Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

İzmir'de Mimar Sinan Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nde motor tamirciliği eğitimi gören 400 öğrenci arasında tek kız olan 17 yaşındaki Burcu Aşkın, sınıf birincisi olup karnesini takdirnameyle birlikte alırken, mesleğe bir adım daha yaklaştı

burcu aşkınBurcu Aşkın, "Babam tesisatçı, ağabeyim elektrikçi. Ben de küçüklüğümden beri motor tamircisi olmak isterdim, idealime ulaşmama az kaldı" dedi. Okul Müdür Başyardımcısı Oktay Üşümez, "Bu bölümü kızlar hiç tercih etmiyor. Burcu, Türkiye'de ilk olacak" dedi. Öte yandan Burcu'nun Türkiye'deki eğitimli ilk bayan motor tamircisi olduğunu belirten Mimar Sinan Teknik ve EML Müdür Başyardımcısı Oktay Üşümez, genç kıza takdirnameli karnesini verdi. Üşümez, Burcu'nun sektörde önemli bir yeri olacağını belirterek, "Çok eskiden bir iki motor tamircisi kadın vardı. Ama onlar yaşlandı, belki 20 yıldır bu bölümü seçip okuyan kız öğrenci yok. Burcu bu bölümden mezun ilk kız öğrenci olacak" dedi

(star)

> 400 Erkek öğrenci arasındaki birinci

İzmir'de Mimar Sinan Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi'nde motor tamirciliği eğitimi gören 400 öğrenci arasında tek kız olan 17 yaşındaki Burcu Aşkın, sınıf birincisi olup karnesini takdirnameyle birlikte alırken, mesleğe bir adım daha yaklaştı

burcu aşkınBurcu Aşkın, "Babam tesisatçı, ağabeyim elektrikçi. Ben de küçüklüğümden beri motor tamircisi olmak isterdim, idealime ulaşmama az kaldı" dedi. Okul Müdür Başyardımcısı Oktay Üşümez, "Bu bölümü kızlar hiç tercih etmiyor. Burcu, Türkiye'de ilk olacak" dedi. Öte yandan Burcu'nun Türkiye'deki eğitimli ilk bayan motor tamircisi olduğunu belirten Mimar Sinan Teknik ve EML Müdür Başyardımcısı Oktay Üşümez, genç kıza takdirnameli karnesini verdi. Üşümez, Burcu'nun sektörde önemli bir yeri olacağını belirterek, "Çok eskiden bir iki motor tamircisi kadın vardı. Ama onlar yaşlandı, belki 20 yıldır bu bölümü seçip okuyan kız öğrenci yok. Burcu bu bölümden mezun ilk kız öğrenci olacak" dedi

(star)

Son Güncelleme: Cumartesi, 09 Haziran 2012 12:19

Gösterim: 3210

Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu üyesi grup, Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yaptı

Öğretmen olarak atamalarının yapılmadığını ileri süren ve Güvenpark'ta toplanan grup, pankartlarla Milli Eğitim Bakanlığı'na yürüdü.

Bakanlık önünde grup adına basın açıklaması okuyan Canan Kılınç, işsiz öğretmen sorunun 10 yıldır daha da büyüdüğünü ileri sürerek, ''60 ilin nüfusundan fazla sayıda KPSS'ye mahkum işsiz öğretmen nüfusu olduğunu'' iddia etti.

2010'da verilen ve 2011'de atanması gereken 55 bin atama sözünün tutulmadığını ileri süren Kılınç, ''Öncelikli olarak bu verilen sözler tutulmalıdır'' dedi.

Grup, yapılan açıklamanın ardından dağıldı.

> Ataması yapılmayan öğretmenlerden eylem

Ataması Yapılmayan Öğretmenler Platformu üyesi grup, Milli Eğitim Bakanlığı önünde eylem yaptı

Öğretmen olarak atamalarının yapılmadığını ileri süren ve Güvenpark'ta toplanan grup, pankartlarla Milli Eğitim Bakanlığı'na yürüdü.

Bakanlık önünde grup adına basın açıklaması okuyan Canan Kılınç, işsiz öğretmen sorunun 10 yıldır daha da büyüdüğünü ileri sürerek, ''60 ilin nüfusundan fazla sayıda KPSS'ye mahkum işsiz öğretmen nüfusu olduğunu'' iddia etti.

