Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

ABD Başkanı Barack Obama’nın Facebook sayfası, sosyal medya kampanyası aracılığıyla büyük “beğeni” topluyor.

 Facebook’ta en çok o beğeniliyor Obama’nın ekibi, “Sponsorlu Haberler”inin kullanıcıların haber kaynağında görünmesi için para ödüyor.

Böylece, geçen haftalarda günde ortalama 30 bin olan “beğenme” sayısı, günde 1 milyonu geçti.

Ancak uzmanlar, bu yöntemin seçmenleri bezdirebileceği uyarısında bulunuyor.

Başkanlık savaşı sosyal medyada

6 Kasım’daki Başkanlık seçimine günler kala, Başkan Obama ile Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney arasındaki rekabet, sosyal medyaya da yansıyor.

Obama, 2008’deki seçim kampanyasında, sosyal medya aracılığıyla genç ve özellikle ilk defa oy kullanacak olan seçmenlerden destek toplamıştı.

Bu defa kampanya çok daha ileri boyutta. Her iki adayın kampanya ekibi de, Facebook ve Twitter’da daha çok yer kaplamak için reklamlar veriyor.

Örneğin, arama motoruna “siyasi tartışma” yazan birinin sayfasında istemeseler de, adayların reklamları beliriyor.

Hatta, “EA's Madden NFL 13” gibi popüler oyunlar aracılığıyla da siyasi reklam yapılıyor.

Ancak Pennsylvania Üniversitesi’nin iletişim okulunun sorularını yanıtlayan 1503 internet kullanıcısının yüzde 86’sı, “sipariş ürünü siyasi mesaj” görmek istemediklerini belirtiyor.

Yüzde 70’i daha da ileri giderek, destekledikleri bir adayın böyle reklamlarıyla karşılaşmalarının, ona oy verme olasılığını azaltacağını dile getiriyor.

Araştırmayı yürüten ekibin lideri Prof. Joseph Turow, “Amerikalıların, kişisel bilgilerinin nasıl kullanıldığı konusunu sorguladıklarını” ifade ediyor.

Oxford Internet Enstitüsü öğretim üyesi Dr. Sandra Gonzalez-Bailon, politikacıların ve sosyal medyayı kullanan herkesin “kırmızı çizgiler” konusunda dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, “dijital özel hayata” müdahaleden kaçınılmasını öneriyor.

Dr. Sandra Gonzalez-Bailon, İtalya’da 2004 seçimleri öncesinde dönemin başbakanı Silvio Berlusconi’nin, ekibinin cep telefonlarına mesaj göndermesini anımsatarak, “Cep telefonunuza yazılı mesaj gönderilmesi, Facebook’ta sponsorlu bir reklam görülmesinden daha fazla özel alan ihlalidir” diyor.

(bbctürkçe)

> Facebook’ta en çok o beğeniliyor

ABD Başkanı Barack Obama’nın Facebook sayfası, sosyal medya kampanyası aracılığıyla büyük “beğeni” topluyor.

 Facebook’ta en çok o beğeniliyor Obama’nın ekibi, “Sponsorlu Haberler”inin kullanıcıların haber kaynağında görünmesi için para ödüyor.

Böylece, geçen haftalarda günde ortalama 30 bin olan “beğenme” sayısı, günde 1 milyonu geçti.

Ancak uzmanlar, bu yöntemin seçmenleri bezdirebileceği uyarısında bulunuyor.

Başkanlık savaşı sosyal medyada

6 Kasım’daki Başkanlık seçimine günler kala, Başkan Obama ile Cumhuriyetçi rakibi Mitt Romney arasındaki rekabet, sosyal medyaya da yansıyor.

Obama, 2008’deki seçim kampanyasında, sosyal medya aracılığıyla genç ve özellikle ilk defa oy kullanacak olan seçmenlerden destek toplamıştı.

Bu defa kampanya çok daha ileri boyutta. Her iki adayın kampanya ekibi de, Facebook ve Twitter’da daha çok yer kaplamak için reklamlar veriyor.

