercihine uygun olarak düzenlenmesi taraftarıyım." diye konuştu.
Meclis'te Kürtçe seçmeli ders de gündemde
12 yıllık kesintisiz eğitime geçilmesini öngören yasa teklifinin Meclis Milli Eğitim Komisyonu'ndaki görüşmeleri sürerken Kürtçenin seçmeli ders olabileceğine yönelik iddialar ortaya atıldı. Teklifin 9 maddesinin seçmeli derslere imkân veriyor olması, Kürtçenin de bu kapsamda seçmeli ders olabileceği beklentisine yol açtı. Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer ise Kürtçeli seçmeli dersin ayrı bir konu olduğunu belirterek, iddiaları doğrulamadı. Komisyonda ilköğretim birinci kademe yerine ilkokul, ilköğretim ikinci kademe yerine de ortaokul ifadesi getirildi. Teklif yasalaşırsa 8 yıl kesintisiz eğitim sonrası kullanılan ilköğretim okulu ifadesi tarihe karışırken, eski ilkokul ve ortaokul sistemine dönülmüş olacak.
(zaman)
Son Güncelleme: Perşembe, 08 Mart 2012 09:29
Gösterim: 2253
Yeni eğitim yasası "4+4+4" ile ilgili açıklamalarda bulunan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 12 saat konuşarak bu sistemi protesto eden CHP'li Özkoç'la ilgili, herkesin fikrini beyan etmesi gerektiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ilköğretim birinci ve ikinci kademe arasında sınav olacağını söylemenin hayali olduğunu belirterek, "İlköğretimin birinci kademesi ile ikinci kademesi arasında Türkiye'de fırsat eşitliği konusunda bir sorun yoktur. Türkiye'nin en ücra yerinde de ilköğretim okulu vardır. 4 yıllık ve 8 yıllık da eğitim yapacak kadar dersliğimiz vardır, öğretmenimiz vardır. Şimdi teknolojik altyapı itibariyle sosyal eşitlik sağlayacak bir nitelik kazanmaya başlamıştır. Daha da önemlisi ilköğretim okullarında birinci ve ikinci kademe arasında nitelik farkı itibariyle sorun yoktur" dedi.
Milli Eğitim Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, 12 yıllık zorunlu eğitimi öngören 'İlköğretim ve Eğitimi Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine devam ediyor. Dün CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un 12 saatlik konuşmasının ardından teklifin birinci maddesi kabul edilmişti. Bugünkü toplantıda ise Komisyon Başkanı Nabi Avcı, dün sıra gelmeyen komisyon üyelerine söz vereceğini, ancak konuşmaların 'makul bir zamanda' bitirilmesi ricasında bulunduğunu söyledi.
CHP'li vekillerin tepkisi üzerine Avcı, bunun bir süre sınırlaması olmadığını söyledi.
"KADINLAR ADINA TEKLİFİN GERİ ÇEKİLMESİNİ İSTİYORUZ"
İlk sözü alan CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, dün Adalet Komisyonu'nda kadına yönelik şiddetin önlemesine dair tasarının kabul edildiğini belirterek, "Böylesi bir çalışmayı yaparken bu4+4+4 yasa teklifiyle kadınların ve kız çocuklarının eğitimden ötelenmesine ve mesleki eğitime yönlendireceğiz derken, örgün eğitimden uzaklaştırılması, evlere kapatılması ve üniversiteye ulaşamaması gibi sonuçları düşündüğümüz için öncelikle bu teklifin kadınlar adına geri çekilmesini istiyoruz" dedi.
Dün CHP'li Özkoç'un 12 saatlik konuşmasına işaret eden Yılmaz, yapılanın demokratik bir direnme olduğunu söyledi. Bu direnmeyi çocuklar ve kadınlar adına yapmaya hakları olduğunu kaydeden Yılmaz, "Yani 'biz size istediğiniz kadar konuşma fırsatı veririz, ama istediğimiz düzenlemeyi de yaparız, çoğunluk bizde' anlayışının kesinlikle olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Yani çoğunluğun diktatörlüğü yenire, çoğulculuk anlayışıyla hep beraber uzlaşarak bir sistemi yaratmaya çalışmamız lazım. Neticede
çocuklarımızın geleceğine yönelik kararlar veriyoruz burada" diye konuştu.
