Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin kendisine yönelik açıklamaları ile ilgili olarak yazılı açıklama yaptı.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin kendisine yönelik açıklamaları ile ilgili olarak, "Kimse Meclisimizin saygınlığına gölge düşürecek bir söylemden medet ummamalıdır. Bugün yapılan bu açıklamanın içeriğini, üslubunu ve bir grup başkanvekiline yakışıp yakışmadığı hususunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bazen cevap vermemek en büyük cevaptır" dedi.
Çiçek, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, bugün CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce tarafından yapılan açıklamada, zaman zaman Meclisin saygınlığına yakışmayan bir üslup kullanıldığı belirtildi. Milletin temsilcileri olarak, parlamentoyu saygı ve hoşgörünün merkezi yapmak gerektiğine inandığını belirten Çiçek, şunları kaydetti:
"Kimse Meclisimizin saygınlığına gölge düşürecek bir söylemden medet ummamalıdır. Bugün yapılan bu açıklamanın içeriğini, üslubunu ve bir grup başkanvekiline yakışıp yakışmadığı hususunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bazen cevap vermemek en büyük cevaptır. Yüce Meclis tarafından TBMM Başkanlığı görevine seçildiğim günden itibaren, görevimi Anayasa, Kanunlar, İçtüzük ve teamüllere uygun olarak kamuoyunun gözü önünde yürütmeye çalışıyorum. Kamuoyunun takdirine saygı ile duyurulur."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin kendisine yönelik açıklamaları ile ilgili olarak yazılı açıklama yaptı.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce'nin kendisine yönelik açıklamaları ile ilgili olarak, "Kimse Meclisimizin saygınlığına gölge düşürecek bir söylemden medet ummamalıdır. Bugün yapılan bu açıklamanın içeriğini, üslubunu ve bir grup başkanvekiline yakışıp yakışmadığı hususunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bazen cevap vermemek en büyük cevaptır" dedi.
Çiçek, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında, bugün CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce tarafından yapılan açıklamada, zaman zaman Meclisin saygınlığına yakışmayan bir üslup kullanıldığı belirtildi. Milletin temsilcileri olarak, parlamentoyu saygı ve hoşgörünün merkezi yapmak gerektiğine inandığını belirten Çiçek, şunları kaydetti:
"Kimse Meclisimizin saygınlığına gölge düşürecek bir söylemden medet ummamalıdır. Bugün yapılan bu açıklamanın içeriğini, üslubunu ve bir grup başkanvekiline yakışıp yakışmadığı hususunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Bazen cevap vermemek en büyük cevaptır. Yüce Meclis tarafından TBMM Başkanlığı görevine seçildiğim günden itibaren, görevimi Anayasa, Kanunlar, İçtüzük ve teamüllere uygun olarak kamuoyunun gözü önünde yürütmeye çalışıyorum. Kamuoyunun takdirine saygı ile duyurulur."
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 20:53
Gösterim: 2050
Eğer bir bankada maaş hesabınız varsa cep telefonunuza gelecek “Bankaya olan borcunuzu ödemediğiniz taktirde hakkınızda işlem başlatılacaktır” mesajına şaşırmayın. Şikayetvar’a gelen şikayetlere göre bankada maaş hesabı olanlara habersiz sigorta yapılıyor.
Çalıştığı kurum ile banka arasında yapılan anlaşma sonrası bankada adına hesap açtırılan vatandaşların önemli şikayetlerinden bir tanesi de maaş hesaplarından dolayı bankaların kendilerinden habersiz sigorta yapması. Türkiye’nin En Büyük Şikayet Portalı Şikayetvar’a gönderilen şikayetlere göre, “ Bankamıza borcunuz var ödemez iseniz hakkınızda işlem başlatılacaktır” mesajı ile bankanın kendilerine sigorta yaptığını öğrenen vatandaşlar sigorta borçlarının ödenmediği için de faizlerle birlikte ödeme yapmak zorunda bırakıldıklarından dert yandılar.
Cep telefonların gelen mesaj ile sigortalandıklarını öğreniyorlar
“İki sene önce banka hesabından maaş alıyordum. En son paramı çektikten sonra bir daha atm'ye uğramadım. Artı para hesabına hiç dokunmadım. Cep telefonuma birkaç gündür gelen gecikmeli borcunuzla ilgili tarafınıza ulaşılamamıştır mesajlarına istinaden bankanın müşteri hizmetlerini aradım. Bana hayat sigortası yapıldığını ve bunun artı paradan çekildiğini ödenmediği için faiz bindiğini ekstre bedeli alındığını hesap işletim ücreti kesildiğini söylediler. Bana sormadan beni sigorta yapmışlar. Umarım kredi sicilim karalanmaz.”
Hesaba sigorta açılıyor
“Mardin şehrinde devlet memuru olarak çalışırken kullanmış olduğum maaş kartını İstanbul' a nakil olduğumda hesabı sıfırlayarak kapama dilekçesi verdim. Aradan 2 yıl geçti geçen hafta bankadan hem yazı hem de sms mesajı geldi. Bankaya borcumu ödemem gerektiğine dair hakkımda işlem yapılacağına dair. Hakkımda Ferdi Kaza sigortası başlatılmış. 2011 yılında ve hesabıma tanımlı nakit avansla hesaptan sürekli kesintiler yapılmış. Ben böyle bir ferdi kaza sigortası başvurusu yapmadığımı söyledim ve hesabımı kapamak için bankaya zamanında talimat verdiğimi hatırlattım. Hakkımıza herhangi bir bildirim olmaksızın bankaların hakkımızda sigorta poliçesi imzalamamış olduğumuz halde sigortalı gösterip ek hesaptan alınması suç değil mi?”
