Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
Kadınların yaşadığı en büyük sorunu , 'Şiddet'. İkinci sırada ‘işsizlik', üçüncü sırada “eşitsizlik” dördüncü sırada ise ‘eğitimsizlik’ olarak sıralayan Vatan Eğitim Kurumları Basın Ekspres Kampüsü Anaokul - İlkokul Müdürü Nihal Can, "Kadınlar, ne yazık ki sadece "kadın" olmaktan kaynaklı, sosyal, siyasal ve ekonomik olarak, her dönem ve pek çok toplumda, en dezavantajlı kesimlerinden birini oluşturuyorlar." diye konuştu.
Nihal Hanım öncelikle eğitimde kadın yönetici olmanın avantaj ve dezavantajları hakkında düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Eğitim bir milletin en temel ve vazgeçilmez unsuru olmakla birlikte dinamik özelliğiyle ön plana çıkmakta ve önemini korumaktadır. Gelişmiş ülkelerin yapısal olarak vazgeçilmez ögesi olan eğitim gelişmekte olan ülkelerin de üzerinde önemle durduğu bir konudur. 2000’li yıllardan sonra dünya daha süratli bir şekilde dönüşüm ve değişim süreci içine girmiştir. Bu değişimler ve dönüşümlerden en çok eğitim etkilenmekte ve bu değişim ve dönüşümü en fazla etkileyen de yine eğitimdir. Eğitim cinsiyet farklılığı gözetmeksizin her bireyin temel hakkı olarak kabul görmüş durumdadır. Bu anlamda dünya nüfusunun yaklaşık olarak %50’sini oluşturan kadınların eğitimi ve toplumsal hayata katılımı büyük önem arz etmektedir.
Bir kadının hayatın insan eliyle kurgulanmış hiçbir alanında avantajlı olduğunu sanmıyorum. Benim bulunduğum sektörde de durum farklı değil.
Toplumsal hayat, dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de erkek eliyle şekilleniyor. Bu da ister istemez, rekabetin doğasına erkek lehine bir anlayışın ve önyargının oluşmasına hizmet ediyor. Bunun birçok nedeni var ama basit bir örnekle bu 'haksız' rekabet ortamını açıklamaya çalışayım. Yöneticilik, ister istemez apaçık rekabetin ve zaman zaman mücadelelerin yaşandığı bir alan. Öte yandan uzun saatler mesai gerektiren bir pozisyon. Ancak kadının günlük hayatı, işinden ibaret değil ki! O hem evini çekip çeviren hem anne olan, bu vasfını ve sorumluluğunu ömür boyu sürdürmek zorunda olan birisi. Erkek yönetici, istisnalar dışında işinden evine döner, işin dışındaki hayatı annesi ya da eşi tarafından çoktan dizayn edilmiştir. Oysa kadının işi kadar önemli olan bir diğer uğraşı da işinden evine döndüğünde başlar. O ev denilen küçük fabrikada sayısız iş ve emek üretilir. Bu emeğin çok büyük bir bölümünden erkeğin haberi bile olmaz. Çalışan kadın bu işleri üretedursun, erkek çoktan aktif dinlenmeye geçmiştir. O geç gelecektir, arkadaşıyla buluşacaktır, yemeği o gün dışarıda yiyecektir. Ancak aynı saatlerde çalışan kadın, eviyle, çocuğuyla ilgilenmek, onların ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır. Yıllar boyunca sosyal düzen böyle devam ediyorsa kadın yöneticinin ne gibi bir avantajı olabilir ki!
Öte yandan hep yakınılan bir şeydir ve genellikle doğrudur da: Kadınlar daha az ücret alır... Kariyer yükselişinde daha büyük engellerle karşılaşır. İş ortamında hakkını savunma noktasında daha kırılgan davranışlar sergilerler. Ama yine de istisnai durum için bir parantez açmalıyım. Çok nadiren de olsa bütün bunların böyle ilerlemediği aileler, evler ve işyerleri de vardır.
EĞİTİM KADINLARIN DOĞASINA DAHA UYGUN
Siz eğitim sektörünü neden tercih ettiniz?
Bu soruya kendi adıma cevap versem de eğitim sektöründe sayısız kadın öğretmen ve yöneticinin hislerine tercüman olurum diye düşünüyorum. Kadının bir anne ya da anne adayı olarak çocuklarla kurduğu dolaysız ilişki, eğitim sektöründeki varlık nedenini de açıklamaktadır. Kadınlar, eğiticiliği, öğretmenliği daha çok seviyorlar. Çünkü bu onların doğasına, şefkatli ve sabırlı yapısına daha uygun bir iş. Belki bir önceki soruya bir farklı cevap da olabilir bu durum. Kadınların çocuklarla kurduğu dolaysız, görece daha sevgi dolu ilişki, onların eğitim sektöründeki tek avantajı gibi görülebilir.
İş yaşamında ne türden zorluklar yaşadınız? Bu engelleri nasıl aştınız?
Uzun yıllardır aynı kurumda çalışıyorum. Bunun nedenlerinden biri de bana bir kadın yönetici olarak anlayışlı davranılması ve zaman zaman destek olunmasıdır. Ama her kurumda böyle olmadığını, kadın yöneticilerin iş hayatı dışındaki süreçleri yönetirken çok ciddi sorunlar yaşadığını, aile düzenlerinin bozulduğunu, çocuklarına ve ailenin diğer fertlerine 'yeterince' zaman ayıramadıklarını, bütün bunlar yüzünden birçok sıkıntı yaşayıp, suçlandıklarını ya da suçluluk duyduklarını biliyorum.
TEKNOLOJİ ÇALIŞAN KADINLARIN ÖNÜNÜ AÇTI
Teknolojinin yarattığı imkanlar kadınların iş yaşamını nasıl etkiliyor?
Sanırım teknoloji, kadının toplumsal hayattaki varlığına önemli katkıda bulundu. Özellikle dijital teknoloji, iş ve üretim ortamını ofislere ve konforlu ortamlara taşıdı. Bu da kadınların o ortamlarda daha rahat meslek edinip çalışabilmesi, daha kolay iş talep edebilmesi anlamına geliyor. Bu anlamda teknoloji, çalışan kadınların önünü açtı diyebiliriz.
YÖNETİCİLİK STRESLİ BİR GÖREV
Diğer sektörlerle karşılaştırıldığında eğitim sektöründe yönetici olmanın zor ve kolay yanları neler?
Dışarıdan bakıldığında yönetici olmak daha az stresli bir iştir. Yöneticiler toplantı yaparlar, plan yaparlar, koordine ederler, yol gösterirler, karar alırlar. Üstelik yöneticilerin sahip oldukları ayrıcalıklar her çalışanı cezbeder.
Ama gerçekte durum dışarıdan göründüğü gibi değildir. Hangi kademede olursa olsun yöneticilik aynı anda birçok rolü üstlenmeyi gerektiren son derece stresli bir görevdir. Bir yönetici ne kadar sorumluluk alıp yükselirse, stresi de o kadar artar.
Eğitimden söz ettiğimizde ise çocuk ve gençlerin hayata hazırlanmasından söz ediyoruz. Kadın bunu zaten anne olarak yapıyor ve bu konuda tecrübeli. Öte yandan belki bu yatkınlık eğitim sektöründe kadını bir yönetici ve eğitmen olarak bir adım önde yapıyor. Öte yandan eğitim çok uzun vadeli ve müthiş sabır isteyen bir iş. Ben yine hayatın odağındaki kadının erkeğe nazaran daha sabırlı olduğunu, sabrın da eğitim sektöründe çok insani bir vasıf olduğunu biliyorum kıymetli bir şey olduğunu biliyorum.
KADINLAR 4 DUVARDAN KURTULMALI!
Türkiye'de kadınların öncelikli sorunları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu bağlamda neler yapılmalı?
Kadınlarının en büyük sorunu, 'Şiddet'. İkinci sırada ‘işsizlik', üçüncü sırada “eşitsizlik” dördüncü sırada ise ‘eğitimsizlik’ geliyor.
Bugün, altı buçuk milyarı aşan dünya nüfusunun yarısı kadındır. Kadınlar, ne yazık ki sadece "kadın" olmaktan kaynaklı, sosyal, siyasal ve ekonomik olarak, her dönem ve pek çok toplumda, en dezavantajlı kesimlerinden birini oluşturuyorlar. Bu "dezavantajlılık" hali, "süreğen" olmasına karşın, kamuoyunun dikkatini ancak 8 Mart"larda kimi başlıklara çekmek mümkün olabiliyor.
Toplumun bir kesiminde çalışan kadına dair bir önyargı var. Nedir o ön yargı? Kadının varlık nedenini evin dört duvarları içinde hapsetmek. Bunu el birliğiyle çözersek kadınlar diğer sorunların üstesinden kolayca gelecektir.
“Kadının iş hayatındaki rolünün ve payının artması her şeyden önce ideolojik, siyasi ve sosyal tercihlerle ve kabullerle ilgilidir. Ülkemizde hala kızlarını okutup bir meslek sahibi yapmak istemeyen, annesini, eşini, kız kardeşini eve hapsetmek isteyen kesimler vardır ve bu kesimler öyle marjinal bir orandan ibaret değildir. Bu direnç kırılmadığı sürece sadece eğitim sektöründe değil, toplumsal hayatın hiçbir alanında kadınlar layığıyla yer alamazlar.”
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Kadınların yaşadığı en büyük sorunu , 'Şiddet'. İkinci sırada ‘işsizlik', üçüncü sırada “eşitsizlik” dördüncü sırada ise ‘eğitimsizlik’ olarak sıralayan Vatan Eğitim Kurumları Basın Ekspres Kampüsü Anaokul - İlkokul Müdürü Nihal Can, "Kadınlar, ne yazık ki sadece "kadın" olmaktan kaynaklı, sosyal, siyasal ve ekonomik olarak, her dönem ve pek çok toplumda, en dezavantajlı kesimlerinden birini oluşturuyorlar." diye konuştu.
Nihal Hanım öncelikle eğitimde kadın yönetici olmanın avantaj ve dezavantajları hakkında düşüncelerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Eğitim bir milletin en temel ve vazgeçilmez unsuru olmakla birlikte dinamik özelliğiyle ön plana çıkmakta ve önemini korumaktadır. Gelişmiş ülkelerin yapısal olarak vazgeçilmez ögesi olan eğitim gelişmekte olan ülkelerin de üzerinde önemle durduğu bir konudur. 2000’li yıllardan sonra dünya daha süratli bir şekilde dönüşüm ve değişim süreci içine girmiştir. Bu değişimler ve dönüşümlerden en çok eğitim etkilenmekte ve bu değişim ve dönüşümü en fazla etkileyen de yine eğitimdir. Eğitim cinsiyet farklılığı gözetmeksizin her bireyin temel hakkı olarak kabul görmüş durumdadır. Bu anlamda dünya nüfusunun yaklaşık olarak %50’sini oluşturan kadınların eğitimi ve toplumsal hayata katılımı büyük önem arz etmektedir.
Bir kadının hayatın insan eliyle kurgulanmış hiçbir alanında avantajlı olduğunu sanmıyorum. Benim bulunduğum sektörde de durum farklı değil.
Toplumsal hayat, dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de erkek eliyle şekilleniyor. Bu da ister istemez, rekabetin doğasına erkek lehine bir anlayışın ve önyargının oluşmasına hizmet ediyor. Bunun birçok nedeni var ama basit bir örnekle bu 'haksız' rekabet ortamını açıklamaya çalışayım. Yöneticilik, ister istemez apaçık rekabetin ve zaman zaman mücadelelerin yaşandığı bir alan. Öte yandan uzun saatler mesai gerektiren bir pozisyon. Ancak kadının günlük hayatı, işinden ibaret değil ki! O hem evini çekip çeviren hem anne olan, bu vasfını ve sorumluluğunu ömür boyu sürdürmek zorunda olan birisi. Erkek yönetici, istisnalar dışında işinden evine döner, işin dışındaki hayatı annesi ya da eşi tarafından çoktan dizayn edilmiştir. Oysa kadının işi kadar önemli olan bir diğer uğraşı da işinden evine döndüğünde başlar. O ev denilen küçük fabrikada sayısız iş ve emek üretilir. Bu emeğin çok büyük bir bölümünden erkeğin haberi bile olmaz. Çalışan kadın bu işleri üretedursun, erkek çoktan aktif dinlenmeye geçmiştir. O geç gelecektir, arkadaşıyla buluşacaktır, yemeği o gün dışarıda yiyecektir. Ancak aynı saatlerde çalışan kadın, eviyle, çocuğuyla ilgilenmek, onların ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır. Yıllar boyunca sosyal düzen böyle devam ediyorsa kadın yöneticinin ne gibi bir avantajı olabilir ki!
Öte yandan hep yakınılan bir şeydir ve genellikle doğrudur da: Kadınlar daha az ücret alır... Kariyer yükselişinde daha büyük engellerle karşılaşır. İş ortamında hakkını savunma noktasında daha kırılgan davranışlar sergilerler. Ama yine de istisnai durum için bir parantez açmalıyım. Çok nadiren de olsa bütün bunların böyle ilerlemediği aileler, evler ve işyerleri de vardır.
EĞİTİM KADINLARIN DOĞASINA DAHA UYGUN
Siz eğitim sektörünü neden tercih ettiniz?
Bu soruya kendi adıma cevap versem de eğitim sektöründe sayısız kadın öğretmen ve yöneticinin hislerine tercüman olurum diye düşünüyorum. Kadının bir anne ya da anne adayı olarak çocuklarla kurduğu dolaysız ilişki, eğitim sektöründeki varlık nedenini de açıklamaktadır. Kadınlar, eğiticiliği, öğretmenliği daha çok seviyorlar. Çünkü bu onların doğasına, şefkatli ve sabırlı yapısına daha uygun bir iş. Belki bir önceki soruya bir farklı cevap da olabilir bu durum. Kadınların çocuklarla kurduğu dolaysız, görece daha sevgi dolu ilişki, onların eğitim sektöründeki tek avantajı gibi görülebilir.