Bu yasa teklifinin ilk haliyle da şu anki haliyle de cumhuriyet devrimleriyle kazanılmış olan eğitim sistemindeki tüm gelişmelerin geriye döndürülmesine yönelik bir çalışma olduğunu ve bu türden çalışmaların da bir 'karşı devrim'e yönelik olduğunu belirten Yılmaz, "Örneğin milli eğitimin amaçları arasından 'Atatürk ilkelerine uygun nesiller yetiştirmek' amacı çıkartılmıştır. Bunun çıkartılmasını anlayabilmiş değiliz. Atatürk, bu ülkede bağımsızlık savaşının verilmesinde, çağdaş Türkiye'nin
geliştirilmesine rağmen onun ismi ve ilkelerinin milli eğitim amaçlarından çıkartılmasını inanın anlayabilmiş değiliz. Arapçanın gelecek yıldan itibaren, 4. sınıftan itibaren seçmeli ders olmasını da anlamış değiliz. Biz Latin harflerini kabul etmişiz ve yıllardır böyle bir eğitim sistemimiz varken, Arapçanın yeniden seçmeli ders olması gerişe dönüş olarak anlaşılacaktır" dedi.
Ulusal bayramların kutlanmasını sınırlandırılması ve Gençliğe Hitabenin tartışılmasının da aynı nitelikte bir karşı devrim girişimi olduğunu belirten Yılmaz, "Başbakan 'dindar ve kindar nesiller yetiştireceğiz' dedi. Verdiği mesaj de böyle bir mesajdı. Eğitimde bir dizayn çalışması, kendi istediğiniz gibi bir eğitim sistemi oluşturmak istediğinizi düşünüyoruz. Bilimsel değil, dogmatik ve siyasi iktidarınıza uygun nesiller oluşturmak istiyorsunuz" diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Yeni eğitim yasası "4+4+4" ile ilgili açıklamalarda bulunan Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 12 saat konuşarak bu sistemi protesto eden CHP'li Özkoç'la ilgili, herkesin fikrini beyan etmesi gerektiğini söyledi.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, ilköğretim birinci ve ikinci kademe arasında sınav olacağını söylemenin hayali olduğunu belirterek, "İlköğretimin birinci kademesi ile ikinci kademesi arasında Türkiye'de fırsat eşitliği konusunda bir sorun yoktur. Türkiye'nin en ücra yerinde de ilköğretim okulu vardır. 4 yıllık ve 8 yıllık da eğitim yapacak kadar dersliğimiz vardır, öğretmenimiz vardır. Şimdi teknolojik altyapı itibariyle sosyal eşitlik sağlayacak bir nitelik kazanmaya başlamıştır. Daha da önemlisi ilköğretim okullarında birinci ve ikinci kademe arasında nitelik farkı itibariyle sorun yoktur" dedi.
Milli Eğitim Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu, 12 yıllık zorunlu eğitimi öngören 'İlköğretim ve Eğitimi Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin görüşmelerine devam ediyor. Dün CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un 12 saatlik konuşmasının ardından teklifin birinci maddesi kabul edilmişti. Bugünkü toplantıda ise Komisyon Başkanı Nabi Avcı, dün sıra gelmeyen komisyon üyelerine söz vereceğini, ancak konuşmaların 'makul bir zamanda' bitirilmesi ricasında bulunduğunu söyledi.
CHP'li vekillerin tepkisi üzerine Avcı, bunun bir süre sınırlaması olmadığını söyledi.
"KADINLAR ADINA TEKLİFİN GERİ ÇEKİLMESİNİ İSTİYORUZ"
İlk sözü alan CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz, dün Adalet Komisyonu'nda kadına yönelik şiddetin önlemesine dair tasarının kabul edildiğini belirterek, "Böylesi bir çalışmayı yaparken bu4+4+4 yasa teklifiyle kadınların ve kız çocuklarının eğitimden ötelenmesine ve mesleki eğitime yönlendireceğiz derken, örgün eğitimden uzaklaştırılması, evlere kapatılması ve üniversiteye ulaşamaması gibi sonuçları düşündüğümüz için öncelikle bu teklifin kadınlar adına geri çekilmesini istiyoruz" dedi.
Dün CHP'li Özkoç'un 12 saatlik konuşmasına işaret eden Yılmaz, yapılanın demokratik bir direnme olduğunu söyledi. Bu direnmeyi çocuklar ve kadınlar adına yapmaya hakları olduğunu kaydeden Yılmaz, "Yani 'biz size istediğiniz kadar konuşma fırsatı veririz, ama istediğimiz düzenlemeyi de yaparız, çoğunluk bizde' anlayışının kesinlikle olmaması gerektiğini düşünüyoruz. Yani çoğunluğun diktatörlüğü yenire, çoğulculuk anlayışıyla hep beraber uzlaşarak bir sistemi yaratmaya çalışmamız lazım. Neticede
çocuklarımızın geleceğine yönelik kararlar veriyoruz burada" diye konuştu.