2010'da verilen ve 2011'de atanması gereken 55 bin atama sözünün tutulmadığını ileri süren Kılınç, ''Öncelikli olarak bu verilen sözler tutulmalıdır'' dedi.

Grup, yapılan açıklamanın ardından dağıldı.

Son Güncelleme: Cumartesi, 09 Haziran 2012 11:39

Gösterim: 1995

Mesleki eğitim programlarına toplumsal farkındalığı arttırmayı amaçlayan İŞKUR, işşiz bir gencin ''İŞKUR'a güveniyorum'' diyerek kız istemesini anlatan kamu spotu hazırladı. RTÜK tarafından onaylanan kamu spotu, ulusal televizyon kanallarında yayınlanacak.


Genç kızın, dünürcülere kahve ikramıyla başlayan kamu spotunda, kızın babası, işsiz gence ''İşin nedir evladım-'' diye soruyor. Gencin, ''İşim yok efendim, şimdilik'' cevabı üzerine şaşıran babanın bu kez ''Peki meslek-'' diye sorması üzerine, genç adam ''O da yok'' diyor. Babanın, ''Oğlum, senin işin yok, mesleğin yok. neye güvenerek istiyorsun kızımı-'' sorusuna genç adamın rahat tavırlarla ''İŞKUR'a'' yanıtını vermesi herkesi şaşırtıyor.

Kamu spotunun devamında, ''Sevgili gençler, siz de meslek edindirme kurslarından faydalanın ve bir meslek sahibi olarak geleceğinizi kendiniz şekillendirin'' çağrısı yapılıyor ve kız istemeye giden işsiz gencin bir meslek edindirme kursuna katıldığı gösteriliyor.

AA muhabirine açıklama yapan İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı, İŞKUR'un önemli bir toplumsal sorun olan işsizliğe odaklanmış, görev alanı geniş bir kurum olduğunu belirterek, ''Bunun vicdani sorumluluğuyla hizmetlerimizin kalitesini arttırmaya çalışırken bir taraftan da toplumun tüm kesimlerine yönelik etkili, sürdürülebilir ve planlı bir tanıtım sürecini yürütüyoruz'' dedi.

Kurumun yenilenen ve gelişen hizmetlerine uygun olarak farklı niteliklere sahip gruplara aynı mesajlarla ve yöntemlerle ulaşmak yerine hedef kitleyi, iyi tanımlanmış gruplara ayırmanın, bu grupların özelliklerine uygun mesajlar ve yöntemlerle onlara ulaşmaya çalışmanın daha etkin olduğunu anlatan Yazıcı, bundan hareketle bir kamu spotu hazırladıklarını ifade etti.

İŞKUR'un hizmetlerini anlatmak için bir seri kamu spotu hazırlamayı planladıklarını dile getiren Yazıcı, böylece mesleki eğitim programlarına toplumsal farkındalığı arttırmayı istediklerini kaydederek, şunları kaydetti:

''Kurumun vizyonu ve misyonu doğrultusunda hazırlanan filmin, senaryosu ve çekimleriyle izleyenler üzerinde kalıcı ve olumlu etki bırakmasını hedefliyoruz. Bu anlamda televizyon kanallarında prime time'da yayınlanacak kalitede bir spot hazırlamak için senaryosundan, yönetimine, seslendirilmesine ve oyuncularına kadar tüm aşamalarında profesyonel bir ekiple çalıştık. Diğer spotlar arasında farklı tarzıyla ön plana çıkacak olan kamu spotuyla işsiz vatandaşlarımızı mesleki eğitim kurslarımıza katılarak geleceklerini İŞKUR ile şekillendirmeye davet ediyoruz.

Kamu spotumuzu RTÜK onayını da alarak tüm ulusal kanallara gönderdik. Televizyon kanalların Türkiye'nin temel sorunlarından biri olan işsizliğe sosyal sorumluluk anlayışı çerçevesinde duyarlı bir yaklaşım sergileyeceğini ve bu spotu gerekli sıklıkla yayınlayacaklarını düşünüyorum.''

> İŞKUR’a güven kız iste!

