Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

Millî Eğitim Bakanı Özer, 2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Programı'nda konuştu. Yeni eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını temenni eden Bakan Özer, açılış programında aileden sonra çocukların eğitimi için en önemli kurumun okul olduğunu, okulun sadece bir eğitim öğretim ortamı değil, aynı zamanda çocuklara yeni ufuklar açan ve dış dünyayı tanımalarını sağlayan mekân olduğunu söyledi.

mahmut_ozer_mebOkulların, akademik beceriler dışında çocuklara sosyal, duygusal, bilişsel, fiziksel ve kültürel beceriler de kazandırdığını dile getiren Özer, "Okullar çocuklarımızın öğretmenleriyle bağ kurmalarını, arkadaşları ile sosyalleşmelerini sağlayarak güven duygularını pekiştirir. Bu bağlamda eğitim ve öğretimin okul çatısı altında, sınıf ortamında sürdürülmesi öğrencilerimizin geleceği için elzemdir." ifadelerini kullandı.

Özer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin güvenli aşıları temin konusunda hızlı davrandığını ve aşıları uygulayan ilk ülkelerden biri olduğunu ifade ederek "Türkiye, yaygın sağlık ağı sayesinde risk gruplarını belirlemiş ve aşıları kademe kademe toplumun tüm katmanlarına yaymıştır. Türkiye, öğretmenleri aşılamada öncelikli gruplardan biri olarak tanımlayan az sayıdaki ülkeden biridir. Öğretmenlere verilen önemden dolayı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a bir kez daha huzurlarınızda şükranlarımı arz ediyorum. Türkiye'de gelinen nokta itibarıyla öğretmenlerin yaklaşık yüzde 90'ı en az bir doz aşı olmuş veya hastalığı atlatarak doğal yoldan bağışıklık kazanmıştır. Aşı sayesinde Türkiye adım adım toplumsal bağışıklığı kazanmaya doğru gitmektedir." diye konuştu.
Okulların açık kalmasının çocukların sadece akademik becerilerini geliştirmeleri için değil; onların sosyal, duygusal ve psikolojik gelişimleri açısından oldukça faydalı olduğunu dile getiren Özer, okulların kapalı kalmasının ise çocukları olumsuz etkilediğini söyledi.

"Çocuklarımızın sağlıklı ve dengeli bir şekilde yetişmeleri ve böylece toplumda yer edinebilmeleri için bugünden atacağımız adımlar oldukça önemlidir. Bu bağlamda okulların ilk açılan ve en son kapatılan mekânlar olarak gören bir anlayışla yüz yüze eğitimi sürdürmek istiyoruz. Bundan vazgeçemeyiz." diyen Özer, öğretmenlere de şöyle seslendi: "Çocuklarımız sizleri çok özlediler. Çocuklarımız arkadaşlarını çok özlediler. Çocuklarımız sizlerden bir şeyler öğrenmeyi çok özlediler. Dolayısıyla okullarımızın açık kalmaya devam etmesi için hepimiz aşı olmalı ve böylece çocuklarımızın eğitimlerini sürdürmesine katkı vermeliyiz. Sizler aşı olarak da çocuklarımıza ve topluma örnek olmalısınız. Çocuklarımızın geleceği için hepimiz büyük bir sorumluluk taşıyoruz. Okulları açmak, sadece biz yöneticilerin veya hükümetin sorumluluğu değildir. Tüm toplum bu sorumluluğu üstlenmelidir. Toplum olarak çocuklarımızı korumak, onlara iyi bir eğitim ve öğretim ortamı sağlamak zorundayız. Bunun için veli, servis şoförü, öğretmen ve müdürden güvenlik görevlisine kadar toplum olarak hepimize görevler düşmektedir. Sadece kendimizi korumak için değil, tüm çocuklarımızı korumak ve geleceklerini riske atmamak için yalnızca okullarda tedbirlere uymamız yeterli değildir. Okul dışındaki diğer ortamlarda da tedbirlere harfiyen uymak zorundayız."

Türkiye'nin aldığı tedbirlerle Covid-19 salgınını en az hasarla atlatabilecek bir kapasiteye sahip olduğunu belirten Bakan Özer, "Bizim hiçbir çocuğu kaybetme lüksümüz yoktur. Okula bırakılan her bir çocuk ailelerinden bize bir emanettir. Her bir çocuğumuzun güvenliği ve sağlığı bizim için oldukça önemlidir. Sizler de çocuklarımızı korumak ve eğitimlerine sağlıklı bir şekilde devam edebilmelerini sağlamak için lütfen aşılarınızı olunuz. Türkiye'nin geleceğinin bugününden daha da parlak olması için en nitelikli eğitimi tüm çocuklarımıza sağlamaya devam edeceğiz. Çocuklarımızın akademik olarak diğer ülkelerdeki akranlarından geri kalmamalarını sağlayacağız. Çocuklarımızın sosyal ve psikolojik yönlerden gelişimlerini destekleyeceğiz. Çocuklarımızın iyi insanlar, ahlaklı bireyler olarak yetişmeleri için onlara örnek olacağız." değerlendirmesini yaptı.

Konuşmaların tamamlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öğrencilerle birlikte yeni eğitim öğretim yılı zilini çaldı.

Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler, sınıfları gezerek öğrencilerle bir araya geldi.

2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Programı'na Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili ve yazar İskender Pala, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve öğrenciler katıldı.

> Eğitim ve öğretimin okul çatısı altında sürdürülmesi elzemdir

Millî Eğitim Bakanı Özer, 2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Programı'nda konuştu. Yeni eğitim öğretim yılının hayırlı olmasını temenni eden Bakan Özer, açılış programında aileden sonra çocukların eğitimi için en önemli kurumun okul olduğunu, okulun sadece bir eğitim öğretim ortamı değil, aynı zamanda çocuklara yeni ufuklar açan ve dış dünyayı tanımalarını sağlayan mekân olduğunu söyledi.

mahmut_ozer_mebOkulların, akademik beceriler dışında çocuklara sosyal, duygusal, bilişsel, fiziksel ve kültürel beceriler de kazandırdığını dile getiren Özer, "Okullar çocuklarımızın öğretmenleriyle bağ kurmalarını, arkadaşları ile sosyalleşmelerini sağlayarak güven duygularını pekiştirir. Bu bağlamda eğitim ve öğretimin okul çatısı altında, sınıf ortamında sürdürülmesi öğrencilerimizin geleceği için elzemdir." ifadelerini kullandı.

Özer, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye'nin güvenli aşıları temin konusunda hızlı davrandığını ve aşıları uygulayan ilk ülkelerden biri olduğunu ifade ederek "Türkiye, yaygın sağlık ağı sayesinde risk gruplarını belirlemiş ve aşıları kademe kademe toplumun tüm katmanlarına yaymıştır. Türkiye, öğretmenleri aşılamada öncelikli gruplardan biri olarak tanımlayan az sayıdaki ülkeden biridir. Öğretmenlere verilen önemden dolayı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a bir kez daha huzurlarınızda şükranlarımı arz ediyorum. Türkiye'de gelinen nokta itibarıyla öğretmenlerin yaklaşık yüzde 90'ı en az bir doz aşı olmuş veya hastalığı atlatarak doğal yoldan bağışıklık kazanmıştır. Aşı sayesinde Türkiye adım adım toplumsal bağışıklığı kazanmaya doğru gitmektedir." diye konuştu.
Okulların açık kalmasının çocukların sadece akademik becerilerini geliştirmeleri için değil; onların sosyal, duygusal ve psikolojik gelişimleri açısından oldukça faydalı olduğunu dile getiren Özer, okulların kapalı kalmasının ise çocukları olumsuz etkilediğini söyledi.

"Çocuklarımızın sağlıklı ve dengeli bir şekilde yetişmeleri ve böylece toplumda yer edinebilmeleri için bugünden atacağımız adımlar oldukça önemlidir. Bu bağlamda okulların ilk açılan ve en son kapatılan mekânlar olarak gören bir anlayışla yüz yüze eğitimi sürdürmek istiyoruz. Bundan vazgeçemeyiz." diyen Özer, öğretmenlere de şöyle seslendi: "Çocuklarımız sizleri çok özlediler. Çocuklarımız arkadaşlarını çok özlediler. Çocuklarımız sizlerden bir şeyler öğrenmeyi çok özlediler. Dolayısıyla okullarımızın açık kalmaya devam etmesi için hepimiz aşı olmalı ve böylece çocuklarımızın eğitimlerini sürdürmesine katkı vermeliyiz. Sizler aşı olarak da çocuklarımıza ve topluma örnek olmalısınız. Çocuklarımızın geleceği için hepimiz büyük bir sorumluluk taşıyoruz. Okulları açmak, sadece biz yöneticilerin veya hükümetin sorumluluğu değildir. Tüm toplum bu sorumluluğu üstlenmelidir. Toplum olarak çocuklarımızı korumak, onlara iyi bir eğitim ve öğretim ortamı sağlamak zorundayız. Bunun için veli, servis şoförü, öğretmen ve müdürden güvenlik görevlisine kadar toplum olarak hepimize görevler düşmektedir. Sadece kendimizi korumak için değil, tüm çocuklarımızı korumak ve geleceklerini riske atmamak için yalnızca okullarda tedbirlere uymamız yeterli değildir. Okul dışındaki diğer ortamlarda da tedbirlere harfiyen uymak zorundayız."

Türkiye'nin aldığı tedbirlerle Covid-19 salgınını en az hasarla atlatabilecek bir kapasiteye sahip olduğunu belirten Bakan Özer, "Bizim hiçbir çocuğu kaybetme lüksümüz yoktur. Okula bırakılan her bir çocuk ailelerinden bize bir emanettir. Her bir çocuğumuzun güvenliği ve sağlığı bizim için oldukça önemlidir. Sizler de çocuklarımızı korumak ve eğitimlerine sağlıklı bir şekilde devam edebilmelerini sağlamak için lütfen aşılarınızı olunuz. Türkiye'nin geleceğinin bugününden daha da parlak olması için en nitelikli eğitimi tüm çocuklarımıza sağlamaya devam edeceğiz. Çocuklarımızın akademik olarak diğer ülkelerdeki akranlarından geri kalmamalarını sağlayacağız. Çocuklarımızın sosyal ve psikolojik yönlerden gelişimlerini destekleyeceğiz. Çocuklarımızın iyi insanlar, ahlaklı bireyler olarak yetişmeleri için onlara örnek olacağız." değerlendirmesini yaptı.

Konuşmaların tamamlanmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, öğrencilerle birlikte yeni eğitim öğretim yılı zilini çaldı.

Daha sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan ve beraberindekiler, sınıfları gezerek öğrencilerle bir araya geldi.

2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Programı'na Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu Başkan Vekili ve yazar İskender Pala, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve öğrenciler katıldı.

Son Güncelleme: Pazartesi, 06 Eylül 2021 16:58

Gösterim: 970

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde 2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreni'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan törende "Yüz yüze eğitimi devam ettirmekte kararlıyız. Salgının yarattığı sıkıntılara rağmen eğitimi ülke çapında aksatmayan birkaç devletten biri olduk. Aşılamada toplam doz sayısı 100 milyon sınırına doğru gidiyor." diye konuştu.

erdoganMillî Eğitim Bakanlığında kurduğumuz dijital altyapı ile okullarımızdaki süreçleri, hastalığın seyrini yakından izliyoruz, izleyeceğiz. 2021-2022 eğitim öğretim yılının öğrencilerimize, velilerimize, eğitim camiamıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde düzenlenen "2021-2022 Eğitim ve Öğretim Yılı Açılış Töreni"ne katımlarıyla yeni eğitim öğretim döneminde yüz yüze eğitime geçildi.
Açılış programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni eğitim öğretim yılının öğrencilere, öğretmenlere, velilere, eğitim camiasına ve ülkeye hayırlı olmasını diledi.
Yeni eğitim öğretim yılının açılış törenini Türkiye'nin en köklü, kendi alanında en yetkin okullarından birisi olan Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Islah-ı Sanayi Mektebi adıyla 4 Eylül 1868'de hizmet vermeye başlayan lise, o tarihten bu yana ülkemizin teknik eğitim alanında önemli bir ihtiyacını karşılamıştır. Kökleri çok daha eksiye uzanan okulumuz Türkiye'ye farklı alanlarda hizmet etmiş, pek çok güzide ismin yetişmesine de vesile olmuştur. Güreş ve tekvando başta olmak üzere spordaki başarılarıyla da göğsümüzü kabartan lisemizin öğrencilerini kutluyor, emek veren tüm eğitimcilerimize teşekkür ediyorum. Şu an okulumuzda eğitim gören evlatlarımızın büyüklerinden devraldıkları gurur tablosuna yeni yıldızlar ekleyeceklerine inanıyorum." diye konuştu.