Kimse poliçeyi bulamıyor
“Daha önce defalarca müşteri hizmetleri ekibinizle görüştüm bana hiç bir şekilde borcumun olmadığını ifade ettiler. Ancak bir sms geldi ve içeriğinde ise; ‘Sn müşterimiz kurtaran hesabınıza ait asgari ödeme tutarı 8.66 TL. Toplam ödeme tutarı 86.61 TL’dir. Asgari tutarı ödemezseniz ihtarname gönderilecektir’ şeklinde bir not vardır. Peki şimdi bu nedir? Ne bir imza ne de bir bilgi verilmiş bize ve sigorta yapılmış kimse poliçeyi bulamıyor. İmza sirküleri yok ve tehdit ediliyoruz ki ihtarname çekeriz diye.”
(milliyet)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Eğer bir bankada maaş hesabınız varsa cep telefonunuza gelecek “Bankaya olan borcunuzu ödemediğiniz taktirde hakkınızda işlem başlatılacaktır” mesajına şaşırmayın. Şikayetvar’a gelen şikayetlere göre bankada maaş hesabı olanlara habersiz sigorta yapılıyor.
Çalıştığı kurum ile banka arasında yapılan anlaşma sonrası bankada adına hesap açtırılan vatandaşların önemli şikayetlerinden bir tanesi de maaş hesaplarından dolayı bankaların kendilerinden habersiz sigorta yapması. Türkiye’nin En Büyük Şikayet Portalı Şikayetvar’a gönderilen şikayetlere göre, “ Bankamıza borcunuz var ödemez iseniz hakkınızda işlem başlatılacaktır” mesajı ile bankanın kendilerine sigorta yaptığını öğrenen vatandaşlar sigorta borçlarının ödenmediği için de faizlerle birlikte ödeme yapmak zorunda bırakıldıklarından dert yandılar.
Cep telefonların gelen mesaj ile sigortalandıklarını öğreniyorlar
“İki sene önce banka hesabından maaş alıyordum. En son paramı çektikten sonra bir daha atm'ye uğramadım. Artı para hesabına hiç dokunmadım. Cep telefonuma birkaç gündür gelen gecikmeli borcunuzla ilgili tarafınıza ulaşılamamıştır mesajlarına istinaden bankanın müşteri hizmetlerini aradım. Bana hayat sigortası yapıldığını ve bunun artı paradan çekildiğini ödenmediği için faiz bindiğini ekstre bedeli alındığını hesap işletim ücreti kesildiğini söylediler. Bana sormadan beni sigorta yapmışlar. Umarım kredi sicilim karalanmaz.”
Hesaba sigorta açılıyor
“Mardin şehrinde devlet memuru olarak çalışırken kullanmış olduğum maaş kartını İstanbul' a nakil olduğumda hesabı sıfırlayarak kapama dilekçesi verdim. Aradan 2 yıl geçti geçen hafta bankadan hem yazı hem de sms mesajı geldi. Bankaya borcumu ödemem gerektiğine dair hakkımda işlem yapılacağına dair. Hakkımda Ferdi Kaza sigortası başlatılmış. 2011 yılında ve hesabıma tanımlı nakit avansla hesaptan sürekli kesintiler yapılmış. Ben böyle bir ferdi kaza sigortası başvurusu yapmadığımı söyledim ve hesabımı kapamak için bankaya zamanında talimat verdiğimi hatırlattım. Hakkımıza herhangi bir bildirim olmaksızın bankaların hakkımızda sigorta poliçesi imzalamamış olduğumuz halde sigortalı gösterip ek hesaptan alınması suç değil mi?”
Kimse poliçeyi bulamıyor
“Daha önce defalarca müşteri hizmetleri ekibinizle görüştüm bana hiç bir şekilde borcumun olmadığını ifade ettiler. Ancak bir sms geldi ve içeriğinde ise; ‘Sn müşterimiz kurtaran hesabınıza ait asgari ödeme tutarı 8.66 TL. Toplam ödeme tutarı 86.61 TL’dir. Asgari tutarı ödemezseniz ihtarname gönderilecektir’ şeklinde bir not vardır. Peki şimdi bu nedir? Ne bir imza ne de bir bilgi verilmiş bize ve sigorta yapılmış kimse poliçeyi bulamıyor. İmza sirküleri yok ve tehdit ediliyoruz ki ihtarname çekeriz diye.”
(milliyet)
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 19:45
Gösterim: 2028
Uzun süredir Meclis’te görüşmeleri devam eden ve büyük tartışmalara neden olan 4+4+4 sisteminin Mcliste’te kabul edilmesinin ardından yasayla ilgili tartışmalar hala gündemden düşmüyor. Peki yasa tam olarak neler getiriyor? 4+4+4’te merak edilenler.
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda kabul edilen teklife göre, okulların kademeleri, 4 yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile 4 yıl süreli ve zorunlu ortaokuldan oluşan kurumlar olarak düzenleniyor. Ortaöğretim kurumları, ilköğretim kurumlarından sonra 4 yıllık zorunlu öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumları olarak tanımlanıyor.
İlköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak
Teklife göre, ilköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak. ''Bu okullarda kesintisiz eğitim yapılır'' ifadesi, kanundan çıkarılıyor. Bu kurumlar, ilköğretim birinci kademe ve ilköğretim ikinci kademe okullarından oluşacak. İlköğretim birinci ve ikinci kademe okulları bağımsız okullar son halinde kurulabileceği gibi imkan ve şartlara göre birlikte de kurulabilecek. İlköğretim 6-14 yaş grubundaki çocukların eğitimi ve öğretimini kapsayacak, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu ve Devlet okullarında parasız olacak. Yasanın yayımı tarihinde ilköğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8. sınıflarında eğitim görenler, eğitimlerini bu kurumlarda tamamlayacak.
Mecburi ilköğretim çağı 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsayacak
Teklifle, 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasının başlangıç tarihi Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek. 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçilinceye kadar ilköğretim ikinci kademesini tamamlayanlara ilköğretim diploması verilecek. Mecburi ilköğretim çağı 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsayacak. Bu çağ, çocuğun 6 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlayıp, 14 yaşını bitirip 15 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda bitecek.
İlköğretim birinci kademesinin son ders yılında öğrencilere; ikinci kademede devam edebilecekleri, ikinci kademenin son ders yılında da ortaöğretimde devam edebilecekleri ''okul ve programların hangi mesleklerin yolunu açabileceği ve bu mesleklerin kendilerine sağlayacağı yaşam standardı'' konusunda tanıtıcı bilgiler verilecek. Bununla ilgili gerekli çalışmalar yapılacak.
Bağımsız okullar olarak kurulacak
İlköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak. Yasadaki ''kesintisiz'' ibaresi çıkarılıyor. İlköğretim kurumları, 4 yıl süreli ilköğretim birinci kademe okulları ile 4 yıl süreli ilköğretim ikinci kademe okullarından oluşur. İkinci kademe ilköğretim okulları, ortaöğretim programlarıyla ilişkilendirilecek. Hangi programlar için ilköğretim ikinci kademe okullarının oluşturulacağı Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
İlköğretim kurumlarının ilköğretim birinci kademe ve ilköğretim ikinci kademe okullar olarak bağımsız okullar halinde kurulması esas olacak. Ancak imkan ve şartlara göre ilköğretim birinci ve ikinci kademe okulları birlikte de kurulabilecek.
Nüfusun az ve dağınık olduğu yerlerde, köyler gruplaştırılarak merkezi durumda olan köylerde ilköğretim birinci ve ikinci kademe okulları ve bunlara bağlı pansiyonlar, gruplaştırmanın mümkün olmadığı yerlerde yatılı ilköğretim bölge birinci ve ikinci kademe okulları kurulacak.
Ortaöğretim kurumları, ilköğretim kurumlarından sonra 4 yıllık zorunlu öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumları olarak tanımlanıyor. Bu okulları bitirenlere ortaöğretim diploması verilecek. Düzenlemede belirtilen ilköğretim birinci kademe sonrasında hangi programların açık öğretimle ilişkilendirileceği ve zorunlu eğitim kapsamına alınacağı Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek.
Yasadaki, ''ilköğretim okulu'' ibaresi, ''ilköğretim birinci kademe'' şeklinde değiştiriliyor.
Çıraklık yaşı 11’e çekildi
Çırak olabilmek için ''14 yaşını doldurmuş, en az ilköğretim okulu mezunu olmak'' şartı da değiştiriliyor. Çırak olabilmek için 11 yaşını doldurmak ve ilköğretim birinci kademeden mezun olmak şartı getiriliyor.
Katsayı
Teklifle, üniversiteye girişteki katsayı uygulamasına ilişkin düzenleme de yapılıyor. Buna göre, Yükseköğretim kurumlarına giriş ve yerleştirme işlemleri, imkan ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri almak kaydıyla, YÖK tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak.
Yükseköğretim kurumlarına, esasları YÖK tarafından belirlenen merkezi sınavlarla girilecek. Yerleştirme puanlarının hesaplanmasında adayların ortaöğretim başarıları dikkate alınacak. Ortaöğretim bitirme başarı notları en küçüğü 100, en büyüğü 500 olmak üzere ortaöğretim başarı puanına dönüştürülecek. Ortaöğretim başarı puanının yüzde 12'si yerleştirme puanı hesaplanırken merkezi sınavdan alınan puana eklenecek.
Ortaöğretim kurumlarını birincilikle bitiren adaylar için mevcut kontenjanların yanı sıra YÖK kararı ile ayrı kontenjanlar belirlenebilecek.
Kişinin üniversitede, ortaöğretim kurumundan mezun olduğu meslek dalıyla aynı bölüme yerleşmesi halinde ortaöğretim puanına ek olarak, ortaöğretim puanının yüzde 6'sı yerleştirme puanına eklenecek.
Meslek liseleri sınavsız üniversiteye geçebilecek
Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından mezun olan öğrenciler, bitirdikleri programın devamı niteliğinde veya bunlara en yakın olan mesleki ve teknik önlisans yükseköğretim programlarına sınavsız olarak yerleştirilebilecek. Bu öğrencilerin yerleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar Milli Eğitim Bakanlığının görüşü üzerine YÖK tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
Sınavsız dikey geçiş hakkı
Önlisans mezunları için, ilişkili lisans programlarında belirlenmiş kontenjanın yüzde 10'unu geçmeyecek şekilde YÖK kararı ile her yıl dikey geçiş kontenjanı ayrılabilecek.