Bu yasa teklifinin ilk haliyle da şu anki haliyle de cumhuriyet devrimleriyle kazanılmış olan eğitim sistemindeki tüm gelişmelerin geriye döndürülmesine yönelik bir çalışma olduğunu ve bu türden çalışmaların da bir 'karşı devrim'e yönelik olduğunu belirten Yılmaz, "Örneğin milli eğitimin amaçları arasından 'Atatürk ilkelerine uygun nesiller yetiştirmek' amacı çıkartılmıştır. Bunun çıkartılmasını anlayabilmiş değiliz. Atatürk, bu ülkede bağımsızlık savaşının verilmesinde, çağdaş Türkiye'nin
geliştirilmesine rağmen onun ismi ve ilkelerinin milli eğitim amaçlarından çıkartılmasını inanın anlayabilmiş değiliz. Arapçanın gelecek yıldan itibaren, 4. sınıftan itibaren seçmeli ders olmasını da anlamış değiliz. Biz Latin harflerini kabul etmişiz ve yıllardır böyle bir eğitim sistemimiz varken, Arapçanın yeniden seçmeli ders olması gerişe dönüş olarak anlaşılacaktır" dedi.
Ulusal bayramların kutlanmasını sınırlandırılması ve Gençliğe Hitabenin tartışılmasının da aynı nitelikte bir karşı devrim girişimi olduğunu belirten Yılmaz, "Başbakan 'dindar ve kindar nesiller yetiştireceğiz' dedi. Verdiği mesaj de böyle bir mesajdı. Eğitimde bir dizayn çalışması, kendi istediğiniz gibi bir eğitim sistemi oluşturmak istediğinizi düşünüyoruz. Bilimsel değil, dogmatik ve siyasi iktidarınıza uygun nesiller oluşturmak istiyorsunuz" diye konuştu.
Son Güncelleme: Perşembe, 08 Mart 2012 00:57
Gösterim: 1890
Okul müdürü polislerle bir olup sınıfı bastı ve öğrencilerin evlerinden getirdiği yiyecekleri toplattı.
İstanbul İsmail Erez Endüstri Meslek Lisesi'nde öğrenciler, pazartesi gününden itibaren kantinde uygulanan yüksek fiyat politikasını ve kantinde satılan yiyeceklerin lezzetsiz oluşunu protesto etmek amacıyla kantin boykotuna başladılar. Okul kantinindeki fiyatları protesto eden öğrenciler, evlerinden yetirdikleri yiyecekleri yemek istedi. Ancak, okul müdürü polislerle sınıfı basıp yiyecekler toplatıldı. Protestocu bir öğrencinin okuldan ayrılması istendi.
Boykota katılanlardan lise 3 öğrencisi A.Y, bugün okula sivil polislerin geldiğini ve evlerinden getirdikleri yiyecekleri yemelerinin engellendiğini söyledi. A.Y, yaptığı açıklamada, pazartesi günü okul kantinindeki kötü yiyecekler ve yüksek fiyatlar nedeniyle bildiri dağıttıklarını söyledi. Ardından bugün için boykot kararı aldıklarını ifade eden A.Y, on dakikalık ders arasında sınıfta bulunan sıraları birleştirerek, evden getirdikleri peynir, zeytin, ekmek gibi yiyecekleri ortaya koyup hep birlikte yemeye başladıklarını söyledi. "O sırada okul müdürü, üç öğretmen ve üç sivil polis sınıfa girerek yaptığımız şeyin yasak olduğunu ve yiyecekleri derhal toplamamızı istediler. Bunun üstüne ben karşı çıktım ve kendi yemeklerimizi yemenin yasak olamayacağını, okul yönetimi tarafından sınıfa polislerin sokulmasının ise sadece tehdit amaçlı olduğunu söyledim. Bunun üstüne sınıftaki diğer öğrenciler başka sınıflara gönderildi ve ben tek başıma kaldım. Sonra beni çıkartıp müdürün odasına götürürlerken birkaç polis daha geldi."
‘Okuldan almazsanız polise veririz’
A.Y, bu eylemi tek başına organize etmediğini, tüm sınıfın hatta okuldaki öğrencilerin de çok büyük bölümünün destek verdiğini söyledi. Sınıfta polislere ve müdüre karşı çıktığı için tüm olayı kendi üstüne kaldığını ifade eden A.Y, ailesinin okula çağrıldığını belirtti. "Öğlene doğru annem ve babam okula geldi. Okul yönetimi, ailem okula gelince beni okuldan almalarını istedi. Müdür, okuldan alınmamam durumunda beni polislere vereceğini söyleyerek tehdit etti. Ailem de düşüneceklerini söyledi."
(milliyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Okul müdürü polislerle bir olup sınıfı bastı ve öğrencilerin evlerinden getirdiği yiyecekleri toplattı.