İş yaşamında ne türden zorluklar yaşadınız? Bu engelleri nasıl aştınız?
Uzun yıllardır aynı kurumda çalışıyorum. Bunun nedenlerinden biri de bana bir kadın yönetici olarak anlayışlı davranılması ve zaman zaman destek olunmasıdır. Ama her kurumda böyle olmadığını, kadın yöneticilerin iş hayatı dışındaki süreçleri yönetirken çok ciddi sorunlar yaşadığını, aile düzenlerinin bozulduğunu, çocuklarına ve ailenin diğer fertlerine 'yeterince' zaman ayıramadıklarını, bütün bunlar yüzünden birçok sıkıntı yaşayıp, suçlandıklarını ya da suçluluk duyduklarını biliyorum.
TEKNOLOJİ ÇALIŞAN KADINLARIN ÖNÜNÜ AÇTI
Teknolojinin yarattığı imkanlar kadınların iş yaşamını nasıl etkiliyor?
Sanırım teknoloji, kadının toplumsal hayattaki varlığına önemli katkıda bulundu. Özellikle dijital teknoloji, iş ve üretim ortamını ofislere ve konforlu ortamlara taşıdı. Bu da kadınların o ortamlarda daha rahat meslek edinip çalışabilmesi, daha kolay iş talep edebilmesi anlamına geliyor. Bu anlamda teknoloji, çalışan kadınların önünü açtı diyebiliriz.
YÖNETİCİLİK STRESLİ BİR GÖREV
Diğer sektörlerle karşılaştırıldığında eğitim sektöründe yönetici olmanın zor ve kolay yanları neler?
Dışarıdan bakıldığında yönetici olmak daha az stresli bir iştir. Yöneticiler toplantı yaparlar, plan yaparlar, koordine ederler, yol gösterirler, karar alırlar. Üstelik yöneticilerin sahip oldukları ayrıcalıklar her çalışanı cezbeder.
Ama gerçekte durum dışarıdan göründüğü gibi değildir. Hangi kademede olursa olsun yöneticilik aynı anda birçok rolü üstlenmeyi gerektiren son derece stresli bir görevdir. Bir yönetici ne kadar sorumluluk alıp yükselirse, stresi de o kadar artar.
Eğitimden söz ettiğimizde ise çocuk ve gençlerin hayata hazırlanmasından söz ediyoruz. Kadın bunu zaten anne olarak yapıyor ve bu konuda tecrübeli. Öte yandan belki bu yatkınlık eğitim sektöründe kadını bir yönetici ve eğitmen olarak bir adım önde yapıyor. Öte yandan eğitim çok uzun vadeli ve müthiş sabır isteyen bir iş. Ben yine hayatın odağındaki kadının erkeğe nazaran daha sabırlı olduğunu, sabrın da eğitim sektöründe çok insani bir vasıf olduğunu biliyorum kıymetli bir şey olduğunu biliyorum.
KADINLAR 4 DUVARDAN KURTULMALI!
Türkiye'de kadınların öncelikli sorunları hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu bağlamda neler yapılmalı?
Kadınlarının en büyük sorunu, 'Şiddet'. İkinci sırada ‘işsizlik', üçüncü sırada “eşitsizlik” dördüncü sırada ise ‘eğitimsizlik’ geliyor.
Bugün, altı buçuk milyarı aşan dünya nüfusunun yarısı kadındır. Kadınlar, ne yazık ki sadece "kadın" olmaktan kaynaklı, sosyal, siyasal ve ekonomik olarak, her dönem ve pek çok toplumda, en dezavantajlı kesimlerinden birini oluşturuyorlar. Bu "dezavantajlılık" hali, "süreğen" olmasına karşın, kamuoyunun dikkatini ancak 8 Mart"larda kimi başlıklara çekmek mümkün olabiliyor.
Toplumun bir kesiminde çalışan kadına dair bir önyargı var. Nedir o ön yargı? Kadının varlık nedenini evin dört duvarları içinde hapsetmek. Bunu el birliğiyle çözersek kadınlar diğer sorunların üstesinden kolayca gelecektir.
“Kadının iş hayatındaki rolünün ve payının artması her şeyden önce ideolojik, siyasi ve sosyal tercihlerle ve kabullerle ilgilidir. Ülkemizde hala kızlarını okutup bir meslek sahibi yapmak istemeyen, annesini, eşini, kız kardeşini eve hapsetmek isteyen kesimler vardır ve bu kesimler öyle marjinal bir orandan ibaret değildir. Bu direnç kırılmadığı sürece sadece eğitim sektöründe değil, toplumsal hayatın hiçbir alanında kadınlar layığıyla yer alamazlar.”
Son Güncelleme: Cuma, 19 Mart 2021 12:03
Gösterim: 1982
Eğitimde çalışan kadın oranının yüksek olmasına rağmen kadın yönetici sayısının henüz beklenilen düzeye ulaşmadığını belirten TED Genel Müdürü Sevinç Atabay, "Kadınlar yönetici olduklarında sorumluluklarının artmasından, aile hayatına yeterince zaman ayıramamaktan endişe ediyorlar. Oysa ki disiplinli ve planlı bir çalışmayla her ikisine de yetmek, verimli olmak mümkün. Öncelikle kadınlarda bu algıyı kırmak gerekiyor." diye konuştu.
Sevinç Hanım, eğitimde kadın yönetici olmanın avantaj ve dezavantajları neler?
Eğitim alanı, özellikle öğretmenlik ülkemizde ve dünyada daha çok kadınların tercih ettiği meslek gruplarının başında geliyor. Bu yüzden kadınların ağırlıklı olduğu iş ortamlarında çalışmaktan mennuniyet duysam da diğer sektörlerde bu dağılımı görememek düşündürücü. Gerek eğitim alanında gerekse diğer iş kollarında çalışanların cinsiyet dağılımında dengeyi sağlamayı başardığımızda, bunun toplumsal refah ve gelişim düzeyimizi kat ve kat artıracağına inanıyorum.
ÖĞRETMENLER TOPLUMUN ENTELEKTÜELİ OLMALIDIR
Eğitim sektörünü seçmenizde neler etkili oldu? Kariyer yolculuğunuzu bu alanda yapmanızı etkileyen belirleyici unsurlar hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Öğrenmeyi seviyorum, öğrendikçe gelişmenin değerini anlıyorum. “Öğrenmeyi öğretmek” yoktur, “öğrenmeyi öğrenme” vardır, diyorum hep. Yaşamım boyunca bu felsefeyi benimsedim ve anlatmaya çalıştım. Eğitim yöneticisi olarak öğrenme bilincini anlamak konusunda öğretmenlere yol gösterici olmayı seçtim. Öğretmenler toplumun entelektüel ve sürekli öğrenen bireyleri olmalıdır. Merak öğrenmenin başıdır. Merak uyandırmak, insanda öğrenme hevesini ateşler. Merak eden insan araştırır, keşfeder, öğrenir. Öğretmenlerimize de sık sık tekrarladığım bir tavsiyem var: “Mesleğinizi genç tutun, siz de genç kalın, hep öğrenin.”
HEP "ÖĞRENCİ" KALDIM
Bir kadın olarak iş yaşamınızda hangi zorluklarla karşılaştınız? Bu zorlukları aşmak için nasıl bir yol izlediniz?
Kariyer basamaklarımda elbette engeller, zorluklar oldu. Aslında engeller olmasa ve her şey yolunda gitse insanın bu kadar gelişmesi ve deneyim kazanmasının pek mümkün olmayacağını düşünüyorum. Engelleri aşmak için gerçekleştirdiğimiz zihinsel faaliyet ve hep öğrenme bizi geliştiriyor. Mesleğimde var olmayı çok çalışarak, çok okuyarak, her gün bir öncekinin üstüne yeni bilgiler katarak, yani hep “öğrenci” kalarak sağladığıma inanıyorum.
Eğitim sektöründe kadın yönetici sayısının artması için neler önerirsiniz?
Eğitim sektöründe kadınların yoğunluğundan bahsettik, ancak kadın yönetici oranı henüz beklediğimiz düzeyde değil. Bunun sebebinin yine kadınlar olduğunu düşünüyorum. Çünkü yönetici olduklarında sorumluluklarının artmasından, aile hayatına yeterince zaman ayıramamaktan endişe ediyorlar. Oysa ki disiplinli ve planlı bir çalışmayla her ikisine de yetmek, verimli olmak mümkün. Öncelikle kadınlarda bu algıyı kırmak gerekiyor düşüncesindeyim.
PANDEMİ İLE HIZLI BİR ÖĞRENME YAŞADIK
Teknolojinin yarattığı imkanlar kadınların iş yaşamını nasıl etkiliyor?
Teknolojinin yarattığı olanaklardan kadınlar da erkekler de eşit oranda yararlanabilir, teknolojiye erişim olanağınız ve teknik becerileri kazanmanızla ilgili bir durum. Pandemi nedeniyle hepimiz, hızlı bir öğrenme yaşadık. Eskiden bize karmaşık gelen konuları, biraz da şartların etkisiyle öğrenmek zorunda kaldık. Özellikle eğitim alanında artık hepimiz çevrim içi toplantılar yapmayı, dijital içerik geliştirmeyi öğrendik, hatta bu konuda oldukça yaratıcı çözümler bile geliştirebiliyoruz.
Diğer sektörlerle karşılaştırıldığında eğitim sektöründe yönetici olmanın zor ve kolay yanları neler?
Eğitim yöneticisi olmanın diğer sektörlerden ayrılan yanı işinizi yaparken nesilleri ve geleceği etkiliyor olmanız. Başta öğrencilerin sonra onları yetiştiren ebeveynlerin ve öğretmenlerin kendilerini güvende ve mutlu hissettiği bir ortam yaratmak çok önemli. Biz eğitimciler olarak öğrenciyi birey olarak görüp onun akademik, sosyal, duygusal ve entelektüel boyutta gelişimine, ileride hangi mesleği yapmak istiyorsa o doğrultuda birer bilim insanı, sanatçı, sporcu olmaları konusunda yolunu açmaya çalışıyoruz. Zor veya kolay diye nitelemeyelim ama odağımız çocuk ve onun özüne dokunmadan, özen ve dikkatle kendi potansiyelini keşfetmesi, fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden sağlıklı, hayatla baş edebilecek donanımda yetişmesini sağlamak gerçekten büyük bir sorumluluk.
21. YÜZYILIN TÜRKİYE'SİNDE TELEVİZYON DİZİLERİNDE HALA EZİLMİŞ KADIN FİGÜRLERİ GÖRÜYORUZ
Türkiye'de kadınların öncelikli sorunları hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu kapsamda neler yapılması gerekiyor?
İstatistikler bize Türkiye’de kadının öncelikli sorununun istihdam ve tabi ki şiddet olduğunu gösteriyor, neden çünkü yaşam hakkı olmadan diğer hakların bir işlevi kalmıyor. Şiddetin kapsamı aslında oldukça geniş, yalnızca fiziksel şiddetten bahsedemeyiz. Örneğin, 21. yüzyılda biz halen Türk televizyonlarında oynayan dizilere baktığımızda kendi ayakları üzerinde duramayan, erkeğin himayesinde gösterilen, şiddete uğrayan, ezilmiş, özgürlüğünden söz dahi edilemeyen kadın figürleri görüyoruz. Dolayısıyla bunu kadın sorunu olarak değil, daha geniş çapta toplumsal boyutta ele almak gerekiyor. Yasal düzenlemeler getirmek tek başına hiçbir zaman yeterli olmuyor. Önce kadının kendisine, sonra genele toplumsal cinsiyet eşitliğini doğru anlatmak ve bu bilincin toplumsal olarak benimsenmesini sağlamak gerekiyor.
"Endüstri 4.0’dan sonra şimdi dünya Toplum 5.0’ı konuşuyor. İlk lansmanı 2017 yılında Almanya’da yapıldı. Nedir Toplum 5.0? Toplumsal entegrasyonu sağlamak, teknolojiyi toplum çıkarlarına kullanmak ve refah seviyesini “insan temelli” artırmak. Toplum 5.0’ın en önemli odağı artık kadınlar... Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmenin temeli de kadınlar."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Eğitimde çalışan kadın oranının yüksek olmasına rağmen kadın yönetici sayısının henüz beklenilen düzeye ulaşmadığını belirten TED Genel Müdürü Sevinç Atabay, "Kadınlar yönetici olduklarında sorumluluklarının artmasından, aile hayatına yeterince zaman ayıramamaktan endişe ediyorlar. Oysa ki disiplinli ve planlı bir çalışmayla her ikisine de yetmek, verimli olmak mümkün. Öncelikle kadınlarda bu algıyı kırmak gerekiyor." diye konuştu.
Sevinç Hanım, eğitimde kadın yönetici olmanın avantaj ve dezavantajları neler?
Eğitim alanı, özellikle öğretmenlik ülkemizde ve dünyada daha çok kadınların tercih ettiği meslek gruplarının başında geliyor. Bu yüzden kadınların ağırlıklı olduğu iş ortamlarında çalışmaktan mennuniyet duysam da diğer sektörlerde bu dağılımı görememek düşündürücü. Gerek eğitim alanında gerekse diğer iş kollarında çalışanların cinsiyet dağılımında dengeyi sağlamayı başardığımızda, bunun toplumsal refah ve gelişim düzeyimizi kat ve kat artıracağına inanıyorum.
