Telekomünikasyon sektöründe yeni istihdam kapısı ÇAĞRI MERKEZLERİ oluyor.

Telekomünikasyon sektörü, dünyada yaklaşık iki trilyon dolarlık hacmiyle marka değeri en yüksek sektörlerden biri olma özelliğini taşıyor. Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarıyla dikkat çeken telekomünikasyon sektörü Türkiye ekonomisinde de kaldıraç oluyor. Türkiye telekomünikasyon teknolojileri ve hizmetleri sektörü, sahip olduğu büyük pazarla Avrupa'da, Almanya'dan sonra ikinci sırada yer alıyor. Gelecek vaad eden sektörün istihdamında da ciddi bir artış yaşanıyor. Sektörde en yoğun işgücüne ihtiyaç duyulan alan ise çağrı merkezleri girişimleri. Dünyada toplam sayısı 119 bin olan çağrı merkezlerinin yatırım hacmi 320 milyon dolara ulaşırken, Türkiye’de ise bu rakam yaklaşık 280 milyon TL. Çağrı merkezlerinin en büyük faaliyet alanını ise GSM servisleri oluşturuyor. Üniversite ve şirketlerin işbirlikleriyle telekomünikasyon sektöründe başta çağrı merkezleri olmak üzere işgücü verimi ve kalitesi de günden güne artıyor. Turkcell’in Turkcell Global Bilgi ve Turkcell Akademi işbirliğiyle, Eskişehir Anadolu Üniversitesi ve Erzurum Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakülteleri’nde açılan ‘Çağrı Merkezi Yönetimi Ön Lisans Programı’yla sektöre üniversite mezunu işgücü yetiştiriliyor. Türkiye’nin farklı kentlerinde çağrı merkezleri kurarak hızlı bir istihdam atağına giren Avea da 2012’de yaklaşık 500 kişiyi istihdam etmeyi planlıyor.

TÜTED’DEN ÜNİVERSİTE-SANAYİ İŞBİRLİĞİNİ GÜÇLENDİRECEK ADIMLAR
Tüm Telekomünikasyon İş Adamları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Adil Zafer Müftüoğlu, bilişim teknolojileri sektörünün hemen her alanında yoğun yetişmiş işgücüne ihtiyacın bulunduğunu söylüyor. Bunun için üniversite ve sanayi işbirliğinin teşvik edilmesi gerektiğini belirten Müftüoğlu, üniversite teknoparklarının bir bölümünün bu işbirliğinden oldukça uzak bir şekilde yönetildiğini vurguluyor. TÜBİTAK’ın bu duruma engel olmak için Ar-Ge projelerine ayırdığı fon miktarını geçtiğimiz yıllarda önemli ölçüde artırdığını belirten Müftüoğlu, buna rağmen, ayrılan bu özerk fonlardan beklenen seviyede kullanım oranı elde edilemediğinin altını çiziyor. Müftüoğlu, “Türkiye’ye hibe olarak verilen Avrupa Komisyonu katkısının yüzde olarak dağılımını, hibe sahiplerine verilen katkı oranı ile kıyasladığımızda, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Bilkent Üniversitesi ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu’nun başı çektiğini görüyoruz” diyor ve bu kuruluşları İstanbul’daki Koç ve Sabancı Üniversiteleri’nin takip ettiğini bildiriyor. Yıldız Teknik Üniversitesi Elektrik Elektronik Fakültesi Elektronik ve Haberleşme Mühendisliği Bölüm Başkanlığı ile işbirliği sonucu TÜTED Eğitim ve Teknoloji Danışmanlık Merkezi projesini hayata geçirdiklerini anlatan Müftüoğlu, Merkezin Yıldız Teknik Üniversitesi’nin yeni kampüsünde açılmasını planladıklarının bilgisini veriyor. Müftüoğlu, şöyle devam ediyor: “Bu işbirliği ile telekomünikasyon sektörünün yüksek katma değerli ürün ve servislerini geliştirmeyi, böylece hem bölgesel hem de ulusal rekabet gücünü artırmaya yönelik bilgi ve know-how seviyesini yükselterek güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Ayrıca telekomünikasyon sektörünün teknoloji ve inovasyon ihtiyaçları çerçevesinde verilecek teknik eğitimler ile mevcut ve potansiyel işgücünün teknolojik yeteneğinin artırılması, yeni yetenekler kazanmaları sağlanacaktır. Telekomünikasyon sektöründe faaliyet gösteren tüm firmalara, üniversitelerin Elektronik ve Haberleşme Fakülteleri’nde eğitim alan öğrencilere, ilgili konularda çalışanlara, Meslek ve Teknik Liselerde ilgili bölüm öğrencilerine, TÜTED ve diğer telekomünikasyon sivil toplum kuruluşlarının üyelerine ulaşarak, merkezden ve sunduğu hizmetlerden yararlanmaları amaçlanmaktadır. Ayrıca üniversiteler ve telekomünikasyon sektörü ile işbirliği içerisinde, farklı bölgelerde teknoloji danışmanlık merkezleri kurulması ve geliştirilmesi de hedeflerimiz arasında bulunuyor.” Telekomünikasyonun ülkelerin uluslararası rekabet güçlerini belirleyen en önemli sektörler arasında olduğunu söyleyen Müftüoğlu, sektörde çalışacak öğrencilerin, güncel teknolojiyi izleme, yeni teknolojiyi kullanma ve teknolojiyi katma değeri yüksek ürüne dönüştürebilecek teknik ve beşeri altyapılarını geliştirme konusuna eğilmeleri gerektiğini vurguluyor.