"Başarı tesadüften öte, uzun bir mücadelenin meyvesidir"
Önemli gördüğü bir hususu vurgulamak istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Hangi alanda olursa olsun başarı tesadüften öte; disiplin, azim ve fedakârlıklarla dolu uzun bir mücadelenin meyvesidir. Her başarılı eğitim kurumunun gerisinde çalışkan öğrencilerle beraber, mesleğine aşık eğitimcilerin imzası vardır. Her biri ayrı değer olan öğretmenlerimizin evlatlarımızın eğitimi için harcadığı emek olmazsa elbette bu başarıların hiç biri yakalanamazdı. Evlatlarımızı yetiştiren, milletimize ve insanlığa faydalı bir fert olmalarına katkı sağlayan öğretmenlerimizin hakkını asla ödeyemeyiz.

Türkiye Cumhurbaşkanı olarak siz öğretmenlerimizin şahsında eğitim öğretim camiamızın tüm mensuplarına hizmetleri ve engin sabırları için ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın gibi daha ömürlerinin baharındayken bölücü terör örgütü tarafından alçakça katledilen şehit öğretmenlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Üzerimde hakkı olan kendi öğretmenlerimi de bir kez daha saygıyla anıyor, darül bekaya uğurladıklarımıza Rabb'imden rahmet niyaz ediyorum. Biz onlarla var olduk, onların emekleriyle hayatı çok çok farklı şekilde yaşamaya başladık."

İlk defa bu eğitim sezonunda okulla tanışmanın heyecanını yaşayan öğrencilere de başarılar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni eğitim ve öğretim yılının Türkiye'nin hemen her alanda gerçekleştirdiği büyük atılıma, tarihi değişime ivme kazandıracağını, ülkenin ve milletin önünde yeni ufuklar açacağını dile getirdi.

"Salgın, hayattaki her şey gibi eğitimi de olumsuz etkiledi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki sene başlayan ve son 1,5 yıldır tüm dünyayı derinden sarsan koronavirüs salgının hayattaki her şey gibi eğitimi de olumsuz etkilediğini ifade ederek şunları söyledi: "Salgını kontrol altına almak için hemen her ülke sokağa çıkma yasağı dâhil çok sert tedbirlere başvurdu. Türkiye olarak biz de virüsün öldürücü etkisinin yüksekliği sebebiyle geçtiğimiz dönemde ihtiyatlı davranmak zorunda kaldık. Öğretmenlerimizin, evlatlarımızın ve ailelerinin sağlığını tehlikeye atmamak için azami hassasiyet gösterdik. Bilim Kurulumuzun tavsiyeleri doğrultusunda salgının seyrine göre kimi zaman okullarımızı açarak ancak daha çok EBA üzerinden gerçekleştirdiğimiz uzaktan eğitim ile bu dönemi geride bıraktık."

Erdoğan, salgının yol açtığı sıkıntılara rağmen Türkiye'nin eğitim faaliyetlerini ülke çapında kesintisiz sürdürebilen birkaç devletten biri olduğunu vurguladı.

Devletin tüm imkânlarını seferber ederek salgının yoğun seyrettiği dönemlerde çocukların eğitimden kopmamalarını sağladıklarını vurgulayan Erdoğan, bu kapsamda 2 milyon tablet bilgisayarı öğrencilere ulaştırdıklarını, yine bu dönemde "eğitim bilişim ağı" denen, kısa adıyla "EBA" televizyon ve internet platformlarıyla da uzaktan eğitimi başarıyla yürüttüklerini anlattı.

TRT EBA İlkokul, TRT EBA Ortaokul ve TRT EBA Lise kanallarından eğitimin devamını sağladıklarını aktaran Erdoğan, uzaktan eğitimde çocukların kendi öğretmenleriyle aynı sınıftaymış gibi ders yapabilmeleri için EBA canlı derslerini devreye aldıklarını, Türkiye'deki tüm cep telefonu abonelerine aylık 8 GB'a kadar EBA'ya ücretsiz erişim sağladıklarını dile getirdi.

Bir taraftan bu adımları atarken diğer yandan yüz yüze eğitimin ikamesinin olmayacağı gerçeğinden hareketle yeni eğitim öğretim yılı için hazırlıkları devam ettirdiklerine işaret eden Erdoğan, "Özellikle aşının etkinliğine dair bilimsel verilerin açıklanması, yüz yüze eğitim konusunda bizi daha çok cesaretlendirdi. Hazırlık sürecinde bilim insanlarımızın yanı sıra eğitimin tüm paydaşlarının fikrine başvurduk. Millî Eğitim Bakanlığımız ve Sağlık Bakanlığımız, okullarda alınması gereken önlemleri, yapılması gerekenleri birlikte belirledi. Hijyen, temizlik malzemeleri ve maske tedarikini sağlayarak velilerimizin çocuklarını güvenle okula gönderebileceği bir altyapıyı sağladık. Yine bu süreçte farklı kaynaklardan aşı teminine önem ve öncelik veren vatandaşlarına yaygın, aşı imkânı sağlayan ülkelerin ilk sıralarında yer aldık." diye konuştu.

"Yüz yüze eğitimi devam ettirmekte kararlıyız"
"Gönüllülük esasıyla devam ettirdiğimiz aşılama çalışmalarında uygulanan toplam doz sayımız 100 milyon sınırına doğru gidiyor." bilgisini veren Erdoğan, şöyle devam etti: "İsteyen her vatandaşımız ücretsiz, hızlı ve sıkıntısız bir şekilde aşıya ulaşabilmektedir. Hâlen birçok ülkenin kitlesel aşılamada ciddi sorunlarla karşılaştığını göz önüne aldığımızda bu tablo ülkemiz adına gerçekten önemli bir başarıdır. Millî Eğitim Bakanlığında kurduğumuz dijital altyapı ile okullarımızdaki süreçleri, hastalığın seyrini yakından izliyoruz ve izleyeceğiz. Yüz yüze eğitimi devam ettirmekte kararlıyız. Tüm velilerimizin ve çocuklarımızın özellikle müsterih olmasını istiyorum. Bu vesileyle bir kez daha sırası gelmiş tüm vatandaşlarımı en başta da eğitim camiamızı ve velilerimizi aşılarını olmaya davet ediyorum. Devlet olarak bu hususta asla zorlayıcı yollara başvurmak istemiyoruz. Ancak salgına karşı en etkili koruyucu silahımız olan aşı imkânını da değerlendirmemiz şarttır. Aşıyla ilgili özellikle sosyal medya mecralarından yayılan bilgi kirliliğine vatandaşlarımız itibar etmesin. Salgının yayılmasını engellemek öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, velilerimiz başta olmak üzere hepimizin önlemlere uymasına bağlıdır. Çocuklarımızı çok özledikleri okullardan mahrum bırakma lüksümüzün olmadığı bilinciyle hareket etmemiz şarttır. Tedbirlere riayet konusunda herkesin gereken hassasiyeti göstereceğine inanıyorum."

Millî Eğitim bütçesi 2021 yılında 147 milyar liraya yükseldi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün uzun bir aranın ardından yeniden okullarına kavuşan çocukların Türkiye'nin geleceği olduğunu belirterek ülkenin başarılı bilim insanlarının, siyasetçilerinin, sanatçılarının, iş adamlarının, sporcularının, öğretmenlerinin, askerlerinin, doktorlarının, mühendislerinin yüreği kıpır kıpır atan bu gençlerin arasından çıkacağını söyledi.

Cumhuriyetin 100. yılına dair büyük idealleri ve hedefleri olan Türkiye'nin insan kaynağının yetiştiği fidanlığın bu okullar olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları belirtti: "Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine ancak kaliteli, özgün, en modern teknolojiyle donanmış bir eğitim öğretim sistemiyle taşıyabiliriz. Bunun için eğitimi harcadığımız her bir kuruşu, ülkemizin geleceğine yapılmış en önemli yatırım olarak değerlendiriyoruz. Göreve geldiğimiz 2002 yılından beri eğitimi daima en öncelikli meselemiz olarak gördük. 2002 yılında millî eğitim bütçesi -gençler buna özellikle dikkatinizi istiyorum- sadece 7,5 milyar lirayken 2021 yılında bu rakam 147 milyar liraya yükselmiştir. Nereden nereye... Yükseköğretimi de dâhil ettiğimizde eğitim bütçemiz 211 milyar lirayı aşıyor. Anne, babalar okullar açılınca ders kitabı peşinde koşmasın diye okul kitaplarını ücretsiz dağıtıyoruz. Bakın biz, teksir kağıtlarıyla hazırlanmış kitaplardan okumayı... Onlar da tabii o teksir makinesinin mürekkepleriyle maalesef rezil hâle gelirdi. Abilerimizden onları isterdik, vermezlerdi parayla. Vermezlerdi. Biz bunları yaşadığımız için dedik ki 'Yeni nesil aynı durumu yaşamasın.' Ve kuşe kağıtla kitaplarınızı hazırladık ve masaların üzerine, sıraların üzerine bunları koyduk. Ülkemiz genelindeki derslik sayısı neydi? 343 bin. Bunu nereye çıkardık? 601 bine taşıdık. Neden? Sınıflarımız hem kalabalık olmasın, sınıflarımızdaki öğrenci sayısı da ciddi manada azalsın. 2002 yılından bugüne kadar toplam 700 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Öğretmen noktasında açığımız kalmasın. Bunu istedik. Cuma günü yaptığımız 20 bin öğretmen atamasıyla eğitim ordumuzu daha da güçlendirdik. Eskiden boş geçen dersler ya da farklı branş öğretmenlerinin girdiği dersler varken hamdolsun artık bu tür sorunlar ortadan kalkmıştır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki ortalama sınıf mevcudunun ilkokullarda, bugün Birleşik Krallık, Avustralya, Fransa gibi ülkelerden daha düşük olduğuna ve bunun çok önemli bir başarı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, OECD ülkeleri ortalamasına göre liselerde öğretmen başına 13 öğrenci düşerken Türkiye'de bu sayının 12 olduğunu ifade etti.

Erdoğan, okuma becerileri alanında puanını en çok arttıran ikinci ülke, matematik ve fen okuryazarlığı alanında ise puanlarını en çok arttıran birinci ülke olduklarını dile getirerek "Nereden nereye getirdiniz bizleri? İnanıyorum ki bu mesleki eğitimde, sizler bize inşallah çok çok daha büyük başarılar getireceksiniz. Bunda eğitim sistemimizi komplekslerinden kurtararak daha özgürlükçü, çoğulcu ve adaletli yapıya kavuşturmamızın önemli payı var." dedi.

Erdoğan, yıllarca ötelenen, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalan imam hatip okulları ve meslek liselerini diğer okullarla eşit hale getirdiklerini anlatarak kat sayı uygulamasının son bulmasıyla meslek liselerinin 28 Şubat öncesinde sahip olduğu cazibesini tekrar kazanmaya başladığını ifade etti.