Yabancı uyruklu öğrenciler ile ortaöğretimin tamamını yurtdışında tamamlayan öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına kabul usul ve esasları YÖK tarafından belirlenecek. Uluslararası andlaşmalar gereği Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarında burslu olarak öğrenim görecek yabancı uyruklu öğrencilerin yerleştirme işlemleri YÖK tarafından yapılacak.
YÖK tarafından belirlenecek usul ve esaslara göre, belli sanat ve spor dallarında üstün kabiliyetli olduğu tespit edilen öğrenciler ile TÜBİTAK tarafından tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan öğrenciler, ilgili dallarda eğitim yapmak kaydıyla yükseköğretim kurumlarına yerleştirilebilecek.
Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül Üniversitesi geliyor
Teklifle, Rize Üniversitesinin adı ''Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'', Kayseri Abdullah Gül üniversitesinin adı ise ''Abdullah Gül Üniversitesi'' şeklinde değiştiriliyor.
Fatih Projesi
Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, Kamu İhale Kanunu hükümlerine tabi olmayacak. Bu madde uyarınca yapılacak alımlara ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun görüşü alınarak Milli Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle düzenlenecek.
FATİH Projesi kapsamında MEB'e bağlı okullara internet erişim hizmetleri ve ağ altyapısının sağlanması için MEB ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde üst yöneticinin onayıyla 15 yıla kadar gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilecek.
Yeni madde eklendi
Teklifte, üniversiteye girişte yeni katsayı uygulamasına yer veriliyor. FATİH projesi kapsamında, 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, kamu ihale kanununa tabi olmayacak.
Teklife ihdas edilen yeni madde ile devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla kurulan vakıflardan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar da devlet üniversitelerine ve ileri teknoloji enstitülerine yapılan bağışlarda olduğu gibi gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından beyannamelerde bildirdikleri gelirlerden ve kurum kazançlarından indirilecek.
(sabah)
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Uzun süredir Meclis’te görüşmeleri devam eden ve büyük tartışmalara neden olan 4+4+4 sisteminin Mcliste’te kabul edilmesinin ardından yasayla ilgili tartışmalar hala gündemden düşmüyor. Peki yasa tam olarak neler getiriyor? 4+4+4’te merak edilenler.
TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda kabul edilen teklife göre, okulların kademeleri, 4 yıl süreli ve zorunlu ilkokul ile 4 yıl süreli ve zorunlu ortaokuldan oluşan kurumlar olarak düzenleniyor. Ortaöğretim kurumları, ilköğretim kurumlarından sonra 4 yıllık zorunlu öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumları olarak tanımlanıyor.
İlköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak
Teklife göre, ilköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak. ''Bu okullarda kesintisiz eğitim yapılır'' ifadesi, kanundan çıkarılıyor. Bu kurumlar, ilköğretim birinci kademe ve ilköğretim ikinci kademe okullarından oluşacak. İlköğretim birinci ve ikinci kademe okulları bağımsız okullar son halinde kurulabileceği gibi imkan ve şartlara göre birlikte de kurulabilecek. İlköğretim 6-14 yaş grubundaki çocukların eğitimi ve öğretimini kapsayacak, kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunlu ve Devlet okullarında parasız olacak. Yasanın yayımı tarihinde ilköğretim kurumlarının 5, 6, 7 ve 8. sınıflarında eğitim görenler, eğitimlerini bu kurumlarda tamamlayacak.
Mecburi ilköğretim çağı 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsayacak
Teklifle, 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasının başlangıç tarihi Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek. 12 yıllık zorunlu eğitim uygulamasına geçilinceye kadar ilköğretim ikinci kademesini tamamlayanlara ilköğretim diploması verilecek. Mecburi ilköğretim çağı 6-14 yaş grubundaki çocukları kapsayacak. Bu çağ, çocuğun 6 yaşını bitirdiği yılın eylül ayı sonunda başlayıp, 14 yaşını bitirip 15 yaşına girdiği yılın öğretim yılı sonunda bitecek.
İlköğretim birinci kademesinin son ders yılında öğrencilere; ikinci kademede devam edebilecekleri, ikinci kademenin son ders yılında da ortaöğretimde devam edebilecekleri ''okul ve programların hangi mesleklerin yolunu açabileceği ve bu mesleklerin kendilerine sağlayacağı yaşam standardı'' konusunda tanıtıcı bilgiler verilecek. Bununla ilgili gerekli çalışmalar yapılacak.
Bağımsız okullar olarak kurulacak
İlköğretim kurumlarının toplam eğitim süresi 8 yıl olacak. Yasadaki ''kesintisiz'' ibaresi çıkarılıyor. İlköğretim kurumları, 4 yıl süreli ilköğretim birinci kademe okulları ile 4 yıl süreli ilköğretim ikinci kademe okullarından oluşur. İkinci kademe ilköğretim okulları, ortaöğretim programlarıyla ilişkilendirilecek. Hangi programlar için ilköğretim ikinci kademe okullarının oluşturulacağı Bakanlıkça çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
İlköğretim kurumlarının ilköğretim birinci kademe ve ilköğretim ikinci kademe okullar olarak bağımsız okullar halinde kurulması esas olacak. Ancak imkan ve şartlara göre ilköğretim birinci ve ikinci kademe okulları birlikte de kurulabilecek.
Nüfusun az ve dağınık olduğu yerlerde, köyler gruplaştırılarak merkezi durumda olan köylerde ilköğretim birinci ve ikinci kademe okulları ve bunlara bağlı pansiyonlar, gruplaştırmanın mümkün olmadığı yerlerde yatılı ilköğretim bölge birinci ve ikinci kademe okulları kurulacak.