ÖĞRETMENLER TOPLUMUN ENTELEKTÜELİ OLMALIDIR
Eğitim sektörünü seçmenizde neler etkili oldu? Kariyer yolculuğunuzu bu alanda yapmanızı etkileyen belirleyici unsurlar hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Öğrenmeyi seviyorum, öğrendikçe gelişmenin değerini anlıyorum. “Öğrenmeyi öğretmek” yoktur, “öğrenmeyi öğrenme” vardır, diyorum hep. Yaşamım boyunca bu felsefeyi benimsedim ve anlatmaya çalıştım. Eğitim yöneticisi olarak öğrenme bilincini anlamak konusunda öğretmenlere yol gösterici olmayı seçtim. Öğretmenler toplumun entelektüel ve sürekli öğrenen bireyleri olmalıdır. Merak öğrenmenin başıdır. Merak uyandırmak, insanda öğrenme hevesini ateşler. Merak eden insan araştırır, keşfeder, öğrenir. Öğretmenlerimize de sık sık tekrarladığım bir tavsiyem var: “Mesleğinizi genç tutun, siz de genç kalın, hep öğrenin.”
HEP "ÖĞRENCİ" KALDIM
Bir kadın olarak iş yaşamınızda hangi zorluklarla karşılaştınız? Bu zorlukları aşmak için nasıl bir yol izlediniz?
Kariyer basamaklarımda elbette engeller, zorluklar oldu. Aslında engeller olmasa ve her şey yolunda gitse insanın bu kadar gelişmesi ve deneyim kazanmasının pek mümkün olmayacağını düşünüyorum. Engelleri aşmak için gerçekleştirdiğimiz zihinsel faaliyet ve hep öğrenme bizi geliştiriyor. Mesleğimde var olmayı çok çalışarak, çok okuyarak, her gün bir öncekinin üstüne yeni bilgiler katarak, yani hep “öğrenci” kalarak sağladığıma inanıyorum.
Eğitim sektöründe kadın yönetici sayısının artması için neler önerirsiniz?
Eğitim sektöründe kadınların yoğunluğundan bahsettik, ancak kadın yönetici oranı henüz beklediğimiz düzeyde değil. Bunun sebebinin yine kadınlar olduğunu düşünüyorum. Çünkü yönetici olduklarında sorumluluklarının artmasından, aile hayatına yeterince zaman ayıramamaktan endişe ediyorlar. Oysa ki disiplinli ve planlı bir çalışmayla her ikisine de yetmek, verimli olmak mümkün. Öncelikle kadınlarda bu algıyı kırmak gerekiyor düşüncesindeyim.
PANDEMİ İLE HIZLI BİR ÖĞRENME YAŞADIK
Teknolojinin yarattığı imkanlar kadınların iş yaşamını nasıl etkiliyor?
Teknolojinin yarattığı olanaklardan kadınlar da erkekler de eşit oranda yararlanabilir, teknolojiye erişim olanağınız ve teknik becerileri kazanmanızla ilgili bir durum. Pandemi nedeniyle hepimiz, hızlı bir öğrenme yaşadık. Eskiden bize karmaşık gelen konuları, biraz da şartların etkisiyle öğrenmek zorunda kaldık. Özellikle eğitim alanında artık hepimiz çevrim içi toplantılar yapmayı, dijital içerik geliştirmeyi öğrendik, hatta bu konuda oldukça yaratıcı çözümler bile geliştirebiliyoruz.
Diğer sektörlerle karşılaştırıldığında eğitim sektöründe yönetici olmanın zor ve kolay yanları neler?
Eğitim yöneticisi olmanın diğer sektörlerden ayrılan yanı işinizi yaparken nesilleri ve geleceği etkiliyor olmanız. Başta öğrencilerin sonra onları yetiştiren ebeveynlerin ve öğretmenlerin kendilerini güvende ve mutlu hissettiği bir ortam yaratmak çok önemli. Biz eğitimciler olarak öğrenciyi birey olarak görüp onun akademik, sosyal, duygusal ve entelektüel boyutta gelişimine, ileride hangi mesleği yapmak istiyorsa o doğrultuda birer bilim insanı, sanatçı, sporcu olmaları konusunda yolunu açmaya çalışıyoruz. Zor veya kolay diye nitelemeyelim ama odağımız çocuk ve onun özüne dokunmadan, özen ve dikkatle kendi potansiyelini keşfetmesi, fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden sağlıklı, hayatla baş edebilecek donanımda yetişmesini sağlamak gerçekten büyük bir sorumluluk.
21. YÜZYILIN TÜRKİYE'SİNDE TELEVİZYON DİZİLERİNDE HALA EZİLMİŞ KADIN FİGÜRLERİ GÖRÜYORUZ
Türkiye'de kadınların öncelikli sorunları hakkında neler söyleyebilirsiniz? Bu kapsamda neler yapılması gerekiyor?
İstatistikler bize Türkiye’de kadının öncelikli sorununun istihdam ve tabi ki şiddet olduğunu gösteriyor, neden çünkü yaşam hakkı olmadan diğer hakların bir işlevi kalmıyor. Şiddetin kapsamı aslında oldukça geniş, yalnızca fiziksel şiddetten bahsedemeyiz. Örneğin, 21. yüzyılda biz halen Türk televizyonlarında oynayan dizilere baktığımızda kendi ayakları üzerinde duramayan, erkeğin himayesinde gösterilen, şiddete uğrayan, ezilmiş, özgürlüğünden söz dahi edilemeyen kadın figürleri görüyoruz. Dolayısıyla bunu kadın sorunu olarak değil, daha geniş çapta toplumsal boyutta ele almak gerekiyor. Yasal düzenlemeler getirmek tek başına hiçbir zaman yeterli olmuyor. Önce kadının kendisine, sonra genele toplumsal cinsiyet eşitliğini doğru anlatmak ve bu bilincin toplumsal olarak benimsenmesini sağlamak gerekiyor.
"Endüstri 4.0’dan sonra şimdi dünya Toplum 5.0’ı konuşuyor. İlk lansmanı 2017 yılında Almanya’da yapıldı. Nedir Toplum 5.0? Toplumsal entegrasyonu sağlamak, teknolojiyi toplum çıkarlarına kullanmak ve refah seviyesini “insan temelli” artırmak. Toplum 5.0’ın en önemli odağı artık kadınlar... Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşabilmenin temeli de kadınlar."
Son Güncelleme: Cumartesi, 13 Mart 2021 16:54
Gösterim: 2696
Salgın öncesinde online eğitim platformlarını programlarında aktif olarak kullanan Girne Koleji, kesintisiz eğitim sürecini başarıyla sürdürüyor. Yüz yüze eğitime tüm birimleriyle hazır olduklarını belirten Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu, yeni kayıt dönemi ile ilgili çalışmalarını artı eğitim’e anlattı.
Pandemi koşullarında kayıt süreçlerinizi nasıl planlıyorsunuz?
Aşılamanın yaygınlaşması ile eğitim sürecine verilen aranın tamamen ortadan kalkacağına ve normalleşme sürecine hızlı bir şekilde gireceğimize inancımız tam. Bu anlamda okullarda yüz yüze eğitimin de başlaması ile birlikte kayıt süreçleri hız kazanacak; ayrıca olası bir online eğitim sürecinin devam etmesi durumunda da eğitimci kadromuz ve içeriğimizle de hibrit ve online eğitimin tüm süreçlerine kayıt döneminde de hazır olduğumuzu belirtmek isterim.
Eylül 2021 dönemine kadar da kayıt süreçleri pandemi koşullarına uygun bireysel görüşmelerle ve tanıtım günlerinde devam edecek. Bu zorlu süreçte velilerimizin kaygılarını daha üst düzeye taşımamak adına kayıt politikalarımızda da aile dostu bütçeler ve planlamalarla ilerliyoruz. Önümüzdeki yıl bizleri tercih etmek isteyen ve öğrencilerinin Girne Koleji çatısı altında eğitim görmesini arzulayan velilerimize de erken kayıt avantajlarımızdan faydalandırmak için gerekli bilgilendirmeleri, sosyal medya mecralarında ve dijital platformlarda yaptığımız çalışmalarımızla duyuruyoruz.
Veli ve öğrencilerin yüz yüze okul ziyaretleri için aldığınız önlemlerden bahsedebilir misiniz?
Okullarımız pandemi koşullarında Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının iç mekanlarda alınması gereken önlemler kılavuzuna harfiyen uyuyor. Bu nedenle de okul binalarımız okul ziyaretleri ve eğitim-öğretim süreçleri boyunca en güvenilir alanlara ve standartlara sahip.
Okullarımıza ziyarete gelen veli ve öğrencilerin girişte uzaktan ateş ölçer ile ateşi ölçülüyor ve kayıt altına alınıyor, HES kodları da isteniyor.
Dezenfektan istasyonlarımız ve hijyen konusunda velilerimizin ve çalışanlarımızın kendilerini güvende hissetmeleri için gereken hassasiyet sağlanıyor.
Personellerimizin tamamı tıbbi maske kullanıyor ve bu maskeler düzenli aralıklarla değiştiriliyor
Mesai saatleri içinde personelimiz dışarı gönderilmiyor, herhangi bir bulaş riskine karşı önlem alınıyor.
Olası bir hastalık belirtisi gösteren personelimiz olursa, izalosyon odamıza alıp gerekli tüm tedbirleri alıp, sağlık kuruluşuna yönlendiriyoruz.
Sınıflarımızda, bekleme alanlarımızda, ofislerimizde sandalye ve koltuklar arası sosyal mesafeyi koruyoruz.
Herhangi bir içecek ikramında bulunmuyor, klima havalandırma gibi ofislerde bulunan mekanik araçları çalıştırmıyoruz
Her gün sınıfları ofisleri ortak alanları ve camları açarak havalandırıp, düzenli aralıklarla da dezenfekte ettiriyoruz.
Temizlik görevlilerimiz sık sık bekleme alanı, sınıflar ve ofis katlarımızın temizliğini gerçekleştiriyorlar.
OKULA KABUL SINAVLARI ONLINE
Seviye belirleme ve bursluluk sınavlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Farklı dönemlerde sınavlar tekrar uygulanacak mı?
Seviye belirleme ve bursluluk sınavları adıyla da anılan okula kabul sınavları bu dönemde öncelikle online olarak uygulanacak daha sonrasında öğrenciler aileleri eşliğinde okula çağırılarak Pandemi koşullarına uygun olacak biçimde yüz yüze sınava alınacaktır. Yapılan iki sınav ve rehberlik görüşmelerinin sonucunda ortaya çıkan raporlamalara göre öğrenci alımı gerçekleştirilecektir.
Pandemi döneminin hassasiyetinden kaynaklı farklı sınav seçenekleri uygulanacaktır. Kimi okullar tek gün ve belirli saatte sınav yapmayı tercih ederken kimi okullar belirli gün ve saat aralığında sınav yapmayı tercih etmektedirler.
Sınavın online olmasından dolayı karşılaşılabilecek teknik aksaklıklara tedbir amaçlı farklı dönemlerde sınavın tekrarlanması içinde örneğin her ay bir sınav gibi hazırlıklarını sürdüren kurumlar vardır.
Okullarınızın eğitim sistemi ve uygulamaları hakkında bilgileri hangi kanallarla paylaşıyorsunuz? Velilerden gelen soru ve değerlendirmelere nasıl yanıt veriyorsunuz?
Öğrencilerimiz gelecekleri için hem kendi gelişim düzeylerini hem de akademik eğitim hayatını verimli bir şekilde sürdürmek zorundalar. Dolayısıyla bu süreçte yaşanabilecek aksaklıklar düşünülerek Girne Kolejleri olarak kullandığımız online platform üzerinden öğrencilerimizin tüm ders içerikleri, konu anlatım videoları, canlı sınıf uygulamaları, konu kavrama ve tekrar testleri gibi materyaller sağlandı. Velilerimizle de öğrencilerimizin akademik, sosyal ve psikolojik seviyeleri hakkında, tüm teknolojik imkânlarımızla ve oldukça sık periyotlarla aktif bir iletişim kuruldu. Velilerimiz ve öğrencilerimizle yaptığımız bireysel görüşmeler ilişkilerimizi daha da güçlendirdi.
Bizler Girne Koleji ailesi velilerimizden gelen her türlü soru ya da sorunun en hızlı şekilde çözümlenmesi konusunda büyük bir hassasiyetle çalışmaktayız. Bu çözüm bazen online platform üzerinden görüşmelerle, bazen diğer iletişim araçlarıyla ve bazen de gerekliyse pandemi adına tüm önlemler alınarak okulumuzda bireysel yüz yüze görüşmeler şeklinde gerçekleşmektedir.
Yeni dönemde ücret politikanız nasıl olacak? Yüz yüze, hibrit ve uzaktan eğitim koşullarına göre nasıl bir uygulamayı hayata geçireceksiniz?
Bildiğiniz üzere, zam oranları yasalar ile belirlenmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğine göre tavan ücret her yıl ÜFE ile TÜFE'nin toplamının 2'ye bölünüp buna maksimum 5 puan eklenerek hesaplanmaktadır. Eğitim sektöründe pandemi kaynaklı yaşananlar ve yeni döneme ilişkin belirsizlikler özel okulları fiyat belirlerken zor bir sürece sokmuştur.
Özel eğitim ve öğretim hizmetlerinden alınan katma değer vergisi (KDV) 1 Eylül 2020-30 Haziran 2021 arası dönem için yüzde 8'den yüzde 1'e indirilmişti. Bu kapsamda, 30 Haziran 2021 tarihine kadar yapılacak ödemelerde yüzde 1 oranındaki KDV'nin ve söz konusu tarihten sonraki ödemelerde ise yüzde 8 oranındaki KDV'nin geçerli olması fiyat belirleme sürecinde etkili olacaktır. Biz kurum olarak alınan kararın bir yıl daha uzatılmasını sonrasında da kalıcı olmasını istemekteyiz.
Okulların ücret politikaları eğitimin yüz yüze ya da tamamen online yapılma durumuna göre farklılık gösterecektir. Eğer eğitim tamamen online olursa velilere yemek ücretleri iade edilecektir. Yüz yüze eğitim başladığında da veli, öğrencinin okulda yemek yediği gün sayısı kadar ödeme yapacaktır.