"Bu yıl hedefi 250 ürün tescili olarak belirledik"
Meslek liselerinin artık patent alacak düzeyde yeniliklere imza attığına vurgu yapan Erdoğan, şunları söyledi:

"Meslek liselerimiz 2020 yılında 12 patent, 8 faydalı model ve 109 tasarım ve 59 marka tescili olmak üzere toplam 188 ürünün tescilini almıştır. Bu yıl hedefi 250 ürün tescili olarak belirledik. İnşallah buna da ulaşacağız. Bu TEKNOFEST yarışmalarında filan oralarda varışa odaklananlar siz meslek lisesi mezunlarısınız. Neler yapıyorsunuz neler... Daha iyi olacak. Türkiye'nin 2023 hedefleri ile 2053 ve 2071 vizyonuna ulaşmasında mesleki eğitimin oynayacağı kritik rolünün farkındayız. Ülkemiz ihracatta, üretimde, sanayide, teknolojide çağ atladıkça mesleki becerileri yüksek kalifiye ihtiyacı artıyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, istihdamda "ara eleman" diye bir kavramın olduğunu ve bu ara elemanın yetiştiği yerlerin de burası olduğunu anlatarak "Sizin lisenizden yetişiyor bunlar artık sağı, solu araştırmaya gerek yok. Ara eleman mı lazım, Sultanahmet Meslek Lisesi. İşte buradan yetişecek. Bugün rekordan rekora koşan özel sektörün en fazla sıkıntı çektiği konuların başında bu ara elaman meselesi geliyor ama bundan sonra çekmeyecek. İlla üniversiteyi bitirmeniz de şart değil. Siz buradan çıktıktan sonra ara elaman olarak hemen istihdam edilebilecek imkanı sağlayacaksınız. Tabii ardından üniversite de geliyor. Üniversite ile birlikte işin yükseğini yapmış olacaksınız o zaman çok daha farklı olacak." diye konuştu.

28 Şubat zihniyetinin sırf imam hatiplerin önünü kesmek amacıyla eğitim sistemimizde açtığı bu derin yarayı bir an önce tamamen kapatmaları gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları belirtti:

"Özel sektörümüzün ve sanayicilerimizin de katkısını alarak mesleki eğitimde, eğitim-üretim-istihdam çevrimini güçlendiriyoruz. Bu amaçla yeni projeleri hayata geçirmeye başladık. 2020 yılının ekim ayında başlatılan mesleki eğitimde 1000 okul projesi, mesleki eğitimde gerçekleştirilen iyileşmenin, tüm mesleki ve Teknik Anadolu Liselerine yaygınlaştırılması yönünde attığımız önemli adımdır. Proje kapsamında belirlenen 1000 mesleki ve teknik Anadolu lisesine bir yıldan daha az sürede toplam 1 milyar liralık altyapı ve eğitim desteği sağlanmıştır. Sağ olsun İstanbul'da valimiz dahil çok ciddi bir gayretle okullarımızın bu noktada adedini artırmak suretiyle buradaki Teknik Anadolu Meslek Liselerinin sayısının artması bizim öğrencilerimizin sayısal olarak da daha düşük sayıda sınıflarda yer almalarını sağlayacak ve böylece sizlerin üniversiteler girmek, üniversitelere girmekten öte süratle oralardan mezun olarak inşallah hayatınızı çok daha zengin kılacaktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu liselerin tümünde laboratuvar eksiklerinin giderildiğini, mevcut laboratuvar ve atölyelerin ise son teknoloji ile uyumlu bir şekilde güncellendiğini belirterek "Eskiden teknik meslek liselerindeki garip gureba makineler vardı. Torna makineleri acayipti. Öbür tarafta frizerler yine acayipti ama şimdi oralara da yeni yeni makineler getirilmek suretiyle teknolojisi de dijital olmak üzere artık bu makineler geliyor. Siz şimdi asrı da okulunuzda yakalıyorsunuz. Bununla beraber de inşallah gideceğiniz kurumlarda, fabrikalarda hiçbir şeyin yabancılığını çekmeyeceksiniz." diye konuştu.

Mesleki eğitimi özendirmeye gelecek dönemde de devam edeceklerini dile getiren Erdoğan, Milli Eğitimi Bakanının da gayretleriyle yakında Türkiye'yi bu alanda çok daha farklı bir konuma taşıyacaklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilere hitaben devam ettiği konuşmasında, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sizler, tarihi ile büyük, hedefleriyle büyük, değerleri ve vicdanı ile büyük bir milletin evlatlarısınız. Sizler milletimizin umudu, aydınlık yarınlarımızın teminatısınız. Ne yapıyorsak sizler için, sizin istikbaliniz için yapıyoruz. Sizlere daha güçlü, daha müreffeh, daha itibarlı bir ülke bırakma gayesiyle gece-gündüz çalışıyoruz. Eğitim çağındaki evlatlarımızın en nitelikli, en donanımlı şekilde yetişmesi için hiçbir fedakarlıktan çekinmiyoruz. Öğretmenleriniz ve aileleriniz de sizin hayallerinizi gerçekleştirmeniz için emek veriyor, ter döküyor, mücadele ediyor. Sizlere tavsiyem Allah'ın her birinize bahşettiği yeteneklerin, kabiliyetlerin, özünüzde bulunan o gizli hazinelerin farkına varmanızdır. Yaratılmışların en şereflisi olan insan, bu dünyada ulvi bir gaye için vardır. Bizler sadece kendimizden değil, ailemizden, arkadaşlarımızdan ve bağrından çıktığımız milletimizden de sorumluyuz. Başarılı bir mühendis, doktor, siyasetçi, iş adamı, sanatçı, sporcu olmayı isterken aynı derecede iyi insanlar olmayı da hedeflemeliyiz."

Sporcuların Tokyo Paralimpik Olimpiyatları'nda sergiledikleri başarılara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hele hele hani şu son Tokyo Paralimpik Olimpiyatları'nda o azmin, o gayretin neticesinde altın, gümüş, bronz alanları izledik değil mi? Gördünüz, yani bir kol, bir diğer kol yok, ayaklar yok ama altına gitti. Demek ki azmin, gayretin, inancın önünde hiçbir şey dayanmıyor. Bunu hangi branşta yapıyor? Yüzmede. Kulvarında giderken de sağa-sola sapma yok. Aynen kulvarında durumu koruyor. Ne ile? Azmiyle inancıyla. Bence o gencimizin başarısı bize birer örnektir. İnşallah bizler de sizler de bu gençlerimizin başarısını aynen sağlamalısınız. Niye sizler de birer Sümeyye olmayasınız? İki kol yok. Ama Sümeyye altına koşuyor, altına yüzüyor. Bunu sağlamalısınız." diye konuştu.

Hayatta vicdanlı, ahlaklı, merhametli, özgüven ve sorumluluk sahibi bireyler olmanın, en az okul ve işteki başarı kadar önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Akıl ve kalp, insanı insan yapan iki rehber, iki yol göstericidir. Bunun için sizlerden, ufkunuzu geniş, zihninizi açık, merakınızı canlı, kalbinizi temiz, vicdanınızı önde tutmanızı bekliyoruz. Lütfen kimsenin içinizdeki heyecanı örselemesine müsaade etmeyin. Gözü ve gönlü pas tutmuşların, umudunuzu karartmasına izin vermeyin. Kendinize inanın, milletinize inanın, her karışında bir şehit yatan bu güzel ülkemizin gücüne inanın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı olmaktan daima iftihar edin. Yüzlerinizdeki umudu, gözlerinizdeki ışığı görüyor, ülkemizin aydınlık geleceğine bütün kalbimle inanıyorum. Umudunuzun tazelendiği bu anlamlı günde her birinize başarılar diliyorum." diye konuştu.

> Cumhurbaşkanı Erdoğan: Yüz yüze eğitimi devam ettirmekte kararlıyız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi'nde 2021-2022 Eğitim Öğretim Yılı Açılış Töreni'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan törende "Yüz yüze eğitimi devam ettirmekte kararlıyız. Salgının yarattığı sıkıntılara rağmen eğitimi ülke çapında aksatmayan birkaç devletten biri olduk. Aşılamada toplam doz sayısı 100 milyon sınırına doğru gidiyor." diye konuştu.

erdoganMillî Eğitim Bakanlığında kurduğumuz dijital altyapı ile okullarımızdaki süreçleri, hastalığın seyrini yakından izliyoruz, izleyeceğiz. 2021-2022 eğitim öğretim yılının öğrencilerimize, velilerimize, eğitim camiamıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum." dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde düzenlenen "2021-2022 Eğitim ve Öğretim Yılı Açılış Töreni"ne katımlarıyla yeni eğitim öğretim döneminde yüz yüze eğitime geçildi.
Açılış programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni eğitim öğretim yılının öğrencilere, öğretmenlere, velilere, eğitim camiasına ve ülkeye hayırlı olmasını diledi.
Yeni eğitim öğretim yılının açılış törenini Türkiye'nin en köklü, kendi alanında en yetkin okullarından birisi olan Sultanahmet Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde gerçekleştirdiklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Islah-ı Sanayi Mektebi adıyla 4 Eylül 1868'de hizmet vermeye başlayan lise, o tarihten bu yana ülkemizin teknik eğitim alanında önemli bir ihtiyacını karşılamıştır. Kökleri çok daha eksiye uzanan okulumuz Türkiye'ye farklı alanlarda hizmet etmiş, pek çok güzide ismin yetişmesine de vesile olmuştur. Güreş ve tekvando başta olmak üzere spordaki başarılarıyla da göğsümüzü kabartan lisemizin öğrencilerini kutluyor, emek veren tüm eğitimcilerimize teşekkür ediyorum. Şu an okulumuzda eğitim gören evlatlarımızın büyüklerinden devraldıkları gurur tablosuna yeni yıldızlar ekleyeceklerine inanıyorum." diye konuştu.

"Başarı tesadüften öte, uzun bir mücadelenin meyvesidir"
Önemli gördüğü bir hususu vurgulamak istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Hangi alanda olursa olsun başarı tesadüften öte; disiplin, azim ve fedakârlıklarla dolu uzun bir mücadelenin meyvesidir. Her başarılı eğitim kurumunun gerisinde çalışkan öğrencilerle beraber, mesleğine aşık eğitimcilerin imzası vardır. Her biri ayrı değer olan öğretmenlerimizin evlatlarımızın eğitimi için harcadığı emek olmazsa elbette bu başarıların hiç biri yakalanamazdı. Evlatlarımızı yetiştiren, milletimize ve insanlığa faydalı bir fert olmalarına katkı sağlayan öğretmenlerimizin hakkını asla ödeyemeyiz.

Türkiye Cumhurbaşkanı olarak siz öğretmenlerimizin şahsında eğitim öğretim camiamızın tüm mensuplarına hizmetleri ve engin sabırları için ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Bu vesileyle Necmettin Yılmaz ve Aybüke Yalçın gibi daha ömürlerinin baharındayken bölücü terör örgütü tarafından alçakça katledilen şehit öğretmenlerimizi rahmetle yâd ediyorum. Üzerimde hakkı olan kendi öğretmenlerimi de bir kez daha saygıyla anıyor, darül bekaya uğurladıklarımıza Rabb'imden rahmet niyaz ediyorum. Biz onlarla var olduk, onların emekleriyle hayatı çok çok farklı şekilde yaşamaya başladık."

İlk defa bu eğitim sezonunda okulla tanışmanın heyecanını yaşayan öğrencilere de başarılar dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, yeni eğitim ve öğretim yılının Türkiye'nin hemen her alanda gerçekleştirdiği büyük atılıma, tarihi değişime ivme kazandıracağını, ülkenin ve milletin önünde yeni ufuklar açacağını dile getirdi.