Mesleki eğitim programlarına toplumsal farkındalığı arttırmayı amaçlayan İŞKUR, işşiz bir gencin ''İŞKUR'a güveniyorum'' diyerek kız istemesini anlatan kamu spotu hazırladı. RTÜK tarafından onaylanan kamu spotu, ulusal televizyon kanallarında yayınlanacak.


Genç kızın, dünürcülere kahve ikramıyla başlayan kamu spotunda, kızın babası, işsiz gence ''İşin nedir evladım-'' diye soruyor. Gencin, ''İşim yok efendim, şimdilik'' cevabı üzerine şaşıran babanın bu kez ''Peki meslek-'' diye sorması üzerine, genç adam ''O da yok'' diyor. Babanın, ''Oğlum, senin işin yok, mesleğin yok. neye güvenerek istiyorsun kızımı-'' sorusuna genç adamın rahat tavırlarla ''İŞKUR'a'' yanıtını vermesi herkesi şaşırtıyor.

Kamu spotunun devamında, ''Sevgili gençler, siz de meslek edindirme kurslarından faydalanın ve bir meslek sahibi olarak geleceğinizi kendiniz şekillendirin'' çağrısı yapılıyor ve kız istemeye giden işsiz gencin bir meslek edindirme kursuna katıldığı gösteriliyor.

AA muhabirine açıklama yapan İŞKUR Genel Müdürü Nusret Yazıcı, İŞKUR'un önemli bir toplumsal sorun olan işsizliğe odaklanmış, görev alanı geniş bir kurum olduğunu belirterek, ''Bunun vicdani sorumluluğuyla hizmetlerimizin kalitesini arttırmaya çalışırken bir taraftan da toplumun tüm kesimlerine yönelik etkili, sürdürülebilir ve planlı bir tanıtım sürecini yürütüyoruz'' dedi.

Kurumun yenilenen ve gelişen hizmetlerine uygun olarak farklı niteliklere sahip gruplara aynı mesajlarla ve yöntemlerle ulaşmak yerine hedef kitleyi, iyi tanımlanmış gruplara ayırmanın, bu grupların özelliklerine uygun mesajlar ve yöntemlerle onlara ulaşmaya çalışmanın daha etkin olduğunu anlatan Yazıcı, bundan hareketle bir kamu spotu hazırladıklarını ifade etti.

İŞKUR'un hizmetlerini anlatmak için bir seri kamu spotu hazırlamayı planladıklarını dile getiren Yazıcı, böylece mesleki eğitim programlarına toplumsal farkındalığı arttırmayı istediklerini kaydederek, şunları kaydetti:

''Kurumun vizyonu ve misyonu doğrultusunda hazırlanan filmin, senaryosu ve çekimleriyle izleyenler üzerinde kalıcı ve olumlu etki bırakmasını hedefliyoruz. Bu anlamda televizyon kanallarında prime time'da yayınlanacak kalitede bir spot hazırlamak için senaryosundan, yönetimine, seslendirilmesine ve oyuncularına kadar tüm aşamalarında profesyonel bir ekiple çalıştık. Diğer spotlar arasında farklı tarzıyla ön plana çıkacak olan kamu spotuyla işsiz vatandaşlarımızı mesleki eğitim kurslarımıza katılarak geleceklerini İŞKUR ile şekillendirmeye davet ediyoruz.

Kamu spotumuzu RTÜK onayını da alarak tüm ulusal kanallara gönderdik. Televizyon kanalların Türkiye'nin temel sorunlarından biri olan işsizliğe sosyal sorumluluk anlayışı çerçevesinde duyarlı bir yaklaşım sergileyeceğini ve bu spotu gerekli sıklıkla yayınlayacaklarını düşünüyorum.''

Son Güncelleme: Cumartesi, 09 Haziran 2012 11:20

Gösterim: 1632

Yaklaşık 3 aydır tartışıldı, tartışılmaya da devam ediyor. Yasa çıktı, ancak hâlâ belirsiz, bilinmeyen yönleri bulunuyor. Okula başlama yaşı, seçmeli ders, birinci sınıf müfredatı, fiziki mekânlar, e-kayıt konusunda kafalarda hâlâ soru işaretleri var.

diplomaMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yaklaşık üç aydır tartışılan ve hâlâ birçok konuda belirsizliği olan 4+4+4 eğitim sistemi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Dinçer, 4+4+4 ile ilgili merak edilen birçok soruya yanıt verdi. Birinci sınıfa başlama yaşından seçmeli derslere, müfredattan öğretmen eğitimine kadar yeni sistemle ilgili bilinmeyen birçok soruyu Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e sorduk:

Bu yıl ilköğretimden mezun olanlara diploma veriliyor mu?