İstanbul İsmail Erez Endüstri Meslek Lisesi'nde öğrenciler, pazartesi gününden itibaren kantinde uygulanan yüksek fiyat politikasını ve kantinde satılan yiyeceklerin lezzetsiz oluşunu protesto etmek amacıyla kantin boykotuna başladılar. Okul kantinindeki fiyatları protesto eden öğrenciler, evlerinden yetirdikleri yiyecekleri yemek istedi. Ancak, okul müdürü polislerle sınıfı basıp yiyecekler toplatıldı. Protestocu bir öğrencinin okuldan ayrılması istendi.
Boykota katılanlardan lise 3 öğrencisi A.Y, bugün okula sivil polislerin geldiğini ve evlerinden getirdikleri yiyecekleri yemelerinin engellendiğini söyledi. A.Y, yaptığı açıklamada, pazartesi günü okul kantinindeki kötü yiyecekler ve yüksek fiyatlar nedeniyle bildiri dağıttıklarını söyledi. Ardından bugün için boykot kararı aldıklarını ifade eden A.Y, on dakikalık ders arasında sınıfta bulunan sıraları birleştirerek, evden getirdikleri peynir, zeytin, ekmek gibi yiyecekleri ortaya koyup hep birlikte yemeye başladıklarını söyledi. "O sırada okul müdürü, üç öğretmen ve üç sivil polis sınıfa girerek yaptığımız şeyin yasak olduğunu ve yiyecekleri derhal toplamamızı istediler. Bunun üstüne ben karşı çıktım ve kendi yemeklerimizi yemenin yasak olamayacağını, okul yönetimi tarafından sınıfa polislerin sokulmasının ise sadece tehdit amaçlı olduğunu söyledim. Bunun üstüne sınıftaki diğer öğrenciler başka sınıflara gönderildi ve ben tek başıma kaldım. Sonra beni çıkartıp müdürün odasına götürürlerken birkaç polis daha geldi."
‘Okuldan almazsanız polise veririz’
A.Y, bu eylemi tek başına organize etmediğini, tüm sınıfın hatta okuldaki öğrencilerin de çok büyük bölümünün destek verdiğini söyledi. Sınıfta polislere ve müdüre karşı çıktığı için tüm olayı kendi üstüne kaldığını ifade eden A.Y, ailesinin okula çağrıldığını belirtti. "Öğlene doğru annem ve babam okula geldi. Okul yönetimi, ailem okula gelince beni okuldan almalarını istedi. Müdür, okuldan alınmamam durumunda beni polislere vereceğini söyleyerek tehdit etti. Ailem de düşüneceklerini söyledi."
(milliyet)
Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 17:56
Gösterim: 1556
Mehmet Tezkan - Milliyet
Milli iradeyim, memleketin her taşıyla istediğim gibi oynarım mı demek?
Kimseyi dinlemem, bildiğimi okurum mu demek?
Güç bendeyse, eğitim meğitim anlamam bir gecede bütün sistemi altüst ederim mi demek?
Demokrasilerde yüzde 50’nin anlamı bu mu?
Tercümesi..
Astığım astık kestiğim kestik midir?
*
Şu eğitimde olanlara bakın..
AKP milletvekilleri yasa teklifi verdi.. Eğitim sistemi 4+4+4 olsun dedi..
İlk dört yıldan sonra eve dönüşün, evde oturmanın kapısını açtılar.. Televizyondan eğitim işin kılıfıydı..
Yersen kısmı..
Kendi partilerinin Milli Eğitim Bakanı bile yok artık daha neler dedi..
Evde eğitim dört yıl ötelendi.. Sekizinci yıldan sonraya atıldı..
Demek ki üzerinde çalışılmamış.. Düşünülüp taşınılmamış..
Teklif gol amaçlı hazırlanmış..
İyi de gol kimin kalesine..
Söyleyeyim..
Gol, 9, 10 yaşındaki çocukların kalesine girecekti.. Direkten döndü..
*
Teklif komisyona geldi, altından başka şeyler de çıktı.. Gazeteler yazıyor, televizyonlar söylüyor eğitim sistemi sil baştan!..
Düz liseler Anadolu lisesi gibi olacakmış, SBS kalkacakmış, ders notlarına göre lise belirlenecekmiş, meslek liseleri ile imam hatipler aynı çatının altından çıkarılacakmış..
Mış, mış, mış..
Hazırlık!..
Bu işleri yapmak için yeterli bina, öğretmen var mı? Geçtim onları eğitim planı var mı?
Hak getire..
Kervan yolda düzülür taktiği..
İlk dört yılda ne okunacağı bile belli değil.. İkinci dört yılda ne olacağını ise kimse bilmiyor.. Yarın iktidar partisi bir önerge verir işin rengi bambaşka olur..
*
Peki bütün bunlar niye oluyor?
İmam hatibe yol açmak için.. Mesleki eğitime ağırlık vermek içindir desem..
