Aradığınız sayfa bulunamıyor, lütfen kategori listesinden ulaşmayı deneyiniz.

CHP Meclis Grubu; temel eğitimi 4+4+4 olarak 12 yılda kademelendiren teklif konusunda eğitim uzmanlarının görüşlerini aldı.

kilicdar-ogluCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, düzenlemenin geri çekilmesi gerektiğini belirterek, “Oturulsun, konuşulsun. Tasarı olgunlaştırılsın, parlamentoya gelsin” dedi.
CHP Meclis Grubu’nun düzenlediği toplantı, dün Sheraton Oteli’nde yapıldı. Toplantıya katılan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlemesi gereken bir toplantıyı yaptıklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Çocuklarımızın nasıl yetişmesi gerekir, bununla ilgili olarak pedagogların, bilim insanlarının, eğitimcilerin görüş bildirmesi lazım, çünkü bu konunun uzmanı onlar. Nasıl bir ameliyathaneye cerrah girer, siyasetçi girmezse milli eğitim konusu da böyledir. Burada da eğitimcileri, pedagogları dinlemek gerekir. Milli Eğitim Bakanlığı bunu yapmadı, bu görevini ihmal etti. Parlamentoya bir kanun teklifi geldi, Bakanlar Kurulu’ndan geçmeden, hükümet bunu konuşmadan, tartışmadan, kamuoyunda tartışılmadan... Çocuklarınız eğitilecek, 4+4+4 ne anlama geliyor bilen yok. Kendi çocuğunu eğitecek bu anne-baba; nasıl olur da bunlar bilinmez. Lütfen Milli Eğitim Bakanlığı bu tasarıyı geriye çeksin. Oturulsun, konuşulsun. Üniversiteler, eğitimciler, sivil toplum kuruluşları bu konuda fikirlerini söylesin. Tasarı olgunlaştırılsın, parlamentoya gelsin.”

Neden sondan ikinciyiz?
Acaba bizim milli eğitimimiz hiç merak etti mi Finlandiya’daki çocuklar neden başarılı? Bizim çocuklarımızın zeka düzeyinde bir sorun mu var acaba? Hayır, böyle bir sorun yok. O zaman sormamız gerekir, bizim çocuklarımız neden sondan ikinci de Finlandiya birinci? Neden Finlandiya’daki çocuklar gibi bizim çocuklarımız birinci olmuyor? Önündeki tek engel, kısır siyasetçilerin eğitim konusunu dikkate almamaları, üzerinde düşünmemeleri, çocuklar üzerinden siyaset yapmayı alışkanlık haline getirmeleri. Çocuklarımızın en iyi şekilde okumalarını isteriz.”

CHP grubu olağanüstü toplanıyor
CHP yönetiminin; eğitim bilimcileri, bazı eski YÖK üyeleri ile sendika yetkililerini dinlediği toplantı yaklaşık 5 saat sürdü. Aralarında çok sayıda profesörün bulunduğu akademisyenler, 4+4+4 sistemi konusunda anket yapılarak, anne ve babaların nabzının tutulması önerisinde bulundu. Akdamisyenler, eğitimle ilgili tartışmaların siyasi partiler arasında polemiğe ve psikolojik savaşa dönüştürülmemesi gerektiği üzerinde de durdu. CHP yönetimi, toplantının ardından pazartesi günü saat 10.30’da CHP Meclis Grubu’nun, teklifi değerlendirmek üzere olağanüstü toplantı yapması kararı aldı. Grup toplantısı, dün milletvekillerinin cep telefonlarına mesaj atılarak duyuruldu.
Kılıçdaroğlu, devrim yasalarının yıl dönümü nedeniyle yayımladığı mesajda da, “Öğretim Birliği Kanunu’nun kabulünün 88. yıl dönümünde Türkiye’nin gündeminde, AKP’nin dayattığı Türkiye’yi ileriye taşıyacak değil, tam aksine milli eğitimdeki kazanımlarından geriye götürecek bir kanun teklifi vardır” ifadesini kullandı.

> Kılıçdaroğlu: Bizim çocuklarımız neden sondan ikinci?

CHP Meclis Grubu; temel eğitimi 4+4+4 olarak 12 yılda kademelendiren teklif konusunda eğitim uzmanlarının görüşlerini aldı.

kilicdar-ogluCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, düzenlemenin geri çekilmesi gerektiğini belirterek, “Oturulsun, konuşulsun. Tasarı olgunlaştırılsın, parlamentoya gelsin” dedi.
CHP Meclis Grubu’nun düzenlediği toplantı, dün Sheraton Oteli’nde yapıldı. Toplantıya katılan Kılıçdaroğlu, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın düzenlemesi gereken bir toplantıyı yaptıklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:

“Çocuklarımızın nasıl yetişmesi gerekir, bununla ilgili olarak pedagogların, bilim insanlarının, eğitimcilerin görüş bildirmesi lazım, çünkü bu konunun uzmanı onlar. Nasıl bir ameliyathaneye cerrah girer, siyasetçi girmezse milli eğitim konusu da böyledir. Burada da eğitimcileri, pedagogları dinlemek gerekir. Milli Eğitim Bakanlığı bunu yapmadı, bu görevini ihmal etti. Parlamentoya bir kanun teklifi geldi, Bakanlar Kurulu’ndan geçmeden, hükümet bunu konuşmadan, tartışmadan, kamuoyunda tartışılmadan... Çocuklarınız eğitilecek, 4+4+4 ne anlama geliyor bilen yok. Kendi çocuğunu eğitecek bu anne-baba; nasıl olur da bunlar bilinmez. Lütfen Milli Eğitim Bakanlığı bu tasarıyı geriye çeksin. Oturulsun, konuşulsun. Üniversiteler, eğitimciler, sivil toplum kuruluşları bu konuda fikirlerini söylesin. Tasarı olgunlaştırılsın, parlamentoya gelsin.”