TURKCELL’İN GİRİŞİMİYLE ‘OPERATÖRLER’ ÜNİVERSİTELİ OLACAK

2011’in ilk üç çeyreği itibari ile 17 milyar TL’nin üzerinde bir hacme ulaşan iletişim ve teknoloji sektörü, hem ülkemizde hem de dünyada özellikle mobil internet ve akıllı telefonlara artan talep ile birlikte büyüyor. Hızla gelişen ve değişen telekomünikasyon sektöründe iletişim ve teknolojide ilk olmanın, yenilikçi ürün ve servisleri hayata geçirebilmenin çok önemli olduğunu söyleyen Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Meltem Kalender Öztürk, “Bu nedenle inovatif yeni ürün ve servisleri hayata geçirecek deneyimli ürün yöneticileri, pazarlama ve satış pozisyonlarındaki ihtiyaç önemli bir noktada. Önümüzdeki günlerde özellikle yeni medya, mobil pazarlama, pazar araştırmaları, müşteri yönetimi gibi yeni uzmanlıkları içeren pozisyonlarda ihtiyacımız artıyor olacak” diyor. 3G’nin hayatımıza girmesiyle mobil teknolojilerin yeniden şekillendiğini, bununla birlikte bu alanda Ar-Ge çalışmalarını yürütecek mühendislere, yakın ve uzun vadede ihtiyaç duyulacağını dile getiren Öztürk, çağrı merkezlerinin de Türkiye’nin dört bir yanında iş kapısı haline geldiğini aktarıyor.
Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Meltem Kalender Öztürk, “Şu anda Turkcell Grup olarak 11 bin 500 kişilik bir aileyiz. İnsan kaynakları olarak temel stratejimiz ‘en iyilerle çalışmak, en iyilerin tercih ettiği şirket olmaktır’” diyor ve seçme ve yerleştirme süreçlerinde de mevcut açık pozisyonlar için kurum kültürlerine ve iş hedeflerine uygun adayları bularak işe yerleştirmeyi amaçladıklarını vurguluyor. Turkcell bünyesinde yeni işe başlayan çalışanlarını, ilk iki hafta içinde mutlaka bir oryantasyon eğitimine dahil ediyor. İki tam gün süren eğitimlerde, Turkcell Grup içerisinde yer alan tüm şirketlerin faaliyet alanlarını, sektörlerini, yönetim yapılarını, Türkiye ve global pazarlardaki yerini anlatıyor. “Turkcell olarak teknoloji ve iletişimde liderliğimizin yanı sıra kendimizi bir ‘okul şirket’ olarak görüyoruz ve bugüne kadar sahip olduğumuz teknoloji know-how’ını çalışanlarımıza, ekosistemimizdeki oyunculara ve gelecekte işgücümüzü oluşturacak gençlerimize aktarıyoruz. Hizmet verdiğimiz sektörde nitelikli insan gücü yetiştirmeyi ve ‘üniversite - sanayi işbirlikleri’ ile karşılıklı etkileşimi arttırmayı önemli bir misyonumuz olarak görüyoruz” açıklamasını yapan Meltem Kalender Öztürk, Turkcell Akademi’nin bu misyonu bir üst noktaya taşıyarak, güçlü bilgi birikimini üniversite öğrencilerine de aktarmaya başladığını belirtiyor. Turkcell Grup şirketlerinde çalışan, konularında uzman Turkcell Akademi eğitmenlerinin bugün 13 üniversitede eğitim verdiğini anlatan Öztürk, “Hayata geçirilen programlarda üniversite öğrencilerinin kariyerlerinde temel oluşturacak mesleki bilgi ve becerinin kazandırılması ve mezuniyetleri sonrasında kendilerini bekleyen iş hayatına daha donanımlı olarak hazırlanmalarını amaçlıyoruz” diyor. Öztürk, üniversiteler ile olan işbirliklerinin bununla da sınırlı kalmadığının altını çizerek, teknoloji konusunda gelecek vaat eden gençleri desteklemek hedefi ile Türkiye Bilişim Derneği’nin katkıları ile hayata geçirilen “Teknoloji Liderleri Lisansüstü Burs Programı” kapsamında her yıl 70 lisansüstü gence burs verdiklerini belirtiyor. Üniversite öğrencisi olup şirketlerinde çalışmak isteyenler için Profesyonelliğine Adım Formasyonu programı uyguladıklarını ileten Öztürk, “Bu program kapsamında Türkiye’nin her yerinden, Mühendislik, İktisadi ve İdari Bilimler ve Fen-Edebiyat Fakültelerinin lisans 3. ve 4. sınıf ve yüksek lisans öğrencileri bu sürece katılabiliyor” diyor.