Ortaöğretim kurumları, ilköğretim kurumlarından sonra 4 yıllık zorunlu öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumları olarak tanımlanıyor. Bu okulları bitirenlere ortaöğretim diploması verilecek. Düzenlemede belirtilen ilköğretim birinci kademe sonrasında hangi programların açık öğretimle ilişkilendirileceği ve zorunlu eğitim kapsamına alınacağı Bakanlar Kurulu tarafından belirlenecek.
Yasadaki, ''ilköğretim okulu'' ibaresi, ''ilköğretim birinci kademe'' şeklinde değiştiriliyor.
Çıraklık yaşı 11’e çekildi
Çırak olabilmek için ''14 yaşını doldurmuş, en az ilköğretim okulu mezunu olmak'' şartı da değiştiriliyor. Çırak olabilmek için 11 yaşını doldurmak ve ilköğretim birinci kademeden mezun olmak şartı getiriliyor.
Katsayı
Teklifle, üniversiteye girişteki katsayı uygulamasına ilişkin düzenleme de yapılıyor. Buna göre, Yükseköğretim kurumlarına giriş ve yerleştirme işlemleri, imkan ve fırsat eşitliğini sağlayacak tedbirleri almak kaydıyla, YÖK tarafından belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak.
Yükseköğretim kurumlarına, esasları YÖK tarafından belirlenen merkezi sınavlarla girilecek. Yerleştirme puanlarının hesaplanmasında adayların ortaöğretim başarıları dikkate alınacak. Ortaöğretim bitirme başarı notları en küçüğü 100, en büyüğü 500 olmak üzere ortaöğretim başarı puanına dönüştürülecek. Ortaöğretim başarı puanının yüzde 12'si yerleştirme puanı hesaplanırken merkezi sınavdan alınan puana eklenecek.
Ortaöğretim kurumlarını birincilikle bitiren adaylar için mevcut kontenjanların yanı sıra YÖK kararı ile ayrı kontenjanlar belirlenebilecek.
Kişinin üniversitede, ortaöğretim kurumundan mezun olduğu meslek dalıyla aynı bölüme yerleşmesi halinde ortaöğretim puanına ek olarak, ortaöğretim puanının yüzde 6'sı yerleştirme puanına eklenecek.
Meslek liseleri sınavsız üniversiteye geçebilecek
Mesleki ve teknik orta öğretim kurumlarından mezun olan öğrenciler, bitirdikleri programın devamı niteliğinde veya bunlara en yakın olan mesleki ve teknik önlisans yükseköğretim programlarına sınavsız olarak yerleştirilebilecek. Bu öğrencilerin yerleştirilmesine ilişkin usul ve esaslar Milli Eğitim Bakanlığının görüşü üzerine YÖK tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenecek.
Sınavsız dikey geçiş hakkı
Önlisans mezunları için, ilişkili lisans programlarında belirlenmiş kontenjanın yüzde 10'unu geçmeyecek şekilde YÖK kararı ile her yıl dikey geçiş kontenjanı ayrılabilecek.
Yabancı uyruklu öğrenciler ile ortaöğretimin tamamını yurtdışında tamamlayan öğrencilerin yükseköğretim kurumlarına kabul usul ve esasları YÖK tarafından belirlenecek. Uluslararası andlaşmalar gereği Türkiye'deki yükseköğretim kurumlarında burslu olarak öğrenim görecek yabancı uyruklu öğrencilerin yerleştirme işlemleri YÖK tarafından yapılacak.
YÖK tarafından belirlenecek usul ve esaslara göre, belli sanat ve spor dallarında üstün kabiliyetli olduğu tespit edilen öğrenciler ile TÜBİTAK tarafından tespit edilen uluslararası bilimsel yarışmalarda ödül kazanan öğrenciler, ilgili dallarda eğitim yapmak kaydıyla yükseköğretim kurumlarına yerleştirilebilecek.
Tayip Erdoğan ve Abdullah Gül Üniversitesi geliyor
Teklifle, Rize Üniversitesinin adı ''Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi'', Kayseri Abdullah Gül üniversitesinin adı ise ''Abdullah Gül Üniversitesi'' şeklinde değiştiriliyor.
Fatih Projesi
Eğitimde Fırsatları Artırma ve Teknolojiyi İyileştirme Hareketi (FATİH) Projesi kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, Kamu İhale Kanunu hükümlerine tabi olmayacak. Bu madde uyarınca yapılacak alımlara ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumunun görüşü alınarak Milli Eğitim Bakanlığı ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı tarafından müştereken hazırlanacak yönetmelikle düzenlenecek.
FATİH Projesi kapsamında MEB'e bağlı okullara internet erişim hizmetleri ve ağ altyapısının sağlanması için MEB ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığınca 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde üst yöneticinin onayıyla 15 yıla kadar gelecek yıllara yaygın yüklenmelere girişilebilecek.
Yeni madde eklendi
Teklifte, üniversiteye girişte yeni katsayı uygulamasına yer veriliyor. FATİH projesi kapsamında, 2015 yılı sonuna kadar yapılacak mal ve hizmet alımları ile yapım işleri, kamu ihale kanununa tabi olmayacak.