Değil..
10 yaşında meslek eğitimi mi başlar?
Başlasa başlasa çıraklık eğitimi başlar..
Aslında İmam hatip eğitiminin de o yaşta başlamaması lazım.. Katsayı sorunu ortadan kalktığına göre sıkıntı bitti..
Ama mesele o değil..
Mesele eğitim sistemini ikiye ayırmak.. Din eğitimi veren okullarla din eğitimi vermeyen okullar ayrımına gitmek..
Erken yaşlarda ayırmak.. Olan bitenin anlamı bu..
Pattadak gündeme getirilmesinin..
İmam Hatipler niye kuruldu?
Yenilere hak veriyorum ama eskilerin şikâyet etmesini anlamıyorum.. 1970’li yılların mezunlarından söz ediyorum..
İmam Hatipler siyasetin odağına oturmamışken.. Arka bahçe ilan edilmemişken.. Siyasal İslam tanımı gündemin kıyısında köşesinde yokken..
İmam hatipte okuyanlar bugün ‘bizi üniversiteye almamışlardı’ diye dert yanıyor..
Siyasi nedenlerle istedikleri üniversiteye sokulmamışlar vurgusu yapıyorlar..
Yapıyorlar ama mesele pek öyle değil..
Doğrudur, İmam hatip mezunları istedikleri üniversiteye giremiyordu..
Çünkü; o okullar imam yetiştirmek için kurulmuştu.. Meslek okuluydu.. Memleketin okumuş yazmış imamlara ihtiyacı vardı..
Okumuş yazmış, aydın imam bulmak zordu..
*
Başbakan dün; ‘üniversiteye girebilmek için kendisinden lise diploması da istendiğini’ söyleyerek imam hatip mezunlarına haksızlık yapıldığını ima etti..
Tamam da bu imam hatiplere özgü bi durum değildi ki..
Meslek okuluna giren herkesin başına gelen durumdu.. Benim de başıma geldi.. Maçka Meslek Lisesi’nin elektronik bölümüne girdim.. Dediler ki; bu okulu bitirirsen istediğin üniversiteye gidemezsin..
Niyeymiş!
Burası meslek okulu..
Ne yapmam lazım dedim..
Lise diploması da alman lazım dediler.. Bir yıl fazla okudum lise diploması da aldım..
*
İmam Hatip mezunlarına ilahiyat fakültesine gitme hakkı tanınıyordu..
Bizlere de elektronik, elektrik bölümlerine..
Doktor olmak, hâkim, savcı olmak, kaymakam olmak, ekonomist olmak istiyorum dersen git lise diploması al diyorlardı..
Doğrusu da oydu..
Çünkü devlet bizlere daha fazla para harcıyordu..
Yarı yolda cayan.. Benim gibi.. Elektronikçi, elektrikçi, motorcu, torna tesviyeci, marangoz veya imam olmak için yola çıkıp sonradan vazgeçen zorluğa katlanacaktı..
Katlandık..
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Mehmet Tezkan - Milliyet
Milli iradeyim, memleketin her taşıyla istediğim gibi oynarım mı demek?
Kimseyi dinlemem, bildiğimi okurum mu demek?
Güç bendeyse, eğitim meğitim anlamam bir gecede bütün sistemi altüst ederim mi demek?
Demokrasilerde yüzde 50’nin anlamı bu mu?
Tercümesi..
Astığım astık kestiğim kestik midir?
*
Şu eğitimde olanlara bakın..
AKP milletvekilleri yasa teklifi verdi.. Eğitim sistemi 4+4+4 olsun dedi..
İlk dört yıldan sonra eve dönüşün, evde oturmanın kapısını açtılar.. Televizyondan eğitim işin kılıfıydı..
Yersen kısmı..
Kendi partilerinin Milli Eğitim Bakanı bile yok artık daha neler dedi..
Evde eğitim dört yıl ötelendi.. Sekizinci yıldan sonraya atıldı..
Demek ki üzerinde çalışılmamış.. Düşünülüp taşınılmamış..
Teklif gol amaçlı hazırlanmış..
İyi de gol kimin kalesine..
Söyleyeyim..
Gol, 9, 10 yaşındaki çocukların kalesine girecekti.. Direkten döndü..
*
Teklif komisyona geldi, altından başka şeyler de çıktı.. Gazeteler yazıyor, televizyonlar söylüyor eğitim sistemi sil baştan!..
Düz liseler Anadolu lisesi gibi olacakmış, SBS kalkacakmış, ders notlarına göre lise belirlenecekmiş, meslek liseleri ile imam hatipler aynı çatının altından çıkarılacakmış..
Mış, mış, mış..
Hazırlık!..
Bu işleri yapmak için yeterli bina, öğretmen var mı? Geçtim onları eğitim planı var mı?