Neden sondan ikinciyiz?
Acaba bizim milli eğitimimiz hiç merak etti mi Finlandiya’daki çocuklar neden başarılı? Bizim çocuklarımızın zeka düzeyinde bir sorun mu var acaba? Hayır, böyle bir sorun yok. O zaman sormamız gerekir, bizim çocuklarımız neden sondan ikinci de Finlandiya birinci? Neden Finlandiya’daki çocuklar gibi bizim çocuklarımız birinci olmuyor? Önündeki tek engel, kısır siyasetçilerin eğitim konusunu dikkate almamaları, üzerinde düşünmemeleri, çocuklar üzerinden siyaset yapmayı alışkanlık haline getirmeleri. Çocuklarımızın en iyi şekilde okumalarını isteriz.”

CHP grubu olağanüstü toplanıyor
CHP yönetiminin; eğitim bilimcileri, bazı eski YÖK üyeleri ile sendika yetkililerini dinlediği toplantı yaklaşık 5 saat sürdü. Aralarında çok sayıda profesörün bulunduğu akademisyenler, 4+4+4 sistemi konusunda anket yapılarak, anne ve babaların nabzının tutulması önerisinde bulundu. Akdamisyenler, eğitimle ilgili tartışmaların siyasi partiler arasında polemiğe ve psikolojik savaşa dönüştürülmemesi gerektiği üzerinde de durdu. CHP yönetimi, toplantının ardından pazartesi günü saat 10.30’da CHP Meclis Grubu’nun, teklifi değerlendirmek üzere olağanüstü toplantı yapması kararı aldı. Grup toplantısı, dün milletvekillerinin cep telefonlarına mesaj atılarak duyuruldu.
Kılıçdaroğlu, devrim yasalarının yıl dönümü nedeniyle yayımladığı mesajda da, “Öğretim Birliği Kanunu’nun kabulünün 88. yıl dönümünde Türkiye’nin gündeminde, AKP’nin dayattığı Türkiye’yi ileriye taşıyacak değil, tam aksine milli eğitimdeki kazanımlarından geriye götürecek bir kanun teklifi vardır” ifadesini kullandı.

Son Güncelleme: Pazar, 04 Mart 2012 12:37

Gösterim: 1787

Başbakan Tayyip Erdoğan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner arasındaki "4+4+4=12 yıllık kesintisiz eğitim projesi" gerilimi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü programlarına da yansıdı.

basbakan-tusiadDAVETİYELER BİLE BASILMIŞTI
Habertürk'ün haberine göre; Başbakan Erdoğan'ın katılacağı, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'in de konuşmacı olarak davet edildiği 8 Mart'ta Mardin'de yapılacak "Kadınların İstihdama Katılımı" konulu panel iptal edildi. Panelin iptal edildiği bilgisi kendisine cuma günü iletilen TÜSİAD Başkanı Boyner de Başbakan Erdoğan'ın bakanlarıyla çıkarma yapacağı Mardin gezisine katılmaktan vazgeçti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın 8 Mart için hazırladığı Mardin programına Başbakan Erdoğan ve Boyner haftalar öncesinden çağrılmış, Boyner'den "Kadınların İstihdama Katılımı" konulu panelde de konuşmacı olması istenmişti. Panelin davetiyeleri bile basılmıştı.
4+4+4 GERİLİMİ
Ancak AK Parti Grubu'nun 12 yıllık kesintisiz eğitimi kademelendiren yasa teklifine TÜSİAD'ın tepki göstermesinin ardından program değiştirildi. Bakanlık yetkilileri Başbakan'ın katılacağı bir temel atma töreni nedeniyle kadınlara yönelik panelin iptal edildiğini açıkladı. Avrupa Birliği temsilcileri ve iş örgütleri ile 5-6 Mart tarihlerinde temaslarda bulunmak üzere Brüksel'e giden Boyner, Habertürk'ün sorusu üzerine Mardin'de konuşmacı olarak davet edildiği panelin iptaline ilişkin bilginin kendisine iletildiğini söyledi. Boyner 8 Mart akşamı İstanbul'da bir programa katılacağını bildirdi.
 
İPTALİ DOĞRULADI
"8 Mart bizim için önemli, biz dernek olarak 8 Mart'a gereken önemi yine vereceğiz" açıklaması yapan Boyner, "Geçen hafta Başbakan ile yaşa nan polemik ile bu iptali ilişkilendiriyor musunuz" sorusuna ise "Bu konuda bir şey söylemek istemiyorum, sadece iptal haberi doğru, bunu söyleyebilirim" diye yanıt verdi.

Gün gün Erdoğan-Boyner tartışması
27 Şubat: AK Parti 4+4+4 kademeli eğitim teklifini Meclis'e sundu. TÜSİAD Başkanı Boyner, "Kademeli eğitimi desteklemelerinin mümkün değil, bu kız çocuklarının eğitime katılımında sorun yaratır" dedi.

28 Şubat: AK Parti grup toplantısında Başbakan Erdoğan Boyner'e "Verilen tepkiler tamamen bayat, çağdışı ve Türkiye gerçeklerinden uzak tepkilerdir. 8 yıllık kesintisiz eğitimin mimarlarından, akıl hocalarından biri olan TÜSİAD'ın bugün bir kez daha statükoculuğu savunması, ibretlik bir durumdur. Kusura bakma TÜSİAD senin arzun olmayacak. Milletin arzusu olacak" sözleriyle karşılık verdi.

29 Şubat: Boyner, Erdoğan'ın gruptaki çıkışına "TÜSİAD'ın bu konuda çalışma yapması, fikir beyan etmesi çok geçerli. Tepkisine şaşırdım. Herhalde TÜSİAD'a vurmanın dayanılmaz bir cazibesi var" karşılığını verdi.