- Hayır, onlar 12.sınıftan mezun olunca diploma alacak.

Ya 4.sınıfı bitirenler?

- Evet. Onlar da sertifika alacaklar.

Veli çocuğunu okula göndermezse, ertelerse ne olacak?

- Bunu velinin tercihine bırakmayacağız. 66 aydan önce tercihe bıraktık zaten. 60 ile 66 ay arasında velinin tercihi var demişsek öbürü için tercihi olmayacağını ifade etmiş sayılırız.

İstisnalar olamaz mı?

- İstisna velinin, öğretmenin, okul müdürünün vereceği bir kararla oluşmayacak. İstisna konunun uzmanlarının vereceği kararla oluşturacak. Velinin keyfince “Benim çocuğum eğitime müsait değil veya çocuğumu bu yaşta göndermek istemiyorum” diyeceği bir husus değil. Biz çocuklarımızı 66 aydan sonra adrese dayalı kayıt sistemine göre 66. ayını dolduran çocuklarımızın kayıtlarını otomatik yapacağız.

Çocuk hazır değilse ya da fiziken uygun değilse?

 - İstisnai durumlar varsa bunu doktor raporuyla veya psikolog raporuyla konunun uzmanlarıyla belgelendirmeleri halinde istisnai olarak değerlendirilir. Bunu sadece 66 aylıklar için de düşünmenin gereği yok. 66 aylık, 72 aylık, 84 aylık fark etmez. Bu çocuğun özel bir durumudur ve biz de çocuğun özel durumunu şimdiye kadar hesap etmiştik zaten. Göz önüne alıyorduk, şimdiden sonra da göz önüne almaya devam edeceğiz. Okulların fiziki donanımı bu yeni sisteme ayak uyduracak mı? 1 milyon 200 bin yerine 1 milyon 800 bine yakın çocuk birinci sınıfa başlayacak.

Fiziki imkanlarınız, sınıflarınız yeterli mi?

- Ben merak ediyorum okul ve derslik bu işe yetmeyecek diyenler hangi bilgiyle bunu söylüyorlar. Tahmin ediyorum ki bunu söyleyenlerin küçük bir dünyası var. Muhtemelen kendi tecrübesiz olduğu okulla, çocuğunu gönderdiği veya yakınının gittiği okulla bir tecrübeden bahsediyor olabilir. Bu derslik sayısıyla ilgili tüm bilgileri her rakamıyla paylaşıyoruz aslında. Okulla ilgili derslik başına düşen öğrencilerle ilgili bilgileri biz biliyoruz.

Sabahçı-öğlenci yaparak mı sorun çözülecek?

 - Eğer öyle yapacak olursak hiç yaşanmayacak zaten de. Şimdi çok basit bir mantıkla bile şöyle bir sonuca ulaşabilirsiniz. Bu sene 9 bin derslik devreye soktuk. Müdür odaları da dersliğe çevrildi. Biz okullardaki müdür odalarını dersliğe çevirmiyoruz. Projemizde olmadığı halde müdürlerin derslikleri kendilerine makam odası yapmış olmasından hareketle herkesi kendi yerine gönderiyoruz. Müdür odasını küçük gördüğü için dersliği makam odası yapmıştı ve kendi odasını da müdür yardımcılarına vermişti. Biz bunları değiştiriyor, projeye uygun hale getiriyoruz. 8 bin 900 civarında da yine derslik kazanmış olacağız.

Sorun olan il yok mu?

-          Zaten büyük illerimizde, aşağı yukarı 10 ilde bu sorunumuz var ve devam edecek. İstanbul’da bu sorun var zaten.