"Salgın, hayattaki her şey gibi eğitimi de olumsuz etkiledi"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki sene başlayan ve son 1,5 yıldır tüm dünyayı derinden sarsan koronavirüs salgının hayattaki her şey gibi eğitimi de olumsuz etkilediğini ifade ederek şunları söyledi: "Salgını kontrol altına almak için hemen her ülke sokağa çıkma yasağı dâhil çok sert tedbirlere başvurdu. Türkiye olarak biz de virüsün öldürücü etkisinin yüksekliği sebebiyle geçtiğimiz dönemde ihtiyatlı davranmak zorunda kaldık. Öğretmenlerimizin, evlatlarımızın ve ailelerinin sağlığını tehlikeye atmamak için azami hassasiyet gösterdik. Bilim Kurulumuzun tavsiyeleri doğrultusunda salgının seyrine göre kimi zaman okullarımızı açarak ancak daha çok EBA üzerinden gerçekleştirdiğimiz uzaktan eğitim ile bu dönemi geride bıraktık."

Erdoğan, salgının yol açtığı sıkıntılara rağmen Türkiye'nin eğitim faaliyetlerini ülke çapında kesintisiz sürdürebilen birkaç devletten biri olduğunu vurguladı.

Devletin tüm imkânlarını seferber ederek salgının yoğun seyrettiği dönemlerde çocukların eğitimden kopmamalarını sağladıklarını vurgulayan Erdoğan, bu kapsamda 2 milyon tablet bilgisayarı öğrencilere ulaştırdıklarını, yine bu dönemde "eğitim bilişim ağı" denen, kısa adıyla "EBA" televizyon ve internet platformlarıyla da uzaktan eğitimi başarıyla yürüttüklerini anlattı.

TRT EBA İlkokul, TRT EBA Ortaokul ve TRT EBA Lise kanallarından eğitimin devamını sağladıklarını aktaran Erdoğan, uzaktan eğitimde çocukların kendi öğretmenleriyle aynı sınıftaymış gibi ders yapabilmeleri için EBA canlı derslerini devreye aldıklarını, Türkiye'deki tüm cep telefonu abonelerine aylık 8 GB'a kadar EBA'ya ücretsiz erişim sağladıklarını dile getirdi.

Bir taraftan bu adımları atarken diğer yandan yüz yüze eğitimin ikamesinin olmayacağı gerçeğinden hareketle yeni eğitim öğretim yılı için hazırlıkları devam ettirdiklerine işaret eden Erdoğan, "Özellikle aşının etkinliğine dair bilimsel verilerin açıklanması, yüz yüze eğitim konusunda bizi daha çok cesaretlendirdi. Hazırlık sürecinde bilim insanlarımızın yanı sıra eğitimin tüm paydaşlarının fikrine başvurduk. Millî Eğitim Bakanlığımız ve Sağlık Bakanlığımız, okullarda alınması gereken önlemleri, yapılması gerekenleri birlikte belirledi. Hijyen, temizlik malzemeleri ve maske tedarikini sağlayarak velilerimizin çocuklarını güvenle okula gönderebileceği bir altyapıyı sağladık. Yine bu süreçte farklı kaynaklardan aşı teminine önem ve öncelik veren vatandaşlarına yaygın, aşı imkânı sağlayan ülkelerin ilk sıralarında yer aldık." diye konuştu.

"Yüz yüze eğitimi devam ettirmekte kararlıyız"
"Gönüllülük esasıyla devam ettirdiğimiz aşılama çalışmalarında uygulanan toplam doz sayımız 100 milyon sınırına doğru gidiyor." bilgisini veren Erdoğan, şöyle devam etti: "İsteyen her vatandaşımız ücretsiz, hızlı ve sıkıntısız bir şekilde aşıya ulaşabilmektedir. Hâlen birçok ülkenin kitlesel aşılamada ciddi sorunlarla karşılaştığını göz önüne aldığımızda bu tablo ülkemiz adına gerçekten önemli bir başarıdır. Millî Eğitim Bakanlığında kurduğumuz dijital altyapı ile okullarımızdaki süreçleri, hastalığın seyrini yakından izliyoruz ve izleyeceğiz. Yüz yüze eğitimi devam ettirmekte kararlıyız. Tüm velilerimizin ve çocuklarımızın özellikle müsterih olmasını istiyorum. Bu vesileyle bir kez daha sırası gelmiş tüm vatandaşlarımı en başta da eğitim camiamızı ve velilerimizi aşılarını olmaya davet ediyorum. Devlet olarak bu hususta asla zorlayıcı yollara başvurmak istemiyoruz. Ancak salgına karşı en etkili koruyucu silahımız olan aşı imkânını da değerlendirmemiz şarttır. Aşıyla ilgili özellikle sosyal medya mecralarından yayılan bilgi kirliliğine vatandaşlarımız itibar etmesin. Salgının yayılmasını engellemek öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz, velilerimiz başta olmak üzere hepimizin önlemlere uymasına bağlıdır. Çocuklarımızı çok özledikleri okullardan mahrum bırakma lüksümüzün olmadığı bilinciyle hareket etmemiz şarttır. Tedbirlere riayet konusunda herkesin gereken hassasiyeti göstereceğine inanıyorum."

Millî Eğitim bütçesi 2021 yılında 147 milyar liraya yükseldi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün uzun bir aranın ardından yeniden okullarına kavuşan çocukların Türkiye'nin geleceği olduğunu belirterek ülkenin başarılı bilim insanlarının, siyasetçilerinin, sanatçılarının, iş adamlarının, sporcularının, öğretmenlerinin, askerlerinin, doktorlarının, mühendislerinin yüreği kıpır kıpır atan bu gençlerin arasından çıkacağını söyledi.

Cumhuriyetin 100. yılına dair büyük idealleri ve hedefleri olan Türkiye'nin insan kaynağının yetiştiği fidanlığın bu okullar olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları belirtti: "Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine ancak kaliteli, özgün, en modern teknolojiyle donanmış bir eğitim öğretim sistemiyle taşıyabiliriz. Bunun için eğitimi harcadığımız her bir kuruşu, ülkemizin geleceğine yapılmış en önemli yatırım olarak değerlendiriyoruz. Göreve geldiğimiz 2002 yılından beri eğitimi daima en öncelikli meselemiz olarak gördük. 2002 yılında millî eğitim bütçesi -gençler buna özellikle dikkatinizi istiyorum- sadece 7,5 milyar lirayken 2021 yılında bu rakam 147 milyar liraya yükselmiştir. Nereden nereye... Yükseköğretimi de dâhil ettiğimizde eğitim bütçemiz 211 milyar lirayı aşıyor. Anne, babalar okullar açılınca ders kitabı peşinde koşmasın diye okul kitaplarını ücretsiz dağıtıyoruz. Bakın biz, teksir kağıtlarıyla hazırlanmış kitaplardan okumayı... Onlar da tabii o teksir makinesinin mürekkepleriyle maalesef rezil hâle gelirdi. Abilerimizden onları isterdik, vermezlerdi parayla. Vermezlerdi. Biz bunları yaşadığımız için dedik ki 'Yeni nesil aynı durumu yaşamasın.' Ve kuşe kağıtla kitaplarınızı hazırladık ve masaların üzerine, sıraların üzerine bunları koyduk. Ülkemiz genelindeki derslik sayısı neydi? 343 bin. Bunu nereye çıkardık? 601 bine taşıdık. Neden? Sınıflarımız hem kalabalık olmasın, sınıflarımızdaki öğrenci sayısı da ciddi manada azalsın. 2002 yılından bugüne kadar toplam 700 bin öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Öğretmen noktasında açığımız kalmasın. Bunu istedik. Cuma günü yaptığımız 20 bin öğretmen atamasıyla eğitim ordumuzu daha da güçlendirdik. Eskiden boş geçen dersler ya da farklı branş öğretmenlerinin girdiği dersler varken hamdolsun artık bu tür sorunlar ortadan kalkmıştır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'deki ortalama sınıf mevcudunun ilkokullarda, bugün Birleşik Krallık, Avustralya, Fransa gibi ülkelerden daha düşük olduğuna ve bunun çok önemli bir başarı olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, OECD ülkeleri ortalamasına göre liselerde öğretmen başına 13 öğrenci düşerken Türkiye'de bu sayının 12 olduğunu ifade etti.

Erdoğan, okuma becerileri alanında puanını en çok arttıran ikinci ülke, matematik ve fen okuryazarlığı alanında ise puanlarını en çok arttıran birinci ülke olduklarını dile getirerek "Nereden nereye getirdiniz bizleri? İnanıyorum ki bu mesleki eğitimde, sizler bize inşallah çok çok daha büyük başarılar getireceksiniz. Bunda eğitim sistemimizi komplekslerinden kurtararak daha özgürlükçü, çoğulcu ve adaletli yapıya kavuşturmamızın önemli payı var." dedi.

Erdoğan, yıllarca ötelenen, haksızlığa ve hukuksuzluğa maruz kalan imam hatip okulları ve meslek liselerini diğer okullarla eşit hale getirdiklerini anlatarak kat sayı uygulamasının son bulmasıyla meslek liselerinin 28 Şubat öncesinde sahip olduğu cazibesini tekrar kazanmaya başladığını ifade etti.

"Bu yıl hedefi 250 ürün tescili olarak belirledik"
Meslek liselerinin artık patent alacak düzeyde yeniliklere imza attığına vurgu yapan Erdoğan, şunları söyledi:

"Meslek liselerimiz 2020 yılında 12 patent, 8 faydalı model ve 109 tasarım ve 59 marka tescili olmak üzere toplam 188 ürünün tescilini almıştır. Bu yıl hedefi 250 ürün tescili olarak belirledik. İnşallah buna da ulaşacağız. Bu TEKNOFEST yarışmalarında filan oralarda varışa odaklananlar siz meslek lisesi mezunlarısınız. Neler yapıyorsunuz neler... Daha iyi olacak. Türkiye'nin 2023 hedefleri ile 2053 ve 2071 vizyonuna ulaşmasında mesleki eğitimin oynayacağı kritik rolünün farkındayız. Ülkemiz ihracatta, üretimde, sanayide, teknolojide çağ atladıkça mesleki becerileri yüksek kalifiye ihtiyacı artıyor."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, istihdamda "ara eleman" diye bir kavramın olduğunu ve bu ara elemanın yetiştiği yerlerin de burası olduğunu anlatarak "Sizin lisenizden yetişiyor bunlar artık sağı, solu araştırmaya gerek yok. Ara eleman mı lazım, Sultanahmet Meslek Lisesi. İşte buradan yetişecek. Bugün rekordan rekora koşan özel sektörün en fazla sıkıntı çektiği konuların başında bu ara elaman meselesi geliyor ama bundan sonra çekmeyecek. İlla üniversiteyi bitirmeniz de şart değil. Siz buradan çıktıktan sonra ara elaman olarak hemen istihdam edilebilecek imkanı sağlayacaksınız. Tabii ardından üniversite de geliyor. Üniversite ile birlikte işin yükseğini yapmış olacaksınız o zaman çok daha farklı olacak." diye konuştu.