1 Mart: Erdoğan, Merkez Bankası'nda düzenlenen Türk Lirası Simge Tanıtım Programı'nda Boyner'e "Bizim, eğitimle ilgili telafi çabalarımızın önünü kesmek adına, kör ideolojiyle zihinleri bulandırıyorlar. Biz, seçkinlerin, elitlerin, patronların hükümeti değiliz. Hiç kimse eski Türkiye'nin refleksleriyle hareket etmesin. Millet iradesi her kararın üzerindedir. Bunu herkes artık hazmetmek zorundadır" dedi.
(Milliyet)

> 4+4+4 gerilimi program iptal ettirdi

Başbakan Tayyip Erdoğan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner arasındaki "4+4+4=12 yıllık kesintisiz eğitim projesi" gerilimi, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü programlarına da yansıdı.

basbakan-tusiadDAVETİYELER BİLE BASILMIŞTI
Habertürk'ün haberine göre; Başbakan Erdoğan'ın katılacağı, TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner'in de konuşmacı olarak davet edildiği 8 Mart'ta Mardin'de yapılacak "Kadınların İstihdama Katılımı" konulu panel iptal edildi. Panelin iptal edildiği bilgisi kendisine cuma günü iletilen TÜSİAD Başkanı Boyner de Başbakan Erdoğan'ın bakanlarıyla çıkarma yapacağı Mardin gezisine katılmaktan vazgeçti. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın 8 Mart için hazırladığı Mardin programına Başbakan Erdoğan ve Boyner haftalar öncesinden çağrılmış, Boyner'den "Kadınların İstihdama Katılımı" konulu panelde de konuşmacı olması istenmişti. Panelin davetiyeleri bile basılmıştı.
4+4+4 GERİLİMİ
Ancak AK Parti Grubu'nun 12 yıllık kesintisiz eğitimi kademelendiren yasa teklifine TÜSİAD'ın tepki göstermesinin ardından program değiştirildi. Bakanlık yetkilileri Başbakan'ın katılacağı bir temel atma töreni nedeniyle kadınlara yönelik panelin iptal edildiğini açıkladı. Avrupa Birliği temsilcileri ve iş örgütleri ile 5-6 Mart tarihlerinde temaslarda bulunmak üzere Brüksel'e giden Boyner, Habertürk'ün sorusu üzerine Mardin'de konuşmacı olarak davet edildiği panelin iptaline ilişkin bilginin kendisine iletildiğini söyledi. Boyner 8 Mart akşamı İstanbul'da bir programa katılacağını bildirdi.
 
İPTALİ DOĞRULADI
"8 Mart bizim için önemli, biz dernek olarak 8 Mart'a gereken önemi yine vereceğiz" açıklaması yapan Boyner, "Geçen hafta Başbakan ile yaşa nan polemik ile bu iptali ilişkilendiriyor musunuz" sorusuna ise "Bu konuda bir şey söylemek istemiyorum, sadece iptal haberi doğru, bunu söyleyebilirim" diye yanıt verdi.

Gün gün Erdoğan-Boyner tartışması
27 Şubat: AK Parti 4+4+4 kademeli eğitim teklifini Meclis'e sundu. TÜSİAD Başkanı Boyner, "Kademeli eğitimi desteklemelerinin mümkün değil, bu kız çocuklarının eğitime katılımında sorun yaratır" dedi.

28 Şubat: AK Parti grup toplantısında Başbakan Erdoğan Boyner'e "Verilen tepkiler tamamen bayat, çağdışı ve Türkiye gerçeklerinden uzak tepkilerdir. 8 yıllık kesintisiz eğitimin mimarlarından, akıl hocalarından biri olan TÜSİAD'ın bugün bir kez daha statükoculuğu savunması, ibretlik bir durumdur. Kusura bakma TÜSİAD senin arzun olmayacak. Milletin arzusu olacak" sözleriyle karşılık verdi.

29 Şubat: Boyner, Erdoğan'ın gruptaki çıkışına "TÜSİAD'ın bu konuda çalışma yapması, fikir beyan etmesi çok geçerli. Tepkisine şaşırdım. Herhalde TÜSİAD'a vurmanın dayanılmaz bir cazibesi var" karşılığını verdi.

1 Mart: Erdoğan, Merkez Bankası'nda düzenlenen Türk Lirası Simge Tanıtım Programı'nda Boyner'e "Bizim, eğitimle ilgili telafi çabalarımızın önünü kesmek adına, kör ideolojiyle zihinleri bulandırıyorlar. Biz, seçkinlerin, elitlerin, patronların hükümeti değiliz. Hiç kimse eski Türkiye'nin refleksleriyle hareket etmesin. Millet iradesi her kararın üzerindedir. Bunu herkes artık hazmetmek zorundadır" dedi.
(Milliyet)

Son Güncelleme: Pazar, 04 Mart 2012 12:22

Gösterim: 1969

Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, bugün Mersin Hilton Otelde düzenlediği Basın Toplantısında Mersin 2011-2012 eğitim-öğretim yılı okul öncesi eğitim 5 yaş gurubunda Türkiye Şampiyonu olduğunu söyledi.

Okul öncesinde şampiyon MersinOkul öncesi eğitim gurubunda illerin başarı seviyesi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklandı. Açıklanan sonuçlar ile ilgili olarak Mersin Hilton SA Oteli’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Vali, Mersin’in okul öncesi eğitim alanında Türkiye genelinde 2009-2010 eğitim-öğretim sonu itibariyle 49’ncu sırada yer aldığını, 2011-2012 eğitim öğretim yılında ise ilimizin 12’nci sıraya yükseldiği bilgisini verdi. 2 Mart 2012 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığınca açıklanan verilere göre Mersin’in okul öncesi eğitim 5 yaş gurubunda Türkiye Şampiyonu olduğunu aktaran Vali, “Gerçekleştirilen çalışmalarla birlikte Mersin, 2011-2012 eğitim-öğretim yılının okul öncesi eğitim 5 yaş grubunda Türkiye Şampiyonu olmuştur.