Ekran başında olan öğrencilerin bilişsel ve duygusal gelişim süreçleri nasıl takip ediliyor? Sosyal izolasyon sürecinin yarattığı olumsuzluklara karşı hangi önlemleri alıyorlar?
Teknoloji destekli eğitim kaynaklarına sistemde yer verdiğimiz için öğrencilerimizin akademik gelişimlerini yakından takip ettik. Sınavlarımızı online olarak uyguladık, bilişsel ve duygusal gelişim süreçlerini öğrencilerimizle düzenli olarak iletişim kurarak güçlendirdik. Hem öğrencilerimizle bireysel görüşme yaptık, hem öğrencimizin ailesiyle birlikte katılım gösterdiği organizasyonlar düzenledik. Aslında öğrencinin hayatında öğretmenin, okulun, derslerin, öğrenmenin varlığını hep aktif tuttuk. Bu sayede duygusal bağımızı güçlü tutarak, öğrencilerimizin derslerine aktif katılımını ve etkili iletişim becerileriyle donatılmış bir pandemi yönetim sürecini yürütmemiz daha kolay oldu.
Öncelikli olarak sosyal izolasyonun etkilerini ortadan kaldırmak adına öğrencimiz velimiz ve öğretmenlerimizle, konu ile alakalı eğitimler ve sunumlar gerçekleştirdik. Bu süreç ile beraber önleyici rehberlik modelimizi etkin bir şekilde kullanmış olduk. Çünkü sosyal izolasyonu konuşurken aslında sağlıklı olmak ve ev içinde sağlıklı yaşam rutinleri oluşturmak üzeri ne de konuşmak olumsuzluklar ile baş etmede bizlere rehber oldu. Ev sonuçta hepimizin yaşam alanı ve aslında çocukların ikinci yaşam alanı olan okulu da bu yaşam alanına çocuklarla sürekli iletişim kurarak dahil ettik. Anne-babalara evde yapacakları etkinlikler önerdik, öğrencilerimize öz yönetim becerileri ve kendi ilgi duydukları alanlarla birlikte, yapabilecekleri hakkında konuştuk.
ÖĞRENCİNİN DÜNYASINI ÇEVRİMİÇİ KAYNAKLARA AKTARIYORUZ
Pandemi nedeniyle uzaktan ve hibrit eğitim sürecinde öğrencilerin ilgi ve yetenekleri nasıl belirleniyor? Bu konuda yaptığınız çalışmalar nelerdir?
Biz sonuç olarak bir eğitim kurumuyuz, eğitim kurumu olarak da öğrencilerimizin bizimle tanışmaya geldiği ilk andan itibaren onları tanımaya yönelik, hayallerini, hedeflerini ve duygu durumlarını daha iyi kavramak adına ölçme ve değerlendirme envanterlerinden yararlanmaktayız. Bu ölçme ve değerlendirme işlemleri alanlarında uzman Psikolojik Danışman ve Psikologlarımız tarafından yürütülmektedir. Yürütülen bu süreç sınıfların oluşturulmasında, koç öğretmen belirlenmesinde ve aile ile temasımızda oldukça kıymetli bilgiler bizlere sunmaktadır.
Bu süreç ile alakalı bir diğer kıymetli konu ise hedef oluşturmadır. Öğrenci, veli ve öğretmen işbirliği ile gerçekleştirilen bu süreç sonunda özel hedeflerimizi kayıt esnasında oluşturuyoruz. Bizler biliyoruz ki belirlenen bir hedef, amaca ulaşmak adına atılan en önemli adımdır. O yüzden bu sürecin en önemli argumanı, bizim öğrencilerimizle nasıl tanıştığımız, hangi kapsamda tanıştığımız ve öğrenciyle tanıştığımız andan itibaren onun bize sağlamış olduğu verilerle onun öğrenme deneyimine nasıl yön verdiğimizdir.
Biz, okulda sosyal kulüpleri yüz yüze yapamasak da, ev içinde önerdiğimiz etkinliklerle, öğrenme stillerine uygun ve çevrimiçi düzenlediğimiz sosyal kulüplerle akademik alanlar dışında da öğrencilerimizin kendisini ifade ettiği ve kendisini ilgi ve yetenekleriyle temsil ettiği çevrimiçi ortamlar da oluşturduk. İlgi ve yetenekle ilgili süreçte zihnimizdeki özellikle mekan bariyerlerini kaldırmak her zaman hedefimiz oldu. Sonuçta öğrencinin yeteneğini geliştiren şey, öğrenciye sunduğumuz deneyimler ve öğrencinin kendisini keşfetmesini sağladığımız çalışmalardır. Sanal müze turları bile bir öğrencinin ilgi ve yeteneğini besleyebileceğimiz etkili bir çevrimiçi ortamdır. Bu süreçte öğrencinin dünyasını çevrimiçi kaynaklara aktarıyoruz.
PANDEMİ KOŞULLARINDA KESİNTİSİZ EĞİTİM SÜREÇLERİNDE
OKUL BAŞARISI NASIL SAĞLANDI?
Pandemi koşullarının okul başarısına etki eden iki temel unsuru var:
1) iletişim kalitesi
2) dijital araçların bu sürece etkili bir şekilde entegre edilmesi.
Öncelikli olarak belirtmek isterim ki, biz bu konu ile alakalı velilerimizle, öğretmenlerimizle, yöneticilerimizle sürekli iletişim sağladık; çevrimiçi toplantılar yaptık, akademiler düzenledik, öğrencilerimizi dersteyken ziyaret ettik, öğretmenlerimizle tıpkı okul ortamında olduğu gibi toplantı rutinlerimize devam ettik.
İletişim kalitemizde değişen tek şey aslında bunları çevrimiçi ortamda gerçekleştirmemiz oldu. Bu bir yandan bizim için avantaj oldu, çünkü zamanı ve mekanı biraz daha esnek kullanma şansımız oldu. İletişim kalitesine odaklanırsanız, okul başarısını sağlarsınız.
İkinci olarak da Girne Koleji kuruluşundan bu yana eğitimde dijital dönüşümü yakından takip etti ve dijital öğrenme araçlarını her zaman sisteme dahil etme yönünde adımlar attı ve atmaya da devam edecektir. Sisteme dahil ettiğimiz bu araçları etkili bir şekilde öğrencilerimizle buluşturduğumuz için ve zaten teknoloji destekli eğitim kaynaklarımız ile de sistemimiz var olduğu için hem kaynak yönetiminde hem de online araçların kullanımının öğrenme verimliliğini olumlu yönde etkilemesi noktasında fark yaratabildik.
Bizim için okul başarısı demek aynı zamanda çocukların sosyal ve duygusal becerilerinin gelişimi demektir. Sağlıklı Gelişim Rehberliği kapsamında Koç Öğretmenlerimiz, Yöneticilerimiz ve de Psikolojik Danışmanlarımız ile öğrencilerimizin sosyal ve duygusal gelişimlerine ayrıca yapıcı bir destek unsuru olabildik. Bunların ışığında pandemi koşullarında iletişim kalitesini, teknolojik yeterliliği ve sosyal- duygusal becerileri desteklemek adına yapılan uygulamaların okul başarısını olumlu şekilde etkilediğini düşünüyorum.
En önemli uygulamamız, bu süreçleri sağlıklı bir şekilde yönetebilmeleri adına öğretmen ve yöneticilerimize Girne Amerikan Üniversitesi’nin öğretim görevlileri tarafından, ‘’Girne Koleji Öğretmen ve Yönetici Akademisi’’ çatısı altında hizmet içi eğitimler verdik. Bu süreci öğretmen ve yöneticilerimizin yetkinliği ile yürüttük.
"Özel ve kamu sektöründeki kurumlar ile sendikalar, dernekler ve odalarla yaptığımız, ‘çalışanlarına özel indirimler sağladığımız’ kurumsal anlaşmalarımıza yenilerini eklemek için tüm hızımızla çalışıyoruz. Velilerimize avantaj sağlayacak, onları mutlu edecek bütün çalışmalar bizim için eğitim kadar önemli ve elzemdir. Pandemi sürecini hep birlikte aşacağımıza inanıyor ve bu zorlu süreçte velilerimizin bizlere güvenmesini önemsiyoruz."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Salgın öncesinde online eğitim platformlarını programlarında aktif olarak kullanan Girne Koleji, kesintisiz eğitim sürecini başarıyla sürdürüyor. Yüz yüze eğitime tüm birimleriyle hazır olduklarını belirten Girne Koleji CEO’su Dilek Cambazoğlu, yeni kayıt dönemi ile ilgili çalışmalarını artı eğitim’e anlattı.
Pandemi koşullarında kayıt süreçlerinizi nasıl planlıyorsunuz?
Aşılamanın yaygınlaşması ile eğitim sürecine verilen aranın tamamen ortadan kalkacağına ve normalleşme sürecine hızlı bir şekilde gireceğimize inancımız tam. Bu anlamda okullarda yüz yüze eğitimin de başlaması ile birlikte kayıt süreçleri hız kazanacak; ayrıca olası bir online eğitim sürecinin devam etmesi durumunda da eğitimci kadromuz ve içeriğimizle de hibrit ve online eğitimin tüm süreçlerine kayıt döneminde de hazır olduğumuzu belirtmek isterim.
Eylül 2021 dönemine kadar da kayıt süreçleri pandemi koşullarına uygun bireysel görüşmelerle ve tanıtım günlerinde devam edecek. Bu zorlu süreçte velilerimizin kaygılarını daha üst düzeye taşımamak adına kayıt politikalarımızda da aile dostu bütçeler ve planlamalarla ilerliyoruz. Önümüzdeki yıl bizleri tercih etmek isteyen ve öğrencilerinin Girne Koleji çatısı altında eğitim görmesini arzulayan velilerimize de erken kayıt avantajlarımızdan faydalandırmak için gerekli bilgilendirmeleri, sosyal medya mecralarında ve dijital platformlarda yaptığımız çalışmalarımızla duyuruyoruz.
Veli ve öğrencilerin yüz yüze okul ziyaretleri için aldığınız önlemlerden bahsedebilir misiniz?
Okullarımız pandemi koşullarında Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının iç mekanlarda alınması gereken önlemler kılavuzuna harfiyen uyuyor. Bu nedenle de okul binalarımız okul ziyaretleri ve eğitim-öğretim süreçleri boyunca en güvenilir alanlara ve standartlara sahip.
Okullarımıza ziyarete gelen veli ve öğrencilerin girişte uzaktan ateş ölçer ile ateşi ölçülüyor ve kayıt altına alınıyor, HES kodları da isteniyor.
Dezenfektan istasyonlarımız ve hijyen konusunda velilerimizin ve çalışanlarımızın kendilerini güvende hissetmeleri için gereken hassasiyet sağlanıyor.
Personellerimizin tamamı tıbbi maske kullanıyor ve bu maskeler düzenli aralıklarla değiştiriliyor
Mesai saatleri içinde personelimiz dışarı gönderilmiyor, herhangi bir bulaş riskine karşı önlem alınıyor.
Olası bir hastalık belirtisi gösteren personelimiz olursa, izalosyon odamıza alıp gerekli tüm tedbirleri alıp, sağlık kuruluşuna yönlendiriyoruz.
Sınıflarımızda, bekleme alanlarımızda, ofislerimizde sandalye ve koltuklar arası sosyal mesafeyi koruyoruz.
Herhangi bir içecek ikramında bulunmuyor, klima havalandırma gibi ofislerde bulunan mekanik araçları çalıştırmıyoruz
Her gün sınıfları ofisleri ortak alanları ve camları açarak havalandırıp, düzenli aralıklarla da dezenfekte ettiriyoruz.
Temizlik görevlilerimiz sık sık bekleme alanı, sınıflar ve ofis katlarımızın temizliğini gerçekleştiriyorlar.
OKULA KABUL SINAVLARI ONLINE
Seviye belirleme ve bursluluk sınavlarınız hakkında bilgi verebilir misiniz? Farklı dönemlerde sınavlar tekrar uygulanacak mı?
Seviye belirleme ve bursluluk sınavları adıyla da anılan okula kabul sınavları bu dönemde öncelikle online olarak uygulanacak daha sonrasında öğrenciler aileleri eşliğinde okula çağırılarak Pandemi koşullarına uygun olacak biçimde yüz yüze sınava alınacaktır. Yapılan iki sınav ve rehberlik görüşmelerinin sonucunda ortaya çıkan raporlamalara göre öğrenci alımı gerçekleştirilecektir.
Pandemi döneminin hassasiyetinden kaynaklı farklı sınav seçenekleri uygulanacaktır. Kimi okullar tek gün ve belirli saatte sınav yapmayı tercih ederken kimi okullar belirli gün ve saat aralığında sınav yapmayı tercih etmektedirler.
Sınavın online olmasından dolayı karşılaşılabilecek teknik aksaklıklara tedbir amaçlı farklı dönemlerde sınavın tekrarlanması içinde örneğin her ay bir sınav gibi hazırlıklarını sürdüren kurumlar vardır.
Okullarınızın eğitim sistemi ve uygulamaları hakkında bilgileri hangi kanallarla paylaşıyorsunuz? Velilerden gelen soru ve değerlendirmelere nasıl yanıt veriyorsunuz?
Öğrencilerimiz gelecekleri için hem kendi gelişim düzeylerini hem de akademik eğitim hayatını verimli bir şekilde sürdürmek zorundalar. Dolayısıyla bu süreçte yaşanabilecek aksaklıklar düşünülerek Girne Kolejleri olarak kullandığımız online platform üzerinden öğrencilerimizin tüm ders içerikleri, konu anlatım videoları, canlı sınıf uygulamaları, konu kavrama ve tekrar testleri gibi materyaller sağlandı. Velilerimizle de öğrencilerimizin akademik, sosyal ve psikolojik seviyeleri hakkında, tüm teknolojik imkânlarımızla ve oldukça sık periyotlarla aktif bir iletişim kuruldu. Velilerimiz ve öğrencilerimizle yaptığımız bireysel görüşmeler ilişkilerimizi daha da güçlendirdi.