Hak getire..
Kervan yolda düzülür taktiği..
İlk dört yılda ne okunacağı bile belli değil.. İkinci dört yılda ne olacağını ise kimse bilmiyor.. Yarın iktidar partisi bir önerge verir işin rengi bambaşka olur..
*
Peki bütün bunlar niye oluyor?
İmam hatibe yol açmak için.. Mesleki eğitime ağırlık vermek içindir desem..
Değil..
10 yaşında meslek eğitimi mi başlar?
Başlasa başlasa çıraklık eğitimi başlar..
Aslında İmam hatip eğitiminin de o yaşta başlamaması lazım.. Katsayı sorunu ortadan kalktığına göre sıkıntı bitti..
Ama mesele o değil..
Mesele eğitim sistemini ikiye ayırmak.. Din eğitimi veren okullarla din eğitimi vermeyen okullar ayrımına gitmek..
Erken yaşlarda ayırmak.. Olan bitenin anlamı bu..
Pattadak gündeme getirilmesinin..
İmam Hatipler niye kuruldu?
Yenilere hak veriyorum ama eskilerin şikâyet etmesini anlamıyorum.. 1970’li yılların mezunlarından söz ediyorum..
İmam Hatipler siyasetin odağına oturmamışken.. Arka bahçe ilan edilmemişken.. Siyasal İslam tanımı gündemin kıyısında köşesinde yokken..
İmam hatipte okuyanlar bugün ‘bizi üniversiteye almamışlardı’ diye dert yanıyor..
Siyasi nedenlerle istedikleri üniversiteye sokulmamışlar vurgusu yapıyorlar..
Yapıyorlar ama mesele pek öyle değil..
Doğrudur, İmam hatip mezunları istedikleri üniversiteye giremiyordu..
Çünkü; o okullar imam yetiştirmek için kurulmuştu.. Meslek okuluydu.. Memleketin okumuş yazmış imamlara ihtiyacı vardı..
Okumuş yazmış, aydın imam bulmak zordu..
*
Başbakan dün; ‘üniversiteye girebilmek için kendisinden lise diploması da istendiğini’ söyleyerek imam hatip mezunlarına haksızlık yapıldığını ima etti..
Tamam da bu imam hatiplere özgü bi durum değildi ki..
Meslek okuluna giren herkesin başına gelen durumdu.. Benim de başıma geldi.. Maçka Meslek Lisesi’nin elektronik bölümüne girdim.. Dediler ki; bu okulu bitirirsen istediğin üniversiteye gidemezsin..
Niyeymiş!
Burası meslek okulu..
Ne yapmam lazım dedim..
Lise diploması da alman lazım dediler.. Bir yıl fazla okudum lise diploması da aldım..
*
İmam Hatip mezunlarına ilahiyat fakültesine gitme hakkı tanınıyordu..
Bizlere de elektronik, elektrik bölümlerine..
Doktor olmak, hâkim, savcı olmak, kaymakam olmak, ekonomist olmak istiyorum dersen git lise diploması al diyorlardı..
Doğrusu da oydu..
Çünkü devlet bizlere daha fazla para harcıyordu..
Yarı yolda cayan.. Benim gibi.. Elektronikçi, elektrikçi, motorcu, torna tesviyeci, marangoz veya imam olmak için yola çıkıp sonradan vazgeçen zorluğa katlanacaktı..
Katlandık..
Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 20:15
Gösterim: 1723
Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin, Sabancı Vakfı desteğiyle 54 ilde yürüttüğü "Çocuk Gelinler"projesi kapsamında toplanan imzalar yarın Meclis'e sunuluyor.
Eğitim çağındaki çocukların baskı ve zor kullanılarak evlendirilmesiyle gündeme gelen ‘çocuk gelinler’ Türkiye’de yarayan bir kana olmaya devam ediyor. Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin, Sabancı Vakfı desteğiyle 54 ilde yürüttüğü "Çocuk Gelinler" projesinde bugüne dek binlerce imza toplandı. Çocuk evliliklerine dair yasal düzenlemelerin yapılması, reşit olmayanların evliliğine izin verilmemesi ve bu toplumsal sorunun çözümü için somut adımlar atılması talebiyle düzenlenen kampanyada toplanan imzalar TBMM'ye, ilgili bakanlıklar ve komisyonlara iletilecek.
Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre, 18 yaşına kadar her birey çocuktur. Reşit olmayanların evlendirilmesi, ulusal yasalarca kabul edilse bile, çocuk evliliği kapsamına girer. Küçük yaşta evlilik kadınları eğitim, sağlık, istihdam gibi birçok alanda olumsuz etkiler. Küçük yaşta evlilik bir hak ihlalidir; duygusal ve cinsel istismardır; kadınlara karşı şiddetin en erken tanışılan biçimidir.