Yine 3 yaş gurubunda Türkiye 2’ncisi, 3-5 ve 4-5 yaş gurubunda Türkiye 3’ncülüğünü elde eden Mersin, Türkiye genelindeki 81 il arasında tüm kategorilerde ilk 3 sırada yer alan tek kenttir. Ayrıca; konusu insan olan ve insana dayalı bütün gelişmelerin odağındaki eğitim bulunmaktadır. Büyük önder Atatürk’ün dediği gibi ‘Eğitim milleti hür kılan bir kavramdır.’ İnsanın en önemli ayırt edici özelliği olan aklını kullanmasını sağlayan ve aklına dayalı gelişmeleri hazırlayan eğitimin en önemli alanı, 3-5 yaş gurubu eğitimidir. Çünkü çocuklarımız hayata bakışı ve hayatı yorumlamayı 3-5 yaş gurubunda öğrenmektedir” dedi.

Mersin’in birçok alanda Türkiye’de en başarılı iller arasında yer aldığının altını çizen Vali Güzeloğlu, ilimizin eğitim alanında da Türkiye genelindeki Büyükşehirleri geride bıraktığına dikkat çekti. “Mersin bütün elde edebilecek bir derinliğin” adıdır diyen Vali Güzeloğlu, “Elde edilen başarı uzun bir emeğin ürünüdür. Mersin her alanda olduğu gibi eğitim alanında da birincilikleri ile anılacaktır. Mersin’de yaşayan insanlar, öğrenciler ve veliler bu büyük başarının haklı gururunu yaşamaktadır. Elde edilen bu başarı önemli değişim ve dönüşümün habercisidir. Her yönü ile gelişmiş ve kalkınmış Türkiye’nin en temel önceliği ve konu olan eğitimde Mersin olarak çalışmalarımızın aynı heyecan ve karırlılıkla her boyutta sürecektir” diye konuştu. Basın toplantısına İl Milli eğitim Müdürü Hasan Gül,Yenişehir, Akdeniz, Toroslar, ve Mezitli İlçe Milli Eğitim Müdürleri de katıldı.

(haber7)

> Okul öncesinde şampiyon Mersin

Mersin Valisi Hasan Basri Güzeloğlu, bugün Mersin Hilton Otelde düzenlediği Basın Toplantısında Mersin 2011-2012 eğitim-öğretim yılı okul öncesi eğitim 5 yaş gurubunda Türkiye Şampiyonu olduğunu söyledi.

Okul öncesinde şampiyon MersinOkul öncesi eğitim gurubunda illerin başarı seviyesi Milli Eğitim Bakanlığı tarafından açıklandı. Açıklanan sonuçlar ile ilgili olarak Mersin Hilton SA Oteli’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Vali, Mersin’in okul öncesi eğitim alanında Türkiye genelinde 2009-2010 eğitim-öğretim sonu itibariyle 49’ncu sırada yer aldığını, 2011-2012 eğitim öğretim yılında ise ilimizin 12’nci sıraya yükseldiği bilgisini verdi. 2 Mart 2012 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığınca açıklanan verilere göre Mersin’in okul öncesi eğitim 5 yaş gurubunda Türkiye Şampiyonu olduğunu aktaran Vali, “Gerçekleştirilen çalışmalarla birlikte Mersin, 2011-2012 eğitim-öğretim yılının okul öncesi eğitim 5 yaş grubunda Türkiye Şampiyonu olmuştur.

Yine 3 yaş gurubunda Türkiye 2’ncisi, 3-5 ve 4-5 yaş gurubunda Türkiye 3’ncülüğünü elde eden Mersin, Türkiye genelindeki 81 il arasında tüm kategorilerde ilk 3 sırada yer alan tek kenttir. Ayrıca; konusu insan olan ve insana dayalı bütün gelişmelerin odağındaki eğitim bulunmaktadır. Büyük önder Atatürk’ün dediği gibi ‘Eğitim milleti hür kılan bir kavramdır.’ İnsanın en önemli ayırt edici özelliği olan aklını kullanmasını sağlayan ve aklına dayalı gelişmeleri hazırlayan eğitimin en önemli alanı, 3-5 yaş gurubu eğitimidir. Çünkü çocuklarımız hayata bakışı ve hayatı yorumlamayı 3-5 yaş gurubunda öğrenmektedir” dedi.

Mersin’in birçok alanda Türkiye’de en başarılı iller arasında yer aldığının altını çizen Vali Güzeloğlu, ilimizin eğitim alanında da Türkiye genelindeki Büyükşehirleri geride bıraktığına dikkat çekti. “Mersin bütün elde edebilecek bir derinliğin” adıdır diyen Vali Güzeloğlu, “Elde edilen başarı uzun bir emeğin ürünüdür. Mersin her alanda olduğu gibi eğitim alanında da birincilikleri ile anılacaktır. Mersin’de yaşayan insanlar, öğrenciler ve veliler bu büyük başarının haklı gururunu yaşamaktadır. Elde edilen bu başarı önemli değişim ve dönüşümün habercisidir. Her yönü ile gelişmiş ve kalkınmış Türkiye’nin en temel önceliği ve konu olan eğitimde Mersin olarak çalışmalarımızın aynı heyecan ve karırlılıkla her boyutta sürecektir” diye konuştu. Basın toplantısına İl Milli eğitim Müdürü Hasan Gül,Yenişehir, Akdeniz, Toroslar, ve Mezitli İlçe Milli Eğitim Müdürleri de katıldı.