Bizler Girne Koleji ailesi velilerimizden gelen her türlü soru ya da sorunun en hızlı şekilde çözümlenmesi konusunda büyük bir hassasiyetle çalışmaktayız. Bu çözüm bazen online platform üzerinden görüşmelerle, bazen diğer iletişim araçlarıyla ve bazen de gerekliyse pandemi adına tüm önlemler alınarak okulumuzda bireysel yüz yüze görüşmeler şeklinde gerçekleşmektedir.
Yeni dönemde ücret politikanız nasıl olacak? Yüz yüze, hibrit ve uzaktan eğitim koşullarına göre nasıl bir uygulamayı hayata geçireceksiniz?
Bildiğiniz üzere, zam oranları yasalar ile belirlenmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı yönetmeliğine göre tavan ücret her yıl ÜFE ile TÜFE'nin toplamının 2'ye bölünüp buna maksimum 5 puan eklenerek hesaplanmaktadır. Eğitim sektöründe pandemi kaynaklı yaşananlar ve yeni döneme ilişkin belirsizlikler özel okulları fiyat belirlerken zor bir sürece sokmuştur.
Özel eğitim ve öğretim hizmetlerinden alınan katma değer vergisi (KDV) 1 Eylül 2020-30 Haziran 2021 arası dönem için yüzde 8'den yüzde 1'e indirilmişti. Bu kapsamda, 30 Haziran 2021 tarihine kadar yapılacak ödemelerde yüzde 1 oranındaki KDV'nin ve söz konusu tarihten sonraki ödemelerde ise yüzde 8 oranındaki KDV'nin geçerli olması fiyat belirleme sürecinde etkili olacaktır. Biz kurum olarak alınan kararın bir yıl daha uzatılmasını sonrasında da kalıcı olmasını istemekteyiz.
Okulların ücret politikaları eğitimin yüz yüze ya da tamamen online yapılma durumuna göre farklılık gösterecektir. Eğer eğitim tamamen online olursa velilere yemek ücretleri iade edilecektir. Yüz yüze eğitim başladığında da veli, öğrencinin okulda yemek yediği gün sayısı kadar ödeme yapacaktır.
Ekran başında olan öğrencilerin bilişsel ve duygusal gelişim süreçleri nasıl takip ediliyor? Sosyal izolasyon sürecinin yarattığı olumsuzluklara karşı hangi önlemleri alıyorlar?
Teknoloji destekli eğitim kaynaklarına sistemde yer verdiğimiz için öğrencilerimizin akademik gelişimlerini yakından takip ettik. Sınavlarımızı online olarak uyguladık, bilişsel ve duygusal gelişim süreçlerini öğrencilerimizle düzenli olarak iletişim kurarak güçlendirdik. Hem öğrencilerimizle bireysel görüşme yaptık, hem öğrencimizin ailesiyle birlikte katılım gösterdiği organizasyonlar düzenledik. Aslında öğrencinin hayatında öğretmenin, okulun, derslerin, öğrenmenin varlığını hep aktif tuttuk. Bu sayede duygusal bağımızı güçlü tutarak, öğrencilerimizin derslerine aktif katılımını ve etkili iletişim becerileriyle donatılmış bir pandemi yönetim sürecini yürütmemiz daha kolay oldu.
Öncelikli olarak sosyal izolasyonun etkilerini ortadan kaldırmak adına öğrencimiz velimiz ve öğretmenlerimizle, konu ile alakalı eğitimler ve sunumlar gerçekleştirdik. Bu süreç ile beraber önleyici rehberlik modelimizi etkin bir şekilde kullanmış olduk. Çünkü sosyal izolasyonu konuşurken aslında sağlıklı olmak ve ev içinde sağlıklı yaşam rutinleri oluşturmak üzeri ne de konuşmak olumsuzluklar ile baş etmede bizlere rehber oldu. Ev sonuçta hepimizin yaşam alanı ve aslında çocukların ikinci yaşam alanı olan okulu da bu yaşam alanına çocuklarla sürekli iletişim kurarak dahil ettik. Anne-babalara evde yapacakları etkinlikler önerdik, öğrencilerimize öz yönetim becerileri ve kendi ilgi duydukları alanlarla birlikte, yapabilecekleri hakkında konuştuk.
ÖĞRENCİNİN DÜNYASINI ÇEVRİMİÇİ KAYNAKLARA AKTARIYORUZ
Pandemi nedeniyle uzaktan ve hibrit eğitim sürecinde öğrencilerin ilgi ve yetenekleri nasıl belirleniyor? Bu konuda yaptığınız çalışmalar nelerdir?
Biz sonuç olarak bir eğitim kurumuyuz, eğitim kurumu olarak da öğrencilerimizin bizimle tanışmaya geldiği ilk andan itibaren onları tanımaya yönelik, hayallerini, hedeflerini ve duygu durumlarını daha iyi kavramak adına ölçme ve değerlendirme envanterlerinden yararlanmaktayız. Bu ölçme ve değerlendirme işlemleri alanlarında uzman Psikolojik Danışman ve Psikologlarımız tarafından yürütülmektedir. Yürütülen bu süreç sınıfların oluşturulmasında, koç öğretmen belirlenmesinde ve aile ile temasımızda oldukça kıymetli bilgiler bizlere sunmaktadır.
Bu süreç ile alakalı bir diğer kıymetli konu ise hedef oluşturmadır. Öğrenci, veli ve öğretmen işbirliği ile gerçekleştirilen bu süreç sonunda özel hedeflerimizi kayıt esnasında oluşturuyoruz. Bizler biliyoruz ki belirlenen bir hedef, amaca ulaşmak adına atılan en önemli adımdır. O yüzden bu sürecin en önemli argumanı, bizim öğrencilerimizle nasıl tanıştığımız, hangi kapsamda tanıştığımız ve öğrenciyle tanıştığımız andan itibaren onun bize sağlamış olduğu verilerle onun öğrenme deneyimine nasıl yön verdiğimizdir.
Biz, okulda sosyal kulüpleri yüz yüze yapamasak da, ev içinde önerdiğimiz etkinliklerle, öğrenme stillerine uygun ve çevrimiçi düzenlediğimiz sosyal kulüplerle akademik alanlar dışında da öğrencilerimizin kendisini ifade ettiği ve kendisini ilgi ve yetenekleriyle temsil ettiği çevrimiçi ortamlar da oluşturduk. İlgi ve yetenekle ilgili süreçte zihnimizdeki özellikle mekan bariyerlerini kaldırmak her zaman hedefimiz oldu. Sonuçta öğrencinin yeteneğini geliştiren şey, öğrenciye sunduğumuz deneyimler ve öğrencinin kendisini keşfetmesini sağladığımız çalışmalardır. Sanal müze turları bile bir öğrencinin ilgi ve yeteneğini besleyebileceğimiz etkili bir çevrimiçi ortamdır. Bu süreçte öğrencinin dünyasını çevrimiçi kaynaklara aktarıyoruz.
PANDEMİ KOŞULLARINDA KESİNTİSİZ EĞİTİM SÜREÇLERİNDE
OKUL BAŞARISI NASIL SAĞLANDI?
Pandemi koşullarının okul başarısına etki eden iki temel unsuru var:
1) iletişim kalitesi
2) dijital araçların bu sürece etkili bir şekilde entegre edilmesi.
Öncelikli olarak belirtmek isterim ki, biz bu konu ile alakalı velilerimizle, öğretmenlerimizle, yöneticilerimizle sürekli iletişim sağladık; çevrimiçi toplantılar yaptık, akademiler düzenledik, öğrencilerimizi dersteyken ziyaret ettik, öğretmenlerimizle tıpkı okul ortamında olduğu gibi toplantı rutinlerimize devam ettik.
İletişim kalitemizde değişen tek şey aslında bunları çevrimiçi ortamda gerçekleştirmemiz oldu. Bu bir yandan bizim için avantaj oldu, çünkü zamanı ve mekanı biraz daha esnek kullanma şansımız oldu. İletişim kalitesine odaklanırsanız, okul başarısını sağlarsınız.
İkinci olarak da Girne Koleji kuruluşundan bu yana eğitimde dijital dönüşümü yakından takip etti ve dijital öğrenme araçlarını her zaman sisteme dahil etme yönünde adımlar attı ve atmaya da devam edecektir. Sisteme dahil ettiğimiz bu araçları etkili bir şekilde öğrencilerimizle buluşturduğumuz için ve zaten teknoloji destekli eğitim kaynaklarımız ile de sistemimiz var olduğu için hem kaynak yönetiminde hem de online araçların kullanımının öğrenme verimliliğini olumlu yönde etkilemesi noktasında fark yaratabildik.
Bizim için okul başarısı demek aynı zamanda çocukların sosyal ve duygusal becerilerinin gelişimi demektir. Sağlıklı Gelişim Rehberliği kapsamında Koç Öğretmenlerimiz, Yöneticilerimiz ve de Psikolojik Danışmanlarımız ile öğrencilerimizin sosyal ve duygusal gelişimlerine ayrıca yapıcı bir destek unsuru olabildik. Bunların ışığında pandemi koşullarında iletişim kalitesini, teknolojik yeterliliği ve sosyal- duygusal becerileri desteklemek adına yapılan uygulamaların okul başarısını olumlu şekilde etkilediğini düşünüyorum.
En önemli uygulamamız, bu süreçleri sağlıklı bir şekilde yönetebilmeleri adına öğretmen ve yöneticilerimize Girne Amerikan Üniversitesi’nin öğretim görevlileri tarafından, ‘’Girne Koleji Öğretmen ve Yönetici Akademisi’’ çatısı altında hizmet içi eğitimler verdik. Bu süreci öğretmen ve yöneticilerimizin yetkinliği ile yürüttük.
"Özel ve kamu sektöründeki kurumlar ile sendikalar, dernekler ve odalarla yaptığımız, ‘çalışanlarına özel indirimler sağladığımız’ kurumsal anlaşmalarımıza yenilerini eklemek için tüm hızımızla çalışıyoruz. Velilerimize avantaj sağlayacak, onları mutlu edecek bütün çalışmalar bizim için eğitim kadar önemli ve elzemdir. Pandemi sürecini hep birlikte aşacağımıza inanıyor ve bu zorlu süreçte velilerimizin bizlere güvenmesini önemsiyoruz."
Son Güncelleme: Salı, 23 Şubat 2021 10:39
Gösterim: 1930
İki matematik öğretmeninin uzun yıllar profesyonel yaşamdaki deneyimlerinden yola çıkarak kurdukları Yenilikçi Öğrenme Merkezi, eğitim sektörüne yeni bir bakış açısı getirdi. İzmir Güzelbahçe’de 2020-2021 döneminde dersbaşı yapan YÖM, bütün ezberleri bozuyor.
İkisi de matematik öğretmeni olan Kayhan Karlı ve Göknur Karlı, 30 yılı aşkın deneyimleri ile 2013 yılında İstanbul’da Yenilikçi Öğrenme Merkezi (YÖM), İstanbul Göztepe Anaokulu ve İlkokulu, ardından Çamlıca Anaokulu ile YÖM Ataşehir İlkokulu ve Ortaokulu’nu hayata geçirdi. YÖM Özel BirYer Okulları ise İzmir Güzelbahçe’de 2020-2021 eğitim öğretim yılında ders başı yaptı.
30 YILLIK TECRÜBE
YÖM Okulları Kurucusu Kayhan Karlı, yola çıkış öykülerini anlatırken, “Eşim Göknur Karlı ile üniversiteden sınıf arkadaşıyız. Yıllarca Türkiye’de ve dünyada çok değişik okullarda profesyonel olarak öğretmenlik yaptık. 2013 yılında her ikimiz de artık yavaş yavaş sivil toplum alanında ve sosyal çalışmalarda daha fazla yer almak için Yenilikçi öğrenme Merkezi (YÖM) adı altında bir sosyal gelişim merkezi kurduk. Bu merkezde yetişkinler ve çocuklar için içerik geliştirmek, uygulamak, bunlarla ilgili yeni evrensel anlamda bir standart oluşturmak üzere yola çıktık” dedi.
BİRÇOK OKULDA GÖREV
Türkiye’de adı duyulan ve bilinen birçok okulda öğretmenlik belirten Kayhan Karlı, şöyle devam etti: “Bir taraftan da kendi çerçeve programımızı geliştirmek üzere müfredat çalışması yapmaya başladık. Yaklaşık 20 kişilik bir ekiple, farklı düzeydeki eğitimcilerle çalıştık. Türkiye’de daha çok kişilere bağlı modeller veya uluslararası modeller söz konusu. Uluslararası akreditasyon modellerine girdiğiniz anda, zaman zaman bizim kendi kültürümüzdeki öğretmenlerin buna uyum sağlamakta zorlandığını görüyorduk. Yerelden evrensele gidebilecek olan ve buradan tetiklenmiş bir çerçeve programa ihtiyacımız vardı.”
YÖM PROGRAMI FARKLI
YÖM ile akredite olan okullar bu programı kullanabilsin diye yola çıktıklarını söyleyen Göknur Karlı ise, açıklamasında şunları anlattı:
“Akredite olan okulların öğretmenleri bir süre sonra şunu söylüyorlar; ‘Hocam kurucumuz böyle istiyor, müdürümüz buna izin vermiyor, ama veliler şunu istiyor bunu istiyor.’ Dolayısıyla bu tür direnişler de oluyordu ve şunu söylemeye başladılar. ‘Sizin kendi okulunuz olsa da bunları yaptığınızı görsek.’ Netice olarak okulu kurmaya karar verdik. Biz bir özel okul değil, özerk okuluz. Çünkü eğitim bir kamu hizmetidir ve eğitim üzerinden karlılık üzerine kurgulanmış olan bir modelin, bizim içinde olmak istediğimiz model olmadığını biliyoruz. Biz etki alanımızda neler yapabiliriz diye sorgularız. Bizim etki alanımız anaokuluna kadar uzanıyor. Bu yüzden program geliştirmeye anaokulundan başladık, Beceri Odaklı YÖM Eğitim Programı’nı (BOYEP) ve çocukların hem akademik hem da sosyal, duyusal yanlarını geliştiren Dengeli Müfredat Tasarımı’nı oluşturduk.”