28 Şubat zihniyetinin sırf imam hatiplerin önünü kesmek amacıyla eğitim sistemimizde açtığı bu derin yarayı bir an önce tamamen kapatmaları gerektiğini ifade eden Erdoğan, şunları belirtti:

"Özel sektörümüzün ve sanayicilerimizin de katkısını alarak mesleki eğitimde, eğitim-üretim-istihdam çevrimini güçlendiriyoruz. Bu amaçla yeni projeleri hayata geçirmeye başladık. 2020 yılının ekim ayında başlatılan mesleki eğitimde 1000 okul projesi, mesleki eğitimde gerçekleştirilen iyileşmenin, tüm mesleki ve Teknik Anadolu Liselerine yaygınlaştırılması yönünde attığımız önemli adımdır. Proje kapsamında belirlenen 1000 mesleki ve teknik Anadolu lisesine bir yıldan daha az sürede toplam 1 milyar liralık altyapı ve eğitim desteği sağlanmıştır. Sağ olsun İstanbul'da valimiz dahil çok ciddi bir gayretle okullarımızın bu noktada adedini artırmak suretiyle buradaki Teknik Anadolu Meslek Liselerinin sayısının artması bizim öğrencilerimizin sayısal olarak da daha düşük sayıda sınıflarda yer almalarını sağlayacak ve böylece sizlerin üniversiteler girmek, üniversitelere girmekten öte süratle oralardan mezun olarak inşallah hayatınızı çok daha zengin kılacaktır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu liselerin tümünde laboratuvar eksiklerinin giderildiğini, mevcut laboratuvar ve atölyelerin ise son teknoloji ile uyumlu bir şekilde güncellendiğini belirterek "Eskiden teknik meslek liselerindeki garip gureba makineler vardı. Torna makineleri acayipti. Öbür tarafta frizerler yine acayipti ama şimdi oralara da yeni yeni makineler getirilmek suretiyle teknolojisi de dijital olmak üzere artık bu makineler geliyor. Siz şimdi asrı da okulunuzda yakalıyorsunuz. Bununla beraber de inşallah gideceğiniz kurumlarda, fabrikalarda hiçbir şeyin yabancılığını çekmeyeceksiniz." diye konuştu.

Mesleki eğitimi özendirmeye gelecek dönemde de devam edeceklerini dile getiren Erdoğan, Milli Eğitimi Bakanının da gayretleriyle yakında Türkiye'yi bu alanda çok daha farklı bir konuma taşıyacaklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, öğrencilere hitaben devam ettiği konuşmasında, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sizler, tarihi ile büyük, hedefleriyle büyük, değerleri ve vicdanı ile büyük bir milletin evlatlarısınız. Sizler milletimizin umudu, aydınlık yarınlarımızın teminatısınız. Ne yapıyorsak sizler için, sizin istikbaliniz için yapıyoruz. Sizlere daha güçlü, daha müreffeh, daha itibarlı bir ülke bırakma gayesiyle gece-gündüz çalışıyoruz. Eğitim çağındaki evlatlarımızın en nitelikli, en donanımlı şekilde yetişmesi için hiçbir fedakarlıktan çekinmiyoruz. Öğretmenleriniz ve aileleriniz de sizin hayallerinizi gerçekleştirmeniz için emek veriyor, ter döküyor, mücadele ediyor. Sizlere tavsiyem Allah'ın her birinize bahşettiği yeteneklerin, kabiliyetlerin, özünüzde bulunan o gizli hazinelerin farkına varmanızdır. Yaratılmışların en şereflisi olan insan, bu dünyada ulvi bir gaye için vardır. Bizler sadece kendimizden değil, ailemizden, arkadaşlarımızdan ve bağrından çıktığımız milletimizden de sorumluyuz. Başarılı bir mühendis, doktor, siyasetçi, iş adamı, sanatçı, sporcu olmayı isterken aynı derecede iyi insanlar olmayı da hedeflemeliyiz."

Sporcuların Tokyo Paralimpik Olimpiyatları'nda sergiledikleri başarılara değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Hele hele hani şu son Tokyo Paralimpik Olimpiyatları'nda o azmin, o gayretin neticesinde altın, gümüş, bronz alanları izledik değil mi? Gördünüz, yani bir kol, bir diğer kol yok, ayaklar yok ama altına gitti. Demek ki azmin, gayretin, inancın önünde hiçbir şey dayanmıyor. Bunu hangi branşta yapıyor? Yüzmede. Kulvarında giderken de sağa-sola sapma yok. Aynen kulvarında durumu koruyor. Ne ile? Azmiyle inancıyla. Bence o gencimizin başarısı bize birer örnektir. İnşallah bizler de sizler de bu gençlerimizin başarısını aynen sağlamalısınız. Niye sizler de birer Sümeyye olmayasınız? İki kol yok. Ama Sümeyye altına koşuyor, altına yüzüyor. Bunu sağlamalısınız." diye konuştu.

Hayatta vicdanlı, ahlaklı, merhametli, özgüven ve sorumluluk sahibi bireyler olmanın, en az okul ve işteki başarı kadar önemli olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Akıl ve kalp, insanı insan yapan iki rehber, iki yol göstericidir. Bunun için sizlerden, ufkunuzu geniş, zihninizi açık, merakınızı canlı, kalbinizi temiz, vicdanınızı önde tutmanızı bekliyoruz. Lütfen kimsenin içinizdeki heyecanı örselemesine müsaade etmeyin. Gözü ve gönlü pas tutmuşların, umudunuzu karartmasına izin vermeyin. Kendinize inanın, milletinize inanın, her karışında bir şehit yatan bu güzel ülkemizin gücüne inanın. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşı olmaktan daima iftihar edin. Yüzlerinizdeki umudu, gözlerinizdeki ışığı görüyor, ülkemizin aydınlık geleceğine bütün kalbimle inanıyorum. Umudunuzun tazelendiği bu anlamlı günde her birinize başarılar diliyorum." diye konuştu.

Son Güncelleme: Pazartesi, 06 Eylül 2021 16:54

Gösterim: 784

Okul ve kursları ile özel kurumların tamamına yakınının tam zamanlı olarak hemen her şartta yüz yüze eğitime hazır olduğunu belirten Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su, Eğitimci – Sosyolog Hami Koç, “Okullar, pandeminin en kolay kontrol edilebileceği alanlar aslında. Bakanlık tarafından verilen talimatlar doğrultusunda sağlıklı ve güvenli bir eğitim ortamının oluşması çok zor değil. Yeter ki biz millet olarak eğitimin sekteye uğraması halinde oluşacak olumsuzluklar noktasında hem fikir olalım.” diye konuştu.

 

hami_kocKesintisiz yüz yüze eğitim için hangi tedbirler alınmalı?

Bu konu elbette daha çok ülke genelindeki duruma bağlı. Eğer vaka sayıları artmaya devam ederse ve yine geçen sene eylül ayında yaşanan sayılara yaklaşırsa kısmi de olsa uzaktan eğitim çözümleri yine devreye girebilir. Bu konu aslında bir eğitim meselesi değil, sağlık meselesi. Ama sonuçta eğitim de bundan etkileniyor. Aşı konusunda halkımızın bilinçlenmesi ve gereksiz aşı karşıtı kampanyaların artık sona ermesi lazım. Çünkü özellikle sosyal medyadan etkilenen birçok insan aşı olmuyor. Hükümetin onca gayretine rağmen aşılanma oranları Eylül ayına kadar istenen seviyeye gelmezse, okulların yüz yüze eğitime başlaması da sekteye uğrayabilir. Bu yüzden en önemli gündemimiz aşı olmalı. Sonrasında zaten çok aşina olduğumuz maske, mesafe ve hijyen konularına özen gösterilmeli. Bu noktada kanaat önderlerinin aşı konusunda yaptığı farkındalık çalışmalarını çok önemsiyorum. Ama maalesef yeterli değil. Bütün bunlara rağmen, fevkalade menfi bir tablo haricinde ülke genelinde yüz yüze eğitim konusunda kararlı bir uygulama içinde olmalıyız.


KRİZİ OKULLARI KAPALI TUTARAK YÖNETEMEYİZ
MEB ve okullar kriz yönetimine hazır mı?

Ben bakanlığın yeni öğretim yılı için hazırlıklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü ciddi bir tecrübe edindiler. Okulların da krize karşı daha hazırlıklı olduklarını söyleyebilirim. Ama ne kadar hazır olursak olalım, önemli olan vaka sayıları. Vakalar yüksek olursa, okullar açılsa bile birçok ebeveyn çocuklarını okula gönderme konusunda tereddüt yaşayacaktır. Bu noktada yine sosyal medyanın rolü önemli. Çünkü okullar kapandığında “Okullar açılmalı” diye yaygara kopuyor. Açıldığında ise “Canımız tehlikede” diye millet feveran ediliyor. Halbuki dünya genelinde okulların uygulamalarını birçok farklı platformda dile getirdim. Okullar, pandeminin en kolay kontrol edilebileceği alanlar aslında. Bakanlık tarafından verilen talimatlar doğrultusunda sağlıklı ve güvenli bir eğitim ortamının oluşması çok zor değil. Yeter ki biz millet olarak eğitimin sekteye uğraması halinde oluşacak olumsuzluklar noktasında hem fikir olalım.


UZAKTAN EĞİTİM ARTIK İSTENMİYOR

Pandemi nedeniyle oluşacak olumsuzluklar için hangi senaryolar hayata geçirilecek?

Geçen senelerde EBA TV zaten içeriklerini hazır hale getirdi. Ayrıca uzaktan eğitim altyapısı da hem resmi okullar hem de özel okullar için artık bir mesele olmaktan çıktı. Benim ümidim uzaktan eğitime hiç ihtiyaç duymadan yüz yüze eğitime geçmek. Ama gidişat umduğumuz gibi olmazsa, yine hibrit model devreye girebilir. Okulda yoğunluğu engelleyecek ama öğretim programlarının da eksiksiz olarak uygulanmasını sağlayacak sistem hazır. Ama asıl meselemiz şu; hem öğretmenler hem de öğrenciler artık uzaktan eğitim istemiyorlar. Ekran karşısında çok iyi bir imtihan vermiş olsak da sonuçların yüz yüze eğitimle kıyaslanamayacağını artık herkes çok iyi biliyor. Çocuklar artık ekranlarla değil akranlarıyla birlikte olmak istiyorlar. Eğitim gönül işidir ve insan odaklıdır. İnsanla insanın arasına makine girdiği anda süreç mekanikleşiyor. Hiç kimse yaşlandığında Youtube’da dersini seyrettiği bir öğretmeni hatırlayarak duygulanmaz. Çünkü ekran iletişimi duygulara hitap etmez. Ama kısmi kapanma kararı verilirse geçen senelerden farklı bazı senaryolar üzerine düşünülebilir. Özellikle birinci sınıflar ve sınav hazırlık grupları yine ayrıcalıklı tutulmalı mesela. Ayrıca bütün ülke genelinde ortak bir kararı uygulamaktansa, bölgelerin özelliklerine göre yerel kararlar alınmalı ve uygulanmalı. 1000 kişilik kontenjanı olduğu halde 500 öğrenciyle eğitim öğretim faaliyetini devam ettiren bir okulla, tam kapasite çalışan okullar aynı uygulama kapsamına alınamaz. Çünkü fiziki alan açısından büyük imkanlara sahip olan okullar, pandemi kurallarını çok etkin bir şekilde uygulayabilirler. Bu yüzden yeni öğretim yılında yerel karar mekanizmalarının devreye alınmasını çok önemsiyorum. 


EĞİTİM TURİZMDEN ÇOK DAHA ÖNEMLİ

MEB ve eğitim dünyası kesintisiz yüz yüze eğitim için hangi ortak adımları atmalı?