(haber7)

Son Güncelleme: Cumartesi, 03 Mart 2012 22:18

Gösterim: 2514

Sizce bebeğiniz Türkçe hakkında ne biliyor? Sizden duyduğu kelimeleri nasıl öğreniyor? Peki ana dilini yabancı bir dilden ayırt etmeye ne zaman başlıyor?

bebeklerODTÜ bünyesindeki Bilişsel Bebek Araştırmaları Merkezi (BeBeM) işte bütün bu sorulara yanıt arıyor. Yaşını bile doldurmamış bebekleri inceleyen Türkiye'deki ilk merkez BeBeM, 15 dakikalık çalışma sonrasında bebeklere ODTÜ damgalı 'Bilim Bebek' diploması veriyor

Soğuk ve karlı bir günde İstanbul'dan Ankara'ya doğru yola çıkıyoruz. Hedefimiz ODTÜ Enformatik Enstitüsü içinde bulunan BeBeM. Burada açılan Bebek Laboratuvarı'nda yapılan araştırmanın ayrıntılarını öğrenmek için çıktığımız yolda, anlaşılmaz kelimelerle konuşan insanların yaptığı sıkıcı bir işle karşılaşma olasılığı var aklımızda. Oysa merkeze adımımızı attığımız anda bizi karşılayan bebek kahkahaları ve büyük bir içtenlikle bizi buyur eden genç ekip, bütün önyargılarımızı kırıyor. Koridorda anneleriyle bekleyen bebekler henüz altı aylık. Annelerin yüzlerinden bilimsel bir çalışmaya katkı yapacak olmanın hevesi okunuyor. Tabii bir de bebeklerinin ODTÜ gibi önemli bir üniversiteden ilk diplomalarını almalarının heyecanı...

ODTÜ-BeBeM, Yrd. Doç. Dr. Annette Hohenberger ve Bilişsel Bilimler Programı'ndaki öğrencileri tarafından 2006'da kurulmuş. Merkezin amacı, 0-2 yaş arası bebeklerin dilsel ve zihinsel gelişimini incelemek. Bebeklerin anadilleri olan Türkçe'ye özgü ses özelliklerini ne zaman ayırt etmeye başladıklarını belirlemek için çalışan ekip beş kişiden oluşuyor. Başka dillerde bulunmayan ünlü uyumu ve sözcük vurgusunun bebekler tarafından nasıl algılandığını anlamak isteyen uzmanlar önce altı aylık bebeklerle çalışıyor. Bu bebekler 10 aylık olduklarında bir kez daha merkeze getiriliyor ve yapılan vurgu çalışmasıyla nasıl bir gelişim içinde oldukları ölçülüyor.

Sadece 15 dakika süren çalışma sırasında bebek, annesinin kucağında oturup bir dizi sözcük dinliyor. Bu sözcüklerin bir kısmı ünlü uyumuna uygun, bir kısmıysa değil. Bebeğin hangi sözcük grubuna daha uzun süre dikkat ettiği baş hareketlerine bakılarak ölçülüyor ve böylece ünlü uyumunu fark edip etmediği belirleniyor. Araştırmaya katılan bebeklerin dilsel ve işitsel gelişimiyle ilgili aileleri bilgilendiren ekip, bebeklerinin dil gelişimine olumlu katkı sağlayacak öneriler de sunuyor.

BEŞİK ULEMASI NEYDİ

Osmanlı İmparatorluğu döneminde daha yeni doğmuş çocuklara bile müderrislik unvanı verilirdi. Bu uygulama bugün imparatorluğun eğitim sisteminin zayıf noktası olarak görülüyor.

ARKA BAHÇE GÖBEK BAĞI DOLDU

Altı yıldır Türkiye'de yaşayan Yrd. Doç. Dr. Annette Hohenberger merkezin koordinatörü ve yapılan çalışmayla ilgili çok heyecanlı. Uzun yıllar Frankfurt Üniversitesi'nde görev aldıktan sonra Münih Üniversitesi'nde bir bebek laboratuvarında araştırma yapan Hohenberger, Türkiye'de de benzer bir laboratuvar açabilmek için çok uğraşmış: "Bir buçuk yıl önce TÜBİTAK projemizi onayladı ve 160 bin lira destek verdi. Geçen yıl ekim ayında çalışmalara başladık. Araştırmamız 2013'ün nisan ayında tamamlanacak. Ünlü uyumu dilde yaygın bir özellik değil. Türkçe dışında Fince ve birkaç Afrika dilinde var. Bu çalışma da aslında bizim bebeğimiz. Bir Alman olarak Türkçe üzerine çalışmam insanlara ilginç geliyor. Çok özel bir diliniz var ama aynı zamanda çok da zor bir dil. Yıllardır öğrenmeye çalışıyorum ama hala çok iyi konuşamıyorum."

Merkezde danışmanlık yapan Klinik Çocuk Psikoloğu Başak Alpas Elbek ise Ankara Üniversitesi'nden. Almanya'daki Potsdam Üniversitesi'nde doktora yapan Elbek, yabancı uzmanların Türk öğrencilerle Türkçe üzerine çalışmak için can attığını anlatıyor: "Türkçe özellikleri itibariyle çok ilginç. Maalesef Türkiye'de bu konuda çok az araştırma var. Hele bebeklerle ilgili hiç araştırma yapılmıyor. Bu merkez, bu sebeple çok önemli. Burası olmasaydı Almanya'daki Türk çocuklarla çalışmak zorunda kalacaktım. Ailelerden katılım bekliyoruz. Ailelere bebeklerinin göbek bağlarını getirmelerini söylüyoruz. Malum, herkes çocuğu ODTÜ'de okusun istiyor. Onlara 'Getirin, gömelim' diyoruz. Bahçede bir ağacımız var; kazsanız dibini, göbek bağı cenneti."

ORGAN MAFYASI SANIYORLAR

Merkezde çalışan Dr. Aslı Altan doktorasını bebeklerde dil edinimi üzerine yapmış bir uzman. Altan, araştırmaya dair en zorlandıkları konunun katılımcı bebek bulmak olduğunu söylüyor: "Ankara Üniversitesi Hastanesi'nde gerçekleşen doğumların listesini alıp, bebeği altı aylık olan ailelere telefon ediyoruz. İsteyene broşür yolluyoruz. Sağlıklı bir veri elde edebilmemiz için çalışmaya en az 70 bebeğin katılması gerekiyor. Şu ana kadar 24 bebek katıldı. Daha önce buna benzer çalışmalar 2 yaşında ve konuşan çocuklarla yapılmış. Aileleri ikna etmek için akla karayı seçiyoruz. Bütçemiz kısıtlı olduğu için büyük hediyeler veremiyoruz katılımcılara. Öyle ilginç şeyler yaşadım ki... Organ mafyası sananlar, çocuğuna elektrik vereceğimiz endişesi taşıyanlar..."