Teklife ihdas edilen yeni madde ile devlet üniversitelerinin faaliyetlerinin desteklenmesi amacıyla kurulan vakıflardan Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınanlara makbuz karşılığında yapılan bağışlar da devlet üniversitelerine ve ileri teknoloji enstitülerine yapılan bağışlarda olduğu gibi gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri tarafından beyannamelerde bildirdikleri gelirlerden ve kurum kazançlarından indirilecek.
(sabah)
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 19:56
Gösterim: 3284
AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, mecliste gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşanan olayları hatırlatması üzerine Şükür, "Birden kürsü işgali oldu, konuşulmadı gibi oldu ama bir önceki oturumda konuşuldu. Bu şekilde karara bağlandığı ifade edilmişti. Onun üzerinden devam edince, böyle tepkisel bir reaksiyon oldu" diye konuştu.Hakan Şükür, danışmanının kendisini ortamdan çıkarmak istediğini belirterek, danışmanına 'sen ne karışıyorsun' gibilerinden birkaç kişinin atıfta bulunduğunu ve danışmanının 3-4 kişinin kucağında dışarı atıldığını söyledi. Şükür, bu durumun isminden kaynaklanan bir şey olduğuna dikkati çekerek, "Benim yanımda olsun veya olmasın bana ait olan bir şey üzerinden gündeme gelme politikası olarak gördüğüm bir şey bu" dedi. Mağdur olanın aslında kendilerinin olduğunu vurgulayan Şükür, böyle bir şikayete kimsenin hakkı olmadığını ve danışmanının çok değer verdiği bir insan olduğunu anlattı. Komisyonda kameraların olmadığını ve bunun tespitinin bu yüzden yapılamadığını kaydeden Şükür, ispatı olmayan bir şeyin toplum önünde yapılmasının doğru olmadığına işaret etti.
"BİR BİR ŞEYLER ÜRETEN VAR, BİR DE ÜRETİLEN ÜZERİNDEN KONUŞANLAR VAR"
Şükür, başka bir gazetecinin, "CHP'li vekiller dün basın toplantısı yaptılar. AK Parti'lilerin paralı adamları, tetikçileri gibi ifadeleri kullandılar, bununla ilgili ne söyleyeceksiniz" sorusuna, "Bir bir şeyler üreten var, bir de üretilen üzerinde konuşanlar var. Yani hoş değil, bizim partimizin kesinlikle o anlamda üslubu yok" cevabını verdi. Şükür, komisyonda CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un 13 saat konuşarak bir rekor kırdığını vurgulayarak, kendilerinin de aslında dinleme rekoru kırdığını söyledi. Bir televizyon kanalında yaptığı programa gitmediğini kaydeden Şükür, "Kendi programımda yoruma bile gitmedim bunu bile başka yerlere çeken farklı insanlar oldu. Benim burada olduğum belli olan bir ortamda bile bu çıkıyorsa artık pes diyorum" şeklinde konuştu.
"BEN KENDİMİ DİNDAR OLARAK GÖRMÜYORUM"
Şükür, danışmanın da olay esnasında karşı tepki olarak yumruk attığı iddialarına ilişkin, "Bu konuda yemin edebilirim şu anda büyük bir tahribata maruz kalmış her tarafı dağıtılmış yaka paça dışarı atılmış birinden bahsediyoruz. Beni çekmeye çalışırken yaşadığı bir şey" dedi. Komisyonda dünde bir tartışma olduğunu anlatan Şükür, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dünde bir tartışma oldu, orada söz alamadık aşırı konuşmacı olmasından dolayı. Kimse kimseyi sorgulama hakkına sahip değil.
Herkesin inancı kendine aittir orada söylenmeyen veya kendisinin algıladığı bir şekilde muhalefet yaparsanız olmaz. Ben kendimi dindar olarak görmüyorum. Yeterli görmüyorum daha doğrusu. Çok şükür Müslümanız hepimiz, bütün vekiller oradaki arkadaşlar. Farklı dine de mensup olabiliriz hiç fark etmez ama bunu toplum önünde toplumun örnek aldığı insanlar olarak olmadık bir şekilde alıp farklı bir şekilde göstermek kutuplara ayırır. Gerçek dindarlık hangi dine ait olursa olsun bu değildir diyorum. Gerçek dindarlık iyi bir insan olabilmek demektir. Olanı olduğu gibi değerlendirebilmektir. Orada ifade etmek isterdim ama dediğim gibi çok karışık."
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
AK Parti İstanbul Milletvekili Hakan Şükür, mecliste gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin, Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşanan olayları hatırlatması üzerine Şükür, "Birden kürsü işgali oldu, konuşulmadı gibi oldu ama bir önceki oturumda konuşuldu. Bu şekilde karara bağlandığı ifade edilmişti. Onun üzerinden devam edince, böyle tepkisel bir reaksiyon oldu" diye konuştu.Hakan Şükür, danışmanının kendisini ortamdan çıkarmak istediğini belirterek, danışmanına 'sen ne karışıyorsun' gibilerinden birkaç kişinin atıfta bulunduğunu ve danışmanının 3-4 kişinin kucağında dışarı atıldığını söyledi. Şükür, bu durumun isminden kaynaklanan bir şey olduğuna dikkati çekerek, "Benim yanımda olsun veya olmasın bana ait olan bir şey üzerinden gündeme gelme politikası olarak gördüğüm bir şey bu" dedi. Mağdur olanın aslında kendilerinin olduğunu vurgulayan Şükür, böyle bir şikayete kimsenin hakkı olmadığını ve danışmanının çok değer verdiği bir insan olduğunu anlattı. Komisyonda kameraların olmadığını ve bunun tespitinin bu yüzden yapılamadığını kaydeden Şükür, ispatı olmayan bir şeyin toplum önünde yapılmasının doğru olmadığına işaret etti.