OKULDA EĞİTİM KAMPTA ÖĞRENİM
YÖM Okulları’nda yüzme havuzu olmadığını, at bindirmediklerini, buz pistinin yer almadığını kaydeden Karlı, şöyle devam etti: “Çünkü bunlar okulun asli işi değil. Biz bu yerleşkeye geldiğimizde okulun içerisinde bulunan at binme alanını kaldırıp atları geniş alanlı bir çiftliğe gönderdik. Eğer çocuğun hayvan haklarına saygı duymasını istiyorsanız yolu bu değil. Küçücük kafeslerin içerisinde hayvanları yaşamaya zorlamak çocukların doğayla olan ilişkilerini engelliyor. Biz her yıl ilkbahar ve sonbaharda yayla kampları yaparak çocuklarımızın doğa ile içiçe öğrenmelerini modelliyoruz. Okulumuzun mottosu çok açık. Yapabileceklerimizi söyleriz, söylediklerimizi yaparız. Bir çocuğun matematik, fen sorusu çözebilmesinin yanı sıra, ayakkabısını bağlayabilmek, başkaları ile birlikte uyumlu yaşayabilmek, bir durum karşısında farklı bakış açıları geliştirebilmek, duygularını yönetebilmek ve özyönetim gibi temel yaşam becerilerini kazanması gerekir.
ÇOCUKLAR YARIŞTIRILMAMALI
Ayrıca bizler çocukları yarıştırmayız, onları değerlendirirken tüm gelişim alanlarını dikkate alırız. Örneğin 27 Şubat’ta hem İstanbul hem İzmir’deki ortaokullarımıza gelmek isteyen öğrenciler için okula kabul ve/veya deneme sınavı değil, hazırbulunuşluk değerlendirme günü yapacağız. Amacımız çocukların kendi performanslarını sergileyebileceği güvenli ortamlar oluşturmak. Çocukların gelişimsel açıdan yaşlarına uygun büyüklükte okullarda olmaları gerektiğini düşündüğümüzden kalabalık okul olmayı tercih etmiyoruz. Çocuk okulda herkesin adını bilmeli, herkes de o çocuğa adıyla hitap etmeli. Bu çocukta büyük bir özgüven gelişimi sağlar. Biz hiçbir okulun rakibi değiliz. Kimseyle rekabet halinde değiliz. Bizim amacımız ideallerimizi, hayallerimizi gerçekleştirmek ve eğitimci olarak bu sektörde var olmaya devam etmek ve Türkiye’de bir model oluşturmak.”
BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN ATÖLYE ÇALIŞMALARI
YÖM okullarında 3 yaşından itibaren ilkokulun sonuna kadar her yılı 9’ar haftalık 4 çeyreğe böldüklerini belirten Göknur Karlı, şunları söyledi: “Birinci çeyrekte ‘ben kimim?’ teması, ikincide ‘ekosistem’, ardından ‘üretim’ ve ‘etik’ temasıyla ilerler. Her yıl bunun üzerine koyarak giderler. Ortaokulda ise değişim ve dönüşüm teması altında çalışarak anadil ve yabancı dil okuryazarlığı, eleştirel okuryazarlık, matematik okuryazarlığı ve bilim okuryazarlığı gelişmiş gençler olarak kendi tercih ettikleri en iyi liselere göndeririz. Okulumuzda öğrencilere çeşitli atölyeler açılır. Öğrenciler burada becerilerini geliştirebileceği, farkındalık kazanabileceği çalışmalar yaparlar. Bir süre sonra öğrenciler de inisiyatif kullanarak atölye açabilir, yürütücülüğünü üstlenebilir, öğretmenden kendisine kolaylaştırıcı olmasını isteyebilir. Bu süreç çocukların akran etkileşimini destekler. Hedefimiz çocukların var olan performanslarının üzerine çıkmalarını sağlamaktır. Bunun dışında çocuklar düzenli olarak sivil toplum kuruluşları ile iletişimde olup, sosyal sorumluluk projeleri geliştirirler.”
BİREYSEL İHTİYAÇLARA CEVAP VEREN YAKLAŞIM
Öğretmenlerin, öğrencilerin bireysel ilgi ve ihtiyaçlarına göre farklılaştırılmış eğitim verdiklerini belirten Karlı, “Örnek vermek gerekirse Türkçe dersinde eğer bir metinle ilgili çalışma yapılacaksa, öğretmenimiz spora ilgisi olan çocuğa sporla ilgili bir metin, otomobille ilgili olana otomobille ilgili metin verir. Herkesin önüne aynı metni koymaz. Tüm soruların derecesi de doğal olarak aynı olmaz. İlgi, ihtiyaç ve hazırbulunuşluğunu gözetir, ona göre eğitim veririz” dedi.
MESLEKİ GELİŞİM GÜNÜ
YÖM okullarında ebeveynler, yönetim ekibi ve öğretmenlerin de sürekli öğrenmeye devam ettiklerini kaydeden Kayhan Karlı, “Ayda bir gün mesleki gelişim günümüzdür. Bütün ekip bir araya geliriz. Bazen kendi içimizden eğitim alırız, bazen dışarıdan. Kendi içimizde besleniriz. Hepsinin sınıfa taşındığından emin olmak isteriz. Öğretmenler öğrenmeye devam ederler. Her ay ebeveynler için farklı öğrenme fırsatları oluşturduğumuz bir öğrenenler topluluğuyuz” diye konuştu.
FELSEFE SEMPOZYUMU
FELSEFE Atölyesi’nin 4 yaşından itibaren sürekli program içinde olduğunu söyleyen Göknur Karlı, “Çocuklar için felsefe atölyesi tüm yaş gruplarının programlarında yer alır. Pandemiden dolayı bir sıkıntı çıkmazsa, Türkiye’de ilk kez çocuklar için felsefe sempozyumunu uluslararası olarak haziran ayında İzmir okulumuzda yüz yüze yapmayı planlıyoruz” dedi.
GÜZELBAHÇE KAMPÜSÜ
2020-2021 eğitim öğretim yılında İzmir Güzelbahçe kampüsünün kurulduğunu belirten Kayhan Karlı, şöyle anlattı: “22 dönüm arazi üzerinde, 4 blok eğitim binası, diğer donatılar, geniş bir bahçe ve kampüs alanından oluşuyor. Çocukların spor salonu, denge parkuru, konferans salonu, sosyal donatılar, atölyeler gibi fiziksel olarak da hareket edebilecekleri alanlarımız mevcut. Okullar çocuklara mini bir mahalle kültürü oluşturmalı ve çocuklar mahallelerinde oynayabilecekleri oyunları okullarında oynayabilmeli. Güzelbahçe kampüsümüzde şu anda 26 öğrenci ile eğitime devam etmekteyiz.”
SADECE ÖĞRENCİLERE DEĞİL
Tüm okul topluluğunun farklı çalışmalarla öğrenmeye devam ettiğini belirten Karlı, okulun sadece çocukların geldiği bir yer değil, anne babalar için de bir eğitim merkezi olduğunun altını çizdi. Karlı, “Okulumuzda ayda bir mutlaka ebeveynler ve diğer yetişkinler için eğitimler, kamplar, seminerler düzenliyoruz. Zaten velilerimize sadece çocuğunuzu değil, sizi de okulumuza kaydediyoruz diyoruz. Pandemiden itibaren de tüm kamuoyuna açık bir şekilde YÖM Okulları Youtube kanalında izlenebilen, uzmanlarla ebeveyn-çocuk faydası gözeterek webinarlar yapmaya başladık” diye konuştu.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
İki matematik öğretmeninin uzun yıllar profesyonel yaşamdaki deneyimlerinden yola çıkarak kurdukları Yenilikçi Öğrenme Merkezi, eğitim sektörüne yeni bir bakış açısı getirdi. İzmir Güzelbahçe’de 2020-2021 döneminde dersbaşı yapan YÖM, bütün ezberleri bozuyor.
İkisi de matematik öğretmeni olan Kayhan Karlı ve Göknur Karlı, 30 yılı aşkın deneyimleri ile 2013 yılında İstanbul’da Yenilikçi Öğrenme Merkezi (YÖM), İstanbul Göztepe Anaokulu ve İlkokulu, ardından Çamlıca Anaokulu ile YÖM Ataşehir İlkokulu ve Ortaokulu’nu hayata geçirdi. YÖM Özel BirYer Okulları ise İzmir Güzelbahçe’de 2020-2021 eğitim öğretim yılında ders başı yaptı.
30 YILLIK TECRÜBE
YÖM Okulları Kurucusu Kayhan Karlı, yola çıkış öykülerini anlatırken, “Eşim Göknur Karlı ile üniversiteden sınıf arkadaşıyız. Yıllarca Türkiye’de ve dünyada çok değişik okullarda profesyonel olarak öğretmenlik yaptık. 2013 yılında her ikimiz de artık yavaş yavaş sivil toplum alanında ve sosyal çalışmalarda daha fazla yer almak için Yenilikçi öğrenme Merkezi (YÖM) adı altında bir sosyal gelişim merkezi kurduk. Bu merkezde yetişkinler ve çocuklar için içerik geliştirmek, uygulamak, bunlarla ilgili yeni evrensel anlamda bir standart oluşturmak üzere yola çıktık” dedi.
BİRÇOK OKULDA GÖREV
Türkiye’de adı duyulan ve bilinen birçok okulda öğretmenlik belirten Kayhan Karlı, şöyle devam etti: “Bir taraftan da kendi çerçeve programımızı geliştirmek üzere müfredat çalışması yapmaya başladık. Yaklaşık 20 kişilik bir ekiple, farklı düzeydeki eğitimcilerle çalıştık. Türkiye’de daha çok kişilere bağlı modeller veya uluslararası modeller söz konusu. Uluslararası akreditasyon modellerine girdiğiniz anda, zaman zaman bizim kendi kültürümüzdeki öğretmenlerin buna uyum sağlamakta zorlandığını görüyorduk. Yerelden evrensele gidebilecek olan ve buradan tetiklenmiş bir çerçeve programa ihtiyacımız vardı.”
YÖM PROGRAMI FARKLI
YÖM ile akredite olan okullar bu programı kullanabilsin diye yola çıktıklarını söyleyen Göknur Karlı ise, açıklamasında şunları anlattı:
“Akredite olan okulların öğretmenleri bir süre sonra şunu söylüyorlar; ‘Hocam kurucumuz böyle istiyor, müdürümüz buna izin vermiyor, ama veliler şunu istiyor bunu istiyor.’ Dolayısıyla bu tür direnişler de oluyordu ve şunu söylemeye başladılar. ‘Sizin kendi okulunuz olsa da bunları yaptığınızı görsek.’ Netice olarak okulu kurmaya karar verdik. Biz bir özel okul değil, özerk okuluz. Çünkü eğitim bir kamu hizmetidir ve eğitim üzerinden karlılık üzerine kurgulanmış olan bir modelin, bizim içinde olmak istediğimiz model olmadığını biliyoruz. Biz etki alanımızda neler yapabiliriz diye sorgularız. Bizim etki alanımız anaokuluna kadar uzanıyor. Bu yüzden program geliştirmeye anaokulundan başladık, Beceri Odaklı YÖM Eğitim Programı’nı (BOYEP) ve çocukların hem akademik hem da sosyal, duyusal yanlarını geliştiren Dengeli Müfredat Tasarımı’nı oluşturduk.”
OKULDA EĞİTİM KAMPTA ÖĞRENİM
YÖM Okulları’nda yüzme havuzu olmadığını, at bindirmediklerini, buz pistinin yer almadığını kaydeden Karlı, şöyle devam etti: “Çünkü bunlar okulun asli işi değil. Biz bu yerleşkeye geldiğimizde okulun içerisinde bulunan at binme alanını kaldırıp atları geniş alanlı bir çiftliğe gönderdik. Eğer çocuğun hayvan haklarına saygı duymasını istiyorsanız yolu bu değil. Küçücük kafeslerin içerisinde hayvanları yaşamaya zorlamak çocukların doğayla olan ilişkilerini engelliyor. Biz her yıl ilkbahar ve sonbaharda yayla kampları yaparak çocuklarımızın doğa ile içiçe öğrenmelerini modelliyoruz. Okulumuzun mottosu çok açık. Yapabileceklerimizi söyleriz, söylediklerimizi yaparız. Bir çocuğun matematik, fen sorusu çözebilmesinin yanı sıra, ayakkabısını bağlayabilmek, başkaları ile birlikte uyumlu yaşayabilmek, bir durum karşısında farklı bakış açıları geliştirebilmek, duygularını yönetebilmek ve özyönetim gibi temel yaşam becerilerini kazanması gerekir.
ÇOCUKLAR YARIŞTIRILMAMALI
Ayrıca bizler çocukları yarıştırmayız, onları değerlendirirken tüm gelişim alanlarını dikkate alırız. Örneğin 27 Şubat’ta hem İstanbul hem İzmir’deki ortaokullarımıza gelmek isteyen öğrenciler için okula kabul ve/veya deneme sınavı değil, hazırbulunuşluk değerlendirme günü yapacağız. Amacımız çocukların kendi performanslarını sergileyebileceği güvenli ortamlar oluşturmak. Çocukların gelişimsel açıdan yaşlarına uygun büyüklükte okullarda olmaları gerektiğini düşündüğümüzden kalabalık okul olmayı tercih etmiyoruz. Çocuk okulda herkesin adını bilmeli, herkes de o çocuğa adıyla hitap etmeli. Bu çocukta büyük bir özgüven gelişimi sağlar. Biz hiçbir okulun rakibi değiliz. Kimseyle rekabet halinde değiliz. Bizim amacımız ideallerimizi, hayallerimizi gerçekleştirmek ve eğitimci olarak bu sektörde var olmaya devam etmek ve Türkiye’de bir model oluşturmak.”