Ekibin tek erkek üyesi Utku Kaya, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nde doktora öğrencisi. Teknik ekipmanlardan sorumlu olan Kaya, deney sırasında ses kaydını bebeğe dinletiyor. Çalışma sırasında dikkati dağılan bebekleri tekrar sözcüklere odaklamayı sağlamak görevinin başında yer alıyor.

Doktora Öğrencisi Gözde Bahadır ise bebeklere dinletilen sözcük ve hikayeleri seslendiren kişi. Bebeklerin hoşuna gidecek bir tonla konuşmaya dikkat eden Bahadır saatlerce kayıt yaptıklarını anlatıyor. Bahadır'a göre bebeğin dille kurduğu ilişki ilk kelimeleri telaffuz etmesinden çok daha önce başlıyor: "Yetişkinlerin ikinci bir dil öğrenmek için ne kadar uğraştığına bakınca bebeğin anadilini öğrenme süreci çok etkileyici. Daha doğru dürüst başka hiçbir şey yapamayan bir bebek, 2 yaşında mükemmel konuşuyor. Bu çok önemli bir nokta. İnanıyoruz ki bu değerli araştırmamız uluslararası literatüre de geçecek."

BİLİME KATKI YAPTIK DİPLOMAYI KAPTIK

Bebeği araştırmaya katılan annelerden biri olan Feyza Saltan sadece bebeğini merkeze getirmekle kalmamış, araştırmanın gönüllü sözcüsü de olmuş: "ODTÜ'de Yabancı Diller Meslek Yüksek Okulu'nda öğretim görevlisiyim. Bu projeyi bir mail grubundan duydum. Farklı annelik gruplarına üyeyim. O gruplarda da duyurdum bu çalışmayı. Mutluyum çünkü hem bilime katkı sağladık hem de diplomayı kaptık."

BEBEKTE ARANAN ÖZELLİKLER

* Dokuz aylık normal gebelik sonucunda doğmuş olması

* Sadece Türkçe konuşulan bir ortamda büyümesi

* 6 aylık (± 8 gün) olması

(Ceren – Arseven - Hürriyet)

> ODTÜ diplomalı bebekler

Sizce bebeğiniz Türkçe hakkında ne biliyor? Sizden duyduğu kelimeleri nasıl öğreniyor? Peki ana dilini yabancı bir dilden ayırt etmeye ne zaman başlıyor?

bebeklerODTÜ bünyesindeki Bilişsel Bebek Araştırmaları Merkezi (BeBeM) işte bütün bu sorulara yanıt arıyor. Yaşını bile doldurmamış bebekleri inceleyen Türkiye'deki ilk merkez BeBeM, 15 dakikalık çalışma sonrasında bebeklere ODTÜ damgalı 'Bilim Bebek' diploması veriyor

Soğuk ve karlı bir günde İstanbul'dan Ankara'ya doğru yola çıkıyoruz. Hedefimiz ODTÜ Enformatik Enstitüsü içinde bulunan BeBeM. Burada açılan Bebek Laboratuvarı'nda yapılan araştırmanın ayrıntılarını öğrenmek için çıktığımız yolda, anlaşılmaz kelimelerle konuşan insanların yaptığı sıkıcı bir işle karşılaşma olasılığı var aklımızda. Oysa merkeze adımımızı attığımız anda bizi karşılayan bebek kahkahaları ve büyük bir içtenlikle bizi buyur eden genç ekip, bütün önyargılarımızı kırıyor. Koridorda anneleriyle bekleyen bebekler henüz altı aylık. Annelerin yüzlerinden bilimsel bir çalışmaya katkı yapacak olmanın hevesi okunuyor. Tabii bir de bebeklerinin ODTÜ gibi önemli bir üniversiteden ilk diplomalarını almalarının heyecanı...

ODTÜ-BeBeM, Yrd. Doç. Dr. Annette Hohenberger ve Bilişsel Bilimler Programı'ndaki öğrencileri tarafından 2006'da kurulmuş. Merkezin amacı, 0-2 yaş arası bebeklerin dilsel ve zihinsel gelişimini incelemek. Bebeklerin anadilleri olan Türkçe'ye özgü ses özelliklerini ne zaman ayırt etmeye başladıklarını belirlemek için çalışan ekip beş kişiden oluşuyor. Başka dillerde bulunmayan ünlü uyumu ve sözcük vurgusunun bebekler tarafından nasıl algılandığını anlamak isteyen uzmanlar önce altı aylık bebeklerle çalışıyor. Bu bebekler 10 aylık olduklarında bir kez daha merkeze getiriliyor ve yapılan vurgu çalışmasıyla nasıl bir gelişim içinde oldukları ölçülüyor.

Sadece 15 dakika süren çalışma sırasında bebek, annesinin kucağında oturup bir dizi sözcük dinliyor. Bu sözcüklerin bir kısmı ünlü uyumuna uygun, bir kısmıysa değil. Bebeğin hangi sözcük grubuna daha uzun süre dikkat ettiği baş hareketlerine bakılarak ölçülüyor ve böylece ünlü uyumunu fark edip etmediği belirleniyor. Araştırmaya katılan bebeklerin dilsel ve işitsel gelişimiyle ilgili aileleri bilgilendiren ekip, bebeklerinin dil gelişimine olumlu katkı sağlayacak öneriler de sunuyor.

BEŞİK ULEMASI NEYDİ

Osmanlı İmparatorluğu döneminde daha yeni doğmuş çocuklara bile müderrislik unvanı verilirdi. Bu uygulama bugün imparatorluğun eğitim sisteminin zayıf noktası olarak görülüyor.