"BİR BİR ŞEYLER ÜRETEN VAR, BİR DE ÜRETİLEN ÜZERİNDEN KONUŞANLAR VAR"
Şükür, başka bir gazetecinin, "CHP'li vekiller dün basın toplantısı yaptılar. AK Parti'lilerin paralı adamları, tetikçileri gibi ifadeleri kullandılar, bununla ilgili ne söyleyeceksiniz" sorusuna, "Bir bir şeyler üreten var, bir de üretilen üzerinde konuşanlar var. Yani hoş değil, bizim partimizin kesinlikle o anlamda üslubu yok" cevabını verdi. Şükür, komisyonda CHP Sakarya Milletvekili Engin Özkoç'un 13 saat konuşarak bir rekor kırdığını vurgulayarak, kendilerinin de aslında dinleme rekoru kırdığını söyledi. Bir televizyon kanalında yaptığı programa gitmediğini kaydeden Şükür, "Kendi programımda yoruma bile gitmedim bunu bile başka yerlere çeken farklı insanlar oldu. Benim burada olduğum belli olan bir ortamda bile bu çıkıyorsa artık pes diyorum" şeklinde konuştu.
"BEN KENDİMİ DİNDAR OLARAK GÖRMÜYORUM"
Şükür, danışmanın da olay esnasında karşı tepki olarak yumruk attığı iddialarına ilişkin, "Bu konuda yemin edebilirim şu anda büyük bir tahribata maruz kalmış her tarafı dağıtılmış yaka paça dışarı atılmış birinden bahsediyoruz. Beni çekmeye çalışırken yaşadığı bir şey" dedi. Komisyonda dünde bir tartışma olduğunu anlatan Şükür, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dünde bir tartışma oldu, orada söz alamadık aşırı konuşmacı olmasından dolayı. Kimse kimseyi sorgulama hakkına sahip değil.
Herkesin inancı kendine aittir orada söylenmeyen veya kendisinin algıladığı bir şekilde muhalefet yaparsanız olmaz. Ben kendimi dindar olarak görmüyorum. Yeterli görmüyorum daha doğrusu. Çok şükür Müslümanız hepimiz, bütün vekiller oradaki arkadaşlar. Farklı dine de mensup olabiliriz hiç fark etmez ama bunu toplum önünde toplumun örnek aldığı insanlar olarak olmadık bir şekilde alıp farklı bir şekilde göstermek kutuplara ayırır. Gerçek dindarlık hangi dine ait olursa olsun bu değildir diyorum. Gerçek dindarlık iyi bir insan olabilmek demektir. Olanı olduğu gibi değerlendirebilmektir. Orada ifade etmek isterdim ama dediğim gibi çok karışık."
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 19:35
Gösterim: 1989
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığında toplanan CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), dün TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşanan olaylarla ilgili bir bildiri yayınlandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin tarafından açıklanan MYK bildirisinde, şu ifadelere yer verildi:
"11 Mart günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çatısı altında iktidar partisinin zorbaları tarafından Türk demokrasisine, siyasi tarihimize bir utanç sayfası olarak geçecek bir darbe vurulmuştur. Muhalefete mensup milletvekilleri salona alınmamış, kendilerine söz hakkı verilmemiş ve oylamaya katılmaları zorla önlenmiştir. Bununla da yetinilmemiş, CHP milletvekilleri tartaklanmış ve yere düşen bir milletvekilimiz yerdeyken insanlığa ve geleneklerimize aykırı bir anlayışla tekmelenmiştir. Bu eşkıyaya yakışan davranışlar zincirinin bütün halkaları sorumsuz ve anti-demokratik nitelikleriyle vahimdir. Demokrasi çiğnenmiş, Meclis İçtüzük hükümleri ihlal edilmiş, insanlık onuru ve milletimizin iradesi ayaklar altına alınmıştır."
TBMM'deki iktidar çoğunluğunun ve onun adına hareket eden yetkililerin artık kendilerini yasama organının kurallarıyla bağlı görmediği ve sadece yürütmenin başından aldıkları emirleri yerine getirdikleri savunulan bildiride, "Meclis, Başbakanlık noterine dönüştürülmüş, tek adam yönetiminin insafına terk edilmiştir. Yargı bağımsızlığı yok edilerek, yürütmenin vesayeti altına alınmasından sonra kuvvetler ayrılığının sona erdirilmesi süreci şimdi yasama organının hükümetin emir-komuta zincirine bağlanmasıyla tamamlanmak istenmektedir. Ancak AKP'nin burada hesap edemediği hayati bir nokta vardır. O da Cumhuriyet Halk Partisi'nin varlığı ve halkımızın demokrasimize sahip çıkma iradesi, gücü ve kararlılığıdır. Sanılıyor ki kaba kuvvetle veya yandaş hukuk ve medyayla muhalefet sindirilecek ve susturulacaktır. AKP yanılmaktadır. CHP, demokrasimizi zorbalığa, hukuksuzluğa, dayatmalara asla teslim etmeyecektir.