En önemli konu farkındalık. Virüsün bir süre daha bizimle birlikte olacağını artık biliyoruz. Bu yüzden yapılması gereken şey öncelikle herkesin aşılanmasını sağlamak. Aşı çalışmaları hız kazanınca zaten toplumun genelinde bir rahatlama olacak ve bu da okulların açılma durumunu etkileyecek. Geçen sene yılın büyük bölümünde anaokullarında yüz yüze eğitim yapıldı ve bu okullarda vakaları tetikleyen bir gelişme olmadığı görüldü. Bunun millete iyi anlatılması lazım. Bunun için de Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ortak toplantılar düzenlemeli ve ellerindeki bulguları açıklamalılar. Eğitim, ülkenin geleceği açısından turizmden çok daha önemli. Bunu herkes biliyor ama iş uygulamaya gelince önce okullar kapatılıyor. Bu konuyla ilgili bir zihniyet dönüşümü şart! Sosyal medyada maalesef birçok konu manipüle ediliyor ve insanların düşüncelerinde ciddi sapmalar oluşabiliyor. Ancak eğitimi bu tartışmaların odağına getirmek çok yanlış! Eğitim gündelik telaşlardan, siyasetten veya çıkar odaklarının menfaat beklentilerinden uzak bir noktaya konumlanmalı. Eğitim geleceğimiz için çok önemli diyoruz ama gerekli gereksiz onlarca gündemin arasında eğitimi maalesef harcıyoruz. Çocuklarımızın bu en verimli çağları bir daha gelmeyecek ve telafi fırsatı olmayacak. O yüzden okullar açılmalı ve açık kalması için de toplumsal bir mutabakat sağlanmalı. Eğer toplumsal düzeyde bir farkındalık sağlanırsa, yetkili makamların bu konuda olumlu kararlar vereceğini düşünüyorum. Yeter ki kendi çıkarlarımız uğruna insanları yanlış yönlendirmeyelim. Eğitimi ve sağlığı siyasete alet etmeyelim. Gerisi kolay!

Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca’nın “Ben özellikle bu yıl okulların mutlaka açılması gerektiği kanaatindeyim.” şeklindeki ifadeleri de çok önemli. Yeni Milli Eğitim Bakanımız Sayın Mahmut Özer’in “İlk önceliğim gerekli tüm tedbirleri alarak okulları pandemi öncesindeki gibi yüz yüze eğitime hazır hale getirmektir. Artık okulları kapalı tutmak gibi bir lüksümüz yoktur.” sözleri çok önemli ve beklenen ifadelerdir.

 

Yeni eğitim – öğretim dönemi başlarken okullar akademik ve sosyal hazırlıklarını tamamladılar mı?

Okullarımız hep hazırdı. Yani pandemi döneminde de farklı senaryolara karşı hazırlıklar yapıldı. Önümüzdeki öğretim yılı için de bir problem yaşanmayacaktır. Hem öğrenciler hem de öğretmenler pandemi koşullarına hazırlıklılar ve bir bocalama yaşamayacaklar. Bundan eminiz. Eğer okullar yüz yüze eğitime devam ederlerse, akademik ve sosyal anlamda aksayan bir nokta olmayacaktır. Ama geçen sene olduğu gibi eğitim gündemini “Okullar kapanacak mı kapanmayacak mı?” sorusunun kısır döngüsüne emanet edersek, yine telafisi mümkün olmayan kayıplar oluşacaktır. Bizim eğitimle ilgili çok önemli gündemlerimiz var. Eğitim Vizyon Belgesinde yazan ve 2023 yılına kadar tamamlanması gereken birçok iş var. Artık siyasi tartışmaları bir kenara bırakıp, topyekun eğitim reformuna odaklanmalıyız. Bunun için de öncelikle eğitim öğretim faaliyetlerinin normal seyrine kavuşması lazım. 


Öğrenciler okullara hangi şartlar altında adım atacaklar?

Henüz bakanlık tarafından bu konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı. Ama tahminimiz yüz yüze eğitimin başlaması durumunda yine mesafeyle ilgili kurallar net bir şekilde açıklanacak ve uygulanacaktır. Özel okullar ve çeşitli kurslar fiziki anlamda buna zaten hazır. Resmi okulların da birçoğu hazırlar. Mesafenin gözetilemeyeceği bazı okullar için lokal çözümler uygulanabilir. Daha önce de dediğim gibi, merkezi yönetim anlayışıyla bütün ülkedeki okullara aynı pandemi kurallarını uygulamak bence kesinlikle mantıklı değil. 


Yeni dönemin eğitim modelinde hangi teknolojilerden nasıl yararlanılacak?

Uzaktan eğitim için okullar farklı çözümler buldular ve verimli bir şekilde kullandılar. Yani standart bir uygulamadan söz edemeyiz. Uzaktan eğitim olması durumunda Zoom veya Google Meet gibi uygulamalar yine yoğun bir şekilde kullanılır diye düşünüyorum. Ayrıca hafta sonu veya okul sonrası etüt programlarının veya birebirlerin de artık kademeli olarak online ortama taşınması muhtemel. Çünkü hem öğrenciler hem de öğretmenler bu konuda bir pratiklik kazandılar. Ama tamamen uzaktan eğitime geçme ihtimalini düşünmek istemiyoruz.  Bunun dışında asenkron uygulamalar da öğretim programlarına dahil edilecektir. Yani öğrencilerin evde bireysel çalışma yapabilecekleri uygulamalar önümüzdeki öğretim yılında daha sık kullanılacaktır. Ayrıca öğretmenlerimiz de öğrencileri online kaynaklara yönlendirme konusunda artık daha bilgililer. Pandemi döneminde anlık online quiz uygulamalarıyla öğrencilerinin akademik gelişimini sürekli takip eden öğretmenlerin sayısı çok arttı. Öğrenci akşam evinde otururken cep telefonuna gelen linke tıklayarak o gün öğrenilen konuların pekiştirmesini yaptılar. Önümüzdeki öğretim yılında bu uygulamaların daha yaygın bir şekilde kullanılacağını düşünüyorum. Zaten sınav hazırlık kitaplarının hemen hepsinde karekod uygulamaları var. Öğrenci çözemediği sorunun karekodunu okutarak çözüm videosunu seyredebiliyor. Yani kendini geliştirmek isteyen öğrenci için her türlü imkan mevcut. Yeter ki öğretmenler iyi yönlendirme yapsınlar ve aileler de evde bu çalışmaların yapılması için gerekli ortamı oluştursunlar. 

 

CANLI DERSLERİN BİR YOUTUBE VİDEOSUNDAN FARKI OLMALI
Öğrenme kayıpları, eksik öğrenme vb durumlar için yeni eğitim – öğretim döneminde telafi eğitimi nasıl uygulanacak?

Telafi programı için bir takvim henüz oluşturulmadı. Bu konuda okullar serbest bırakılacak ve esnek bir telafi programı uygulanacaktır diye düşünüyorum. Özel okulların ve kursların büyük çoğunluğu zaten müfredatı tamamladılar. Ve ihtiyaç kadar telafi eğitim de takvim olarak sıkıntıları yok. Resmi okullarda da çok eksik bir şey kaldığını düşünmüyorum. Ancak uzaktan eğitimin verimliliği açısından yaşanan problemler oldu elbette. Bu eksiklerin kapatılması için öğretmenlerimiz biraz daha yoğun çalışacaklardır. Bireysel ödevlendirmeler ve etüt programlarıyla bu açık kapanacaktır. Bizim en büyük endişemiz öğrencilerimizin sosyal gelişimleri ve psikolojilerinin olumsuz etkilenmemesi. Çünkü dersler bir şekilde telafi edilir ama bozulan psikolojinin telafisi maalesef çok mümkün değil. Ayrıca yeni öğretim yılında öğretmenlerin online derslerde uygulanacak metodolojiler hakkında daha çok eğitim almalılar. Çünkü uzaktan eğitimin kendine özgü bazı özellikleri var. Öğretmen sınıfta ders anlatır gibi ekran karşısında ders anlattığında, gereken etkileşim sağlanmıyor. Öğrencilerin ilgisini çekmek ve katılımı artırmak için mutlaka Web 2.0 araçları kullanılmalı. Ayrıca öğretmenler öğrencilerin ilgisini çekecek materyalleri hazırlayıp online derslerde kullanmalılar. Bu hazırlıklar yapılmadığı zaman, canlı derslerin bir Youtube videosundan bir farkı kalmıyor. 


Servis-yemek vb lojistik konularda nasıl bir hizmet sunulacak?

Ülke gündemine çok sık gelmese de bu dönemde servis ve yemek şirketleri ciddi şekilde mağdur oldular. Onlar da yeni dönemde artık yüz yüze eğitime geçilmesini bekliyorlar. Böylece onlar da normal düzenlerine kavuşmuş olacaklar. Bu konu yine vakaların durumuyla ilgili aslında. Eylül ayında vakalarda anormal bir artış olmazsa, iki yıl önceki halimize geri dönmüş olacağız. Yani servis ve yemek hizmetleri kaldığı yerden devam edecek. Ama uzaktan eğitim alternatifleri düşünülmeye başlanırsa, yine sıkıntılar yaşanacaktır. Ve maalesef servis ve yemek konusunda yaşanan sıkıntıları çözmek için net bir yöntem yok. Okul kapandığı anda her iki hizmet de durmak zorunda ve bu da sektörü çok zor durumda bırakıyor. Eğitim kurumlarının en önemli paydaşları arasında olan servis ve yemek hizmetlerini veren firmaların yeni öğretim yılında rahatlayacaklarına inanıyorum. 
 

YENİ DÖNEMİN PROGRAMLARI NASIL OLUŞTURULDU?

Yeni dönemin programında herhangi bir değişiklik yok. Akademik takvim ve öğretim planları aynı olacaktır. Ancak sosyal etkinliklerle ilgili yeni düzenlemeler olacaktır. İl içi ve dışı gezilere bir süre daha izin verileceğini düşünmüyorum. Ayrıca okul içinde öğrencilerin bir arada olmasını gerektiren toplu etkinlikler de bu sene eskisi gibi yapılmayacak veya belirlenen kurallar doğrultusunda daha kısıtlı bir şekilde yapılacaktır. Burada önemli olan akademik programın aksamaması ve çocukların okulda akranlarıyla birlikte olmaları. Yani okulun havasını teneffüs etmeleri çok önemli. Evde kalan çocukların gördükleri zarar akademik programla kısıtlı değil. Psikolojik anlamda birçok problem yaşanıyor ve bu problemlerin bir çoğu ülke gündemine pek yansımıyor. Velilerle görüştüğünüzde, öğrencileri dinlediğinizde bu problemlerin farkına varıyorsunuz. 

 

“Krizi, okulları kapalı tutarak yönetemeyiz. Kriz yönetimi, okulları nasıl açık tutacağımızla ilgili alacağımız tedbirleri geliştirerek ve ciddi bir şekilde uygulayarak olur. Ayrıca net bir şekilde ifade etmek isterim, özel kurumlar Okulları ve Kursları ile tamamına yakını tam zamanlı olarak hemen her şartta yüz yüze eğitime hazırdır. Tedbir akma konusunda sürati intikal problemi yaşamazlar.”

> Yüz yüze eğitim için kararlı olmalıyız

Okul ve kursları ile özel kurumların tamamına yakınının tam zamanlı olarak hemen her şartta yüz yüze eğitime hazır olduğunu belirten Doğru Cevap Eğitim Kurumları CEO’su, Eğitimci – Sosyolog Hami Koç, “Okullar, pandeminin en kolay kontrol edilebileceği alanlar aslında. Bakanlık tarafından verilen talimatlar doğrultusunda sağlıklı ve güvenli bir eğitim ortamının oluşması çok zor değil. Yeter ki biz millet olarak eğitimin sekteye uğraması halinde oluşacak olumsuzluklar noktasında hem fikir olalım.” diye konuştu.

 

hami_kocKesintisiz yüz yüze eğitim için hangi tedbirler alınmalı?

Bu konu elbette daha çok ülke genelindeki duruma bağlı. Eğer vaka sayıları artmaya devam ederse ve yine geçen sene eylül ayında yaşanan sayılara yaklaşırsa kısmi de olsa uzaktan eğitim çözümleri yine devreye girebilir. Bu konu aslında bir eğitim meselesi değil, sağlık meselesi. Ama sonuçta eğitim de bundan etkileniyor. Aşı konusunda halkımızın bilinçlenmesi ve gereksiz aşı karşıtı kampanyaların artık sona ermesi lazım. Çünkü özellikle sosyal medyadan etkilenen birçok insan aşı olmuyor. Hükümetin onca gayretine rağmen aşılanma oranları Eylül ayına kadar istenen seviyeye gelmezse, okulların yüz yüze eğitime başlaması da sekteye uğrayabilir. Bu yüzden en önemli gündemimiz aşı olmalı. Sonrasında zaten çok aşina olduğumuz maske, mesafe ve hijyen konularına özen gösterilmeli. Bu noktada kanaat önderlerinin aşı konusunda yaptığı farkındalık çalışmalarını çok önemsiyorum. Ama maalesef yeterli değil. Bütün bunlara rağmen, fevkalade menfi bir tablo haricinde ülke genelinde yüz yüze eğitim konusunda kararlı bir uygulama içinde olmalıyız.