ARKA BAHÇE GÖBEK BAĞI DOLDU

Altı yıldır Türkiye'de yaşayan Yrd. Doç. Dr. Annette Hohenberger merkezin koordinatörü ve yapılan çalışmayla ilgili çok heyecanlı. Uzun yıllar Frankfurt Üniversitesi'nde görev aldıktan sonra Münih Üniversitesi'nde bir bebek laboratuvarında araştırma yapan Hohenberger, Türkiye'de de benzer bir laboratuvar açabilmek için çok uğraşmış: "Bir buçuk yıl önce TÜBİTAK projemizi onayladı ve 160 bin lira destek verdi. Geçen yıl ekim ayında çalışmalara başladık. Araştırmamız 2013'ün nisan ayında tamamlanacak. Ünlü uyumu dilde yaygın bir özellik değil. Türkçe dışında Fince ve birkaç Afrika dilinde var. Bu çalışma da aslında bizim bebeğimiz. Bir Alman olarak Türkçe üzerine çalışmam insanlara ilginç geliyor. Çok özel bir diliniz var ama aynı zamanda çok da zor bir dil. Yıllardır öğrenmeye çalışıyorum ama hala çok iyi konuşamıyorum."

Merkezde danışmanlık yapan Klinik Çocuk Psikoloğu Başak Alpas Elbek ise Ankara Üniversitesi'nden. Almanya'daki Potsdam Üniversitesi'nde doktora yapan Elbek, yabancı uzmanların Türk öğrencilerle Türkçe üzerine çalışmak için can attığını anlatıyor: "Türkçe özellikleri itibariyle çok ilginç. Maalesef Türkiye'de bu konuda çok az araştırma var. Hele bebeklerle ilgili hiç araştırma yapılmıyor. Bu merkez, bu sebeple çok önemli. Burası olmasaydı Almanya'daki Türk çocuklarla çalışmak zorunda kalacaktım. Ailelerden katılım bekliyoruz. Ailelere bebeklerinin göbek bağlarını getirmelerini söylüyoruz. Malum, herkes çocuğu ODTÜ'de okusun istiyor. Onlara 'Getirin, gömelim' diyoruz. Bahçede bir ağacımız var; kazsanız dibini, göbek bağı cenneti."

ORGAN MAFYASI SANIYORLAR

Merkezde çalışan Dr. Aslı Altan doktorasını bebeklerde dil edinimi üzerine yapmış bir uzman. Altan, araştırmaya dair en zorlandıkları konunun katılımcı bebek bulmak olduğunu söylüyor: "Ankara Üniversitesi Hastanesi'nde gerçekleşen doğumların listesini alıp, bebeği altı aylık olan ailelere telefon ediyoruz. İsteyene broşür yolluyoruz. Sağlıklı bir veri elde edebilmemiz için çalışmaya en az 70 bebeğin katılması gerekiyor. Şu ana kadar 24 bebek katıldı. Daha önce buna benzer çalışmalar 2 yaşında ve konuşan çocuklarla yapılmış. Aileleri ikna etmek için akla karayı seçiyoruz. Bütçemiz kısıtlı olduğu için büyük hediyeler veremiyoruz katılımcılara. Öyle ilginç şeyler yaşadım ki... Organ mafyası sananlar, çocuğuna elektrik vereceğimiz endişesi taşıyanlar..."

Ekibin tek erkek üyesi Utku Kaya, Bilgisayar Mühendisliği Bölümü'nde doktora öğrencisi. Teknik ekipmanlardan sorumlu olan Kaya, deney sırasında ses kaydını bebeğe dinletiyor. Çalışma sırasında dikkati dağılan bebekleri tekrar sözcüklere odaklamayı sağlamak görevinin başında yer alıyor.

Doktora Öğrencisi Gözde Bahadır ise bebeklere dinletilen sözcük ve hikayeleri seslendiren kişi. Bebeklerin hoşuna gidecek bir tonla konuşmaya dikkat eden Bahadır saatlerce kayıt yaptıklarını anlatıyor. Bahadır'a göre bebeğin dille kurduğu ilişki ilk kelimeleri telaffuz etmesinden çok daha önce başlıyor: "Yetişkinlerin ikinci bir dil öğrenmek için ne kadar uğraştığına bakınca bebeğin anadilini öğrenme süreci çok etkileyici. Daha doğru dürüst başka hiçbir şey yapamayan bir bebek, 2 yaşında mükemmel konuşuyor. Bu çok önemli bir nokta. İnanıyoruz ki bu değerli araştırmamız uluslararası literatüre de geçecek."

BİLİME KATKI YAPTIK DİPLOMAYI KAPTIK

Bebeği araştırmaya katılan annelerden biri olan Feyza Saltan sadece bebeğini merkeze getirmekle kalmamış, araştırmanın gönüllü sözcüsü de olmuş: "ODTÜ'de Yabancı Diller Meslek Yüksek Okulu'nda öğretim görevlisiyim. Bu projeyi bir mail grubundan duydum. Farklı annelik gruplarına üyeyim. O gruplarda da duyurdum bu çalışmayı. Mutluyum çünkü hem bilime katkı sağladık hem de diplomayı kaptık."

BEBEKTE ARANAN ÖZELLİKLER

* Dokuz aylık normal gebelik sonucunda doğmuş olması

* Sadece Türkçe konuşulan bir ortamda büyümesi

* 6 aylık (± 8 gün) olması

(Ceren – Arseven - Hürriyet)

Son Güncelleme: Pazar, 04 Mart 2012 11:56

Gösterim: 3342

Akdeniz Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu'ndaki erkek hemşireler 4 yıllık eğitimleri sonrasında mezuniyete hazırlanıyor. Bu bölümü bitiren tüm öğrencilerin KPSS sınavları sonrasında işe yerleştirilmeleri oldukça hızlı bir şekilde oluyor.