Türkiye’de 18 yaşın altında evlendirilen kadınların oranı yüzde 28
Türkiye’de çocuk evlilikleri hakkında araştırma sonuçları yayınlayan Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği bu konuda çarpıcı bilgiler veriyor. Buna göre: Türkiye’de 18 yaşın altında. (Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması). Türkiye’de 15-19 yaş arası yapılan doğumlarda anne ve bebek ölüm riski, yetişkin hamileliklerine göre dört kat fazla. Dünyada her 10 çocuktan birinin annesi çocuk yaşta. Dünyada son araştırmalara göre, önlem alınmazsa önümüzdeki on yıl içinde çocuk gelin sayısı 100 milyonu geçecek. (ICRW-Uluslararası Kadın Araştırmaları Merkezi). Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği; bu küresel soruna yerelden başlayarak çözüm aramak için yola çıktı. Bu arayışına tüm toplumu ortak ederek kamuoyu oluşturmak ve farkındalık yaratmak üzere her yıl çalışmalarına yenilerini ekleyen Uçan Süpürge, son olarak 54 ilde yürüttüğü “Çocuk Gelinler” projesi ve bu proje kapsamında başlattığı imza kampanyası ile çocuk yaşta evlilikleri ülke gündeminde ilk sıralara taşıdı. Uçan Süpürge çocuk gelinler sorununun çözümü için siyasi iradenin farkındalığı ve kararlılığını olmazsa olmaz kabul ediyor ve bu küresel soruna toplumsal işbirliği önerirken yönünü bir kez daha TBMM’ye çeviriyor. Türkiye’nin bütün illerinden ve başka ülkelerden de duyarlı yurttaşların imzalarıyla büyüyen kampanya, evlilikle ilgili mevzuatın çocuklar lehine gözden geçirilmesini talep ediyor. Biz Uçan Süpürge ve bize Çocuk Gelinler temalı çalışmalarımızda destek veren tüm kişi ve kuruluşlar olarak; Medeni Yasa’da “17 yaşını doldurmuş bireyler” için mümkün olan evlilik izninin, yasa maddesinde değişiklik yapılarak “18 yaşını doldurmuş bireyler” için mümkün kılınmasını, en az bir yıl yukarı taşınacak yasal evlilik yaşının altındaki kadın ve erkek bireyler için, ‘ebeveyn onayı ve mahkeme kararıyla evlenme’ izninin kaldırılmasını, yasal evlilik yaşından önce çocuklarını rızaları olsa bile- evlendiren ebeveynin, para cezası ve hapis cezası dahil cezai yükümlülüğünün artırılmasını istiyoruz.
50 bin imza toplandı
Bu talebi destekleyen her yaştan kadın ve erkeklerin katıldığı kampanya kapsamında toplanan yaklaşık 50 bin imzayı, çocuk gelinlere izin vermeyen yasal düzenlemelerin yapılması talebiyle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e teslim ediyoruz edmedicom.com.
Türkiye parlamentosuna ve kamuoyuna sesleniyoruz: Çocukların evlendirilmesi suçtur. Bu suça ortak olmayalım! Çocuklarımızı erken evliliklere kurban etmeyelim!..
İmza kampanyasına yarına kadar http://imza.la/cocuk-gelinler adresinden desteğinizi bekliyoruz.
Not: 8 Mart 2012 Perşembe günü saat 14.30’da “Çocuk Gelinler Olmasın” imza kampanyasında toplanan imzaları sanatçılar, sivil toplum örgütü temsilcileri, aktivistler, siyasetçiler ile birlikte Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e teslim edeceğiz. Saat 13.50’de TBMM Dikmen Kapısı'nda buluşacağız ve “Çocuk Gelinler Olmasın” diyen herkesi yanımızda olmaya çağırıyoruz. İletişim için Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. , 0312 427 00 20
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin, Sabancı Vakfı desteğiyle 54 ilde yürüttüğü "Çocuk Gelinler"projesi kapsamında toplanan imzalar yarın Meclis'e sunuluyor.
Eğitim çağındaki çocukların baskı ve zor kullanılarak evlendirilmesiyle gündeme gelen ‘çocuk gelinler’ Türkiye’de yarayan bir kana olmaya devam ediyor. Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği'nin, Sabancı Vakfı desteğiyle 54 ilde yürüttüğü "Çocuk Gelinler" projesinde bugüne dek binlerce imza toplandı. Çocuk evliliklerine dair yasal düzenlemelerin yapılması, reşit olmayanların evliliğine izin verilmemesi ve bu toplumsal sorunun çözümü için somut adımlar atılması talebiyle düzenlenen kampanyada toplanan imzalar TBMM'ye, ilgili bakanlıklar ve komisyonlara iletilecek.