Örneğin, arama motoruna “siyasi tartışma” yazan birinin sayfasında istemeseler de, adayların reklamları beliriyor.

Hatta, “EA's Madden NFL 13” gibi popüler oyunlar aracılığıyla da siyasi reklam yapılıyor.

Ancak Pennsylvania Üniversitesi’nin iletişim okulunun sorularını yanıtlayan 1503 internet kullanıcısının yüzde 86’sı, “sipariş ürünü siyasi mesaj” görmek istemediklerini belirtiyor.

Yüzde 70’i daha da ileri giderek, destekledikleri bir adayın böyle reklamlarıyla karşılaşmalarının, ona oy verme olasılığını azaltacağını dile getiriyor.

Araştırmayı yürüten ekibin lideri Prof. Joseph Turow, “Amerikalıların, kişisel bilgilerinin nasıl kullanıldığı konusunu sorguladıklarını” ifade ediyor.

Oxford Internet Enstitüsü öğretim üyesi Dr. Sandra Gonzalez-Bailon, politikacıların ve sosyal medyayı kullanan herkesin “kırmızı çizgiler” konusunda dikkatli olması gerektiğini vurgulayarak, “dijital özel hayata” müdahaleden kaçınılmasını öneriyor.

Dr. Sandra Gonzalez-Bailon, İtalya’da 2004 seçimleri öncesinde dönemin başbakanı Silvio Berlusconi’nin, ekibinin cep telefonlarına mesaj göndermesini anımsatarak, “Cep telefonunuza yazılı mesaj gönderilmesi, Facebook’ta sponsorlu bir reklam görülmesinden daha fazla özel alan ihlalidir” diyor.

(bbctürkçe)

Son Güncelleme: Cuma, 12 Ekim 2012 10:55

Gösterim: 1812

Oluşumu milyonlarca yıl süren kömürü, AÜ Fen Fakültesi'nde iki saatte yaptılar.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nde oluşumu milyonlarca yıl süren kömür, laboratuvar ortamında iki saatte hidrotermal karbonizasyon yöntemi ile elde edildi.

Yöntemde, Türkiye'de çok önemli rezervi bulunan fındık kabuğu ve zeytin küspesi başta olmak üzere ormansal atıklar, gıda atıkları gibi çeşitli biyokütleler kullanıldı; işlemden geçirilen bu atıklar bir kaç saat içinde toz kömüre dönüştürüldü.

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nden Prof. Dr. Ali Sınağ yaptığı açıklamada, ''Elde edilen biyokömür, linyitten 1000-1500 kalori daha yüksek ısıl değere sahip, gübre olarak da oldukça yüksek kullanım potansiyeli bulunuyor'' dedi.

> Milyonlarca yıl gerekiyordu, onlar iki saatte yaptı

Oluşumu milyonlarca yıl süren kömürü, AÜ Fen Fakültesi'nde iki saatte yaptılar.

Ankara Üniversitesi (AÜ) Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nde oluşumu milyonlarca yıl süren kömür, laboratuvar ortamında iki saatte hidrotermal karbonizasyon yöntemi ile elde edildi.

Yöntemde, Türkiye'de çok önemli rezervi bulunan fındık kabuğu ve zeytin küspesi başta olmak üzere ormansal atıklar, gıda atıkları gibi çeşitli biyokütleler kullanıldı; işlemden geçirilen bu atıklar bir kaç saat içinde toz kömüre dönüştürüldü.

Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Bölümü'nden Prof. Dr. Ali Sınağ yaptığı açıklamada, ''Elde edilen biyokömür, linyitten 1000-1500 kalori daha yüksek ısıl değere sahip, gübre olarak da oldukça yüksek kullanım potansiyeli bulunuyor'' dedi.

Son Güncelleme: Pazartesi, 08 Ekim 2012 16:38

Gösterim: 1815

Son dönemde yapılan zamlar tüketicilerin bütçesini oldukça sarstı. Uzmanlar, tüketicileri alacakları küçük önlemlerle faturalarını 4 kata düşürebilecekleri konusunda uyarıyor.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Cenk Yavuz, AA muhabirine elektrik tüketiminin üç tarifeli sistemle faturalandırıldığını belirterek, 2014 itibarıyla Türkiye'de tarifeli sayaçların zorunlu hale geleceğini söyledi.