BİRBİRİNİ TAMAMLAYAN ATÖLYE ÇALIŞMALARI
YÖM okullarında 3 yaşından itibaren ilkokulun sonuna kadar her yılı 9’ar haftalık 4 çeyreğe böldüklerini belirten Göknur Karlı, şunları söyledi: “Birinci çeyrekte ‘ben kimim?’ teması, ikincide ‘ekosistem’, ardından ‘üretim’ ve ‘etik’ temasıyla ilerler. Her yıl bunun üzerine koyarak giderler. Ortaokulda ise değişim ve dönüşüm teması altında çalışarak anadil ve yabancı dil okuryazarlığı, eleştirel okuryazarlık, matematik okuryazarlığı ve bilim okuryazarlığı gelişmiş gençler olarak kendi tercih ettikleri en iyi liselere göndeririz. Okulumuzda öğrencilere çeşitli atölyeler açılır. Öğrenciler burada becerilerini geliştirebileceği, farkındalık kazanabileceği çalışmalar yaparlar. Bir süre sonra öğrenciler de inisiyatif kullanarak atölye açabilir, yürütücülüğünü üstlenebilir, öğretmenden kendisine kolaylaştırıcı olmasını isteyebilir. Bu süreç çocukların akran etkileşimini destekler. Hedefimiz çocukların var olan performanslarının üzerine çıkmalarını sağlamaktır. Bunun dışında çocuklar düzenli olarak sivil toplum kuruluşları ile iletişimde olup, sosyal sorumluluk projeleri geliştirirler.”
BİREYSEL İHTİYAÇLARA CEVAP VEREN YAKLAŞIM
Öğretmenlerin, öğrencilerin bireysel ilgi ve ihtiyaçlarına göre farklılaştırılmış eğitim verdiklerini belirten Karlı, “Örnek vermek gerekirse Türkçe dersinde eğer bir metinle ilgili çalışma yapılacaksa, öğretmenimiz spora ilgisi olan çocuğa sporla ilgili bir metin, otomobille ilgili olana otomobille ilgili metin verir. Herkesin önüne aynı metni koymaz. Tüm soruların derecesi de doğal olarak aynı olmaz. İlgi, ihtiyaç ve hazırbulunuşluğunu gözetir, ona göre eğitim veririz” dedi.
MESLEKİ GELİŞİM GÜNÜ
YÖM okullarında ebeveynler, yönetim ekibi ve öğretmenlerin de sürekli öğrenmeye devam ettiklerini kaydeden Kayhan Karlı, “Ayda bir gün mesleki gelişim günümüzdür. Bütün ekip bir araya geliriz. Bazen kendi içimizden eğitim alırız, bazen dışarıdan. Kendi içimizde besleniriz. Hepsinin sınıfa taşındığından emin olmak isteriz. Öğretmenler öğrenmeye devam ederler. Her ay ebeveynler için farklı öğrenme fırsatları oluşturduğumuz bir öğrenenler topluluğuyuz” diye konuştu.
FELSEFE SEMPOZYUMU
FELSEFE Atölyesi’nin 4 yaşından itibaren sürekli program içinde olduğunu söyleyen Göknur Karlı, “Çocuklar için felsefe atölyesi tüm yaş gruplarının programlarında yer alır. Pandemiden dolayı bir sıkıntı çıkmazsa, Türkiye’de ilk kez çocuklar için felsefe sempozyumunu uluslararası olarak haziran ayında İzmir okulumuzda yüz yüze yapmayı planlıyoruz” dedi.
GÜZELBAHÇE KAMPÜSÜ
2020-2021 eğitim öğretim yılında İzmir Güzelbahçe kampüsünün kurulduğunu belirten Kayhan Karlı, şöyle anlattı: “22 dönüm arazi üzerinde, 4 blok eğitim binası, diğer donatılar, geniş bir bahçe ve kampüs alanından oluşuyor. Çocukların spor salonu, denge parkuru, konferans salonu, sosyal donatılar, atölyeler gibi fiziksel olarak da hareket edebilecekleri alanlarımız mevcut. Okullar çocuklara mini bir mahalle kültürü oluşturmalı ve çocuklar mahallelerinde oynayabilecekleri oyunları okullarında oynayabilmeli. Güzelbahçe kampüsümüzde şu anda 26 öğrenci ile eğitime devam etmekteyiz.”
SADECE ÖĞRENCİLERE DEĞİL
Tüm okul topluluğunun farklı çalışmalarla öğrenmeye devam ettiğini belirten Karlı, okulun sadece çocukların geldiği bir yer değil, anne babalar için de bir eğitim merkezi olduğunun altını çizdi. Karlı, “Okulumuzda ayda bir mutlaka ebeveynler ve diğer yetişkinler için eğitimler, kamplar, seminerler düzenliyoruz. Zaten velilerimize sadece çocuğunuzu değil, sizi de okulumuza kaydediyoruz diyoruz. Pandemiden itibaren de tüm kamuoyuna açık bir şekilde YÖM Okulları Youtube kanalında izlenebilen, uzmanlarla ebeveyn-çocuk faydası gözeterek webinarlar yapmaya başladık” diye konuştu.
Son Güncelleme: Perşembe, 25 Şubat 2021 13:14
Gösterim: 2402
Uzaktan eğitim sürecinde öğrenci ve velilerle iletişim sürekli canlı tuttuklarını belirten İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, “Uzaktan eğitim süreci için özenle hazırladığımız altyapımız, derslerin planlanması, ders içeriklerinin oluşturulması, bütünsel bir yaklaşımla ele alındı ve sürdürüldü.” diye konuştu. Kutoğlu, yeni dönem hazırlıklarını artı eğitim’e anlattı.
İstanbul Kültür Eğitim Kurumları olarak pandemi koşullarında kayıt süreçlerinizi nasıl planlıyorsunuz?
2020 Mart ayından bu yana devam eden Covid-19 pandemisi nedeniyle özellikle eğitim sektöründe birçok farklılık yaşandı. Uzaktan eğitim ile başlayan süreç, zaman zaman kademeli olarak açılan sınıflar, hibrit eğitim, takviye kursları derken 2020-2021 ders yılının ilk dönemini bitirdik. Şubat ayı ile birlikte pek çok okulda olduğu gibi biz de Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji olarak 2021-2022 ders yılı için kayıt sürecimizi başlattık. Geçtiğimiz temmuz ayında, liseler için bu kayıt sürecinin bir benzerini yaşamıştık bildiğiniz gibi. Önümüzdeki sene için belirlediğimiz erken kayıt takvimi, 20 Şubat – 20 Mart tarihlerinde devam edecek.
TÜM ALANLAR PANDEMİ ŞARTLARINA GÖRE DÜZENLENDİ
Veli ve öğrencilerin yüz yüze okul ziyaretleri için hangi önlemleri aldınız?
İçinde bulunduğumuz pandemi şartları nedeniyle, kampüslerimizde Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ön gördüğü tüm tedbirleri aldık. COVID-19 bulaşma riskini en aza indirmek için yapılanlar bir süreç yönetimidir. Bu süreç yönetiminde okul yönetimi, öğretmenler, aileler, öğrenciler ve okul çalışanlarının üzerine düşen görev ve sorumlulukları yaz aylarında yazılı hale getirdik. Bunlar, artık görevden çok rutin hale gelen birer alışkanlık oldu. Okul içindeki tüm alanlar, pandemi şartlarına göre düzenlendi. Kayıt sürecindeki yüz yüze okul görüşmelerinde de bu şartlara uygun planlamalar yapıldı. Görüşmeler randevu sistemi ile organize ediliyor. Kampüs girişlerinde HES kodu uygulaması yapılıyor. Tüm ziyaretçilerimiz kampüs girişlerinde okul içi ziyaret kuralları konusunda bilgilendiriliyor. Geçtiğimiz aylarda Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsü’nün gerçekleştirdiği denetimleri başarı ile tamamlayan kampüslerimiz, “Okulum Temiz” belgelerini de almıştı. Okullarda hijyen şartlarının geliştirilmesi ve enfeksiyon önleme ve kontrol süreçlerinin tutarlı olması amacıyla sürdürülen “Okulum Temiz” programı ile bu belgeyi almaya hak kazandık. Öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, okul personelimiz ve tüm ziyaretçilerimiz sağlık açısında güvenli bir alanda bulunuyorlar.
İLETİŞİM KESİNTİSİZ DEVAM ETTİ
Okulun eğitim sistemi ve uygulamaları hakkında bilgileri paylaşmak için hangi kanallardan faydalanıyorsunuz? Velilerden gelen soru ve değerlendirmelere nasıl yanıt veriyorsunuz?
Koronavirüs nedeni ile okulların kapalı olması ve öğretmenleri ile iletişimlerinin azalması çocuklar için alışılması zor bir süreç olarak algılanabilir. Ancak, biz okullarımızda bu iletişimin hiç kopmaması adına hem öğrencilerimizle hem de ebeveynleriyle ders dışında pek çok kez dijital platformda bir araya geldik. Öncelikle, bizim normal süreçte de rutinimiz olan haftalık bültenler pandemi sürecinde de devam etti. Müdür mektupları, bültenler ve raporlarla güncel bilgilerin anlık iletimi bizim en çok önem verdiğimiz konulardan biri oldu. Özellikle öğrencilerimizin hayatlarında önemli bir rolü olan öğretmenleri ile rutinlerini koruyarak belirsizliğin yarattığı kaygıdan kurtulmalarını sağladık. Öğrencilerin online buluşmalarının yanı sıra ebeveyn online toplantılarında bir araya gelerek süreci yönettik. Öğrencilerimiz ve velilerimiz fiziksel olarak uzak olsalar da her zaman öğretmenleriyle okul yöneticileriyle iletişim kurabildiler. Tüm sınıfın katılabileceği görüntülü konuşma ya da öğretmenleri ile paylaşım yaptıkları etkinlikler sınıf aidiyetinin devam etmesini sağladı. Pandemi nedeniyle eğitim sürecine uzaktan devam eden öğrencilerin ve velilerimizin ihtiyaç duydukları başlıklarda çözüm üretmek üzere sanal ofisler kurduk. Bunlardan biri CATS sanal ofisiydi. Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji olarak, tüm talep, başvuru ve danışmanlık işlemlerimizi dijital platforma taşıdık. Öğrencilerimiz ve velilerimiz CATS ekranlarından işlemlerini kolayca gerçekleştirebildiler.
Pandemi koşullarında kesintisiz eğitim süreçlerinde okul başarısı nasıl sağlandı?
2019’un sonlarında ortaya çıkan Coronavirüs (Covid-19) pandemisi, dünyanın her yerinde sağlık başta olmak üzere, ekonomik, sosyal ve pedagojik bakımdan çok önemli değişimlere neden oldu. Bu pandemiden en çok etkilenen alanlardan biri de eğitim sistemleri. Şu anda, pandemi nedeniyle, dünya genelinde yüz yüze eğitim yürütülemiyor. Bu nedenle, dünya genelinde, milyonlarca kişi açık ve uzaktan eğitim yoluyla eğitim görmeye başladı. Dünyadaki bu pandemi nedeniyle, Türkiye’de tüm öğretim kademelerinde yüz yüze eğitime ara verildi ve tüm öğrenciler için açık ve uzaktan eğitim olanakları kullanılmaya başlandı. Biz de Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji olarak 2020 Mart ayından bu yana uzaktan eğitim ve belli kademelerde hibrit uygulamalarını kullandık. Bu zamana kadar yaptığımız uzaktan eğitim etkinliklerini değerlendirilecek olursak, öğrencilerimizin canlı derslere katılım ile derslere ilişkin videoları izleme oranları oldukça yüksek. Öğrencilerimize sunduğumuz uzaktan eğitim etkinliklerinin etkililiğine ve öğrencilerimizin kendilerine sunulan materyaller, etkinlikler ve canlı ders uygulamalarına katılımlarını etkileyen faktörleri belirledik. Bu da hem ders katılımlarını hem de başarıyı artırdı. Öğrencilerimizden ve velilerimizden aldığımız geribildirimleri, gözlem, inceleme ve değerlendirmelerine göre, öğrencilerimizin bilişim teknolojileri okuryazarlık düzeyinde oldukça gelişmiş olduklarını gördük. Öğrencilerimizin bilişim teknolojilerini kullanma, sunum hazırlama, sunum yapma, interneti eğitim amaçlı olarak kullanma gibi konularda her hangi bir sorunla karşılaşmadan üst düzey eğitim becerilerini kullanmaları bizleri bu süreçte oldukça memnun etti.
HER ZAMAN ÖĞRENCİ VE VELİLERİMİZİN YANINDA OLDUK
Ekran başında olan öğrencilerin bilişsel ve duygusal gelişim süreçleri nasıl takip ediliyor? Sosyal izolasyon sürecinin yarattığı olumsuzluklara karşı hangi önlemleri alıyorsunuz?