Cumhuriyeti kuran ve demokratik rejimi getiren CHP, halkımızla birlikte demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve özgürlükleri egemen kılma mücadelesine hiçbir engel tanımadan ve korkmadan devam edecektir. Aydınlık karanlığı yeninceye kadar CHP meşalesi yanacaktır. Bir noktayı daha vurgulamak istiyoruz. CHP, Milli Eğitim Komisyonu'ndan her türlü hukuk ihlaliyle geçirilen ve dolayısıyla hükümsüz olan 4+4+4 yasa teklifine karşıdır. Bu yasa çocuklarımızı çok erken yaşlarda çalışmaya, kızlarımızı evliliğe zorlayacaktır. Fırsat eşitliği yok edilmekte, sınıfsal farklılıklar derinleştirilmekte, kast sistemi oluşturulmaktadır. Yoksul aileler yoksulluğa mahkum edilmektedir. Toplumumuz çocuk işçi, çocuk gelin, çocuk anneler ve yoksul ailelerle dolu bir topluma dönüşecek, iktidar partisinin kindarları ise sömürülerine devam edeceklerdir. CHP, çocuklarımızın geleceğini sömürü, kin ve nefret üzerine kurulu AKP zihniyetine teslim etmeyecektir. CHP, demokrasimizin yok edilmesine, çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına müsaade etmeyecek, bu doğrultuda mücadelesini demokratik yöntemlerle ve hukuk yoluyla sürdürecektir. Yarınlar, aydınlığın, hak ve hukukun ve demokrasinin olacaktır" denildi.
Üst Kategori: ROOT Kategori: Gündem
Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun başkanlığında toplanan CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), dün TBMM Milli Eğitim Komisyonu'nda yaşanan olaylarla ilgili bir bildiri yayınlandı.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin tarafından açıklanan MYK bildirisinde, şu ifadelere yer verildi:
"11 Mart günü Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin çatısı altında iktidar partisinin zorbaları tarafından Türk demokrasisine, siyasi tarihimize bir utanç sayfası olarak geçecek bir darbe vurulmuştur. Muhalefete mensup milletvekilleri salona alınmamış, kendilerine söz hakkı verilmemiş ve oylamaya katılmaları zorla önlenmiştir. Bununla da yetinilmemiş, CHP milletvekilleri tartaklanmış ve yere düşen bir milletvekilimiz yerdeyken insanlığa ve geleneklerimize aykırı bir anlayışla tekmelenmiştir. Bu eşkıyaya yakışan davranışlar zincirinin bütün halkaları sorumsuz ve anti-demokratik nitelikleriyle vahimdir. Demokrasi çiğnenmiş, Meclis İçtüzük hükümleri ihlal edilmiş, insanlık onuru ve milletimizin iradesi ayaklar altına alınmıştır."
TBMM'deki iktidar çoğunluğunun ve onun adına hareket eden yetkililerin artık kendilerini yasama organının kurallarıyla bağlı görmediği ve sadece yürütmenin başından aldıkları emirleri yerine getirdikleri savunulan bildiride, "Meclis, Başbakanlık noterine dönüştürülmüş, tek adam yönetiminin insafına terk edilmiştir. Yargı bağımsızlığı yok edilerek, yürütmenin vesayeti altına alınmasından sonra kuvvetler ayrılığının sona erdirilmesi süreci şimdi yasama organının hükümetin emir-komuta zincirine bağlanmasıyla tamamlanmak istenmektedir. Ancak AKP'nin burada hesap edemediği hayati bir nokta vardır. O da Cumhuriyet Halk Partisi'nin varlığı ve halkımızın demokrasimize sahip çıkma iradesi, gücü ve kararlılığıdır. Sanılıyor ki kaba kuvvetle veya yandaş hukuk ve medyayla muhalefet sindirilecek ve susturulacaktır. AKP yanılmaktadır. CHP, demokrasimizi zorbalığa, hukuksuzluğa, dayatmalara asla teslim etmeyecektir.
Cumhuriyeti kuran ve demokratik rejimi getiren CHP, halkımızla birlikte demokrasi, hukukun üstünlüğü, insan hakları ve özgürlükleri egemen kılma mücadelesine hiçbir engel tanımadan ve korkmadan devam edecektir. Aydınlık karanlığı yeninceye kadar CHP meşalesi yanacaktır. Bir noktayı daha vurgulamak istiyoruz. CHP, Milli Eğitim Komisyonu'ndan her türlü hukuk ihlaliyle geçirilen ve dolayısıyla hükümsüz olan 4+4+4 yasa teklifine karşıdır. Bu yasa çocuklarımızı çok erken yaşlarda çalışmaya, kızlarımızı evliliğe zorlayacaktır. Fırsat eşitliği yok edilmekte, sınıfsal farklılıklar derinleştirilmekte, kast sistemi oluşturulmaktadır. Yoksul aileler yoksulluğa mahkum edilmektedir. Toplumumuz çocuk işçi, çocuk gelin, çocuk anneler ve yoksul ailelerle dolu bir topluma dönüşecek, iktidar partisinin kindarları ise sömürülerine devam edeceklerdir. CHP, çocuklarımızın geleceğini sömürü, kin ve nefret üzerine kurulu AKP zihniyetine teslim etmeyecektir. CHP, demokrasimizin yok edilmesine, çocuklarımızın geleceğinin çalınmasına müsaade etmeyecek, bu doğrultuda mücadelesini demokratik yöntemlerle ve hukuk yoluyla sürdürecektir. Yarınlar, aydınlığın, hak ve hukukun ve demokrasinin olacaktır" denildi.
Son Güncelleme: Pazartesi, 12 Mart 2012 19:30
Gösterim: 2008