-          (hürriyet)

> Bu yıl ilköğretimden mezun olana diploma yok

Yaklaşık 3 aydır tartışıldı, tartışılmaya da devam ediyor. Yasa çıktı, ancak hâlâ belirsiz, bilinmeyen yönleri bulunuyor. Okula başlama yaşı, seçmeli ders, birinci sınıf müfredatı, fiziki mekânlar, e-kayıt konusunda kafalarda hâlâ soru işaretleri var.

diplomaMilli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yaklaşık üç aydır tartışılan ve hâlâ birçok konuda belirsizliği olan 4+4+4 eğitim sistemi ile ilgili önemli açıklamalarda bulundu. Bakan Dinçer, 4+4+4 ile ilgili merak edilen birçok soruya yanıt verdi. Birinci sınıfa başlama yaşından seçmeli derslere, müfredattan öğretmen eğitimine kadar yeni sistemle ilgili bilinmeyen birçok soruyu Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer’e sorduk:

Bu yıl ilköğretimden mezun olanlara diploma veriliyor mu?

- Hayır, onlar 12.sınıftan mezun olunca diploma alacak.

Ya 4.sınıfı bitirenler?

- Evet. Onlar da sertifika alacaklar.

Veli çocuğunu okula göndermezse, ertelerse ne olacak?

- Bunu velinin tercihine bırakmayacağız. 66 aydan önce tercihe bıraktık zaten. 60 ile 66 ay arasında velinin tercihi var demişsek öbürü için tercihi olmayacağını ifade etmiş sayılırız.

İstisnalar olamaz mı?

- İstisna velinin, öğretmenin, okul müdürünün vereceği bir kararla oluşmayacak. İstisna konunun uzmanlarının vereceği kararla oluşturacak. Velinin keyfince “Benim çocuğum eğitime müsait değil veya çocuğumu bu yaşta göndermek istemiyorum” diyeceği bir husus değil. Biz çocuklarımızı 66 aydan sonra adrese dayalı kayıt sistemine göre 66. ayını dolduran çocuklarımızın kayıtlarını otomatik yapacağız.

Çocuk hazır değilse ya da fiziken uygun değilse?

 - İstisnai durumlar varsa bunu doktor raporuyla veya psikolog raporuyla konunun uzmanlarıyla belgelendirmeleri halinde istisnai olarak değerlendirilir. Bunu sadece 66 aylıklar için de düşünmenin gereği yok. 66 aylık, 72 aylık, 84 aylık fark etmez. Bu çocuğun özel bir durumudur ve biz de çocuğun özel durumunu şimdiye kadar hesap etmiştik zaten. Göz önüne alıyorduk, şimdiden sonra da göz önüne almaya devam edeceğiz. Okulların fiziki donanımı bu yeni sisteme ayak uyduracak mı? 1 milyon 200 bin yerine 1 milyon 800 bine yakın çocuk birinci sınıfa başlayacak.

Fiziki imkanlarınız, sınıflarınız yeterli mi?

- Ben merak ediyorum okul ve derslik bu işe yetmeyecek diyenler hangi bilgiyle bunu söylüyorlar. Tahmin ediyorum ki bunu söyleyenlerin küçük bir dünyası var. Muhtemelen kendi tecrübesiz olduğu okulla, çocuğunu gönderdiği veya yakınının gittiği okulla bir tecrübeden bahsediyor olabilir. Bu derslik sayısıyla ilgili tüm bilgileri her rakamıyla paylaşıyoruz aslında. Okulla ilgili derslik başına düşen öğrencilerle ilgili bilgileri biz biliyoruz.

Sabahçı-öğlenci yaparak mı sorun çözülecek?

 - Eğer öyle yapacak olursak hiç yaşanmayacak zaten de. Şimdi çok basit bir mantıkla bile şöyle bir sonuca ulaşabilirsiniz. Bu sene 9 bin derslik devreye soktuk. Müdür odaları da dersliğe çevrildi. Biz okullardaki müdür odalarını dersliğe çevirmiyoruz. Projemizde olmadığı halde müdürlerin derslikleri kendilerine makam odası yapmış olmasından hareketle herkesi kendi yerine gönderiyoruz. Müdür odasını küçük gördüğü için dersliği makam odası yapmıştı ve kendi odasını da müdür yardımcılarına vermişti. Biz bunları değiştiriyor, projeye uygun hale getiriyoruz. 8 bin 900 civarında da yine derslik kazanmış olacağız.