Öztürk’ün verdiği bilgilere göre şirket, geçen sene Turkcell Global Bilgi ve Turkcell Akademi işbirliğinde, Eskişehir Anadolu Üniversitesi ve Erzurum Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakülteleri’nde “Çağrı Merkezi Yönetimi Ön Lisans Programı” açılmasına önayak oldu ve böylece çağrı merkezi ve müşteri temsilciliği sektörüne nitelikli ve üniversite mezunu eleman yetişmesini sağladı.

AVEA GENÇLERİ BAŞARI HİKAYESİ YAZMAYA DAVET EDİYOR
2011’in üçüncü çeyrek sonuçlarına göre abone sayısını 12.5 milyona ulaştıran Avea, 3 bin kişiyi istihdam ediyor. Türkiye’nin farklı kentlerinde çağrı merkezleri kurarak hızlı bir istihdam atağına giren Avea, 2012’de yaklaşık 500 kişiyi istihdam etmeyi planlıyor. Şirket, çalışanlarının kişisel ve mesleki gelişim hedeflerini göz önüne alarak oluşturulan, performans ve potansiyel değerlendirmelerine göre de farklılaşan eğitim ve gelişim alternatifleri sunuyor. Sınıf eğitimlerinin yanı sıra e-öğrenme, mobil öğrenme, sanal sınıf, seminerler, elektronik kütüphane vb. gibi alternatif eğitim araçları kullanılıyor. Çalışma hayatına yeni başlamış genç yetenekleri modüler yapıda kurgulanmış ve temel yetkinliklerini destekleyecek 6-7 eğitimden oluşan bir programa dahil ettiklerini söyleyen Avea İnsan Kaynakları Grubu Kıdemli Direktörü Bahattin Aydın, insan kaynakları alanındaki stratejileri hakkında şu bilgileri veriyor: “Bizim birinci önceliğimiz onların sahip oldukları fikirleri, daha ayakları yeren basan bir ortamda bizim desteğimizle hayata geçirmelerine ve böylece iş dünyasına hazırlanmalarına olanak tanımak. Bu program kapsamında birçok üniversite ile işbirliği yapıyor, gençlere sektörü, tecrübelerimizi aktarıyoruz. Sektörümüzde her alanda olduğu gibi; yetenekleri şirketlere çekmek noktasında da çok ciddi bir rekabet söz konusu. Sadece yeteneği şirkete katmak yeterli olmuyor, o kişileri elde tutmak da gittikçe zorlaşıyor. Biz bu nedenle, işe alımdan eğitime; hem ekibimize hem de kullandığımız araçlara önemli yatırımlar yaptık, yapmaya da devam ediyoruz. Telekomünikasyon ağırlıklı olarak genç profesyonellerin çalıştığı ve müşteri kitlesinde gençlerin ağırlıklı yer tuttuğu bir sektör. Burada; yenilikçilik, hayat doluluk, meydan okuma gibi gençlik değerleri öne çıkıyor.”  
Gençlere yakın durmayı, genç düşünmeyi ve farklılaşmayı çok önemsediklerini ifade eden Aydın, bu şekilde hem yeni fikirler ürettiklerini hem de farklı düşünmek için gerekli enerjiyi sağladıklarını belirtiyor. “Türkiye’ye ve sektöre genç yetenekler kazandırdığımız, artık bir marka haline gelen ve bu yıl 6. yılına girdiğimiz Genç Yetenek Programımız Kırmızı Kuşağı AveaMasters olarak yeniledik” diyen Aydın, Aralık 2011’de başlattıkları AveaMasters programına katılan gençlerin Evreka proje yarışmasına katılarak yaklaşık 4 aylık uzun bir süreçte Avea yöneticilerinin koçluğunda gerçek iş dünyasından pazarlama, teknoloji, finans ve satış vakaları ile yaratıcı çözümler üreteceğini,  takım arkadaşları ile başarı hikâyelerini yazacaklarını kaydediyor.