En pahalı tüketimin 17.00-22.00 saatleri arasında olduğuna işaret eden Yavuz, en ucuz tarifenin 22.00-06.00 saatleri arasında olduğunu anlattı.

''Fırın, ütü, çamaşır ve bulaşık makinesi gibi cihazları 22:00'den sonra kullanmakta büyük fayda var'' diyen Yavuz, ''Çünkü gece 22.00 ile 06.00 arasında en ucuz tarife işliyor sayaçlarımızda, bu gibi faaliyetleri o saate bırakırsak bizim için büyük avantaj olacak'' ifadelerini kullandı.

> Küçük önlemler elektrik faturasını 4 kata kadar azaltıyor

Son dönemde yapılan zamlar tüketicilerin bütçesini oldukça sarstı. Uzmanlar, tüketicileri alacakları küçük önlemlerle faturalarını 4 kata düşürebilecekleri konusunda uyarıyor.

Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölüm Başkan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Cenk Yavuz, AA muhabirine elektrik tüketiminin üç tarifeli sistemle faturalandırıldığını belirterek, 2014 itibarıyla Türkiye'de tarifeli sayaçların zorunlu hale geleceğini söyledi.

En pahalı tüketimin 17.00-22.00 saatleri arasında olduğuna işaret eden Yavuz, en ucuz tarifenin 22.00-06.00 saatleri arasında olduğunu anlattı.

''Fırın, ütü, çamaşır ve bulaşık makinesi gibi cihazları 22:00'den sonra kullanmakta büyük fayda var'' diyen Yavuz, ''Çünkü gece 22.00 ile 06.00 arasında en ucuz tarife işliyor sayaçlarımızda, bu gibi faaliyetleri o saate bırakırsak bizim için büyük avantaj olacak'' ifadelerini kullandı.

Son Güncelleme: Perşembe, 04 Ekim 2012 12:25

Gösterim: 1165

Michigan Eyalet Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Moleküler Genetik Bölümü'nden Prof. Kazım Kashefi ile Elektronik Sanatlar Bölümü'nden Doç. Dr. Adam Brown, ürettikleri "kompakt" laboratuvarda "Cupriavidus metallidurans" bakteriler ile doğada bulunan zehirli bir kimyasal sıvı olan ve hiçbir maddi değeri olmayan altın klorürü bir araya getirdi.

Bakterinin altın klorürdeki zehirli ve atık maddeleri yediği ve bir hafta içinde kimyasal maddenin yüzde 99,9 oranında som altın külçesine dönüştüğü gözlemlendi.   

Laboratuvarda üretilen altının gerçek değeri henüz bilinmiyor

Kashefi ve Brown, kompakt laboratuvarlarında yaptıkları keşfin, doğada sürekli meydana gelen bir olay olduğuna inandıklarını belirtti. 

İkilinin "Metal Severin Büyük Eseri" adını verdikleri ve daha çok enstalasyon sanat eserine benzeyen kompakt laboratuvarı, dünyanın en önemli dijital kültür, elektronik ve interaktif sanat festivali kabul edilen Prix Ars Electronica'da mansiyon ödülüne layık görüldü. 

"Mikrobik Simya" olarak tanımladıkları sürecin büyük miktarda altın üretimi yapılamayacak kadar yüksek maliyetli olduğuna işaret eden Kashefi, değersiz maddeleri altına dönüştürme hayali peşinden koşanların ise şansı olmadığını sözlerine ekledi.

> Bu habere inanamayacaksınız! Altın yumurtlayan…

Michigan Eyalet Üniversitesi Mikrobiyoloji ve Moleküler Genetik Bölümü'nden Prof. Kazım Kashefi ile Elektronik Sanatlar Bölümü'nden Doç. Dr. Adam Brown, ürettikleri "kompakt" laboratuvarda "Cupriavidus metallidurans" bakteriler ile doğada bulunan zehirli bir kimyasal sıvı olan ve hiçbir maddi değeri olmayan altın klorürü bir araya getirdi.