Sorun olan il yok mu?

-          Zaten büyük illerimizde, aşağı yukarı 10 ilde bu sorunumuz var ve devam edecek. İstanbul’da bu sorun var zaten.

-          (hürriyet)

Son Güncelleme: Cumartesi, 09 Haziran 2012 11:33

Gösterim: 1691

İstanbul'da 10 okulda uygulanan 'İşimiz Okumak' projesi Betül, Ender, Enis gibi 200 öğrenciyi 'işten' alıp tamamen okullu yaptı.

işimiz okumak olduBetül, okuldan sonra tekstil atölyesinde, Ender kahvehanede, Enes markette çalışıyordu. 3 bin mevcutlu kalabalık okullarında var olmaya mücadelesi verirken bir yandan da ailelerine destek olmaya çalışıyorlardı. ‘İşimiz Okumak’ projesiyle eğitime bakış açıları değişti. Çalıştıkları işleri bıraktılar, okul ve öğretmenleriyle ilişkileri gelişti. Dün aldıkları karnelerin anlamı onlar için daha farklı çünkü artık üniversiteye gidip meslek sahibi olmak istiyorlar. Sadece Betül, Ender ve Enis değil İstanbul’da tam 200 çocuk çalışmayı bırakarak tamamen okula döndü.

Kişisel gelişim etkinlikleri

İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Boğaziçi Üniversitesi ve Garanti Emeklilik’in iki yıl önce başlattığı ‘İşimiz Okumak’ projesi kapsamında çocuklar haftada iki gün okul başarılarının artmasına yönelik eğitimler alırken, aynı zamanda kişisel gelişimleri için de drama çalışmaları, film ve belgesel izleme, satranç ve akıl oyunları, müze gezisi, spor yapma, meslek seçimi gibi etkinlikler gerçekleştirdi. Projeyle bugüne kadar 200 öğrencinin eğitim hayatını yarım bırakması engellendi. Sekiz ilçede 10 okulda 4,5,6,7,8. sınıf öğrencilerine uygulanan proje kapsamında Avcılar’daki İstanbul Büyükşehir Seyit Onbaşı İlköğretim Okulu’nda 22 öğrenci işlerini bırakıp okullarına yoğunlaştı. En fazla öğrencinin eğitimden kopmasını engelleyen okul burası oldu.

Okulun rehber öğretmeni Ayhan Mengüş her sene yaklaşık 300 öğrencinin mezun olduğu ancak 180’inin liseye devam etmediğini söyledi. Okulda projeye katılan öğrencilerden biri 7. sınıf öğrencisi Ender Ertaş. Sekiz kişilik bir ailede yaşayan ve okuldan sonra kahvehanede çalışan Ender “Eskiden çalışsam daha iyi diyordum. Şimdi tam tersi okumak daha iyi. Meslek sahibi olduğumda hem kariyerim hem param olacak” diyor.

İlk kez semt dışında

6. sınıf öğrencisi Betül Daşçı, artık okuldan sonra tekstil fabrikasına gitmiyor. Projede de en çok gezmek hoşuna gitmiş çünkü hiç yaşadığı semt dışına çıkmamış. Yedi kişilik ailesini babası ve ağabeyi geçindiriyor. 8. sınıftan Serkan Caner’in hedefi öğretmen olmak. En çok öğretmenlerin yakın ilgisini sevmiş.

Enes ve Ersin Kayıkçı evde ders çalışmayınca sokakta başlarına bir şey gelmesin diye anneleri marketlerinde çalışmasını istemiş. Artık markete gitmeyip sadece eğitimle ilgileniyorlar. Ümit Can Aydoğan hurdacı olan babası ile birlikte hafta sonları çalışıyormuş. Şimdi sadece dersleriyle ilgileniyor ve astronot olmak istiyor. Artık dersleri daha çok seviyor: “Öğretmen soru sorduğunda cevap veremiyordum. Artık verebiliyorum.”

Özel Eğitim ve Rehberlik bölümünden sorumlu İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ahmet Koçibar, projeyi çok önemsediklerini vurguluyor:

“Öğretmenler bu çocukları takip ediyor, sosyal faaliyetlere yönlendiriyor. Kısacası bu çocuklara rol veriyor.”