KRİZİ OKULLARI KAPALI TUTARAK YÖNETEMEYİZ
MEB ve okullar kriz yönetimine hazır mı?

Ben bakanlığın yeni öğretim yılı için hazırlıklı olduğunu düşünüyorum. Çünkü ciddi bir tecrübe edindiler. Okulların da krize karşı daha hazırlıklı olduklarını söyleyebilirim. Ama ne kadar hazır olursak olalım, önemli olan vaka sayıları. Vakalar yüksek olursa, okullar açılsa bile birçok ebeveyn çocuklarını okula gönderme konusunda tereddüt yaşayacaktır. Bu noktada yine sosyal medyanın rolü önemli. Çünkü okullar kapandığında “Okullar açılmalı” diye yaygara kopuyor. Açıldığında ise “Canımız tehlikede” diye millet feveran ediliyor. Halbuki dünya genelinde okulların uygulamalarını birçok farklı platformda dile getirdim. Okullar, pandeminin en kolay kontrol edilebileceği alanlar aslında. Bakanlık tarafından verilen talimatlar doğrultusunda sağlıklı ve güvenli bir eğitim ortamının oluşması çok zor değil. Yeter ki biz millet olarak eğitimin sekteye uğraması halinde oluşacak olumsuzluklar noktasında hem fikir olalım.


UZAKTAN EĞİTİM ARTIK İSTENMİYOR

Pandemi nedeniyle oluşacak olumsuzluklar için hangi senaryolar hayata geçirilecek?

Geçen senelerde EBA TV zaten içeriklerini hazır hale getirdi. Ayrıca uzaktan eğitim altyapısı da hem resmi okullar hem de özel okullar için artık bir mesele olmaktan çıktı. Benim ümidim uzaktan eğitime hiç ihtiyaç duymadan yüz yüze eğitime geçmek. Ama gidişat umduğumuz gibi olmazsa, yine hibrit model devreye girebilir. Okulda yoğunluğu engelleyecek ama öğretim programlarının da eksiksiz olarak uygulanmasını sağlayacak sistem hazır. Ama asıl meselemiz şu; hem öğretmenler hem de öğrenciler artık uzaktan eğitim istemiyorlar. Ekran karşısında çok iyi bir imtihan vermiş olsak da sonuçların yüz yüze eğitimle kıyaslanamayacağını artık herkes çok iyi biliyor. Çocuklar artık ekranlarla değil akranlarıyla birlikte olmak istiyorlar. Eğitim gönül işidir ve insan odaklıdır. İnsanla insanın arasına makine girdiği anda süreç mekanikleşiyor. Hiç kimse yaşlandığında Youtube’da dersini seyrettiği bir öğretmeni hatırlayarak duygulanmaz. Çünkü ekran iletişimi duygulara hitap etmez. Ama kısmi kapanma kararı verilirse geçen senelerden farklı bazı senaryolar üzerine düşünülebilir. Özellikle birinci sınıflar ve sınav hazırlık grupları yine ayrıcalıklı tutulmalı mesela. Ayrıca bütün ülke genelinde ortak bir kararı uygulamaktansa, bölgelerin özelliklerine göre yerel kararlar alınmalı ve uygulanmalı. 1000 kişilik kontenjanı olduğu halde 500 öğrenciyle eğitim öğretim faaliyetini devam ettiren bir okulla, tam kapasite çalışan okullar aynı uygulama kapsamına alınamaz. Çünkü fiziki alan açısından büyük imkanlara sahip olan okullar, pandemi kurallarını çok etkin bir şekilde uygulayabilirler. Bu yüzden yeni öğretim yılında yerel karar mekanizmalarının devreye alınmasını çok önemsiyorum. 


EĞİTİM TURİZMDEN ÇOK DAHA ÖNEMLİ

MEB ve eğitim dünyası kesintisiz yüz yüze eğitim için hangi ortak adımları atmalı?

En önemli konu farkındalık. Virüsün bir süre daha bizimle birlikte olacağını artık biliyoruz. Bu yüzden yapılması gereken şey öncelikle herkesin aşılanmasını sağlamak. Aşı çalışmaları hız kazanınca zaten toplumun genelinde bir rahatlama olacak ve bu da okulların açılma durumunu etkileyecek. Geçen sene yılın büyük bölümünde anaokullarında yüz yüze eğitim yapıldı ve bu okullarda vakaları tetikleyen bir gelişme olmadığı görüldü. Bunun millete iyi anlatılması lazım. Bunun için de Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı ortak toplantılar düzenlemeli ve ellerindeki bulguları açıklamalılar. Eğitim, ülkenin geleceği açısından turizmden çok daha önemli. Bunu herkes biliyor ama iş uygulamaya gelince önce okullar kapatılıyor. Bu konuyla ilgili bir zihniyet dönüşümü şart! Sosyal medyada maalesef birçok konu manipüle ediliyor ve insanların düşüncelerinde ciddi sapmalar oluşabiliyor. Ancak eğitimi bu tartışmaların odağına getirmek çok yanlış! Eğitim gündelik telaşlardan, siyasetten veya çıkar odaklarının menfaat beklentilerinden uzak bir noktaya konumlanmalı. Eğitim geleceğimiz için çok önemli diyoruz ama gerekli gereksiz onlarca gündemin arasında eğitimi maalesef harcıyoruz. Çocuklarımızın bu en verimli çağları bir daha gelmeyecek ve telafi fırsatı olmayacak. O yüzden okullar açılmalı ve açık kalması için de toplumsal bir mutabakat sağlanmalı. Eğer toplumsal düzeyde bir farkındalık sağlanırsa, yetkili makamların bu konuda olumlu kararlar vereceğini düşünüyorum. Yeter ki kendi çıkarlarımız uğruna insanları yanlış yönlendirmeyelim. Eğitimi ve sağlığı siyasete alet etmeyelim. Gerisi kolay!

Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca’nın “Ben özellikle bu yıl okulların mutlaka açılması gerektiği kanaatindeyim.” şeklindeki ifadeleri de çok önemli. Yeni Milli Eğitim Bakanımız Sayın Mahmut Özer’in “İlk önceliğim gerekli tüm tedbirleri alarak okulları pandemi öncesindeki gibi yüz yüze eğitime hazır hale getirmektir. Artık okulları kapalı tutmak gibi bir lüksümüz yoktur.” sözleri çok önemli ve beklenen ifadelerdir.

 

Yeni eğitim – öğretim dönemi başlarken okullar akademik ve sosyal hazırlıklarını tamamladılar mı?

Okullarımız hep hazırdı. Yani pandemi döneminde de farklı senaryolara karşı hazırlıklar yapıldı. Önümüzdeki öğretim yılı için de bir problem yaşanmayacaktır. Hem öğrenciler hem de öğretmenler pandemi koşullarına hazırlıklılar ve bir bocalama yaşamayacaklar. Bundan eminiz. Eğer okullar yüz yüze eğitime devam ederlerse, akademik ve sosyal anlamda aksayan bir nokta olmayacaktır. Ama geçen sene olduğu gibi eğitim gündemini “Okullar kapanacak mı kapanmayacak mı?” sorusunun kısır döngüsüne emanet edersek, yine telafisi mümkün olmayan kayıplar oluşacaktır. Bizim eğitimle ilgili çok önemli gündemlerimiz var. Eğitim Vizyon Belgesinde yazan ve 2023 yılına kadar tamamlanması gereken birçok iş var. Artık siyasi tartışmaları bir kenara bırakıp, topyekun eğitim reformuna odaklanmalıyız. Bunun için de öncelikle eğitim öğretim faaliyetlerinin normal seyrine kavuşması lazım. 


Öğrenciler okullara hangi şartlar altında adım atacaklar?

Henüz bakanlık tarafından bu konuyla ilgili bir açıklama yapılmadı. Ama tahminimiz yüz yüze eğitimin başlaması durumunda yine mesafeyle ilgili kurallar net bir şekilde açıklanacak ve uygulanacaktır. Özel okullar ve çeşitli kurslar fiziki anlamda buna zaten hazır. Resmi okulların da birçoğu hazırlar. Mesafenin gözetilemeyeceği bazı okullar için lokal çözümler uygulanabilir. Daha önce de dediğim gibi, merkezi yönetim anlayışıyla bütün ülkedeki okullara aynı pandemi kurallarını uygulamak bence kesinlikle mantıklı değil. 


Yeni dönemin eğitim modelinde hangi teknolojilerden nasıl yararlanılacak?

Uzaktan eğitim için okullar farklı çözümler buldular ve verimli bir şekilde kullandılar. Yani standart bir uygulamadan söz edemeyiz. Uzaktan eğitim olması durumunda Zoom veya Google Meet gibi uygulamalar yine yoğun bir şekilde kullanılır diye düşünüyorum. Ayrıca hafta sonu veya okul sonrası etüt programlarının veya birebirlerin de artık kademeli olarak online ortama taşınması muhtemel. Çünkü hem öğrenciler hem de öğretmenler bu konuda bir pratiklik kazandılar. Ama tamamen uzaktan eğitime geçme ihtimalini düşünmek istemiyoruz.  Bunun dışında asenkron uygulamalar da öğretim programlarına dahil edilecektir. Yani öğrencilerin evde bireysel çalışma yapabilecekleri uygulamalar önümüzdeki öğretim yılında daha sık kullanılacaktır. Ayrıca öğretmenlerimiz de öğrencileri online kaynaklara yönlendirme konusunda artık daha bilgililer. Pandemi döneminde anlık online quiz uygulamalarıyla öğrencilerinin akademik gelişimini sürekli takip eden öğretmenlerin sayısı çok arttı. Öğrenci akşam evinde otururken cep telefonuna gelen linke tıklayarak o gün öğrenilen konuların pekiştirmesini yaptılar. Önümüzdeki öğretim yılında bu uygulamaların daha yaygın bir şekilde kullanılacağını düşünüyorum. Zaten sınav hazırlık kitaplarının hemen hepsinde karekod uygulamaları var. Öğrenci çözemediği sorunun karekodunu okutarak çözüm videosunu seyredebiliyor. Yani kendini geliştirmek isteyen öğrenci için her türlü imkan mevcut. Yeter ki öğretmenler iyi yönlendirme yapsınlar ve aileler de evde bu çalışmaların yapılması için gerekli ortamı oluştursunlar. 

 

CANLI DERSLERİN BİR YOUTUBE VİDEOSUNDAN FARKI OLMALI
Öğrenme kayıpları, eksik öğrenme vb durumlar için yeni eğitim – öğretim döneminde telafi eğitimi nasıl uygulanacak?