Türkiye’nin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi'ne göre, 18 yaşına kadar her birey çocuktur. Reşit olmayanların evlendirilmesi, ulusal yasalarca kabul edilse bile, çocuk evliliği kapsamına girer. Küçük yaşta evlilik kadınları eğitim, sağlık, istihdam gibi birçok alanda olumsuz etkiler. Küçük yaşta evlilik bir hak ihlalidir; duygusal ve cinsel istismardır; kadınlara karşı şiddetin en erken tanışılan biçimidir.
Türkiye’de 18 yaşın altında evlendirilen kadınların oranı yüzde 28
Türkiye’de çocuk evlilikleri hakkında araştırma sonuçları yayınlayan Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği bu konuda çarpıcı bilgiler veriyor. Buna göre: Türkiye’de 18 yaşın altında. (Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü 2008 Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması). Türkiye’de 15-19 yaş arası yapılan doğumlarda anne ve bebek ölüm riski, yetişkin hamileliklerine göre dört kat fazla. Dünyada her 10 çocuktan birinin annesi çocuk yaşta. Dünyada son araştırmalara göre, önlem alınmazsa önümüzdeki on yıl içinde çocuk gelin sayısı 100 milyonu geçecek. (ICRW-Uluslararası Kadın Araştırmaları Merkezi). Uçan Süpürge Kadın İletişim ve Araştırma Derneği; bu küresel soruna yerelden başlayarak çözüm aramak için yola çıktı. Bu arayışına tüm toplumu ortak ederek kamuoyu oluşturmak ve farkındalık yaratmak üzere her yıl çalışmalarına yenilerini ekleyen Uçan Süpürge, son olarak 54 ilde yürüttüğü “Çocuk Gelinler” projesi ve bu proje kapsamında başlattığı imza kampanyası ile çocuk yaşta evlilikleri ülke gündeminde ilk sıralara taşıdı. Uçan Süpürge çocuk gelinler sorununun çözümü için siyasi iradenin farkındalığı ve kararlılığını olmazsa olmaz kabul ediyor ve bu küresel soruna toplumsal işbirliği önerirken yönünü bir kez daha TBMM’ye çeviriyor. Türkiye’nin bütün illerinden ve başka ülkelerden de duyarlı yurttaşların imzalarıyla büyüyen kampanya, evlilikle ilgili mevzuatın çocuklar lehine gözden geçirilmesini talep ediyor. Biz Uçan Süpürge ve bize Çocuk Gelinler temalı çalışmalarımızda destek veren tüm kişi ve kuruluşlar olarak; Medeni Yasa’da “17 yaşını doldurmuş bireyler” için mümkün olan evlilik izninin, yasa maddesinde değişiklik yapılarak “18 yaşını doldurmuş bireyler” için mümkün kılınmasını, en az bir yıl yukarı taşınacak yasal evlilik yaşının altındaki kadın ve erkek bireyler için, ‘ebeveyn onayı ve mahkeme kararıyla evlenme’ izninin kaldırılmasını, yasal evlilik yaşından önce çocuklarını rızaları olsa bile- evlendiren ebeveynin, para cezası ve hapis cezası dahil cezai yükümlülüğünün artırılmasını istiyoruz.
50 bin imza toplandı
Bu talebi destekleyen her yaştan kadın ve erkeklerin katıldığı kampanya kapsamında toplanan yaklaşık 50 bin imzayı, çocuk gelinlere izin vermeyen yasal düzenlemelerin yapılması talebiyle, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e teslim ediyoruz edmedicom.com.
Türkiye parlamentosuna ve kamuoyuna sesleniyoruz: Çocukların evlendirilmesi suçtur. Bu suça ortak olmayalım! Çocuklarımızı erken evliliklere kurban etmeyelim!..
İmza kampanyasına yarına kadar http://imza.la/cocuk-gelinler adresinden desteğinizi bekliyoruz.
Not: 8 Mart 2012 Perşembe günü saat 14.30’da “Çocuk Gelinler Olmasın” imza kampanyasında toplanan imzaları sanatçılar, sivil toplum örgütü temsilcileri, aktivistler, siyasetçiler ile birlikte Meclis Başkanı Cemil Çiçek’e teslim edeceğiz. Saat 13.50’de TBMM Dikmen Kapısı'nda buluşacağız ve “Çocuk Gelinler Olmasın” diyen herkesi yanımızda olmaya çağırıyoruz. İletişim için Bu e-Posta adresi istenmeyen posta engelleyicileri tarafından korunuyor. Görüntülemek için JavaScript etkinleştirilmelidir. , 0312 427 00 20
Son Güncelleme: Çarşamba, 07 Mart 2012 17:31
Gösterim: 4017