> İşimiz okumak oldu

İstanbul'da 10 okulda uygulanan 'İşimiz Okumak' projesi Betül, Ender, Enis gibi 200 öğrenciyi 'işten' alıp tamamen okullu yaptı.

işimiz okumak olduBetül, okuldan sonra tekstil atölyesinde, Ender kahvehanede, Enes markette çalışıyordu. 3 bin mevcutlu kalabalık okullarında var olmaya mücadelesi verirken bir yandan da ailelerine destek olmaya çalışıyorlardı. ‘İşimiz Okumak’ projesiyle eğitime bakış açıları değişti. Çalıştıkları işleri bıraktılar, okul ve öğretmenleriyle ilişkileri gelişti. Dün aldıkları karnelerin anlamı onlar için daha farklı çünkü artık üniversiteye gidip meslek sahibi olmak istiyorlar. Sadece Betül, Ender ve Enis değil İstanbul’da tam 200 çocuk çalışmayı bırakarak tamamen okula döndü.

Kişisel gelişim etkinlikleri

İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü’nün Boğaziçi Üniversitesi ve Garanti Emeklilik’in iki yıl önce başlattığı ‘İşimiz Okumak’ projesi kapsamında çocuklar haftada iki gün okul başarılarının artmasına yönelik eğitimler alırken, aynı zamanda kişisel gelişimleri için de drama çalışmaları, film ve belgesel izleme, satranç ve akıl oyunları, müze gezisi, spor yapma, meslek seçimi gibi etkinlikler gerçekleştirdi. Projeyle bugüne kadar 200 öğrencinin eğitim hayatını yarım bırakması engellendi. Sekiz ilçede 10 okulda 4,5,6,7,8. sınıf öğrencilerine uygulanan proje kapsamında Avcılar’daki İstanbul Büyükşehir Seyit Onbaşı İlköğretim Okulu’nda 22 öğrenci işlerini bırakıp okullarına yoğunlaştı. En fazla öğrencinin eğitimden kopmasını engelleyen okul burası oldu.

Okulun rehber öğretmeni Ayhan Mengüş her sene yaklaşık 300 öğrencinin mezun olduğu ancak 180’inin liseye devam etmediğini söyledi. Okulda projeye katılan öğrencilerden biri 7. sınıf öğrencisi Ender Ertaş. Sekiz kişilik bir ailede yaşayan ve okuldan sonra kahvehanede çalışan Ender “Eskiden çalışsam daha iyi diyordum. Şimdi tam tersi okumak daha iyi. Meslek sahibi olduğumda hem kariyerim hem param olacak” diyor.

İlk kez semt dışında

6. sınıf öğrencisi Betül Daşçı, artık okuldan sonra tekstil fabrikasına gitmiyor. Projede de en çok gezmek hoşuna gitmiş çünkü hiç yaşadığı semt dışına çıkmamış. Yedi kişilik ailesini babası ve ağabeyi geçindiriyor. 8. sınıftan Serkan Caner’in hedefi öğretmen olmak. En çok öğretmenlerin yakın ilgisini sevmiş.

Enes ve Ersin Kayıkçı evde ders çalışmayınca sokakta başlarına bir şey gelmesin diye anneleri marketlerinde çalışmasını istemiş. Artık markete gitmeyip sadece eğitimle ilgileniyorlar. Ümit Can Aydoğan hurdacı olan babası ile birlikte hafta sonları çalışıyormuş. Şimdi sadece dersleriyle ilgileniyor ve astronot olmak istiyor. Artık dersleri daha çok seviyor: “Öğretmen soru sorduğunda cevap veremiyordum. Artık verebiliyorum.”

Özel Eğitim ve Rehberlik bölümünden sorumlu İstanbul İl Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Ahmet Koçibar, projeyi çok önemsediklerini vurguluyor:

“Öğretmenler bu çocukları takip ediyor, sosyal faaliyetlere yönlendiriyor. Kısacası bu çocuklara rol veriyor.”

Son Güncelleme: Cumartesi, 09 Haziran 2012 11:04

Gösterim: 1995


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.