Telafi programı için bir takvim henüz oluşturulmadı. Bu konuda okullar serbest bırakılacak ve esnek bir telafi programı uygulanacaktır diye düşünüyorum. Özel okulların ve kursların büyük çoğunluğu zaten müfredatı tamamladılar. Ve ihtiyaç kadar telafi eğitim de takvim olarak sıkıntıları yok. Resmi okullarda da çok eksik bir şey kaldığını düşünmüyorum. Ancak uzaktan eğitimin verimliliği açısından yaşanan problemler oldu elbette. Bu eksiklerin kapatılması için öğretmenlerimiz biraz daha yoğun çalışacaklardır. Bireysel ödevlendirmeler ve etüt programlarıyla bu açık kapanacaktır. Bizim en büyük endişemiz öğrencilerimizin sosyal gelişimleri ve psikolojilerinin olumsuz etkilenmemesi. Çünkü dersler bir şekilde telafi edilir ama bozulan psikolojinin telafisi maalesef çok mümkün değil. Ayrıca yeni öğretim yılında öğretmenlerin online derslerde uygulanacak metodolojiler hakkında daha çok eğitim almalılar. Çünkü uzaktan eğitimin kendine özgü bazı özellikleri var. Öğretmen sınıfta ders anlatır gibi ekran karşısında ders anlattığında, gereken etkileşim sağlanmıyor. Öğrencilerin ilgisini çekmek ve katılımı artırmak için mutlaka Web 2.0 araçları kullanılmalı. Ayrıca öğretmenler öğrencilerin ilgisini çekecek materyalleri hazırlayıp online derslerde kullanmalılar. Bu hazırlıklar yapılmadığı zaman, canlı derslerin bir Youtube videosundan bir farkı kalmıyor. 


Servis-yemek vb lojistik konularda nasıl bir hizmet sunulacak?

Ülke gündemine çok sık gelmese de bu dönemde servis ve yemek şirketleri ciddi şekilde mağdur oldular. Onlar da yeni dönemde artık yüz yüze eğitime geçilmesini bekliyorlar. Böylece onlar da normal düzenlerine kavuşmuş olacaklar. Bu konu yine vakaların durumuyla ilgili aslında. Eylül ayında vakalarda anormal bir artış olmazsa, iki yıl önceki halimize geri dönmüş olacağız. Yani servis ve yemek hizmetleri kaldığı yerden devam edecek. Ama uzaktan eğitim alternatifleri düşünülmeye başlanırsa, yine sıkıntılar yaşanacaktır. Ve maalesef servis ve yemek konusunda yaşanan sıkıntıları çözmek için net bir yöntem yok. Okul kapandığı anda her iki hizmet de durmak zorunda ve bu da sektörü çok zor durumda bırakıyor. Eğitim kurumlarının en önemli paydaşları arasında olan servis ve yemek hizmetlerini veren firmaların yeni öğretim yılında rahatlayacaklarına inanıyorum. 
 

YENİ DÖNEMİN PROGRAMLARI NASIL OLUŞTURULDU?

Yeni dönemin programında herhangi bir değişiklik yok. Akademik takvim ve öğretim planları aynı olacaktır. Ancak sosyal etkinliklerle ilgili yeni düzenlemeler olacaktır. İl içi ve dışı gezilere bir süre daha izin verileceğini düşünmüyorum. Ayrıca okul içinde öğrencilerin bir arada olmasını gerektiren toplu etkinlikler de bu sene eskisi gibi yapılmayacak veya belirlenen kurallar doğrultusunda daha kısıtlı bir şekilde yapılacaktır. Burada önemli olan akademik programın aksamaması ve çocukların okulda akranlarıyla birlikte olmaları. Yani okulun havasını teneffüs etmeleri çok önemli. Evde kalan çocukların gördükleri zarar akademik programla kısıtlı değil. Psikolojik anlamda birçok problem yaşanıyor ve bu problemlerin bir çoğu ülke gündemine pek yansımıyor. Velilerle görüştüğünüzde, öğrencileri dinlediğinizde bu problemlerin farkına varıyorsunuz. 

 

“Krizi, okulları kapalı tutarak yönetemeyiz. Kriz yönetimi, okulları nasıl açık tutacağımızla ilgili alacağımız tedbirleri geliştirerek ve ciddi bir şekilde uygulayarak olur. Ayrıca net bir şekilde ifade etmek isterim, özel kurumlar Okulları ve Kursları ile tamamına yakını tam zamanlı olarak hemen her şartta yüz yüze eğitime hazırdır. Tedbir akma konusunda sürati intikal problemi yaşamazlar.”

Son Güncelleme: Cumartesi, 28 Ağustos 2021 11:18

Gösterim: 1197

Dünyanın en itibarlı derecelendirme kuruluşu olan Times Higher Education (THE), ‘Dünya Üniversite Sıralaması 2022’ sonuçlarını açıkladı. Dünyanın ve Türkiye’nin en iyi üniversitelerinin yer aldığı sıralamada, İngiliz ve Amerikan üniversiteleri ilk 5’deki yerlerini korudu. Türkiye’den ise vakıf üniversiteleri arasında Çankaya, Koç, Sabancı, Bilkent ve Bahçeşehir üniversiteleri listenin başında yer aldı.

uni2010 yılından itibaren alanlarında dünyanın en iyi üniversitelerinin belirlendiği ve en güvenilir sıralama listesi olarak görülen Times Higher Education (THE), bu yıl hazırladığı listede 99 ülke ve bölgeden bin 600’ün üzerinde üniversiteye yer verdi. Listedeki üniversiteler; Eğitim/Öğretim, Araştırma, Atıf, Uluslararası Görünürlük ve Endüstri geliri gibi kriterler göz önüne alınarak hazırlandı. Türkiye’de genel sıralama alanında listede sırasıyla; Çankaya Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Bahçeşehir Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi yer aldı. Dünya listesinin ilk sırasında Oxford Üniversitesi bulunurken, üniversiteyi; Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü, Harvard Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ve Cambridge Üniversitesi takip etti.

‘ULUSLARARASI GÖRÜNÜRLÜLÜK’TE EN İYİ ÜNİVERSİTELER 

Türkiye’deki üniversitelerin ‘Uluslararası Görünürlük’ alanında sıralandığı listede, 801-1000 bandında en iyi 5 vakıf üniversitesi; Bilkent Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi oldu. Üniversitelerin ‘Atıf’ alanındaki sırası ise; Çankaya Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve Özyeğin Üniversitesi şeklinde oldu. Son olarak üniversitelerin ‘Araştırma’ alanındaki etkinliğinin incelendiği listede sırasıyla; Sabancı Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi yer aldı.

Türkiye genel sıralaması

401-500

Çankaya Üniversitesi

501-600

Koç Üniversitesi 

501-600

Sabancı Üniversitesi

601-800

Bilkent Üniversitesi

601-800

Hacettepe Üniversitesi

601-800

İstanbul Teknik Üniversitesi

601-800

Orta Doğu Teknik Üniversitesi

801-1000

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

801-1000

Bahçeşehir Üniversitesi

801-1000

Boğaziçi Üniversitesi

801-1000

İstanbul Medeniyet Üniversitesi

1001-1200

Atatürk Üniversitesi

1001-1200

Atılım Üniversitesi

1001-1200

Bezmialem Üniversitesi

1001-1200

Düzce Üniversitesi

1001-1200

İstanbul Üniversitesi

1001-1200

Karabük Üniversitesi

1001-1200

Özyeğin Üniversitesi

1001-1200

Yıldız Teknik Üniversitesi

 

Dünya Genel Sıralaması

1

University of Oxford

2

California Institute of Technology

3

Harvard University

4

Stanford University

6

Massachusetts Institute of Technology

5

University of Cambridge

7

Princeton University

8

University of California, Berkeley

9

Yale University

10

The University of Chicago

 


> DÜNYANIN VE TÜRKİYE’NİN EN İYİ ÜNİVERSİTELERİ AÇIKLANDI

Dünyanın en itibarlı derecelendirme kuruluşu olan Times Higher Education (THE), ‘Dünya Üniversite Sıralaması 2022’ sonuçlarını açıkladı. Dünyanın ve Türkiye’nin en iyi üniversitelerinin yer aldığı sıralamada, İngiliz ve Amerikan üniversiteleri ilk 5’deki yerlerini korudu. Türkiye’den ise vakıf üniversiteleri arasında Çankaya, Koç, Sabancı, Bilkent ve Bahçeşehir üniversiteleri listenin başında yer aldı.

uni2010 yılından itibaren alanlarında dünyanın en iyi üniversitelerinin belirlendiği ve en güvenilir sıralama listesi olarak görülen Times Higher Education (THE), bu yıl hazırladığı listede 99 ülke ve bölgeden bin 600’ün üzerinde üniversiteye yer verdi. Listedeki üniversiteler; Eğitim/Öğretim, Araştırma, Atıf, Uluslararası Görünürlük ve Endüstri geliri gibi kriterler göz önüne alınarak hazırlandı. Türkiye’de genel sıralama alanında listede sırasıyla; Çankaya Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Bahçeşehir Üniversitesi ve Boğaziçi Üniversitesi yer aldı. Dünya listesinin ilk sırasında Oxford Üniversitesi bulunurken, üniversiteyi; Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü, Harvard Üniversitesi, Stanford Üniversitesi, Massachusetts Teknoloji Enstitüsü ve Cambridge Üniversitesi takip etti.

‘ULUSLARARASI GÖRÜNÜRLÜLÜK’TE EN İYİ ÜNİVERSİTELER 

Türkiye’deki üniversitelerin ‘Uluslararası Görünürlük’ alanında sıralandığı listede, 801-1000 bandında en iyi 5 vakıf üniversitesi; Bilkent Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Özyeğin Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi oldu. Üniversitelerin ‘Atıf’ alanındaki sırası ise; Çankaya Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi ve Özyeğin Üniversitesi şeklinde oldu. Son olarak üniversitelerin ‘Araştırma’ alanındaki etkinliğinin incelendiği listede sırasıyla; Sabancı Üniversitesi, Koç Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ve Bahçeşehir Üniversitesi yer aldı.

Türkiye genel sıralaması

401-500

Çankaya Üniversitesi

501-600

Koç Üniversitesi 

501-600

Sabancı Üniversitesi

601-800

Bilkent Üniversitesi

601-800

Hacettepe Üniversitesi

601-800

İstanbul Teknik Üniversitesi

601-800

Orta Doğu Teknik Üniversitesi

801-1000

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa

801-1000

Bahçeşehir Üniversitesi

801-1000

Boğaziçi Üniversitesi

801-1000

İstanbul Medeniyet Üniversitesi

1001-1200

Atatürk Üniversitesi

1001-1200

Atılım Üniversitesi

1001-1200

Bezmialem Üniversitesi

1001-1200

Düzce Üniversitesi

1001-1200

İstanbul Üniversitesi

1001-1200

Karabük Üniversitesi

1001-1200

Özyeğin Üniversitesi

1001-1200

Yıldız Teknik Üniversitesi

 

Dünya Genel Sıralaması

1

University of Oxford

2

California Institute of Technology

3

Harvard University

4

Stanford University

6

Massachusetts Institute of Technology

5

University of Cambridge

7

Princeton University

8

University of California, Berkeley

9

Yale University

10

The University of Chicago

 


Son Güncelleme: Perşembe, 09 Eylül 2021 10:00

Gösterim: 744

Milli Eğitim Bakanlığı'na Mahmut Özer'in getirilmesiyle MEB'de taşlar yerinden oynamaya başladı. MEB Ortaöğretim genel Müdürlüğüne yeni isim atandı.

mete_topcuBakan Özer, MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğü'ne Halil İbrahim Topçu'yu atadı. Cengiz Mete'nin yerine atanan Topçu, Ortaöğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanı olarak görev yapıyordu.

> MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğünde koltuk değişti

Milli Eğitim Bakanlığı'na Mahmut Özer'in getirilmesiyle MEB'de taşlar yerinden oynamaya başladı. MEB Ortaöğretim genel Müdürlüğüne yeni isim atandı.

mete_topcuBakan Özer, MEB Ortaöğretim Genel Müdürlüğü'ne Halil İbrahim Topçu'yu atadı. Cengiz Mete'nin yerine atanan Topçu, Ortaöğretim Programları ve Ders Kitapları Daire Başkanı olarak görev yapıyordu.

Son Güncelleme: Cumartesi, 07 Ağustos 2021 12:39

Gösterim: 1874


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.