Bakterinin altın klorürdeki zehirli ve atık maddeleri yediği ve bir hafta içinde kimyasal maddenin yüzde 99,9 oranında som altın külçesine dönüştüğü gözlemlendi.   

Laboratuvarda üretilen altının gerçek değeri henüz bilinmiyor

Kashefi ve Brown, kompakt laboratuvarlarında yaptıkları keşfin, doğada sürekli meydana gelen bir olay olduğuna inandıklarını belirtti. 

İkilinin "Metal Severin Büyük Eseri" adını verdikleri ve daha çok enstalasyon sanat eserine benzeyen kompakt laboratuvarı, dünyanın en önemli dijital kültür, elektronik ve interaktif sanat festivali kabul edilen Prix Ars Electronica'da mansiyon ödülüne layık görüldü. 

"Mikrobik Simya" olarak tanımladıkları sürecin büyük miktarda altın üretimi yapılamayacak kadar yüksek maliyetli olduğuna işaret eden Kashefi, değersiz maddeleri altına dönüştürme hayali peşinden koşanların ise şansı olmadığını sözlerine ekledi.

Son Güncelleme: Cuma, 05 Ekim 2012 14:14

Gösterim: 1411

Nüfusun yüzde 35'i kalp hastası adayı

Philips tarafından İstanbul, İzmir, Adana, Ankara, Bursa, Gaziantep, Kayseri, Samsun, Malatya, Balıkesir, Trabzon ve Erzurum olmak üzere 12 şehirde 606 kişiyle yapılan araştırmanın sonuçları, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.

Araştırmaya göre, toplumun yüzde 35'i potansiyel kalp hastası iken, nüfusun yaklaşık yüzde 5'lik kesimi, kalp krizi geçirmiş insanlardan oluşuyor. Araştırma için görüşülen kişilerin yüzde 22'si kalp krizi nedeniyle birinci dereceden bir akrabasını kaybettiğini belirtti.

Katılımcıların yüzde 2'si daha önce kalp krizi geçirdiğini ifade ederken, bu oran kilolu ve obez kişilerde yüzde 6'ya çıkıyor.

Türkiye'de 3 milyon koroner kalp hastası var ve buna her yıl 90 bin kişi ekleniyor. 35-65 yaş arasında 12 milyondan fazla kişi kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riski altında.

> Türkiye’de nüfusun yüzde 35’i bu risk altında

Nüfusun yüzde 35'i kalp hastası adayı

Philips tarafından İstanbul, İzmir, Adana, Ankara, Bursa, Gaziantep, Kayseri, Samsun, Malatya, Balıkesir, Trabzon ve Erzurum olmak üzere 12 şehirde 606 kişiyle yapılan araştırmanın sonuçları, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.

Araştırmaya göre, toplumun yüzde 35'i potansiyel kalp hastası iken, nüfusun yaklaşık yüzde 5'lik kesimi, kalp krizi geçirmiş insanlardan oluşuyor. Araştırma için görüşülen kişilerin yüzde 22'si kalp krizi nedeniyle birinci dereceden bir akrabasını kaybettiğini belirtti.

Katılımcıların yüzde 2'si daha önce kalp krizi geçirdiğini ifade ederken, bu oran kilolu ve obez kişilerde yüzde 6'ya çıkıyor.

Türkiye'de 3 milyon koroner kalp hastası var ve buna her yıl 90 bin kişi ekleniyor. 35-65 yaş arasında 12 milyondan fazla kişi kalp ve damar hastalıklarına yakalanma riski altında.

Son Güncelleme: Salı, 02 Ekim 2012 13:45

Gösterim: 1133


Egitimtercihi.com
5846 Sayılı Telif Hakları Kanunu gereğince, bu sitede yer alan yazı, fotoğraf ve benzeri dokümanlar, izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden kesinlikle kullanılamaz. Bilgilerin doğru yansıtılması için her türlü özen gösterilmiş olmakla birlikte olası yayın hatalarından site yönetimi ve editörleri sorumlu tutulamaz.