Velilerimizin, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin birbirleriyle düzenli etkileşimlerini sağlayıp ve sosyal bakım önlemleri aldık. Öğrencilerimizin ihtiyaçlarına ve ebeveynlerin uygunluğuna bağlı olarak programlar planladık. Uzaktan eğitim kuralları geliştirerek ve öğrencilerin öğrenme süreçlerini izledik. Uzaktan eğitim konusunda velilerimizle ve öğrencilerimizle birlikte kurallar tanımladık. Öğrencilerimizin öğrenme sürecini yakından izlemek için biçimlendirici sorular, testler ve alıştırmalar tasarladık. Bu şekilde, onların sosyal izolasyon sürecinden olumsuz etkilenmelerinin önüne geçmeye çalıştık. Sürekli iletişim her zaman olumlu sonuçlar verir. Biz de bu dönemde her zaman öğrencilerimizin ve velilerimizin yanında olduk. Uzaktan eğitim süreci için özenle hazırladığımız altyapımız, derslerin planlanması, ders içeriklerinin oluşturulması, bütünsel bir yaklaşımla ele alındı ve sürdürüldü.
Pandemi nedeniyle uzaktan ve hibrit eğitim sürecinde öğrencilerin ilgi ve yetenekleri nasıl belirleniyor? Bu konuda yaptığınız çalışmalar nelerdir?
Öğrencilerimizin uzaktan eğitim sistemini etkili olarak kullanabilme, sisteme giriş yapma, yeterli teknolojik araca sahip olabilmeleri ile birlikte, açık ve uzaktan eğitime yönelik algıları ve beklentileri de uzaktan eğitim sistemini kullanma düzeyini ve faydalanmalarını etkiliyor. Uzaktan eğitimde öğrencilerin motivasyonunun sağlanması çok önemli hale geldi. Motivasyonun yüksek olan öğrencinin öğrenme isteği de artıyor. Derslerine hazırlanacağı, soru sorarak konu ile ilgili tartışmalara katılacağı ve araştırmaya istekli olacağı düşüncesinden hareketle öğretmenlerimiz öğrencileri motive ederek onlara öğrenme ihtiyacı uyandıracak ortamlar hazırlıyor. COVID-19’dan en çok etkilenen alanlardan biri olan eğitim, salgın sonrasında en önemli değişimlerin olması beklenen alanlardan birini oluşturuyor. Bilişim ve iletişim teknolojilerinin, eğitim teknolojisi araçlarının yaygın kullanımı ile eğitim alanında dijital okuma ve dijital okuma araçları konularında farkındalık yaratmak bence oldukça önemli. Biz de okullarımızda öğrencilerimizin bu yeteneklerini geliştirip, yetiştiriyoruz.
"Her yıl şubat ayında gerçekleştirdiğimiz Öğrenci Kabul Sınavımızı bu yıl 13-14 Şubat tarihlerinde online olarak yaptık. 4,5,6,7,8,Lise Hazırlık, 9, 10, ve 11.sınıf öğrencilerinin katıldığı Kültür Koleji ve Kültür2000 Kolejinin “Ortaokul” ve “Lise” Öğrenci Kabul Sınavında başarı düzeyine göre öğrencilere çeşitli indirimler uygulanacak."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Özel Okullar
Uzaktan eğitim sürecinde öğrenci ve velilerle iletişim sürekli canlı tuttuklarını belirten İstanbul Kültür Eğitim Kurumları Okullar Koordinatörü Biriz Kutoğlu, “Uzaktan eğitim süreci için özenle hazırladığımız altyapımız, derslerin planlanması, ders içeriklerinin oluşturulması, bütünsel bir yaklaşımla ele alındı ve sürdürüldü.” diye konuştu. Kutoğlu, yeni dönem hazırlıklarını artı eğitim’e anlattı.
İstanbul Kültür Eğitim Kurumları olarak pandemi koşullarında kayıt süreçlerinizi nasıl planlıyorsunuz?
2020 Mart ayından bu yana devam eden Covid-19 pandemisi nedeniyle özellikle eğitim sektöründe birçok farklılık yaşandı. Uzaktan eğitim ile başlayan süreç, zaman zaman kademeli olarak açılan sınıflar, hibrit eğitim, takviye kursları derken 2020-2021 ders yılının ilk dönemini bitirdik. Şubat ayı ile birlikte pek çok okulda olduğu gibi biz de Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji olarak 2021-2022 ders yılı için kayıt sürecimizi başlattık. Geçtiğimiz temmuz ayında, liseler için bu kayıt sürecinin bir benzerini yaşamıştık bildiğiniz gibi. Önümüzdeki sene için belirlediğimiz erken kayıt takvimi, 20 Şubat – 20 Mart tarihlerinde devam edecek.
TÜM ALANLAR PANDEMİ ŞARTLARINA GÖRE DÜZENLENDİ
Veli ve öğrencilerin yüz yüze okul ziyaretleri için hangi önlemleri aldınız?
İçinde bulunduğumuz pandemi şartları nedeniyle, kampüslerimizde Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın ön gördüğü tüm tedbirleri aldık. COVID-19 bulaşma riskini en aza indirmek için yapılanlar bir süreç yönetimidir. Bu süreç yönetiminde okul yönetimi, öğretmenler, aileler, öğrenciler ve okul çalışanlarının üzerine düşen görev ve sorumlulukları yaz aylarında yazılı hale getirdik. Bunlar, artık görevden çok rutin hale gelen birer alışkanlık oldu. Okul içindeki tüm alanlar, pandemi şartlarına göre düzenlendi. Kayıt sürecindeki yüz yüze okul görüşmelerinde de bu şartlara uygun planlamalar yapıldı. Görüşmeler randevu sistemi ile organize ediliyor. Kampüs girişlerinde HES kodu uygulaması yapılıyor. Tüm ziyaretçilerimiz kampüs girişlerinde okul içi ziyaret kuralları konusunda bilgilendiriliyor. Geçtiğimiz aylarda Milli Eğitim Bakanlığı ve Türk Standartları Enstitüsü’nün gerçekleştirdiği denetimleri başarı ile tamamlayan kampüslerimiz, “Okulum Temiz” belgelerini de almıştı. Okullarda hijyen şartlarının geliştirilmesi ve enfeksiyon önleme ve kontrol süreçlerinin tutarlı olması amacıyla sürdürülen “Okulum Temiz” programı ile bu belgeyi almaya hak kazandık. Öğretmenlerimiz, öğrencilerimiz, okul personelimiz ve tüm ziyaretçilerimiz sağlık açısında güvenli bir alanda bulunuyorlar.
İLETİŞİM KESİNTİSİZ DEVAM ETTİ
Okulun eğitim sistemi ve uygulamaları hakkında bilgileri paylaşmak için hangi kanallardan faydalanıyorsunuz? Velilerden gelen soru ve değerlendirmelere nasıl yanıt veriyorsunuz?
Koronavirüs nedeni ile okulların kapalı olması ve öğretmenleri ile iletişimlerinin azalması çocuklar için alışılması zor bir süreç olarak algılanabilir. Ancak, biz okullarımızda bu iletişimin hiç kopmaması adına hem öğrencilerimizle hem de ebeveynleriyle ders dışında pek çok kez dijital platformda bir araya geldik. Öncelikle, bizim normal süreçte de rutinimiz olan haftalık bültenler pandemi sürecinde de devam etti. Müdür mektupları, bültenler ve raporlarla güncel bilgilerin anlık iletimi bizim en çok önem verdiğimiz konulardan biri oldu. Özellikle öğrencilerimizin hayatlarında önemli bir rolü olan öğretmenleri ile rutinlerini koruyarak belirsizliğin yarattığı kaygıdan kurtulmalarını sağladık. Öğrencilerin online buluşmalarının yanı sıra ebeveyn online toplantılarında bir araya gelerek süreci yönettik. Öğrencilerimiz ve velilerimiz fiziksel olarak uzak olsalar da her zaman öğretmenleriyle okul yöneticileriyle iletişim kurabildiler. Tüm sınıfın katılabileceği görüntülü konuşma ya da öğretmenleri ile paylaşım yaptıkları etkinlikler sınıf aidiyetinin devam etmesini sağladı. Pandemi nedeniyle eğitim sürecine uzaktan devam eden öğrencilerin ve velilerimizin ihtiyaç duydukları başlıklarda çözüm üretmek üzere sanal ofisler kurduk. Bunlardan biri CATS sanal ofisiydi. Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji olarak, tüm talep, başvuru ve danışmanlık işlemlerimizi dijital platforma taşıdık. Öğrencilerimiz ve velilerimiz CATS ekranlarından işlemlerini kolayca gerçekleştirebildiler.
Pandemi koşullarında kesintisiz eğitim süreçlerinde okul başarısı nasıl sağlandı?
2019’un sonlarında ortaya çıkan Coronavirüs (Covid-19) pandemisi, dünyanın her yerinde sağlık başta olmak üzere, ekonomik, sosyal ve pedagojik bakımdan çok önemli değişimlere neden oldu. Bu pandemiden en çok etkilenen alanlardan biri de eğitim sistemleri. Şu anda, pandemi nedeniyle, dünya genelinde yüz yüze eğitim yürütülemiyor. Bu nedenle, dünya genelinde, milyonlarca kişi açık ve uzaktan eğitim yoluyla eğitim görmeye başladı. Dünyadaki bu pandemi nedeniyle, Türkiye’de tüm öğretim kademelerinde yüz yüze eğitime ara verildi ve tüm öğrenciler için açık ve uzaktan eğitim olanakları kullanılmaya başlandı. Biz de Kültür Koleji ve Kültür2000 Koleji olarak 2020 Mart ayından bu yana uzaktan eğitim ve belli kademelerde hibrit uygulamalarını kullandık. Bu zamana kadar yaptığımız uzaktan eğitim etkinliklerini değerlendirilecek olursak, öğrencilerimizin canlı derslere katılım ile derslere ilişkin videoları izleme oranları oldukça yüksek. Öğrencilerimize sunduğumuz uzaktan eğitim etkinliklerinin etkililiğine ve öğrencilerimizin kendilerine sunulan materyaller, etkinlikler ve canlı ders uygulamalarına katılımlarını etkileyen faktörleri belirledik. Bu da hem ders katılımlarını hem de başarıyı artırdı. Öğrencilerimizden ve velilerimizden aldığımız geribildirimleri, gözlem, inceleme ve değerlendirmelerine göre, öğrencilerimizin bilişim teknolojileri okuryazarlık düzeyinde oldukça gelişmiş olduklarını gördük. Öğrencilerimizin bilişim teknolojilerini kullanma, sunum hazırlama, sunum yapma, interneti eğitim amaçlı olarak kullanma gibi konularda her hangi bir sorunla karşılaşmadan üst düzey eğitim becerilerini kullanmaları bizleri bu süreçte oldukça memnun etti.
HER ZAMAN ÖĞRENCİ VE VELİLERİMİZİN YANINDA OLDUK
Ekran başında olan öğrencilerin bilişsel ve duygusal gelişim süreçleri nasıl takip ediliyor? Sosyal izolasyon sürecinin yarattığı olumsuzluklara karşı hangi önlemleri alıyorsunuz?
Velilerimizin, öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin birbirleriyle düzenli etkileşimlerini sağlayıp ve sosyal bakım önlemleri aldık. Öğrencilerimizin ihtiyaçlarına ve ebeveynlerin uygunluğuna bağlı olarak programlar planladık. Uzaktan eğitim kuralları geliştirerek ve öğrencilerin öğrenme süreçlerini izledik. Uzaktan eğitim konusunda velilerimizle ve öğrencilerimizle birlikte kurallar tanımladık. Öğrencilerimizin öğrenme sürecini yakından izlemek için biçimlendirici sorular, testler ve alıştırmalar tasarladık. Bu şekilde, onların sosyal izolasyon sürecinden olumsuz etkilenmelerinin önüne geçmeye çalıştık. Sürekli iletişim her zaman olumlu sonuçlar verir. Biz de bu dönemde her zaman öğrencilerimizin ve velilerimizin yanında olduk. Uzaktan eğitim süreci için özenle hazırladığımız altyapımız, derslerin planlanması, ders içeriklerinin oluşturulması, bütünsel bir yaklaşımla ele alındı ve sürdürüldü.
Pandemi nedeniyle uzaktan ve hibrit eğitim sürecinde öğrencilerin ilgi ve yetenekleri nasıl belirleniyor? Bu konuda yaptığınız çalışmalar nelerdir?
Öğrencilerimizin uzaktan eğitim sistemini etkili olarak kullanabilme, sisteme giriş yapma, yeterli teknolojik araca sahip olabilmeleri ile birlikte, açık ve uzaktan eğitime yönelik algıları ve beklentileri de uzaktan eğitim sistemini kullanma düzeyini ve faydalanmalarını etkiliyor. Uzaktan eğitimde öğrencilerin motivasyonunun sağlanması çok önemli hale geldi. Motivasyonun yüksek olan öğrencinin öğrenme isteği de artıyor. Derslerine hazırlanacağı, soru sorarak konu ile ilgili tartışmalara katılacağı ve araştırmaya istekli olacağı düşüncesinden hareketle öğretmenlerimiz öğrencileri motive ederek onlara öğrenme ihtiyacı uyandıracak ortamlar hazırlıyor. COVID-19’dan en çok etkilenen alanlardan biri olan eğitim, salgın sonrasında en önemli değişimlerin olması beklenen alanlardan birini oluşturuyor. Bilişim ve iletişim teknolojilerinin, eğitim teknolojisi araçlarının yaygın kullanımı ile eğitim alanında dijital okuma ve dijital okuma araçları konularında farkındalık yaratmak bence oldukça önemli. Biz de okullarımızda öğrencilerimizin bu yeteneklerini geliştirip, yetiştiriyoruz.
"Her yıl şubat ayında gerçekleştirdiğimiz Öğrenci Kabul Sınavımızı bu yıl 13-14 Şubat tarihlerinde online olarak yaptık. 4,5,6,7,8,Lise Hazırlık, 9, 10, ve 11.sınıf öğrencilerinin katıldığı Kültür Koleji ve Kültür2000 Kolejinin “Ortaokul” ve “Lise” Öğrenci Kabul Sınavında başarı düzeyine göre öğrencilere çeşitli indirimler uygulanacak."
Son Güncelleme: Pazartesi, 22 Şubat 2021 13:34
Gösterim: 1815