Akdeniz Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu'nda 4 yıllık eğitimlerinin sonuna yaklaşan erkek hemşireler mezuniyete hazırlanıyor. 7 Temmuz'da yapılacak olan KPSS sınavlarına hazırlanacak olan erkek hemşireler hastanelerde hastalar tarafından büyük ilgi görmeye başladı. Hastanelerde beyaz önlükleri ile kendilerini görenlerin 'sünnetçi', 'laborant', 'sağlık memuru', 'ambulans şoförü' ve hatta 'doktor' sandıklarını anlatan hemşire gençlerden Şahin Gür, "Hemşirelik bölümünü Antalya'da bulunduğum ve özellikle Akdeniz Üniversitesi'nin bir marka üniversite olması nedeniyle tercih ettim.

Seçtiğim bölüme ailem de destek verdi. Bazen nasıl ben bu işe giriştim diye kendi cesaretime de hayran kalıyorum. İş geleceği garanti olan bir meslek. Erkek hemşire olmak isteyen ve üniversite sınavlarında tercih edip etmemekte tereddüt edenlere hiç düşünmeden bu bölümü işaretlemelerini isterim" dedi. Hemşirelik bölümünü tercih etmesinde babasının ısrar ettiğini söyleyen Gür, "Babam hastanede görev yaptı yıllarca. Ben İnşaat Mühendisi olmak istiyordum ancak Babamın ısrarına dayanamadım ve bu bölümü işaretledim. Ayrımcılık asla yapılmıyor. İyi ki tercih etmişim. İş garantisi bir sektör içinde bulunacağım" diye konuştu.
 

‘Hastalar bizi doktor sanıyor’

Kayseri'li İbrahim Başkaya ise Akdeniz Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü'nü ilk tercihi olarak seçtiğini söyledi. Başkaya, "Zaman zaman doktor diye çağırıyorlar. Hatta bir hastanın bana anjiyo olacaktım doktor bey diye seslendiğine tanıklık ettim. Yani bizi bazen doktor sanıyorlar. Ben çok sevdim. Kardeşimin de bu bölümü yazmasını çok ısrar ettim ama onu kandıramadım" diye konuştu.
 

'Kız arkadaşımın yapamadığını ben yaptım'

Mehmet Sarıgül de "2 yıl Elektrik Teknisyenliği bölümünü okudum. Tercih yapılacak son gündeydim. Kız arkadaşımla konuşurken onun bir türlü hemşire olamadığı ve buna çok üzüldüğü konusunda sohbet beni etkiledi. Onun yapamadığını ben yaptım. Ben aslında Polis olmak istiyordum. Ancak kız arkadaşımla yaptığım o konuşma benim bu tercihi yapmama neden oldu" diye konuştu.

> Erkek hemşireler geliyor

Akdeniz Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu'ndaki erkek hemşireler 4 yıllık eğitimleri sonrasında mezuniyete hazırlanıyor. Bu bölümü bitiren tüm öğrencilerin KPSS sınavları sonrasında işe yerleştirilmeleri oldukça hızlı bir şekilde oluyor.

Akdeniz Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu'nda 4 yıllık eğitimlerinin sonuna yaklaşan erkek hemşireler mezuniyete hazırlanıyor. 7 Temmuz'da yapılacak olan KPSS sınavlarına hazırlanacak olan erkek hemşireler hastanelerde hastalar tarafından büyük ilgi görmeye başladı. Hastanelerde beyaz önlükleri ile kendilerini görenlerin 'sünnetçi', 'laborant', 'sağlık memuru', 'ambulans şoförü' ve hatta 'doktor' sandıklarını anlatan hemşire gençlerden Şahin Gür, "Hemşirelik bölümünü Antalya'da bulunduğum ve özellikle Akdeniz Üniversitesi'nin bir marka üniversite olması nedeniyle tercih ettim.

Seçtiğim bölüme ailem de destek verdi. Bazen nasıl ben bu işe giriştim diye kendi cesaretime de hayran kalıyorum. İş geleceği garanti olan bir meslek. Erkek hemşire olmak isteyen ve üniversite sınavlarında tercih edip etmemekte tereddüt edenlere hiç düşünmeden bu bölümü işaretlemelerini isterim" dedi. Hemşirelik bölümünü tercih etmesinde babasının ısrar ettiğini söyleyen Gür, "Babam hastanede görev yaptı yıllarca. Ben İnşaat Mühendisi olmak istiyordum ancak Babamın ısrarına dayanamadım ve bu bölümü işaretledim. Ayrımcılık asla yapılmıyor. İyi ki tercih etmişim. İş garantisi bir sektör içinde bulunacağım" diye konuştu.
 

‘Hastalar bizi doktor sanıyor’

Kayseri'li İbrahim Başkaya ise Akdeniz Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu Hemşirelik Bölümü'nü ilk tercihi olarak seçtiğini söyledi. Başkaya, "Zaman zaman doktor diye çağırıyorlar. Hatta bir hastanın bana anjiyo olacaktım doktor bey diye seslendiğine tanıklık ettim. Yani bizi bazen doktor sanıyorlar. Ben çok sevdim. Kardeşimin de bu bölümü yazmasını çok ısrar ettim ama onu kandıramadım" diye konuştu.
 

'Kız arkadaşımın yapamadığını ben yaptım'

Mehmet Sarıgül de "2 yıl Elektrik Teknisyenliği bölümünü okudum. Tercih yapılacak son gündeydim. Kız arkadaşımla konuşurken onun bir türlü hemşire olamadığı ve buna çok üzüldüğü konusunda sohbet beni etkiledi. Onun yapamadığını ben yaptım. Ben aslında Polis olmak istiyordum. Ancak kız arkadaşımla yaptığım o konuşma benim bu tercihi yapmama neden oldu" diye konuştu.

Son Güncelleme: Cumartesi, 03 Mart 2012 21:54

Gösterim: 3894

Diğer Makaleler...

  1. Okullar halka açılıyor
  2. Türkiye’nin AB’yle vize pazarlığı
  3. ‘Ev-okul’la öğretmen ayağınıza geliyor
  4. ÖZ-DE-BİR eğitim tasarısını değerlendiriyor