Aydın sektörde çalışmak isteyen öğrencilere şu tavsiyelerde bulunuyor: “Bu sektörde çalışacak öğrencilere tavsiyemiz yenilikçi düşünmeleri, farklılık yaratacak alanlara yönelmeleri ve sektörün küresel gelişimini yakından takip etmeleri. Bu anlamda fark yaratacak fikirlerin peşinde koşmaları, kişisel gelişimlerine yatırım yaparak özellikle üniversite yıllarından çok çalışmaya başlayarak, iş dünyasına kendilerini hazırlamaları gerekiyor.”
Telekomun genç bir sektör olması nedeni ile bu alanda yetişmiş ve uzmanlaşmış insan kaynağının da çok yakın geçmişte oluşmaya başladığını aktaran Aydın, özellikle pazarlama ve teknoloji ekiplerinde sektör deneyimine sahip, yetişmiş iş gücüne daha fazla ihtiyaç duyulduğunu aktarıyor. Aydın, “Bu noktada teknik lise ve üniversitelerde mobil dünya özelindeki bu trendler kapsamında ders başlıklarının artması sektördeki insan kaynağının gelişimi adına önemli.  Çağrı merkezine yönelik bir yüksekokul veya telekoma yönelik teknik meslek lisesi sektörü destekleyecektir.”

SEKTÖR YENİ BÖLÜM VE DERSLERLE DESTEKLENMELİ
Haliç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Öğretim Üyesi Yardımcı Doçent Doktor Soner Özgünel, telekomünikasyon sektörünün dünyada ve ülkemizde en hızlı gelişen sektörlerden biri olduğunu söylüyor. Telekomünikasyon sektörünün çok hızlı gelişme gösterdiğini ve yeni bir teknolojinin henüz tanıtımı yapılırken; bir sonraki teknolojinin araştırma ve geliştirme çalışmalarının yoğun olarak başladığını bildiren Özgünel; sektörün Türkiye’deki büyüklüğünün 25 milyar doların üstünde olduğunu ve istihdam edilen kişi sayısının 40 bin dolaylarında olduğunu belirtiyor. “Telekomünikasyon hizmetleri, bilginin taşınması ve haberleşme olmak üzere, başlıca iki temel gereksinimi karşılamaktadır” diyen Özgünel; bu gereksinimlere yönelik özellikle Haberleşme, Mobil İletişim, GSM alanlarında yetişmiş işgücüne büyük ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor. Özgünel; “Üniversitemizin Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü’nde, Telekomünikasyon ve Haberleşme alanına yönelik olarak zorunlu ve seçmeli dersler okutulmakta olup, bu derslerin içerikleri yeni bilimsel ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak güncellenmektedir. Bölümümüzün tercih edilirlik oranı oldukça yüksek olup, telekomünikasyon sektörünün gelişimiyle birlikte daha da artacağını düşünüyoruz” diyor. Öğrencilerin mezun olduklarında, kendilerine işe yerleştirilme aşamasında destek verildiğini ve telekomünikasyon firmalarında çalışmaya başladıklarını belirten Özgünel şöyle devam ediyor: “Üniversitelerde ve meslek liselerinde, elektronik ve haberleşmeye ilişkin bölümlerin açılarak, özellikle Haberleşme, GSM, bilgi ve iletişim teknolojileri, mobil teknolojiler gibi konulara ağırlık verilmeli ve böylece ihtiyaç duyulan yetişmiş işgücü oluşmasına katkıda bulunulmalıdır.” Özgünel, telekomünikasyon sektöründe çalışacak öğrencilerin avantajlarına dair sektörün sürekli yenilenmesi nedeniyle, öğrencilerin kendilerini geliştirme imkanı bulduklarını belirtirken, dezavantajları olarak da çok geniş bir sektör olması nedeniyle güncel gelişmeleri sürekli takip etme zorunluluğunu gösteriyor. “Telekomünikasyon sektörünün ülkemizde daha da gelişmesi için Ar-Ge çalışmalarına önem verilmesi, yeni teknoloji tasarımlarının yapılması, bir marka yaratılması gibi üst seviyede çalışmaların yapılması gerekmekte” diyen Özgünel; bunun da üniversite-sanayi işbirliği sonucunda gerçekleşebileceğini vurguluyor.